29-30 Aralık 2018 tarihinde Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Sütlüce / Eyüp Yerleşkesinde “Osmanlı Döneminde Kudüs’te İlmi Hayat ve Eğitim” konulu bir sempozyum düzenlendi. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, Bağcılar Belediyesi ve MÜSİAD’ın iş biriği ile düzenlenen ve Dünya’nın farklı ülkelerinden çok sayıda Müslüman akademisyenin iştirak ettiği sempozyumu gazetemiz yazarlarından İbrahim Ersoylu ve Mehmet Ali Kaya ile birlikte takip ettik.
Sempozyum’da verilen kısa molalarda katılımcılarla küçük roportajlar gerçekleştirdik. Onlara sempozyumu, İttihad-ı İslâmı, Bediüzzamanı ve Risale-i Nurlar’ı sorduk.
Arapça yaptığımız röportajlarda bize yardımcı olan Sabit Tekruri’ye ve İbrahim Barlam’a ve ses kayıtlarını yazıya döken İbrahim Ersoylu’ya teşekkür ediyoruz.
***
*Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Nuvvaf Et-Tekrurî. Filistin Nablus şehrindenim. Filistin Yurt Dışı Âlimler Heyeti başkanıyım. İstanbul’da yedi yıldan beri ikamet etmekteyim. Filistin’e gitmeme müsaade etmiyorlar. İşgalci Yahudîler ülkeme giriş yapmama engel oluyorlar. Sizin yardımınızla orayı kurtardığımız zaman inşallah gideceğiz.
*Sempozyum hakkında neler söylemek istersiniz?
Filistin’in Yurtdışı Âlimler Heyetimiz, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ve Bağcılar Belediyesi yetkilileriyle temasa geçerek “Osmanlı Döneminde Kudüs’teki ilmî Hayat ve Eğitim” konulu bir Sempozyum düzenlenmesi için müracaatta bulundu. Onlar da bunu uygun gördüler.
Bu Sempozyumun hedefi, Kudüs dâvâsının ümmetin evlâtlarının kalplerinde Dünya gerçekleri ışığında ihya edilmesine yöneliktir. Bu kabil sempozyum, panel, konferans gibi vesileler, umumî bir çerçevede Müslümanların Filistin ve Kudüs dâvâsını düşünmelerine sebep olabilir.
Diğer bir husus, bir kısım gruplar, Osmanlı döneminde Filistin’de, özellikle Kudüs’te ilmî hayatın ihmal edildiğini iddia etmektedirler. İşte bu sempozyumun hedefi, Osmanlıların yönetimleri zamanında, oralarda vakıflar kurarak Filistin ve Kudüs’ü ilmî, mimarî ve diğer yönlerden kalkındırdıkkları ve oraları ihmal etmedikleri gerçeğine ışık tutmaktır. Sempozyumun mevzusuna dair yüz akademisyen araştırma gönderdi. Bunların içinden otuz tebliğ seçildi. Sonra bunlara on tane daha ilâve edildi. İki gün içinde yedi adet celse içinde, bu ilmî araştırma tebliğleri müzakere edilecek. Bu vesile ile Osmanlıların, Kudüs’te nasıl ilmî müesseseler kurarak, bir çok yerden oraya âlimler getirerek orada istihdam ettikleri görülmüş olacak. Kudüs’ün Osmanlılar döneminde Yahudîlere bırakılmadığı, bilâkis ilmin ve medeniyetin zirvesinde bulunduğu anlaşılacaktır.
Endonezya dilinde Bediüzzaman’ı anlatan “Tevhid Nuru” isimli eser
*İttihad-ı İslâm’ın gerçekleşmesi için çok gayret gösteren Üstad Bediüzzaman Said Nursî’yi duydunuz mu? Onun eserlerini okudunuz mu? Kudüs meselesi İttihad-ı İslâma vesile olabilir mi?
Bediüzzaman Said Nursî’yi duymayan var mıdır? O âlim, zahit, müfekkir olup Müslümanların birliği için çalışmıştır. O siyasetle dine hizmet etmenin çok zor olduğuna inanıyor. Zira o gördü ki, siyasetle meşgul olanlar haktan inhiraf ettiler. Aslında dinde siyaset vardır. “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” sözünü günümüzde yapılan yanlış siyasetten dolayı söylemiştir. O ümmetin birliği için çalışmıştır.
Bediüzzaman Nursî, ümmetin bölünüşünü gördü. İslâm Âleminde Türkçülük, Arapçılık, Kürtçülük gibi ırkçılık hareketlerinin İslâm Ümmetini parçaladığını müşahede etti. Bu yüzden İttihad-ı İslâmın tahakkukuna çalıştı. Bu hususta çok gayretleri olan bir İslâm âlimidir.
Filistin Yurt Dışı Âlimler Heyeti başkanı Nuvvaf Et-Tekrurî
Bediüzzamanla alâkalı düzenlenen iki sempozyuma katıldım. Şam’dakine iştirak etmiştim. O, ümmetin âlimlerinden ve salihlerindedir. Cenab-ı Hak’tan hepimizi onun yolunda yürüyenlerden eylesin. Amin.
Biz Batıda Moritanya’dan, Doğuda Endonezya’ya kadar gittik. İslâm ülkelerinde Müslümanların Kudüs ve Filistin’e ihtimam gösterdiklerini gördük. Kudüs meselesinin İttihad-ı İslâm’a vesile olacağını umuyoruz. Yaptığımız bu faaliyetlerin buna zemin hazırlayacağını söylebiliriz.
Bende Bediüzzaman’ın bazı Risaleleri var. Hepsini okuyamadım. Bazılarını mütalâa ettim. Hoşuma gitmişti.
* Size Kâzım Güleçyüz’ün yazdığı, Bediüzzaman’ın “İttihad-ı İslâm”a dair görüşlerini ele alan kitabının Arapça tercümesini takdim ediyoruz.
* Çok memnun oldum. Çok teşekkür ederim.
* Bizler Yeni Asya gazetesi mensuplarıyız. Sizi Yeni Asya Gazetemizi ziyarete dâvet ediyoruz.
* Nasip olursa geliriz. Sizinle bu mevzuda inşallah daha ayrıntılı konuşma imkânımız olur.
* Sizinle tanıştığımıza memnun olduk.
* Ben de çok memnun oldum. Tekrar görüşmek üzere.
Said Nursî Endonezya’da “İslâm müceddidi” olarak tanınır
*Sizi tanıyabilir miyiz? Sempozyum hakkında neler söylemek istersiniz?
Ben Endonezya’dan Wildan Syahid. İstanbul Şehir Üniversitesinde ekonomi tahsili yapmaktayım.
Ben Osmanlı Hilâfetinin Filistin ve Kudüs’e çok ihtimam gösterdiği kanaatindeyim. Müslümanların son hilâfetini üstlenen Osmanlılar, oraların gelişimi için çalıştıklarını düşünüyorum. Kudüs meselesi biz bütün Müslümanlar için önemlidir. Ben daha teferruatlı bilgi almak için bu sempozyuma katıldım.
Türkiye’de üniversite tahsili gören Endonezyalı talebeler Wildan Syahid, Ahmet Yasin AlwFaruq, İmam Bisyri Syamsuri.
*Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nurlar’ı duymuş muydunuz?
Evet, duyduk. Bediüzzaman Said Nursî bizim ülkede “İslâm müceddidi” olarak tanınmaktadır. Kahire Ezher Üniversitesi’nden mezun bir ilim adamı, Bediüzzaman Said Nursî’nin fikir ve düşüncelerini anlatan “Tevhid Nuru” isimli bir kitabı yazarak Endonezya’da neşretmiştir. Ülkemizdeki ilim çevreleri bu kitabı okuyarak Bediüzzaman ve görüşleri hakkında bilgi sahibi olmaktadırlar.
*Teşekkür ederiz.
Ben de teşekkür ederim.
Röportaj:Erhan Akkaya
Çeviri: İbrahim Ersoylu
Fotoğraflar: ERHAN AKKAYA - Yeni Asya