Ünlü yazar Yaşar Kemal dün toprağa verildi. “Halk adamıydı” iddialarına karşılık benim bu konuda söyleyeceklerim var.
Halk adamı gibiydi, ama halkın içinde olduğu konusu tartışmalı... Evet, ırgatlık yaptı. Irgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü ve pamuk tarlalarında kontrolörlük yaptı.
Ancak ilk gençlik yıllarını benimsediği sol kimliğini yıllar içinde de sürdürdüğü gerçeğini hepimiz biliyoruz.
En aktif dönemi ise Türkiye İşçi Partisi süreci… Partinin önce genel yönetim kurulu üyeliği, sonra merkez yürütme kurulu üyeliği yaptı. Birçok hapis ve davayla karşı karşıya kaldı.
Sonraki yıllar; Ant dergisinin kurucuları arasında yer aldı.
Sol’la hep iç içeydi. Gerçi bu çevreye ilgi duyduğu için edebiyata heves sardı… Devrin tanınmış solcu yazarlarının telkinleri ile bir folklor dersi olan ilk kitabı “Ağıtlar”ı yayımlar.
Daha sonra Cumhuriyet gazetesinde kendi imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalışmaya başlaması bu yüzdendir.
İnci Memet’i Cumhuriyet gazetesinde tefrika etmişti. Romanı yazma sebebi ise eşkıya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu bir söyleşisinde belirtmiş, ayrıca aynı söyleşide; “Çocukluğum eşkiyalığın içinde geçti. Dayım en büyük eşkiyalardan biriydi. O çevrede 1936’lara kadar beş yüze yakın eşkıya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı’nda Kadiri’yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey’dir” der. İşte İnce Memet hikâyesini Remzi Bey’in anlattıklarından yola çıkarak yazmış.
(yasarkemal.net/soylesi/docs/abdiipekci.]
…
İnce Memet romanı “18” yaş üstü roman olmasına rağmen, nedense dönemin lise talebelerine “edebî” eser diye yutturuldu.
Aklımı kurcalayan bir soru daha var;
Yaşar Kemal’in ünlü “İnce Memet” ismi neden “Mehmet” değil?
Yazar, yoksa Mehmet ismini “Müslümanlığı çağrıştırdığı için mi kullandırtmadı?
Mehmet ismi, “Muhammed” isminin Türkçe halidir aslında.
İstatistiklere bakıldığında bu ismi kullanan 1 milyon 401 bin 744 kişi olduğunu görebiliyoruz. Düşünün, sadece İstanbul’da, 166.089 kişinin bu ismi kullandığını görebiliyoruz.
Yani, “Mehmet” ismini Türkiye’de her 35 kişiden biri kullanıyor demektir.
Ama yazar, ısrarla “Memet” ismini kullanarak bir anlamda “İslâmî” kimlikten rahatsız olmuştur.
Tıpkı Kemal Atatürk’ün “Kemal” isminden rahatsız olması gibi.
Zira, Kemal Atatürk, “Mustafa” isminden de rahatsız olmuş ve 1930’lu yıllardan sonraki yazışmalarda Atatürk isminin K”e”mal’den, K”a”mâl”a evrildiğini ve “Mustafa” ismini kullanmadığını görüyoruz. Üstelik bu belgelerle mevcut.
(belgelerlegercektarih.com)
…
Neyse, biz fazla sözü uzatmayalım. Yaşar Kemal geride çok eserler bıraktı. Eserlerin mahiyeti yazarın kimliği gibidir.
Geride bıraktığı eserler kimi edebiyatçılar tarafından tartışılacak, kimi edebiyatçılar tarafından övülecek… Ama bıraktığı kimlik ve iz önemlidir.