"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Koca Seyit’in torunu olabilmek

Davut ŞAHİN
19 Mart 2015, Perşembe
Çanakkale Destanı’nın asıl kahramanlarının isimlerini kaçımız doğru dürüst sayabilir?

Koca Seyit’i biliriz. Ama o bile hayatında mümkün olduğu kadar göz önünde bulunmamış, savaştan sonra sessiz sedasız yaşamıştır. 

Çanakkale’nin sembollerinden biri olan Koca Seyit Onbaşı’nın fukara olarak bu hayata veda ettiğini kaçımız bilir.

Seyit Onbaşı’nın torunu şöyle anlatır:

“Dedem buralarda Koca Seyit diye anılır. ‘Koca’ lâkabı, pehlivanlıktan gelir. Dedem iki-üç yükü tek başına omuzlarmış. Geçimini hamallık yaparak sağlarmış. Diğer hamallar bir çuvalın altında zorlanırken, dedem iki çuvalı birden, hem de hiç zorlanmadan taşırmış. Tek çuval taşımayı kabullenemezmiş. Çanakkale Savaşı’nda da gemiye tek seferde değil de üç seferde vurduğu söylenir. Bu demektir ki, 215 okka (276 kilo) kg gülleyi 3 kere kaldırıp topun ağzına sürmüş.”

Devam ediyor torun Bayram Özçetin:

“Dedem Seyit çok mert, yürekli ve kuvvetliymiş. Nerede yapılacak bir iş olsa koşarmış. Haklıya haksıza çok dikkat ettiğini söylerler. Parada pulda kesinlikle gözü yokmuş. Zaten olsaydı, savaştan sonra teklif edilen maaşı kabul ederdi. 7- yıl cephelerde savaşmış, ama bir madalyası bile yok. ‘Ben Seyit Onbaşı’nın torunuyum’ demek kadar güzel ve gurur verici bir duygu olamaz…” (Milliyet)

Onlar böyleydi. Ne devletin maaşını kabul eder, ne de madalyaya ihtiyaç hissederdi. Onlara göre, vazifeyi Allah rızası için yapmak madalya almaktan öte bir anlam taşırdı.

Çok tartışılan bir devlet büyüğünün Seyit Onbaşı’ya;

“Evlâdım tek başına nasıl kaldırdın 276 kiloluk mermiyi?” diye sorması ve ardından gelen şu diyalog hayli ilginçtir:

“İşte Allah’ın izniyle oldu komutanım. O anda bir çam kütüğü gibi geliverdi.”

“Öğrendiğime göre fakir bir aile çocuğu olduğun halde verilen ikramiyeleri kabul etmemişsin. Yalnız bana yarım ilâve verin demişsin ve onu da ertesi gün komutanına ‘Ben arkadaşlarımın hakkını yiyemem, bunu da geri alır mısınız’ demişsin?”

Cevaba bakar mısınız?

“Komutanım sizin ikram ettiğiniz şu kahve benim için en büyük armağandır.”

Seyit Onbaşı 1918 yılının Sonbahar ayında köyüne geri döndü. Yan gelip yatmadı. İstese destan yazan bu kahramanlığın üzerine bol bol öyküler anlatabilirdi. Yapmadı. Gitti ormancılık, kömürcülük ve hamallığa devam etti. 

1934 yılında yürürlüğe konan Soyadı Kanunu’yla birlikte “Çabuk” soyadını aldı.

Tam 5 yıl sonra akciğerlerindeki rahatsızlık dolayısıyla sessiz sedasız vefat etti. Peki, geride ne bıraktı? Koca Seyit geride varislerine eski elbiselerinden başka bir şey bırakmamıştı. 

Ona dönemin mahalli yöneticileri ısrarla madalya takmaya, maaş bağlamaya kalkışmışlarsa da asla tenezzül etmemiş, mütevazı haliyle, “Hayırlı bir iş yaptıysak, Cenâb-ı Allah ecrini verir” diyerek şan ve şöhreti geri çevirmişti.

Ne yazık ki, o günden bu güne çok şeyler değişti. Seyit Onbaşı’nın ruhunu taşıdığımız söylenemez… Çanakkale sadece “söylem”den ibaret… Yani, slogan… Eylem, neredeyse yok gibi. 

Bu gün adam gibi bir Çanakkale filmimizin olduğu söylenemez. İrili ufaklı bir-iki filmimiz sadece “seyirlik.” Derinlik veya mânâ yok.

Hatta yeni bir Çanakkale filminin tanıtımındaki bazı sözümona oyuncular objektiflere poz verirken, bazı foto muhabirlerinin aktrislerin dekoltesini öne çıkararak, güya filmin tanıtımını yapıyor. Ahlâksız bir çıkışla Çanakkale filminin tanıtımı olur mu? Bu ne aymazlık?

Sormak lâzım; Seyit Onbaşı’nın torunu olmayı hak ediyor muyuz sahi?

Okunma Sayısı: 1808
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı