Çıplak ayaklı çocukların sembol ismi Heidi, en azından masum bir çizgi film karakteriydi.
Diğer Amerikan yapımı çizgi filmlerdeki gibi bilinçaltı mesajlar verilmiyordu.
Bilindiği gibi Amerikan patentli çizgi filmlerde bilinçaltı mesajlarla toplumsal dönüşüm ve yozlaşma hızlandı.
Heidi de anlatılmak istenen mesajı biz bugüne kadar hiç anlayamamıştık.
Ta ki, İsviçreli yazar Marco Leuenbergern’nin araştırma yazısına kadar…
İşte ne olduysa ondan sonra oldu ve İsviçre’nin karanlık yüzünü görmüş olduk.
Heidi, Hollandalılar tarafından Japon animatörlere sipariş edilmiş bir kült çizgi filmdir.
Japonlar, Asya kültürünü duygusal atmosferini Avrupa’nın soğuk kültürü ile mezcetmiş oldular.
“Çok mal haramsız, çok lâf ise yalansız olmaz” der ya Yunus Emre, İsviçre’nin zenginliğinin altında yatan sebeplerden bir tanesinin de “Verdingkinder” olduğu gerçeği gün yüzüne çıkmış oldu.
Avrupa’nın karanlık tarihini araştırmaya kalksak, “Game of Thrones” aslında Avrupa’nın karanlık yüzünü karikatürize ediyor bir bakıma.
Haçlı seferleri zaten başlı başına Avrupa’nın karanlık tarihini ortaya koymuyor mu? Keza son dönemlerde vizyona giren haçlı seferleri ile ilgili filmlerde Avrupa’nın karanlık yüzünü ortaya koyuyor.
Bırakın onu ikinci Avrupa’nın kültür dokusunu taşıyan filmlerin çoğu hiç de iç açıcı olmayan türden…
Zaten Hollywood dahil olmak üzere ikinci Avrupa’nın filmlerinde üç temel esası görmek mümkün:
-Kan,
-Vahşet
-Cinsellik…
*
Bu topraklarda yaşayıp geçmişine kalkıp sövenlere sözümüz…
Nerede ikinci Avrupa’nın kan, vahşet, dehşet dolu geçmişi.
Nerede Osmanlı’nın adaletle hükmeden, dürüst ve adil yönetim biçimi…
Evet; ikinci Avrupa karanlık geçmişini belki üstünü örtüyor... Peki, ya yeni Heidi’lerin üstünü nasıl örtecek? Öyle ya; mültecilerin Avrupa’ya göç etmesi baştanbaşa yeni Heidi’lerin dramıdır aslında...