"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat ‘Kurban’ı Etiyopyalı

25 Ekim 2013, Cuma
Etiyopya’da 28 Şubat mağduru Etiyopya’lı bir ailenin evine davetliydik. Kendisi ve eşi Türkçe’yi gayet güzel konuşuyorlar. 28 Şubat döneminde Türkiye’de fabrikaları ve işletmeleri olduğunu söyledi. 1999’da, Etiyopya’dan Türkiyeye seyahatinde, hava limanında bundan sonra kendisinin ve ailesinin Türkiye’ye giremeyeceği ve şirketlerine el konulduğu bildirilmiş. Kendisine gerekçe olarak da Usame bin Ladin taraftarı ve destekçisi olduğu söylenmiş.
28 Şubat ‘Kurban’ı Etiyopyalı
 
SUDAN’DAN ETİYOPYA’YA GEÇTİM
Bugün Kurban Bayramının ikinci günü. İlk gün kurbanlarımızın bir kısmını Sudan’da kesip Etiyopya’da kurban kesim hizmetini üstlenen arkadaşlara katıldım.
Kesim mahalline vardığımızda ahali bizleri sıcak bir şekilde karşıladılar. Etiyopya’nın Somali bölgesindeki Somali asıllı Etiyopya’lı Müslümanların yaşadığı bölge oldukça fakir. Kadınlar, kesilen kurbanların başında bekliyorlar. Herkes kurbanları paylaşmış. Türkleri çok seviyorlar ve İslâm âleminin kurtuluşunun Türklerin eliyle olacağından söz ediyorlar. Kurban kesim hizmetimizi  bitirdikten sonra, bölgenin din hizmetlerinden sorumlu başkan ve yönetim kuruluyla bir toplantı gerçekleştirdik. Bizden ne gibi talepleri olduğunu sorduk. İlk istekleri, bu hizmetin devam etmesiydi. Seneye daha çok aileye ulaşılmasını, çünkü daha et verilemeyen birçok mahalle olduğunu söylediler. Din İşleri Başkanının odasında bilgisayar yoktu. Biz de kendilerine bir laptop ve daha çok kurban için söz verdik.
 
YETİMLER...
Diğer bir talepleri de, bölgedeki terör olaylarında  yetim kalan yüzlerce kız ve erkek çocuğun kaldığı yetimhaneye yardımda bulunmamızdı. Oradan yetimhaneye doğru hareket ettik. Çocuklar sınıflarda ders görüyorlardı. Sınıfları tek tek ziyaret ettik. Gözlerinde hüzün ve masumiyet, yüzlerinde ise korku ve ürkeklik okunuyordu. O anda, torunum Hazal geldi gözümün önüne. Bu yavrular da birilerinin torunuydu, bunlar da çocuktu. Bu yetimler anne baba şefkatinden mahrumdu. Oysa ben torunumu bir haftada özlemiştim bile. Bayram sabahı telefonda konuştuğumuzda “dede ne zaman geliyorsun, gel artık özledim seni” diyordu. Ama bu yetim çocuklar hep özleyeceklerdi annelerini, babalarını, dedelerini ve ninelerini. Gözyaşlarımı onlara göstermemek için zor attım kendimi sınıfın dışına.
 
TERÖRE LÂNET
Afrika’ya gelmeden bir hafta önce, vakfımızın üniversiteli kızlar grubu Afrika’daki yetim çocuklar için bir yardım kampanyası başlatmak için karar almışlardı. Elde edilecek gelirle buradaki bir yetimhanenin önemli ihtiyaçları karşılanacaktı. İnşallah güzel bir netice alınır ve bu yetim çocukların durumlarının bir nebze olsun iyleştirilmesinde bir katkıda bulunulmuş olunur. Kendilerine, vakfımız adına bir yardımda bulunmakla birlikte Türkiye’den zekâtını gönderen bir kardeşimizin emanetini de teslim edip  hüzünlü bir şekilde terörü lânetleyerek ayrıldık oradan.
 
HER ŞEYDEN MAHRUM ÇOCUKLAR
Yapacak o kadar  çok işimiz var ki... O kadar muhtaç insan var ki bizleri bekleyen. Ya Rab! Bu yoksul insanların yardımcısı ol ve bizlere de onların yardımına koşmak için imkân ver, irade ve güç ver, diye duâ ediyoruz.
Somali bölgesinden ayrılıyoruz ve bayramın birinci günündeki kurban kesimlerinin yapıldığı Etiyopya’nın güneyindeki bölgeye  hareket ediyoruz. Burada son anda verilen vekâletler için kurban kesimini yapıp, yetim ve fakir çocukların okuduğu bir köy okulunu ziyaret edeceğiz. Tablo her yerde aynı. Fakir halk, yoksul ve her şeyden mahrum çocuklar. Lastik ayakkabısının biri başka diğeri başka çocuklar. Okula ayakkabısız gelen çocuklar. Okul idarecileri bizden yardım talep ettiler ve biz de yardım sözü verdik. Geceyi o köyde geçirdik. Kaldığımız evin yanındaki aileyi evlerinde ziyaret etmek istedik ve müsaade aldık. Çalıdan yapılmış, büyükçe kubbeli bir oda ve anne-baba, yedi çocuk, dört inek, bir dana, iki buzağı, bir merkep, tavuklar ve civcivler hep beraber aynı odada yaşıyorlar. Oda tıka basa dolu tabi. Odanın ortasına ateş yakmışlar hem yemeklerini pişiriyorlar, hem de akşamları serin olduğu için ısınıyorlar.
O anda aklıma gelen bir fıkrayı sizlerle paylaşayım. Adamın evi bir odalıymış. Çoluk çocuk da kalabalıkmış. Adam hocaya varıp, “Hocam yardım et, bir çare göster. Evim çok dar çok bunaldım, demiş. Hoca adama “İneğin var mı? demiş. ‘Var’ demiş  adam. Onu bu akşam odaya al demiş. Çaresiz adam hocanın dediğini yapmış. Ama durum daha da kötüye gitmiş. Hocaya tekrar gitmiş adam. Hoca ‘koyunun var mı?’ demiş. ‘Var’ demiş adam. Onu da  al içeri demiş, hoca. Ertesi gün ‘hocam daha kötü oldu halim. Kımıldayacak yerim kalmadı’ demiş adam. Hoca sırasıyla her gün adama merkebi, tavukları odaya aldırınca adam ‘Hocam artık dayanamıyorum yeter’ demiş. Hoca “bu akşam  tavukları çıkar odadan” demiş. Ertesi gün adam hocaya varınca hoca ‘durum nasıl’ diye sormuş. Adam da  ‘iyi oldu tavuklar çıkınca’ demiş. ‘Bu akşam koyunları da çıkar’ demiş, hoca. Adam koyunları da çıkarınca ‘durum nasıl?’ diye sormuş. ’Hocam, vallahi daha iyi oldu’ demiş. Bu akşam merkebi de çıkar demiş, hoca. Adam onu da yapmış. Ertesi gün, ‘çok rahatladım hocam’ demiş, adam. Bu akşam ineği de çıkar demiş, hoca. Adam onu da yapış. Ertesi gün hocanın yanına varmış. Hoca yine durumun nasıl olduğunu sormuş. ‘Allah senden razı olsun’ hocam, demiş. Yerim o kadar genişledi ki, sorma gitsin, demiş adam.
 
ETİYOPYA’DA BİR 28 ŞUBAT MAĞDURU
Buradan da vazifemizi yapıp ayrıldık. Öğle yemeğinde, 28 Şubat mağduru Etiyopya’lı bir ailenin evine dâvetliydik. Kendisi ve eşi Türkçe’yi gayet güzel konuşuyorlar. 28 Şubat döneminde Türkiye’de fabrikaları ve işletmeleri olduğunu söyledi. 1999’da, Etiyopya’dan Türkiyeye seyahatinde, hava limanında bundan sonra kendisinin ve ailesinin Türkiye’ye giremeyeceği ve şirketlerine el konulduğu bildirilmiş. Kendisine gerekçe olarak da Usame bin Ladin taraftarı ve destekçisi olduğu söylenmiş. Usame bin Ladin ismini ilk kez o zaman duymuştum, diyor. Kendisinin sadece ibadetlerini yerine getiren bir vatandaş olduğunu ve bu tür eylemci grupların her zaman karşısında yer aldığını söylüyor, ev sahibi dostumuz. ‘İslâmiyet barış dinidir, şiddeti asla kabul etmez’ diyor.
28 Şubat zihniyetinin zararları Türkiye sınırlarını aşıp Etiyopya’ya kadar uzanmış. Şimdi çeksinler cezalarını, o kadar insanın ahını aldılar, bu 28 Şubatçılar.
 
KURBAN SAHİPLERİNİN DUÂLARI
Eşi Sara hanım, kadın sağlığıyla ilgili bir dernekte gönüllü olarak çalışıyor. Buralarda doktora çok ihtiyaç olduğundan söz ettiler. Ben de kendilerine, gelecek sene Sudan’da düşündüğümüz sağlık projesinin aynısını buradada gerçekleştirebileceğimizden bahsettim. Çok memnun oldular, dua ettiler ve sabırsızlıkla bekleyeceklerini söylediler. Bu sekiz günlük Afrika seyahatimizde gördük ki, işlerimiz ve hizmetlerimiz sevk-i İlâhî ile yürüyor. Her gittiğimiz yerde yaptığımız işin yanı sıra yapacağımız diğer bir iş için de uygun zeminin inayet-i Rabbaniye tarafından hazırlandığını gördük. Bütün bunlar, bir ferdi olmaktan iftihar ettiğimiz hizmetimizin bir kerameti ve yüzlerce ablamızın, ağabeyimizin ve vekâlet kurban veren kurban sahiplerinin duâlarının neticesiydi.
 
MÜSLÜMAN NAFİ
Bu akşam Addis Ababa’da son gecemiz. Misafir olduğumuz evden ikindi vakti ayrılıp, gönüllü çalışanlarımızdan Ali Mustafa’nın düğününe yetişiyoruz. Programımızın yoğunluğu dolayısıyla düğünleri son geceye kalmıştı. Ertesi gün bir günlük evli olan Ali Mustafa bizimle beraber Avustralya’ya dönecekti. Geçen sene bizim bir de Nafi’miz vardi. Şoforümüz Nafi. Bizlerden gördüğü sıcaklık ve muhabbet onun Müslüman olmasına vesile olmuştu. Kendisiyle zaman zaman telefonla görüşüyorduk. Acaba Müslümanlığını devam ettiriyor mu yoksa bir anlık heves miydi bilmiyordum. Nafi’yle buluştuğumuzda Veli kardeşe ve bana sarılışı görülmeye değer bir tabloydu. O bizi özlemişti  biz de onu özlemiştik. Hal hatırdan sonra Müslümanlık nasıl gidiyor, diye sordum. ‘Elhamdülillah çok iyi gidiyor. Camiye bile gidiyorum, dinimi oğreniyorum, kitaplar okuyorum. Artık eşim de biliyor Müslüman olduğumu ve anlayışla karşılıyor. Onu da İslâma dâvet ettim. İnşallah o da bir gün hidayete erecek’ dedi.
Havaalanına gitmeden önce  evini ziyaret etmemizi istedi. ‘Eşim sizi gördükten sonra İslâmı seçmeye daha da yaklaşacak’ dedi. Ertesi sabah Veli kardeşle Nafi’nin evine gittik ve eşiyle konuştuk. Nafi’yi çok sevdiğimizi, onun iyi bir Müslüman olduğunu ve kendisinin de böyle bir tercih yapmasının Nafi’yi çok mutlu edeceğini söyledik. Müjdeli haberlerini beklediğimizi ilettik kendilerine. Bizleri çok sıcak karşıladı ve ‘inşallah’ dedi. Hidayet Allah’tan. Kendileriyle hediyeleşip ayrıldık.
 
ALLAH RAZI OLSUN
Gönüllü  arkadaşlarımızın katıldığı öğlen yemeğinden sonra havalimanının yolunu tuttuk. Kurban kesim organizasyonunda canla başla çalışan Avustralya’daki, Türkiyede’ki, Avrupa’daki, Amerika’daki ve bizimle beraber Etiyopya’da, Sudan’da sekiz gün boyunca koşturan herkesi ve bizlere vekil kurban veren bütün Müslümanları takdir ve tebrik ediyoruz. Sizler, bu güzel ve hayırlı hizmetlerin yapılmasına vesile oldunuz. Allah razı olsun, diyoruz. Bu sene kurban hatıralarını yazmayı düşünmüyordum. Geçen sene Türkiye’de Yeni Asya gazetesinde, Avustralya’da ise Dünya gazetesinde yayınlanmıştı Etiyopya kurban yazıları. Yine aynı şeyleri bu sene de yazmayayım, dedim. Birgün, Melbourn’da dinî sohbetler yapan Hasibe Hoca hanımefendi kurban vermek için vakfımıza geldi. Geçen sene Dünya Gazetesinde beş hafta süreyle yayınlanan kurban hatıralarını merakla okuduğunu, bir sonraki haftayı iple çektiğini, bu yazıları kesip sakladığını söyledi. Bu seneki hatıraları da mutlaka yazmamı isteyince ben de  notlarımı sizlerle paylaşmak istedim.
Son
 
Sudan’dan Geliyorum
FATİH YARGI
[email protected]
 

Okunma Sayısı: 2013
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • sebahattin yaşar

    25.10.2013 00:00:00

    Rahatını bozmak böyle bir şey... İnsanın içinden bir şeylerin can bulması ve insanı taa uzak coğrafyalara, zor şartlara hatta pek çok mahrumiyetlere götürebilmesidir.
    Evet, insan ettiği hizmet kadar insandır. Allah katında da kullar arasında da bu ilahi bir kanundur. ’İnsan için ancak çalıştığı kadarı vardır.’ hakikati durmamaya davet ediyor.
    Durmayanları, hakikat uğruna koşturanları tebrikler ediyorum. Biliyorum içiniz oldukça rahattır.
    Siz hak yolunda koşarsanız, Allah da sizin işlerinizi kolaylaştırır.
    Koşturmaya devam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı