"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yanardağlar bir bir patlarken

Davut ŞAHİN
18 Temmuz 2018, Çarşamba 00:17
Bundan 14 gün önce, Bali’de kül püskürten Agung yanardağı patladı.

Ardından Guatemala’da bulunan Fuego Yanardağı can aldı… Ölü sayısının 113 olduğu ve 332 kişinin de kayıp olduğu haberleri ajanslara düştü.

Bitmedi, ABD’nin Havai eyaletinde bulunan Kilauea Yanardağı’ndan çıkan lavlar adaları dolaşan bir tur teknesine sıçradı. 13 yaralı…

Yağan yağmurlar sonucu oluşan seller, hem Avrupayı hem Amerika kıt’asını hem de üzerimizde yaşadığımız coğrafyayı sarıp sarmaladı.

Yer yer zemin çökmelerini de hesaba katmak gerekiyor belki.

Felâket tellâlı olduğum sanılmasın, ama yaşadıklarımızın sadece binde birini hatırlatmak istedim.

**

Bir gazetenin “Gezi” sayfasında Napoli tanıtılıyor. Sayfanın hemen alt kutusunda yer alan “Pompei’yi görmeden dönmeyin” sloganı bize tebessüm ettiriyor.

Diyor ki;

“Pompei’yi görmeden dönmek olmaz.”

Hemen altında biraz bilgi veriyor sayfa… Diyor ki, “Vezüv yanardağının M.S. 79 yılında 2 gün sorun patlamaları 2 bin kişinin şehirle beraber gömülmesine sebep olmuş. 1784 yılında burada çalışmalar yapan arkeologların dikkatini lav tabakasının arasındaki boşluklar çekince Pompei yeniden hayata dönme şansını yakalamış.”

Öyle mi gerçekten!

Yani, Pompei yeniden hayata mı döndü?

Bunu muhafazakâr bir gazetede turizm sayfasında okumak şaşırtıcı geldi bana. 

Üstelik Pompei denen şehrin niçin lavlar altında kaldığının sebepleri söylenmemiş. Sadece turistik bir gezi rehberi gibi sunulması muhafazakâr bir medyanın nasıl “dünyevîleştiği” konusunu da gündeme getiriyor.

Pompei denince akla taş kesilerek ölen halk ve haritadan silinen şehir gelir.

Pompei’de o dönem, Roma imparatorluğu hüküm sürmekteydi. 

Pompei denince ahlâksızlığın hızla arttığı ve sapkınlığın normal karşılandığı şehir akla gelir.

Asillerin kölelere baskı uyguladığı ve “asillerin” müthiş bir zenginlik içinde olduğu, hatta rivayete göre önce yemek yer, daha sonra yediklerini kaz tüylerini kullanıp istifra ederler… Ki bu istifra daha sonra sözlüklerde “Roma hastalığı” diye adlandırılmıştır. İstifranın sebebi ise fazla yemek yiyebilmek, yemek zevkinden sonuna kadar faydalanmak olduğunu tarihçiler kaydeder.

*

İmparator Caligula gayr-ı meşrû bir evlilik yaparak en büyük günahı işliyordu. Halkın ise ondan geri kalır yanı yoktu. Bir ticaret şehri olan Pompei’nin dört bir yanı sıra dışı evlerle çevriliydi.

Tarihçilere göre, felâket günü şehirde normal bir hayat devam ediyor… O gün hava her günkünden biraz daha boğucu…. Üstelik çok hafif de bir deprem olmuş, ama önemsenmemiş.

Ardından kül yağmuru başlıyor… İnsanlar bunu da umursamamış. Kül yağmuru dinmek yerine, sürekli yağmaya başlıyor. 

Sonra panik… Paniğe kapılanların bazıları limana doğru koşmaya başlıyor, bir kısmı ise kendini evine kapatıyor…

Limana doğru koşanları kötü bir sürpriz bekliyor; deniz kabarmış, azgın dalgalar gemileri lavlara doğru atmış… Zaten gökten de iri kum taneleri şeklinde kızgın taşlar birbiri ardına yağmaya başlıyor. Evlerine sığınanlar ise, yoğun kükürt dumanından boğulmamak için kendilerini dışarı atıyor… Nafile… Bu defa üzerlerine yağan taşlarla helâk oluyorlar.

Bu helâk olma işi, tarihçilere göre, bir/kaç saat sürmüş. Korkunç felâketten kimse kurtulamamış. 18 kilometrelik bir alan içerisindeki Pompei, böylece haritadan silinerek tarihteki yerini almış oluyor.

Düşünün şehrin 16 bin kişilik nüfusunun büyük bir bölümü taş kesiliyor. Vezüv yanardağının patlaması öylesine kuvvetli püskürtmüş ki, kül bulutları, felâketi haber verircesine Anadolu, Suriye hatta Mısır’a kadar uçuşmuş…

Malûm gazete, bu sayfada bu detaylara yer verseydi, hiç fena olmazdı.

Dünyevîleşme konusunda acaba “had”di aşıyor muyuz bilemiyorum. 

Çünkü sekülerizmle birlikte sadece doymak bilmez bir hırsa bürünmüyor, ahlâksızlığın da sınırları gittikçe gelişiyor.

Medya önceleri bu ahlâksızlığı körükleyen yayın organı görevini üstleniyordu. Şimdi ise, toplumdaki bu çözülmeyi gündeme getirerek adeta “ayna” tutmaya başladı. 

Pompei’yi oluşturan şartlar sanki yavaş yavaş olgunlaşıyor gibi…

Öyle ya, Bali, Guatemala ve Havai’de bulunan yanardağlar sanki kıyamet saatinin akrep ve yelkovanı gibi.

Rabbim bizi ıslah etsin.

Okunma Sayısı: 1834
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • çetin acar

    18.7.2018 00:37:53

    pompeinin batmadan önceki belirtilerinin bir başka versiyonunu bütün dünyaca yaşıyoruz, ama kalın gaflet tabakası arasında kalan insanoğlu farkında değil. rabbim, bu gaflet perdesini yırtanlardan ve hizmet-i imaniye ve kur'aniyeden ayırmadan cümle nur talebelerine ve ehl-i imana hüsn-ü hatime versin. amin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı