"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa’ya ikinci Nur çıkarması

04 Aralık 2015, Cuma
Avrupa’da ikincisini gerçekleştirdiğimiz Risale-i Nur okuma programımız (geçen sene Paris-Fransa) birçok hakikatin anlaşılmasına, yaşanmasına ve yeniden şevke medar olması kazançlarımızdan biri oldu.

SWOT ANALİZİ VE "AVRUPA NEDİR?" SORUSUNA CEVAPLAR

Son gün akşam yaptığımız kapanış dersimizde meşveret yaparak günlerimizi masaya yatırdık. Ne bekledik, ne bulduk, nasıl daha iyi olabilir diye fikir teatisi yaptık. Yabancıların SWOT analizi dediği şey aslında ortak akılla yapılan meşveretin ta kendisi. Artılarımızı ve eksik yönlerimizi tartıştık.

Gelen gençlerin her şeyden önce ‘’Avrupa’’ hakkında, kafalarındaki imajları yenilendi, değişti, aydınlandı. Avrupa neresidir, nasıl gidilir? gibi dünyalarındaki Avrupa sorularına cevap buldular. İç dünyalarında çok uzakmış gibi görünen ve bilinmeyenlerin deşifre olduğu anları hep beraber yaşadık. 

Uçakta gelirken en küçüğümüz olan ve bu sene hukuk fakültesini kazanan kardeşim şunları söylüyordu yanında oturan babasına: 

‘’Baba beni seneye Amerika’ya göndersene!” Ardından “giderim” demesi beni çok mutlu etmişti. Kendi iç dünyasında birçok kapalı zarfı açmış ve hepsine adeta mektuplarını yazmıştı. Giderim duygusunu kazanması bu programın ona bir kazanımı olmuştu. Zaten programımızın amaçlarından bir tanesi de, gençlerimizin Avrupa ya da başka bir memlekete gidebilir miyiz? korkularını yenmesi idi. Bir diğer kardeşim ilk defa yurt dışına çıkmanın heyecanını babası ile yaptığı telefon konuşmasında şöyle ifade ediyordu: “Oo! Baba kendim yalnız bile dışarı çıkabiliyorum. Elimde map’le (haritayı kast ediyor), metro ile Stockholm’e kendim gittim ve gezdim.”

İç güvenini, Rabbimin ona nasip etmesinin güzelliğini yaşıyordu. Bizde onu dinliyorduk, keyifle. Genelde ilk defa yurt dışına çıkan kardeşlerimizde bu kazanım hayli gözle görülür vaziyete gelmişti. 

AVRUPA’DA İKİNCİ PROGRAM

Avrupa’da ikincisini gerçekleştirdiğimiz Risale-i Nur okuma programımız (geçen sene Paris-Fransa) birçok hakikatin anlaşılmasına, yaşanmasına ve yeniden şevke medar olması kazançlarımızdan biri idi. Şahsım adına şunu diyebilirim, çok istifade ettim. Neredeyse 24 saat programın içindesiniz. Okuma, namaz, tesbihat, Kur’ân derken manevî dünyanızın yaralarının iyileştiğini fark ediyorsunuz. Sabah namazı sonrası topluca yaptığımız Hizmet Rehberi dersleri çok etkili oldu. Risale-i Nur’u yeniden keşfettik. Gerçekten Risaleler bambaşka eserler. Tam dosdoğru bir cadde, sadece bu caddede yürümek bile kurtulmamıza vesile olacaktır. Rabbim bizi nefsimizle baş başa bırakmasın. Hiç bir zaman da ümidimizi kaybettirmesin. 

STOCKHOLM HALK KÜTÜPHANESİNDE RİSALE-İ NURLAR VAR ARTIK

Kazanımlardan bir tanesi de Yeni Asya’da manşet olan fiilimizdi. Türkiye’den getirdiğimiz Risale-i Nur Külliyatını Stockholm Halk Kütüphanesine bırakmamız oldu. Kütüphaneye yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin. Okuma adına her şey harika... Hatta turistler sadece ve sadece kütüphaneyi görmek ve gezmek için geliyorlar. Ekibimizin her gittiği yere götürüp dağıttığı küçük Risaleler hariç Külliyatı kütüphaneye hediye ettik. Bitmedi 3 gün sonra gidip teyit aldık acaba demirbaşa almışlar mı diye. İşte kazanımlardan bir tanesi daha..

GERİSİNİ ALLAH’A (CC) BIRAKMAK

İngilizce küçük eserlerden her geziye giderken yüklü miktarda alıp götürüyoruz. Bu özellikle metroda yol ve harita sorma ile başlayan dostluklarda ya da ‘fotoğraf çeker misiniz?’ diye başlayan tanışmalarda veya sakin durmuş ve tekerlekli sandalyeye muhtaç olmuş bir çok gence merhaba deyip, kendimizi tanıtıp, ona size bir hediye verebilir miyiz? diyerek kitaplarımızı hediye ettik. Amacımız ‘’BİR TOHUM’’ atmaktı. Ve bunu başardık. Dolayısıyla buradaki Nur Talebeleri de hissedar oldular.

Her sene farklı ülkelere farklı talebelerle sürüklendik. Bu sene İsveç-Stockholm oldu. Geçen seneden tecrübeli birkaç kardeşimiz ve değişmez müdebbirimiz Sebahattin Hocam var idi. Mütalâalı derslerle bizi adeta coşturdu. Sonra hadi top oynamaya, hadi gezmeye, hadi hadi diyerekten bitmeyen enerjisini bize aktardı. Mutlaka bir aktiviteyi derslerin sonuna ekledik. Gençler durmuyor, enerjileri var öyleyse boşaltmaları lâzım. Müdebbirleri de çok enerjik olunca aktivite kaçınılmaz oluyor. Somalili, Senegalli, Malili, Ganalı gençlerden oluşan AfoAvrupa takımına karşı halis muhlis Anadolu takımı. Netice beraberlik. Olsun onlar da bizim kardeşlerimiz…

Seneye neresi olur Rabbim bilir. Biz Dünyamızda yeniden yollara düşmeyi çok isteriz, ama nasip kısmına karışmayız. Yorgunluğumuzun altında tatlı bir manevî lezzeti sürekli yaşadık. O yüzden hiçbir zorluk karşısında yılmadık ve yolumuza devam ettik. Manevî olarak da ağabeylerimizin duâlarını ve meşveret kararlarımızı heybemize koyarak yola çıktık. Rabbim de bizleri utandırmadı.

SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN HAZRETLERİNİ YAD ETTİK

Oslo’da tanıştığımız ‘’Süleymancı’’ kardeşlerimizle olan diyaloglarımız kazanımlarımızdan biri oldu. Cemaatlerin dinsizlik cereyanına karşı ittihad etmeleri gerektiği gerçeğini birlikte hissettik, yaşadık. Attığımız adımlar gönül ve fikir birliği içinde oldu. Aklın yolu bir ve Bediüzzaman’ın tabiri ile ifsad komiteleri, zındıka komiteleri ve Asya münafıkları boş durmuyor. Aynı düşünceleri Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri de hep dile getirmiş. Bize düşen müsbet hareket ederek elimizdeki Kur’ân’ı ve ondan tereşşuh etmiş Risale-i Nurları okumak, anlamak, yaşamak ve anlatmaktan geçiyor. Ancak fiiliyatımızla o gençleri etkileyebiliriz. Bizim doğru İslâmiyeti fiillerimizle de göstermemiz gerekiyor.

Bu gerçekleri çok hoş bir uhuvvet ortamında hasbihal ettik. Gönüllerini, kalplerini ve kurslarını bize açtılar. Allah (cc) onlardan razı olsun. 

Ayrıca programa katılan gençlere, müdebbirlerimiz Sabahattin Yaşar, Ahmet Sözeri ve Okan Demir kardeşimize hassaten teşekkür ediyorum. Ayrıca Hıdır Taş ve Mustafa Karagöz, Yusuf Bilici ve Muhammed kardeşlerimize, ağabeylerimize de çok teşekkür ediyoruz. Heybemizde onların duâları hep yanımızda oldu. Manevî güçlerini hep yanımızda hissettik.

Rabbim iman yolunda, dâvâsı uğrunda hareket eden kardeşlerimizin önünü açsın. Ve bizi iman ve Kurân hizmetinde daim eylesin.  

İKİNCİ KUŞAK TÜRK-KÜRT KARDEŞLERİMİZİN SORUNU AYNI

Kazanımlardan bir tanesi de gittiğimiz yerlerdeki sosyolojik, içtimaî ve ailevî sıkıntıların tespit edilmesi, tanıların konması ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkıda bulunmaktı. En büyük sıkıntı ikinci kuşak kardeşlerimiz ve gençlerimiz de. Genelde ailede başlayan problemler, devam eden bu süreçte bölünmüş ailelerin ortada kalan gençleri. Bu gençlerle ilgilenecek ayrı bir birim kurulmalı. Ve nerede Müslüman bir Türk-Kürt genci varsa bu noktada destek olunmalı. Çok rastlıyoruz ama elden bir şey gelmiyor. Çok acı hatıralar ve yaşanmış hikayeler duyduk. Rabbim bir an önce kalıcı çözüm için ortak aklı ortaya çıkarsın.

Op. Dr. AYTEKİN COŞKUN / [email protected]

Okunma Sayısı: 3244
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı