"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

12 Martçılardan Demirel’e: 48 saatte ülkeyi terk edin

29 Eylül 2015, Salı
Genelkurmay adına Güniz Sokağa gelip “48 saat içinde ülkeyi terk edeceksiniz” diyen tümgenerale Demirel'in cevabı: “Hiçbir yere gitmiyorum. Benim ayağım bu memlekete çakılı. Ben vatan haini değilim. Bildiğinizi yapmaktan geri durmayın!”

TÜRKİYE HASSASİYETİ, BİLGİSİ VE ÇALIŞMALARI

Bunu niye yaptınız’ diye sorabilirsiniz. Ağabeyim DP milletvekiliydi ve ‘Eğer yetkim olsa Süleyman Bey’i Nafıa Vekili yaparım’ derdi. -O zaman Bayındırlık Bakanlığı, DSİ, Karayolları hepsi buraya bağlı idi.-  Sizin Türkiye üzerindeki hassasiyetini, bilginizi, çalışmanızı bir parlamenter olarak çok yakından tâkip ederek sizi fevkalâde methederdi. Dolayısıyla ben bunun etkisinde kaldım. Ve sonradan ben de yaptığım araştırmalar neticesinde, sizin bu makama oturmanızın şart olduğunu değerlendirdim. Çünkü bu makam ileride başbakanlık makamıdır. Türkiye’yi bu kadar tanıyan bir insanın başbakan olarak hizmet etmesi lâzım gelir. Diğer adaylara da saygımız vardır, onları da takdir ediyoruz ama onların içerisinde bulunduğu çalışma şartları itibariyle değerlendirildiğinde, sizin bu görev için daha uygun olduğunuz, çok ağır bastığınız kanaatindeyim. Sizi genel başkan olarak seçtirme kararını aldık, arz ediyoruz…” dedim.

Konuşmamı bitirince delegeler bir bir ayağa kalkıp “Biz de destekliyoruz” dediler. Ve o hava oluşmuştu. Ertesi gün sabah kongre salonuna gittik. Orada Sadettin Bilgiç Beyle (Hacıbektaşlı) eski Urfa valisi Kadri Eroğan’la karşılaştık. Rahmetli Bilgiç gayet gergindi, “Esat! Dün ne halt ettin öyle. Delegeleri toplamışsınız, orada meddahlık yapmışsın, bu sana yakışıyor mu!” dedi. Nevşehir’de yaptığım karşılamadan sonra benim kendisinden olduğumu düşünüyordu…

“Sayın Başkanım” dedim, “Ben sizi çok takdir ederim. Bu parti sizsiz olmaz. Siz bu partiye layıksınız ve lâzımsınız. Ama bir başbakan seçiliyor, sadece bir genel başkan değil. İçerisinde bulunduğu durum itibariyle Süleyman Demirel’in Su İşleri Genel Müdürü olması hasebiyle burada başbakan sıfatıyla daha fazla hizmet edeceği kanaatine vardım. Ama siz olmadan da bu parti olmaz…” dedim.

 Ve orada büyük bir ekseriyetle genel başkan seçildi…

“BAŞBAKAN OLARAK DAHA FAZLA HİZMET EDERSİNİZ…”

Sonra Nevşehir’de ben belediye başkanı olarak çok büyük faaliyetlere girdim. Ve o zaman CHP hükümetteydi. Belediyeler, İller Bankası Genel Müdürlüğü mârifetiyle yardım alırlardı. Buna rağmen büyük hizmetler yaptım. Su getirdim, asfalt yollara başladım. Bir taraftan kanalizasyon yapıyorum. Ve ondan sonra bin adet sanayi dükkânı inşaatına başladım. Süleyman Demirel’i temel atma törenine getirdim. O zaman henüz genel başkandı.

Sayın Demirel 1965 yılında Başbakan olunca 1966 yılında Nevşehir’e davet ettim. Oradaki bütün faaliyetleri görüyor. Sayın Demirel bunları gördü, etkilenmiş. Ankara’ya döndükten sonra belediyeye bir telefon ediyor. Ben de park tanzimi işleriyle uğraşıyorum. -O zaman cep telefonu falan yok tabii, manyetolu telefonlar var.- Zabıta müdürü, “Efendim sizi sayın Başbakan arıyor. Beni derhal arasın diyor” Ben hemen belediyeye gidip aradım. “Esat, Yarın hemen Ankara’ya doğrudan eve gel” dedi. “Hemen geliyorum efendim” dedim.

Ben tabii kendi kendime, ‘herhalde buradaki faaliyetlerimizi çok beğendi, yüklü bir para verecek’ düşünmüştüm. Ertesi gün Ankara’ya, evine gidince “Esat, seni İller Bankası Genel Müdürü tayin ediyorum, hemen Nevşehir’e git, ilgini kes ve gel” dedi. Nevşehir’e döndüm. Arkadaşları, parti teşkilâtını, belediye meclis üyelerini falân. Benim belediyeye ne kadar para söz aldığımı merak ediyorlar. Hemen sordular, ‘iyi para verdi mi’ diye. “Para değil de, beni İller Bankası Genel Müdürlüğü’ne getirdi. Yani paranın verildiği, dağıldığı merciin başına’ deyince çok şaşırdılar, sevindiler, alkışladılar ve hemen kabul ettiler. Üç sene İller Bankası Genel Müdürlüğü yaptım...

12 MART 1971 MUHTIRASI, TAM BİR DARBEDİR

1960 darbesinden sonra Demirel’e ve Adalet Partisi’ne dayatılan muhtıralara ve ara dönemlere bizzat şâhid oldunuz. 1971 muhtırasında ne oldu? 

1969 Kasım ayındaki genel seçimlerde Nevşehir’den adaylığımı koydum ve milletvekili seçildim. Seçimden on beş ay sonra 1971’in Mart’ında da muhtıra verildi. 12 Mart muhtırası aslında bir ihtilal. 12 Mart 1971’de İmar ve İskân Bakanı Hayrettin Nakiboğlu’nun odasındayım. Hep haberleri dinlediğim için Nakiboğlu’na radyoyu açmasını rica ettim. Saat 13:00’te radyo muhtırayı veriyor. İlk defa orada muttali oldum ve hemen Meclis’e gittim. Bundan sonra uzun müzâkereler sonucu Demirel, “Bu muhtıranın bir ihtilâl beyannâmesi olduğunu, bu şartlar altında başbakanlığa devam etmeyeceğini” belirterek istifa ettiğini kürsüde bildirdi. 

Çünkü muhtırada, “Türk Silâhlı Kuvvetleri idâreye el koymaya karar vermiştir. Hükûmet istifa edecektir, yerine yeni bir hükûmet kurulacaktır. Eğer hükûmet istifa etmezse ordu idareye el koyacaktır” deniyor. Bu muhtıra falân değil, bunun anlamı ihtilâldir. 

Ve 13 Mart günü sabahleyin ben, Nahit Menteşe, Necmettin Cevheri, İsmet Sezgin, Selahattin Kılıç, Turgut Toker Demirel’in evine gittik. Herkes kesilmiş, kimse yok. Öylesine ki, Güniz Sokak’ta yere ufak bir taş düşse sesi duyulacak, çıt yok. Biz içerideyken koruması Hayri Bey girdi. “Efendim, o şahıs geldi” dedi. Belli ki haberli gelmiş. “Çocuklar bana biraz müsaade edin” dedi ve karşı küçük odaya geçti.

On dakika sonra geldi, yüzü kıpkırmızıydı. “Nedir efendim” diye merak ettik. Gelen Genelkurmay’dan bir tümgeneralmiş, “ordu adına geliyorum” demiş. Demirel’e, “Siz, 48 saat içerisinde Türkiye’yi terk edeceksiniz. Nereye gitmek istiyorsanız, istediğiniz ülkeye gitmekte serbestsiniz. Oradaki iâşe ve ibateniz de ordu tarafından temin edilecektir!” diye “tâlimat” getirmişmiş. Buna beş kişi şâhidiz…

Biz Demirel’e “Ne cevap verdiniz?” diye sorduk. Demirel, “Hiçbir yere gitmiyorum. Benim ayağım bu memlekete çakılı. Ben vatan hâini değilim. Bildiğinizi yapmaktan geri durmayın!’ dedim. Ve ayağa kalktım, tümgenerale kapıyı gösterdim ve yolladım!” dedi. Hemen kalktık, hepimiz sarıldık...

Sonra Nihat Erim CHP’den istifa ettirildi, “bağımsız!” yapıldı, Başbakan atandı ve “ihtilâl hükûmeti” kuruldu.  O zaman Erim’i kendine rakip olarak gören CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, “Bu ihtilal bana karşı yapılmıştır” deyip istifa etti.

Adalet Partisi olarak ihtilal olmadan önce 1960 Anayasasının değiştirilmesi faaliyetindeydik. Bu anayasayla bu memleketin idare edilmesi zordur görüşündeydik. Muhtıra verilmeden bir ay önce Nihat Erim hukuk profesörü olarak radyoya çıktı ve dedi ki; “Adalet Partisi bu anayasayla bu memleket idâre edilmez diye anayasayı değiştirmek istiyor. Fevkalâde yanılıyorlar, kasıtlı ve yanlış hareket ediyorlar. Bu anayasayla bu memleket gül gibi idâre edilir.”

Aynı Erim Başbakan olduktan bir buçuk ay sonra, yine radyoya çıkarak dedi ki; “Ben her ne kadar ‘bu memleketi bu anayasayla gül idâre etmek mümkündür’ dediysem de, işin başına geçince anladım ki, bu anayasayla bu memleket idare edilmez..” Ve anayasanın üçte biri Erim zamanında değiştirildi. Bir müddet sonra prens olarak getirdiği bakanlar istifa etti. Erim gitti, Ferit Melen geldi. Melen gitti derken ihtilâlden sonra 1973 seçimleri oldu. Ve 1973’te Adalet Partisi’nden bakan aldılar.

O arada ülke büyük bir ekonomik buhranın içerisine girdi. Seçim münasebetiyle biz köylere gidiyoruz. Gaz, tuz, bez, şeker yok. Oysa 12 Mart-  olmadan evvel Türkiye’de kalkınma hızı yüzde 7, banka faizleri yüzde 5.5, enflasyon yüzde 5’ti…

RÖPORTAJ: CEVHER İLHAN  -  MEHMET KARA  -  MELİH TEKİN

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 3707
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Lut Kapısı

    29.9.2015 04:11:42

    Bu Röportajlar derhal kitap olmali. Demokrat cizgi ve demokrat durus icin Türkiye'nin gelecek Demokrat Basbakani'na basucu kitabi olsun. Demirel'i maalesef iyi taniyamamisiz, tanitamamisiz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı