"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

12 Eylül’ün temeli 1974 affıyla atıldı

16 Eylül 2018, Pazar 00:59
12 Mart’ta içeriye alınan anarşistlerin hepsi büyük ölçüde afla çıktı. 12 Eylül’ün beyin takımı serbest kalmış oldu. 12 Eylül’ün temelini böylece attılar.

Nur hizmetini daha yakından tanıma ve Türkiye’nin son elli, elli beş yılını Nurculuk perspektifinden değerlendirmek için...

Necmettin Erbakan Millî Selâmet Partisi’nin genel başkanı oldu. 1973  seçimleri de yapıldı. Seçim sonuçlarına göre meclis darmadağın olmuştu. Halk Partisi ciddî bir güç kazanmış, birinci parti olmuştu ve Ecevit, hükümeti kurma bakımından ilk sırayı almıştı.

MSP’ye giderek birlikte hükümeti kurabilirlerdi. Çünkü sayıları buna yetiyordu: 185+48= 233. Bu sayı o zamanki salt çoğunluk olan 226’yı 7 adet geçiyordu.

Duyurduğumuz gibi, anlaşma işlemeye başladı. MSP, CHP, ikinci turda koalisyon hükümeti kurdu.

Sonradan, MSP’nin dört sene genel sekreterliğini yapmış Gündüz Sevilgen, bu olanları kitabında çok açık bir şekilde yazdı. O da bizi doğruladı.

Bu koalisyon meselesini, Erbakan, parti idare heyetinde veya meclis gurubunda, yanılmıyorsam 20 kezden fazla gündeme getirmişti. Baştan çok az kişi taraftar olmuş. Sonunda, 24 evet, 24 hayır çıkmış. Bir kişi çekimser kalmış. O zaman Erbakan, “Çekimser,  ‘Evet!’  demektir”  diyerek,  CHP ile koalisyon kararını gruptan çıkartmış.

Tabiî daha sonra her iki taraf da, bu koalisyonu taraftarlarına ve kamuoyuna kabul ettirebilmek için çeşitli yakıştırmalarda bulundu. MSP’liler CHP’liler için, “Bunlar bizim namazsız solcu kardeşlerimiz. Biz bunları tanımıyormuşuz. Bunlar iyi insanlarmış” demeye başladı. CHP de MSP hakkında, “Biz tarihî bir yanılgı içindeymişiz. MSP’liler kötü insanlar değilmiş” dediler.

Bilinen icraatlar peş peşe gelmeye başladı.

AF MESELESİ

Halk Partisi bütün kadrolara kendi adamlarını yerleştirmek için büyük bir gayretin içine girdi. Bu arada da af meselesi gündeme geldi.

Biz MSP’lileri o zaman uyarmıştık: “Bakın, biz size daha evvel söyledik. CHP ile koalisyon yapmayacaktınız, olmazdı. Fakat bu tezgâhlandı. Onun için siz istemeseniz de bu oldu. Bize reaksiyon gösteriyordunuz. Bakın, şimdi bunun ikinci etabı var. Bu da af meselesidir. Af çıkarılacak ve beş binin üzerinde anarşist affedilecek.” Bunlar yine, “Af çıkmaz” diye diretmeye devam ettiler. Biz ise ne olacağını adımız gibi bildiğimizden, daha önceden bizimle münasebeti olan Hüsamettin Akmumcu, Hacı Tevfik Paksu gibi insanları harekete geçirerek, “Bu büyük bir vebaldir. Tarih sizi affetmez. Bu kadar anarşisti affetmeye, sizin bunlara af çıkarmaya hakkınız yok” mesajını verdik.

Biz bu noktada gayretli çalışmalarımızla ciddî mesafeler aldık. Sonunda, “Nasıl olur? Elbette af olmaz” noktasına geldiler. Af meselesinde, MSP’nin milletvekillerinden aşağı yukarı yirmiden fazlasını tesir altına aldık. 

Erbakan’a ise şu lanse ediliyordu: “İçeride 163’ten yatan beş bin Müslüman var. Az bir şey Marksist, anarşist var. Dolayısıyla bu fidye-i necattır. Biz kendi adamlarımızı kurtarma karşılığında, bunları rüşvet vereceğiz.”

ERBAKAN YANILTIYOR

Tabiî ki bu yanlış propagandanın tesirini kırmak gerekiyordu. Biz de, içeride sağ cenahtan ne kadar adam olduğunu tesbit ettirdik. Mustafa Türkmenoğlu ve arkadaşları Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yedişer seneye mahkûm olmuşlardı. İçeride sadece beş altı arkadaş vardı. Üç beş tane de diğer gruplardan vardı. Topu topu on kişiyi geçmiyordu.

Biz bu rakamları, gazeteyle neşrettik. “Erbakan yanıltıyor!” diye manşet attık. Hatta bu arada, hapishanede mahkûm arkadaşlardan özel dilekçeler, müracaatlar aldık, “Af istemiyoruz. Biz hapishanede kalmaya razıyız. Yeter ki anarşistler affedilmesin” diye. Bunları da partiye gönderdik. Gazetede neşrettik.

Ama koalisyonun varlığı karşılıklı tavizlere dayanır. Erbakan da baştan bu tavizi söz vermiş. Onu boşuna İsviçre’den buraya getirmemişler; bu sözü aldıkları için getirilmiş, parti kurmasına izin verilmiş.

Hâsılı Erbakan, şiddetle diretiyordu. Bizim razı ettiğimiz grup da diretti. Neticede biz, affı meclisten çıkartmadık. Yani muhalif olanlar aleyhte oy kullandılar. Af meclisten çıkmadı.

ANARŞİSTLER SERBEST KALDI

Fakat Erbakan’ı destekleyenler muhalefetle birleşerek, bir madde eklettiler. Anarşistler af dışı bırakıldı. O zaman Şevket Kazan Adalet Bakanıydı. Hukuk fakültesinden daha yeni mezun olmuştu. Hiç avukatlık yapmış da değildi. Bu sefer Halk Partililer Anayasa Mahkemesi’ne müracaat ettiler. Anayasa Mahkemesi de bu kararı, sonradan eklenen maddenin anayasanın eşitlik ilkesine ters olduğu gerekçesiyle bozdu. Kanun tekrar Meclise gelip komisyonlarda yeniden ele alınması gerekirken, bozma kararı akabinde, “Anayasa Mahkemesi bu kararı bozmuştur.  Af şümulüne onlar da girmiştir, tahliyelerine” diye telgrafla her tarafa bildirdi. Bütün anarşistler serbest bırakıldı.

Muhalefet feryat ediyordu. CHP, hukukçular dâhil hiç kimseyi dinlemiyordu. 12 Mart’ta içeriye alınan anarşistlerin hepsi büyük ölçüde afla çıkmış oldu.

12 Eylül’ün beyin takımı serbest kalmış oldu. 12 Eylül’ün temelini böylece atmış oldular.

1977 seçimlerinde Erbakan kendisine muhalefet edenlerden intikamını aldı. Onları tasfiye etti. O seçimlerde Erbakan’ın milletvekili sayısı 48’den 24’e indi. Kıbrıs Barış Harekâtı o dönemde gerçekleşti. Af, zaten Kıbrıs Barış Harekâtı sebebiyle çıkarılmıştı.

Harekâttan yedi ay sonra Ecevit istifa etti. Çünkü Erbakan ayrılmıyordu. Erbakan’a, “İstifa et!” diyor, o ayrılmıyordu. Erbakan, “Çok iyi geçiniyoruz. Hükümeti niye bozuyorsun?” diyordu. CHP-MSP hükümetinin istifasından sonra, MC (Milliyetçi Cephe) hükümetleri devreye girdi.

1975’ten sonra birinci MC, ikinci MC devreye girdi. Ancak Türkiye’nin dengesi artık bozulmuştu.

Bu siyasî süreçte bizim öngörülerimiz tek tek çıkmıştı.

KIBRIS’TA TERCİHİMİZ DİPLOMASİ İDİ

Kıbrıs’ın diplomatik yoldan halledilmesi bizim tercihimizdi. Bu da mümkündü. Muhalefet de bunu savunuyordu.

Üstadımızın İkinci Dünya  Savaşı’na girilmemesi noktasındaki gerekçelere benzer gerekçelerle biz konunun savaşla halledilebileceğine  inanmıyorduk. Çünkü Yunanistan Avrupa’nın şımarık çocuğuydu. Sonucu aleyhimize etkileyebilirdi. Bir takım sıkıntılar ortaya çıkabilirdi.

Ancak ortada fiilî bir durum da vardı. Sonuç olarak oradaki vatandaşlar büyük bir sıkıntıdan kurtuldu; ancak Türkiye bunun bedelini ağır ödedi ve hâlâ ödemeye devam ediyor. Ambargolar, siyasî baskılar... Ayrıca hiçbir dünya devleti KKTC’yi devlet olarak kabul etmedi.

Bu iktidarın olumsuz sonuçları ortada olmasına, savaşın olumsuz sonuçları peşinen ortaya çıkmasına rağmen, Ecevit ve Erbakan, Kıbrıs Barış Harekâtını bir zafer olarak lanse etti. Siyasî prim elde etme adına kullandılar.

1977 KADER SEÇİMİ 

1977 öncesi Türkiye’nin tablosu, görünüşü hiç iç açıcı değildi. 1973  seçimleri, Türkiye’yi siyasî bir dağınıklığa itti. Tek parti iktidarı çıkarmadı. Bu devirler koalisyon devirleri oldu. Türkiye’yi  siyaseten ve ideolojik  bakımdan bir buhrana itti. O günün meselelerini, hallerini yaşamayan insanların anlamaları kolay değildir.

1977 seçimleri öncesinde, cemaat olarak bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptık. Kıbrıs meselesi gibi bazı olayların CHP’yi kuvvetlendirdiğini gördük. CHP’nin tek başına iktidara gelmemesi için, her türlü demokratik tedbiri düşünmek ve uygulamak gerektiğini tesbit ettik. Çünkü iktidar karşısında azgınlaşmış anarşizmin, Marksizmin bütün renklerini bünyesi  içinde toplamış bir Halk Partisi vardı. Dindarlar ve cemaatler açısından böyle bir ihtimal çok kötü sonuçlar doğururdu.

Bu konu ağabeylerle birlikte tartışılarak ittifakla tesbit edildi. Hem durum tesbiti, hem de tedbirler açısından, cemaat olarak ittifak halindeydik.

“Ne yapılabilir”i tartıştık.

Herkes fiilî olarak çalışacak, muhtemel CHP iktidarının ülkeye ve Müslümanlara vereceği zarar, bütün Türkiye’ye anlatılacaktı.

MSP ve CHP hakkında iki broşür neşredilecekti.  Çünkü MSP de, yaptığı propaganda ile yani din istismarı yapmasıyla milletin kafasını karıştırarak, Adalet Partisi’ni zaafa uğratıyordu. Bu da CHP’nin hanesine güç olarak geçiyordu. Yani MSP’nin düşüncesi CHP gibi olmasa da, sonuç fiilî olarak CHP’ye yarıyordu.

Okunma Sayısı: 8669
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı