"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sağ ve sol kavramı üzerine

Davut ŞAHİN
05 Mart 2015, Perşembe
Yaşar Kemal’le ilgili yazıma eleştiriler geliyor. Gelsin… Herkes düşüncesinde hürdür. Ama hatırlatırım ki, yine “abdullah”tır.

Yaşar Kemal yazardı. Ama büyük yazar mıydı, yoksa küçük müydü, bu konu bizi değil edebiyat dünyasını ilgilendirir. Bırakalım onlar tartışsın.

Türkiye’ye bu canım topraklara ne kattı diye sormak lâzım. Nobel adaylığı bile espri konusu iken, sonra ciddiye bindirildi ve zaten alamadı da… Gözü arkada gitti.

Ben hazır edebiyat dünyası demişken, bir konuya değinmek istiyorum.

Buradan baktığımda, “sol” cenahın hiçbir zaman yazarlarını itelemediğini, ötelemediğini ve hep belli bir çerçevede muhafaza ettiğini gözlemledim.

Bizim mahallede kolay yazar yetişmez. Yetişse gereken kıymet verilmez. Dolayısıyla bizim mahallede yazar ve çizer olmak hayli zordur ve hiçbir zaman  “Yaşar Kemal” kadar değer görmez. 

Yaşar Kemal hep belli çevreler tarafından kollandı. Belli bir zümre onu cam fanus içinde, hayatının sonuna kadar özenle korudu.

“Vatan haini” damgası yemiş Nazım Hikmet bile bir bayraktı onlara göre. 

Bu eleştirilerden aldığım hava da şu; 

Şimdiki gençler “sağ ve sol” kavramını tam bilemiyor. Ya da tahlil etmekten uzak. Belki de bu kavramları tahlil etmek gerekiyor bu günlerde.  

Halbuki bir dönem “sağ ve sol” toplumsal çatışmaların temelini oluşturmuş… Cemil Meriç, toplum yapımızla herhangi bir ilgisinin olmadığı iki yabancı olarak görüyor bu kavramları.

Meriç, “Sol Latince de kötü, uğursuz, berbat demek. Sağ kibar ve imtiyazlı… Bütün semavî dinlerde böyle değil mi? Nezleye yakalanır gibi ideolojilere yakalanıyoruz. İdeolojilere ve kelimelere.”

Meriç’e göre “sağ”ın hiçbir fikri yok… “Batı dili bilmez, Osmanlıca bilmez, ebediyen vesayet altındadır” der. Huysuzluğu, intibaksızlığından gelmekte… İntibaksızlığı tembelliğinden yakıştırması yapar. “Sağın cilasını kazıyın, altından kıskançlık çıkar” der. (Bu Ülke, 1974)

Ya sol?

“Sol papağandır. Öğretilenleri tekrar eder. Topaldır, koltuk değnekleri ile yürür. Hareket etmek için mutlaka bir Batılıya muhtaçtır. Dost olmanız için dilini konuşmanız lâzım. Dilini, yani seçtiği pirin, mürşidin dilini. Sembollere ve sloganlara mahpustur. Reçete ister.” (a.g.e.)

Meriç’ten devam edelim:

“Sağ, Batı düşüncesini memnu meyve sayıyor. Batılılaşırken bir günah işlediğine kani…  Sol, kayıplarının muhasebesini şuurlu olarak yapmıyor. Müphem biyolojik bir arayış, kendine yakıştıramıyor ‘gericiliği’. Sağın çürümüş olduğunu biliyor. Her türlü usaresini, hayat cevherini çoktan kaybetmiş bir müstehase sağ… Sağdan hiçbir uyarıcı ve diriltici haber gelemeyeceğine inanmıştır. Sağ da solu düşman biliyor.”

Cemil Meriç, “Sağ okumuyor, boşuna bağırıyorum. Sol diyalogdan kaçıyor, küskün” diyerek konuyu kendi zaviyesinden özetliyor.

Bu yazının nihayeti yok. Çünkü bu hamur çok su götürür, şimdilik burada ara verelim. 

Dememiz o ki;

Yaşar Kemal’i tanımak için “sol”u bilmek gerekiyor. Tahlil her zaman iyidir. Elimizin altında bilgisayar ve internet gibi araç var. Eleştirip kafa göz kırmaya lüzum yok. Gençlere diyorum ki, araştırın ve ona göre tahlil edin. Bunun için biraz gayret yeterli olacaktır.

Okunma Sayısı: 2473
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı