"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir santim bile geri çekilmeyiz

09 Temmuz 2015, Perşembe

KÖPRÜ-ARALIK 1990

Said Nursî mevlidi

Ankara Kocatepe Camii’nde 28 Ekim 1990 Pazar günü Bediüzzaman Said Nursî için Yeni Asya gazetesi tarafından okutulan ve 30 bin civarında Müslümanın katıldığı mevlid kamuoyunda büyük akisler meydana getirdi. Bu arada, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in mevlide gönderdiği telgraf, bazı çevrelerin büyük tepkisine sebep oldu. Basında Demirel’e yoğun tenkitler yöneltildi. Diğer taraftan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı mevlid için soruşturma başlattı ve Demirel’in telgrafını da soruşturma şümulüne aldığını açıkladı. 

Gelişmelerle ilgili olarak sorulan sorulara Demirel’in verdiği cevaplar:

Kocatepe Camii’nde mevlid okutulduğu için Yeni Asya gazetesi hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesi tahkikat açtı. Bu arada gazetenin Ankara bürosu basılarak arandı ve Ankara Temsilcisi gözaltına alındı. Bununla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? 

Biliyorsunuz, Süleyman Çelebi 550 sene evvel Hz. Peygamberin hayatını nazım olarak dile getirmişti. 550 senedir mevlid Türkiye’de okunur. Başka ülkelerde de okunur. Çeşitli lisanlara tercüme edilmiştir. Türkiye’de en çok okunan nedir, derseniz, mevliddir. Binaenaleyh, bir camide toplanıp ahali mevlid dinlemişse, bu Türkiye’de ilk defa olan birşey değildir. Çünkü Türkiye’nin televizyonlarında ve radyolarında uzun zamandır mevlidi bütün Türkiye dinliyor. Bu mevlidin diğer mevlidlerden hiçbir farkı yoktur. Mevlid okundu diye eğer Türkiye’de birtakım takibatlar yapılıyorsa, bu takibatı yapanlar dikkatli olsun. Açık söyleyeyim: Laikliğe aykırıdır yaptıkları iş. Hani Türkiye’de herkes istediğini düşünecek, istediğini yapacaktı? 

Ve açık söyleyeyim: Mevlid okunuyor diye takibat yapmanın hiçbir izahatını bulamazsınız.

Bu mevlid bir kişinin ruhunu şad etmek için mi okutulmuş? Hayır. Mevlid genellikle bu ülkenin bütün şühedasının, şehitlerinin, bu ülkeye hizmet etmiş bütün insanların, mevlid dinleyenlerin gelmiş geçmişinin ruhuna okutulur. Böyle bir olay kimseye zarar vermemişse, cam kırılmamış, çerçeve kırılmamış, bir provokasyon olmamışsa, suç nerede o zaman? Efendim, sonunda suçsuz olduğu ortaya çıkar. Ortaya çıkar, ama bu, mevlid okuma üstüne bir baskıdır. 

Eğer “Ruhuna mevlid okunan kişi Türkiye’de cumhuriyete, laisizme karşı idi, binaenaleyh bunun ruhuna mevlid okunması suçtur” deniliyorsa, Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarında böyle bir suç mevcut değildir. 

Şunu demek istiyorum: Otuz sene evvel ebediyete intikal etmiş bir kimse farz ediniz ki, laik cumhuriyete aykırı işler yapmıştır. O suç o kişiye aittir. Vakti zamanında takibe uğramıştır, suç bulmuşlarsa cezalanmıştır, bulmamışlarsa cezalanmamıştır. Onun ruhuna bir mevlid okunmasının suç sayılabileceğini ben insan haklarına aykırı buluyorum.

Çok garip bir olay bu. Bu kadar çok işgüzarlığa da meydan yok. Türkiye’de birçok kimseyi öldürüyorlar; cinayetlerin katilleri meçhul.  Onları arayıp bulsalar, bizim devlet daha iyi eder. 

Bakın, hemen yarın hangi çeşit istismarlara maruz kalacağımı biliyorum. Eğer ben bunları söyleyemezsem, Türkiye’de kimse söyleyemez. Ve ben gayet açık bir serbestiyeti savunuyorum Türkiye’de. Eğer benim milletimin köyünde, kasabasında, her yerinde pek çok insanımızın bilip okuduğu; en ufak bir köyde asgarîden yirmi-otuz kişinin ezbere bilip okuduğu mevlidi hangi sebeple olursa olsun suç saymaya kalkarsanız, o zaman bizim Batı standartlarında bir demokrasiye ulaşmamız hiçbir zaman mümkün değildir.

Sizin de mesaj gönderdiğiniz mevliddi...

Telgraf çektim. Telgrafım da bellidir. Yani biz burada kaçak iş mi yapıyoruz? Mevlid okutacak olan heyet “Mevlid okutacağım” diye dâvetiye gönderiyor. Ben de kendilerine telgraf gönderiyorum ki, “Mevlidiniz mübarek olsun.” 

Şimdi düşünün: Türkiye’de bir partinin genel başkanı olarak birisine “Mevlidiniz mübarek olsun” diyemeyeceğim, öyle mi? Yok, işte bu zihinlere ve vicdanlara baskıdır. Ben otuz senedir bu mücadelelerin içerisindeyim ve kimsenin dini istismar etmesini de istemiyorum, dinin üzerinde bu çeşit baskıların olmasını da istemiyorum.

Said Nursî’nin “lâiklik karşıtı bir kişi olması” nedeniyle, mesaj göndermenizi...

Said Nursî sağ değil ki! Otuz sene evvel ölmüş. Ben ne diyorum? Said Nursî bir âlimdir diyorum. Said Nursî Kur’ân’ın en değerli müfessirlerinden biridir. Said Nursî’yi âlim olarak Türkiye’de birçok kimse kabul ediyor. Dışarıda da kabul ediyor. Ve Said Nursî ne demiş, ne yazmış; bilen var mı? Birtakım insanlar Said Nursî’yi takip ediyorsa, her halde körü körüne etmiyor. Yani otuz sene sonra 25-30 bin kişi bir mevlide gelip o hatıraya saygı gösteriyorsa, belki bunun üzerinde durmak lâzım. Neden gösteriyor? Laikliğe aykırı bir iş mi yapılıyor böyle yapmış olmakla? Devleti devirme falan da yok bunun arkasında.

Savcı hiçbir şey bulamaz. Hâkim de bulamaz. Efendim, siz savcının, hâkimin yapacağını yapıyorsunuz. Hayır efendim, ben bu memleketin sade bir vatandaşı olarak, sokaktaki vatandaş olarak, bir mevlide karşı takınılan tavra itiraz ediyorum. Cumhuriyet aleyhinde mi konuşulmuş? Laisizmin aleyhinde mi konuşulmuş? Konuşulmuşsa bile, laikliğin aleyhinde kim konuşmuşsa onun yakasına yapışmak lâzım. Yoksa mevlidin yakasına yapışmak kadar yanlış birşey tasavvur edemiyorum.

Said Nursî’nin lâiklik karşıtı görüşleri savunduğuna siz de inanıyor musunuz?

Bu iddialar yapılmış. Bu iddiaların hepsinden beraat çıkmış. Vaktiyle, otuz sene evvel. Burada birtakım belgeler var. Sayın Akbulut İçişleri Bakanı olarak Said Nursî’nin Risalelerinin okunmasına hiçbir mani olmadığını söylemiş. Bugünkü hükümeti arıyorsanız. Ve Askerî Yargıtaydan geçmiş. Bunların hiçbir tanesinde suç unsuru bulunmamış.

Türkiye’de kimsenin suç icad etmeye hakkı yoktur. Açıklıkla söylüyorum: Bu zamana kadar öyle istismarlara maruz kaldık ki bu meselede... Biz Cumhuriyetçiyiz. Laisizmi savunuyoruz. Laisizmi savunurken bu ülkenin din ve vicdan ehlinin vicdanları üzerindeki baskıya karşıyız. İnanan inanır, inanmayan inanmaz.

Said Nursî sağken yaptığı işlerden dolayı hiçbir mahkeme tarafından mahkûm edilmiş değil. 1950-60 dönemini söylüyorum. 50 öncesine bakmayın. 50 öncesinde birtakım tek parti icraatı var. Şu var, bu var. Ama 50-60 döneminde, Türkiye’de çoğulcu demokrasinin olduğu dönemde hiçbir mahkeme tarafından mahkûm edilmemiş Said Nursî. Kendisi siyasî sistem teklif eden bir kimse değildir. Bir büyük âlimdir. Ve çok iyi bir Kur’ân müfessiridir. Kur’ân yorumcusudur.

Ben bunu şimdi söylüyor değilim. Ben bunu otuz senedir söylüyorum. 1966’da dünyanın lâfını ettiler. Daha sonra da ettiler. Onların hepsine cevap verdim.

Bir santim geri çekilmeyiz inandığımız şeylerden. Tekrarlıyorum; nerede kimin ruhuna okutulursa okutulsun, mevlid mevliddir. Ve Türkiye’de en çok okunan hangi kitap varsa, onların hepsinden fazladır. Kur’ân hariç. Milletin ruhuna işlemiş mevlid.

Said Nursî’nin lâiklik karşıtı olduğu yanlış mı?

Benim meselem değil o. Said Nursî öleli otuz sene olmuş. Eğer Said Nursî’nin görüşleri laikliğe karşı idiyse, o zaman muameleye tâbi olmuş ve onların hepsinden beraat etmiş. Daha sonra Said Nursî’yi takip eden kimseler mahkemelere gitmiş, beraat etmiş. Said Nursî’nin kitapları yüzlerce, binlerce basılmış. Hiçbir tanesi toplatılmış değil bunların. Hangi kitapçıya giderseniz gidin, bulursunuz. Hattâ zaman zaman kitap fuarları açılır. Fuarlarda geniş bir reyon açarlar, satarlar kitaplarını.

Biz hür bir Türkiye’yi savunuyoruz. Gelin, Said Nursî’yi sevmeyenler, beğenmeyenler, anlamayanlar, alâkadar olmak istemeyenler! Olabilir, ama bunu düşmanlığa çevirmenin de bir mânâsı yok. 

Aydın gönüllere ve aydın kafalara hitap ediyorum: Hiç bilmeden, etmeden, ne nedir anlamadan peşin hükümle meselenin üstüne varmaya gerek yoktur.

Laikliğe karşı hareketlerin yoğunlaştığı öne sürülen şu günlerde, ölüm yıldönümünden altı ay sonra, 28 Ekim’de, Cumhuriyet Bayramından bir gün önce böyle bir mevlid töreni sizce gövde gösterisi midir?

Bak, ben neyi savunuyorum. Ben diyorum ki, mevlid okumak suç değildir. Mevlid okumanın üstüne, mevlid okundu diye varmak yanlıştır diyorum. Varanlara da yanlış yapıyorsunuz diyorum. Bu takdirde nerede mevlid okunacak Türkiye’de? Acaba Devlet Güvenlik Mahkemesi veya savcı üstümüze gelir mi diye bir sıkıntıya sokuyorsunuz.

Camiyi rahat bırakın. Camiyi herkes rahat bıraksın. Camiyi siyasetçiler de rahat bıraksın, devlet de rahat bıraksın. Okulu rahat bırakın, kışlayı rahat bırakın. Bizim dediğimiz, bu. Camide okuyacak adam. Kur’ân okuyacak, mevlid okuyacak, duâ okuyacak. İşte o da onu yapmış zaten. Buna nasıl karşı çıkılır? Neye karşı çıkılıyor? Eğer okunan mevlid dolayısıyla, laisizme karşı işler yapılmışsa onların yakasına yapışın. Mevlid okundu diye ortalığı velveleye vermenin bir anlamı yoktur. Vay efendim, Demirel de telgraf çekmiş. Bana gelen her dâvetiyeye cevap veririm. Nereden gelirse gelsin. Türkiye’de birçok yerden bana mevlid dâveti gelir. Hepsine telgraf çekerim. “Mevlidiniz mübarek olsun” diye. Mevlidden de kaçacak, korkacak halimiz yok ya Türkiye’de.

Bir gövde gösterisi niteliği yok muydu?

Olabilir, niye olmasın canım. Ben onları da tartışmıyorum. Gövde gösterisi yapmak kanunlara karşı suçsa, onun takibini yapabilirsiniz. Yaptığınız neyin gövde gösterisi? Nedir gövde gösterisi? Toplantı, Gösteri Yürüyüşü Kanununa aykırı mı? Camide mevlid okumak için izin almaya da gerek yok. Ama bildiğim kadarıyla izni de almışlar. Kime zarar vermişler mevlid okuyarak?

Ben bu ülkede mevlid okumak suç değildir diyorum. Süleyman Çelebi’nin ruhu şad olsun. Yazdığı mevlid 550 sene okunmuş. Bu memleketin manevî değerlerini tahrip etmeye gerek yok. 

Savcı neyin takibini yapıyor? Mevlidin takibini yapıyor. Şu anda da her yerde mevlid okunuyor. Onları da mı takip edecek? 

Biz laik Cumhuriyeti herkesten iyi anlamışızdır. Laik Cumhuriyet, milletin haklarını tahrip değildir.

***

Demirel’in 3 Kasım 1990 günü yaptığı basın toplantısından iki soru ve cevap:

DGM savcısı, mevlide gönderdiğiniz telgrafı ve Said Nursî hakkındaki beyanlarınızı da soruşturma kapsamına aldığını açıkladı. Ne diyorsunuz?

İstediği kadar soruştursun. Ben ne dedim? Said Nursî büyük âlimdir. Büyük bir Kur’ân müfessiridir. Büyük âlim değildir diyenin alnını karışlarım. Büyük âlim, büyük müfessir demek suç mu? Nerede yaşıyoruz? Tanganika’da mı? Hiç durmasın, soruştursun.

Bunlar aynı zamanda DYP’nin de görüşleri mi oluyor?

Bunlar, parti görüşüne konu olan şeyler değildir. Falan şair çok iyi bir şairdir demek için parti görüşüne ihtiyaç yok. Ben diyorum ki, o muhterem zat çok büyük bir âlimdir, büyük Kur’ân yorumcusudur.

Kâzım Güleçyüz / ir­ti­bat@ye­ni­as­ya.com.tr

Okunma Sayısı: 5441
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yıldız Fırtına

    9.7.2015 13:11:08

    Allah senden razı olsun üstad ve risalei nur şefaatçin kabrin nur mekanin cennet olsun. Uğrunda mücadele verdiğin demokrasi davan beka bulsun inşallah..amin

  • guvenc sassin

    9.7.2015 11:39:39

    Mekanin cennet olsun

  • Abdurrahman KOÇAK

    9.7.2015 08:44:43

    DGM savcısı, mevlide gönderdiğiniz telgrafı ve Said Nursî hakkındaki beyanlarınızı da soruşturma kapsamına aldığını açıkladı. Ne diyorsunuz? İstediği kadar soruştursun. Ben ne dedim? Said Nursî büyük âlimdir. Büyük bir Kur’ân müfessiridir. Büyük âlim değildir diyenin alnını karışlarım. Büyük âlim, büyük müfessir demek suç mu? Nerede yaşıyoruz? Tanganika’da mı? Hiç durmasın, soruştursun.Allah Gani Gani Rahmet eylesin.....

  • garip talebe

    9.7.2015 04:55:10

    Allah Razı olsun Demirel..Her sartta Bediuzzaman'i mudafaa ettin..Bu durusun bile cok Mana İfade ediyor..Allah rahmet eylesin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı