Bir tartışmadır gidiyor.
Çanakkale savaşının anlatıldığı tiyatro oyununda kadın oyuncuların sahneye çıkarılmaması üzerine 100 kadın tiyatrocu, “100 kadın 100 replik” etkinliğinde bir araya gelmiş ve tepkilerini ortaya koymuş.
Hatta oyunculardan biri şöyle demiş:
“Geçen hafta yaşanan kadın oyuncu yasağını hiçbirimiz kabul etmiyoruz. Bu yasak cinsiyet ayrımının en cüretkar örneğidir…”
Hatta diyor ki;
“Kadınlar olarak hayatın her alanında varız, var olacağız.” (Basın)
Amenna!
Buna itirazı olan var mı?
Kadınlar her daim, bu topraklarda hayatın her alanında zaten var olmuş ve nesiller yetiştirmiş. Bu yüzden bu coğrafyaya “Ana/dolu” denmiş ya.
ÇİLEKEŞ ANADOLU KADINI
Bu açıklamayı yapan kadın tiyatrocunun özeline girmek istemem. Merakımdan soruyorum, acaba kendisi ne kadar Anadolu kadını kadar hayatın içinde yer almıştır?
Bugün bile hâlâ öyle yerlerde, öyle kadınlar var ki, her sabah erkenden kalkar, uyanır uyanmaz koşup ocağı yakar… Çoluk çocuğu uyandırdıktan sonra, kahvaltıyı hazırlar.
Eğer taşrada, yani bir köyde yaşıyorsa hele…
-Ahıra iner, inek, öküz ne varsa çözüp, az sonra kapı önünden geçecek sürüye katar, çobana kendi sığırları hakkında bilgi verir ve gönderir.
-Çocukları okula, beyini işe veya tarlaya yolcu eder…
-Daha dinlenmeden hamurun tamamını pişirir, alelacele kahvaltı yapar, yatakları kaldırır.
-Bahçeye çıkıp, biber, patlıcan, domates veya patates, soğan toplar… (Günlük iaşe kadar)
-Öğlen pişireceği aşa göre onları hazırlar.
-Bulaşıkları yıkar.
-Evin sökük, dikiği ile uğraşır… Yün çorapları tamir eder veya yenilerini örmeye başlar.
-Öğlen yemeği hazır eder. Öğle arası gelen çocukları doyurur, tarladaki eşine veya işteki beyine çocuklardan biriyle kendi elleriyle yiyecek götürür.
-Yolda rastladığı kadınlarla yarenlik eder…. Ki tek lüksü budur. Bu arada çeşmeden su taşır, ağır toprak testilerle…
-İkindiye kadar ev temizliği vardır. Ahır ve avlu temizliği dahil.. Sığır tersleriyle uğraşır, onlardan saman karıştırıp tezek yapar. Ahırı havalandırır, süpürür ve ters atıkları temizler.
-Akşam için yemek hazırlar.
-Sığırlar dönmüş koca kapıdan girmiş, ahırdaki yerlerine yerleşmiştir. Bir de öküzleri bağlama zamanıdır. Sırada sağılacak inekleri sağma zamanıdır. Sağılan sütler bir yerde toplanır. Yağ, peynir ve yoğur için miktar tesbit edilir. Sütler kaynatılacak, bir bölümüne yoğurt çalınacak, kalanı peynir tuluğuna eklenecek…
-Çocuklar okuldan, bey tarladan veya işten dönmüştür. Hepsiyle, üst başlarıyla tek tek ilgilenmek zamanıdır.
-Akşam sofrası kurulacak, bu defa birlikte yemek yenecektir.
-Yine ağıra inilir, sağırlara ot, saman verilir.
-Aniden gelen misafirler eksik olmaz. Onlara kahve, börek sunulur, şeker tutulur. Hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden bir/iki saat sohbet edilir.
-Misafirler uğurlanır. Ahıra şöyle bir göz atılır. Yatma vakti geldiğinde döşekler, yorganlar indirilir ve yere serilir. Yataklar hazırlanır.
-Kış mevsiminde ise soba gece de yanmalı.. Çıtır çıtır… Yedek odunlar bir kenara konacaktır.
-Herkes uyuduktan sonra sıra kendisine gelecektir.
İşte bir Anadolu kadını dünyanın en az, en kısa uykusuna yatacak ve yine dinlenmeden uyanacaktır.
ANADOLU’DA KADIN İZİ
Hayatın tam içinden… Hayatın her alanında Anadolu kadının izi ve imzası görülür.
Dağlardan odun kesip getirir, bahçeleri çapalar, nohut yolar, çay toplar. Ekin biçmek de onları sıradan işi içindedir.
Acaba 100 kadın arasında hanginiz Anadolu kadınısınız?
Veya “100 replik” içinde yukarıda saydıklarımdan hangisi vardır?