"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AP’yi böldüler

17 Mart 2019, Pazar
AP’DEN AYRILAN 41 KİŞİYE MECLİS BAŞKANI OLAN FERRUH BOZBEYLİ’NİN DE KATILMASI İLE 18 ARALIK 1970 YILINDA DEMOKRATİK PARTİ (DP) KURULARAK AP BÖLÜNDÜ VE SİYASÎ OLARAK BÜYÜK GÜÇ KAYBINA UĞRADI.

- DEMOKRAT MİSYON PARTİLERİ (5) -

 

DİZİ-5: MEHMET ALİ KAYA

***

Bunun için İhsan Sabri Çağlayangil, “Menderes bir şahıs değil, bir zihniyettir” der. Demirel de “Menderes bir cinayetin kurbanı olmuş ve şehit edilmiştir. Masum ve mağdurdur. Devletin gücü zora kullanılarak idam edilmiştir. Devlet bundan dolayı milletten özür dilemelidir. Bu yapılmadığı müddetçe Türkiye’de hep ikilik olacaktır. Görünürde olmasa da vicdanlarda olacaktır” demektedir.

Demokrat Parti bir anlayıştır. Bu anlayışın temelinde “Halka Hizmet” ve “Din ve Vicdan Hürriyeti” vardır.  Bu bir hizmet zihniyetidir. “Kavmin efendisi ona hizmet edendir” temel yaklaşımının siyasetteki versiyonu “Demokrat Zihniyettir.” CHP zihniyeti ise “Memuriyeti bir ağalık ve halka baskı aracı yapma” zihniyetidir ve bir nevi istibdattır. Demokrat zihniyet ihtilâllerle ve bölünmelerle siyasî hayattan uzaklaştırılarak siyaset yozlaştırılınca yerini siyaseti menfaat aracı olarak gören bir zihniyete terk etti. Türkiye’nin “Temiz Siyaset Özlemi”nin altında “Demokrat Misyon” özlemi vardır. Çünkü Türkiye “Hürriyet” ve “Hürriyet içinde refahı yakalamayı” Demokrat zihniyet ile öğrendi.

ADALET PARTİSİ

1. Adalet Partisi’nin Kuruluşu

Demokrat Parti (DP) 27 Mayıs 1960 Devrimi sonucu mahkeme kararı ile kapatılmıştı. Siyasal partilerin kurulmasına müsaade edilmesinden sonra DP’nin kurucuları ve teşkilâtı onun devamı olmak üzere Adalet Partisi’ni (AP) 11 Şubat 1961 tarihinde kurdular. Kurucuları şu isimlerden oluşmaktaydı. Emekli Orgeneral Ragıp GÜMÜŞPALA, Tahsin Demiray, Ethem Menemencioğlu, Nemci Öktem, Cevdet Perin, Emin Acar, Şinasi Osman, Muhtar Yazır, Kamuran Evliyaoğlu.

AP Devrimden sonraki ilk seçimlere katılarak (15 Ekim 1961) oyların % 34’ünü alarak 450 kişilik Millet Meclisi üyesinin 158’ini kazandı. Senatoya 71 üye ile temsil edilmeye başladı. CHP ile devrim sonrası ilk hükümette yer almayı başardı. Ancak “Siyasî Aflar” konusunda anlaşmazlığa düşerek koalisyondan ayrıldı. 1963 yılında CHP’yi saf dışı bırakarak diğer partilerle koalisyon kurdu. 

İlk genel başkan Ragıp Gümüşpala’nın vefatı üzerine 29 Kasım 1964’de yapılan genel başkanlık yarışını milliyetçi kanadın adayı “Sadettin Bilgiç” karşısında Liberallerin adayı olan “Süleyman Demirel” kazanarak AP genel başkanı seçildi. 

1965 yılında yapılan Genel Seçimlerde Süleyman Demirel başkanlığındaki AP oyların % 52,9’unu alarak 254 milletvekilliği kazanarak tek başına hükümet kurma sayısını elde etti. Senatodaki üye sayısını 97’ye çıkardı. 28 Ekim 1965’de ilk hükümeti kurdu. 9 Kasım 1969 tarihine kadar istikrarlı bir hükümet kurarak güzel icraatlara imza attı. 1968 yılındaki kısmî senato seçimlerinde senatodaki üye sayısını 101’e çıkardı. Milletvekili sayısına 5 milletvekili daha katarak 261’e çıkardı. Yerel seçimlerde ise 40 il belediyesini ve 1238 ilçe ve beldeden 703’ünü kazandı. 

1965–1969 dönemi AP’nin en güçlü dönemi olmasına karşın 1968’den sonra parti içinde baş gösteren mücadele partiyi zaafa uğratmaya başladı. 1965 yılında Genel başkanlık yarışına giren “Bilgiçler Gurubu” seslerini yükseltmeye başladılar. 1969 genel seçimine bu sancılarla giren AP seçimde oylarını % 47’ye düşürerek 256 milletvekilliği kazandı. Hükümet kurma çalışmalarında parti içi sorunlar su yüzüne çıktı. Demirel kabineye kendine muhalif olanlardan kimseyi almadı. 

1970 yılında yapılan 5. Olağan kongrede parti içi muhalefetle tam bir hesaplaşma yaşandı. Süleyman Demirel yine büyük bir çoğunlukla Genel Başkan seçildi. 26 milletvekili haysiyet divanına verildi. Bunun üzerine 15 milletvekili daha ayrılarak “41’ler Harekâtı” başlamış oldu. 9 Kasım 1969 yılında kurulan AP hükümeti ise iktidarda kalmaya devam etti. Ancak Adalet Partisi’nden ayrılan 41 kişiye meclis başkanı olan Ferruh BOZBEYLİ’nin de katılması ile 18 Aralık 1970 yılında Demokratik Parti (DP) kurularak AP bölündü ve siyasî olarak büyük güç kaybına uğradı. İktidarda kalmaya devam etmesi üzerine AP’yi yıkmak için yeni planlar yapılmaya başlandı.

Bu defa da devreye Türk Silâhlı Kuvvetleri girdi. 12 Mart 1971’de TSK adına Cumhurbaşkanı Cevdet SUNAY’a ve hükümete muhtıra verildi. Bu muhtıra üzerine AP hükümeti istifa etti. (19 Mart 1971)

2. 12 Mart 1971 Muhtırası

“Başka ülkeler kuvvetli ve güçlü bir Türkiye istemez. Türkiye’nin jeopolitik durumu fevkalâde önemlidir. İlerlemiş ve güçlenmiş bir Türkiye pek çok memleketin işine gelmez” diyordu Süleyman Demirel. Başkalarına muhtaç olmayan bir Türkiye elbette ki dünyada siyasî ağırlığı çok fazla olacaktı ve onu hiçbir devlet siyasî emellerine alet etmeye cesaret edemeyecekti.

1948 yılında 27,4 milyar olan Gayri Safi Millî Hâsıla 1950’de 28,4; 1960 yılında 49,9 ve 1967 yılında 72 milyar liraya çıkmıştı. 1950 yılında millî gelirin % 9,5’uğunu yatırıma ayıran Türkiye 1970 yılında % 20’sini ayırır duruma gelmişti. Bankalardaki mevduat 10 milyardan 40 milyara çıkmış, çimento üretimi 4 katına, elektrik üretimi 4 katına ve gübre üretimi 10 katına çıkmıştı. Türkiye ilerliyor ve kalkınıyordu. 

Başbakan Süleyman Demirel 1967 yılında Rusya ile anlaşma imzalayarak “Seydişehir Alüminyum Tesisleri, İzmir Aliağa Rafinerisi, Bandırma Sülfürik Asit Fabrikası, İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Çanakkale Çan Linyit Tesisleri, Bursa Orhaneli Linyit Tesisi ve Seyitömer Transmisyon hattı” gibi tesislerin yapımı için anlaştı.  Zamanın basını Türkiye komünist olacak diye propaganda yapmaya başladı. AP’li Seyfi Öztürk “Biz ideoloji değil, teknoloji alıyoruz” şeklinde cevap verdi. Demirel de “Elektrik üreteceğiz. Elektriğin komünisti olmaz” diyordu. 12 Mart ile bir kısım yatırımlar durdu. Demirel 1976 yılında 10 yıllık bir sürede tamamlanmak üzere 20 adet işletme, fabrika ve baraj inşaatı için anlaştı.  

Ayrıca 1970 yılında Türkiye “Avrupa Ortak Pazar” için anlaşma imzalamıştı. Bu ABD’nin hoşuna gitmedi. ABD Türkiye’yi kaybediyordu. Yine Demirel Türkiye’de Haşhaş üretimini yasaklatmak için küstahça konuşan ABD büyükelçisi William J. Handley’e kapıyı göstermişti. 1967 yılında başlayan Arap İsrail savaşında Türkiye, Arapların yanında yer almıştı. Bu da İslâm dünyasını Türkiye’ye yakınlaştırmış Arapların güvenini kazandırmıştı. 

Bir İngiliz filozofunun “Uyuyan Dev” dediği ülkemiz atağa kalkacağı zamanlarda beynelmilel ifsat komiteleri harekete geçer ve bir takım oyunlar sergilenmeye başlar. Buna uçağın havalanacağı “Take-off” noktası denilmektedir. Bunu güçlü devletler Atatürk İlke ve İnkılâpları” adına orduyu devreye sokarak, sanal tehlikeler üreterek ve korkuları iyi kullanarak yaparlar. Ordunun anayasal olarak kendilerine verilmiş “devleti koruma ve kollama görevi” vardır. Atatürk’ün “Ey Türk Gençliği” diye birinci derecede hitap ettiği “Harp Okulu Öğrencileri” ve mezun subayları” bunu kendilerine birinci görev bilirler. Çünkü onlara göre Atatürk’ün mezkûr hitabesinde dediği gibi “İktidara sahip olanlar gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.” Dolayısıyla “birinci vazifeleri olan Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa” etmek için iktidarı devirmek ve cumhuriyetin kurucusu ve devrimlerin yapıcısı ve laikliğin muhafızı ve uygulayıcısı olan CHP’ye idareyi vermek görevini yerine getirirler. CHP’nin ikinci lideri ve 33 yıl CHP’yi idare eden İsmet İnönü’ye göre de “şartlar müsait olunca ihtilâl meşrû olur.” Ülkemizdeki darbelerin altında yatan felsefe budur. Bunun için ihtilâller Demokrat hükümetlere yapılır.

ERİM HÜKÜMETİ

12 Mart 1971 muhtırasını veren Faruk Gürler, Memduh Tağmaç ve Muhsin Batur gibi generaller Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı da devreden çıkararak hükümetin istifasını istemişler ve doğrudan meclise müdahale etmişlerdir. Bu müdahaleyi ilk alkışlayanlar TİP-DİSK-TÖS, Sosyal Demokratlar ve Kemalistler olmuştur. 

Müdahale doğrudan Hürriyetçi Demokratlara ve Demokrasiye olmuştur. Cumhuriyet Gazetesi başyazarı Nadir Nadi “Özlediğimiz düzen gelmiştir” diyordu. “Ülkü Ocakları” ve “Millî Mücadele Birliği” de müdahaleyi destekleyenler arasına katılmışlardı. 

Başbakan Demirel durumu Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile görüştü. “Süleyman Bey muhtıracılar beni de devreden çıkarmışlar. İstifa etsen iyi olur” demesi üzerine durumun vahametini anlayarak hiç olmazsa parlamento’nun açık kalmasını sağlamak amacı ile istifa etti. 60 ihtilâlini yaşadığı için ihtilâlin ne demek olduğunu biliyordu. 80 ihtilâli de ihtilâlin ne derece ülke için tehlikeli olduğunu gösterdi. Bundan dolayı 28 Şubat’ta Demirel yine parlamento’nun açık kalması yönünde iradesini koyacaktı. 

İsmet İnönü “Demirel’in istifası demokratiktir” derken, ”Kumandanların kontrolünde hükümet icraat yapamaz” diyerek, “partiler üstü hükümet” modelini ortaya koyuyordu. Anayasa’nın öngördüğü reformları yapmak için Atatürkçü bir görüşle icraat yapacak bir hükümet kurulmasını istiyordu. 18 Mart 1971’de CHP’den istifa eden Prof. Dr. Nihat Erim “Partiler üstü hükümet” kurmak üzere 19 Mart günü “şartsız desteklenmek üzere” görevlendirildi. Nihat Erim’de “Reformları yapmak başlıca görevimizdir” “Kabinem beyin takımı olacak” diyerek 25 üyeli Bakanlar Kurulunu 11 üyesini parlamentodan diğerlerini uzmanlardan olmak üzere TBMM dışından seçti. 

“Demirel gider, her şey düzelir” diyen Nihat Erim, Demirel’in “Bu Anayasa icraatın önünde engeldir; değiştirilmelidir” sözüne karşılık da “Anayasa’nın kılına dokundurmayız” diyerek işe başladı. Ama bir sene içinde Anayasa’nın birçok maddesini değiştirmeye kendilerini mecbur hissettiler. Sonunda CHP zihniyetinden cesaret alan ve artan anarşi karşısında 26 vilayette sıkıyönetim ilân ederek asayişin teminini askerlere yıktılar. Artık askerler idareye hâkim olmuşlardı. 

DEMİREL YALANLADI

Halledecekleri meseleler arasında Süleyman Demirel’in şahsını çürüterek AP Genel başkanlığından etmek de vardı. Bunun için hemen “AP Genel başkanı hakkında kayırma iddiaları” ortaya attılar. Bu iddialara göre devlet bankalarından kardeşleri için çok büyük miktarlarda haksız krediler sağlanmıştı. CHP’li bakanlardan İsmail Arar “Artık Demirel bir daha başbakan olamaz. Olursa ben bıyıklarımı keserim” diyordu. Demirel bütün bu iddiaları mecliste çürüttü ve aklandı. Bununla kalmadılar 6 Kasım 1971’de 13.00 haberlerinde “Demirel dört ay izin alarak AP Genel Başkanlığı’ndan çekileceğini” duyurdular. Demirel bunu hemen yalanladı. Hürriyet ve Günaydın gibi yüksek tirajlı gazeteler her gün Demirel’in yolsuzluklarını yazıp çizerek şaibeli olduğunu bilgiler ve belgelerle kamuoyuna anlatıyorlardı. Bu iddiaları da Demirel’e muhalif olan partiler doğru imiş gibi yayarak kendilerine oy toplamaya çalışıyorlardı. Bunların başında da “Demirel’in masonluğu” geliyordu. Hâlâ daha öyledir. Sağcı olduğunu iddia eden gazeteler aynı şeyleri hâlâ daha gerçek belgeler imiş gibi yazarlar ve siyasî felsefelerini “Demirel’in masonluğu” üzerine kurarlar. 

Erim hükümeti, 4 Ağustos 1971 tarihinde 314/6033 sayılı kararı ile İmam-Hatip Liseleri’nin orta kısmını kapattı. Sağcı gazeteler ve MSP sonradan bunu “İmam-Hatip Düşmanı Demirel İmam-Hatipleri kapattı” şeklinde yaydılar. Erim Hükümeti’nin ikinci icraatı Amerika’nın baskısı ile “Haşhaş ekimini yasaklamak” olmuştur. Başka icraat yapamayacağını anlayan Prof. Dr. Nihat Erim 19 Nisan 1972 tarihinde istifa etti. Yerine “Atatürkçü Atılım Hükümeti” iddiası ile Ferit Melen başbakanlığında yeni bir hükümet kuruldu. Bu hükümet de hiçbir kalıcı icraat yapamayarak tarihteki yerini aldı.

-DEVAM EDECEK-

Okunma Sayısı: 4560
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı