"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bizim aldığımız siyasî terbiyede ben yok, biz vardı

26 Eylül 2015, Cumartesi
Üçpınarlar: O zaman gençlik teşkilâtları bir okul, bir eğitim yeriydi. O dönemlerde siyaset yapan ağabeylerimizden çok şey öğrendik. Ülke sevgisini öğrendik, özveriyi öğrendik; ‘ben’ değil, ‘biz’i öğrendik. AP’nin bakanları kiralık evlerde vefat etti.

DOĞRU YOL PARTİSİ’NİN SEÇİMLERE SOKULMAYIŞI MÂCERASI

Doğru Yol Partisi’nin seçimlere sokulmayışı mâcerasında neler yaşandı. İhtilâl konseyinin önünüze koyduğu engeller nasıl aşıldı?

Evet, Doğru Yol Partisi de engellendi, kurucu listesi sürekli veto edildi, seçime sokulmadı. Alınan bir karara göre “20 Ağustos’a kadar kurucu listesini tamamlayan siyasi partiler seçimlere girer” diye bir tamim yayınladı. Ve maalesef ihtilâl konseyi kurucuları veto etme hakkını da gasbettikleri için, Doğru Yol Partisi’nin kurucularını bir türlü 30 kişiye tamamlatmadılar. Bundandır ki DYP 1983 yılında seçimlere sokulmadı…

Ama dört-beş ay sonra 1984’te yapılan mahalli seçimlerde Doğru Yol Partisi olarak seçime girdik ve yüzde 13,5 oy aldık. Doğru Yol Partisi teşkilâtlanamaması ve Demirel’in Zincirbozan’da olmasına rağmen varlığını hissettirdi.

Esas vurgulamak istediğim şudur: Doğru Yol Partisi kurulduktan sonra yine Konsey bir karar çıkardı. Necmettin Cevheri ve İsmet Sezgin beş yıl, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu’nda görev yapanlar on yıl siyasi yasaklıydılar. O zaman bir tamim yayınladı; “Siyasi yasaklılardan herhangi birisinin, siyasi partilerden herhangi biriyle organik bağı tespit edildiği takdirde sürgüne gönderilecektir” diye. Böylece dışarıda kalmış birçok kişi de bu yasakların kapsamına girdi. O günkü şartlarda birçok kişi çekinmeye başladı. “Doğru Yol Partisi’ne gelin kurucu olun” diyoruz, kaçıyorlar. 

Büyük bir fedakârlıkla biz kurucu listesini tamamlamaya çalışıyoruz. İlçe teşkilâtlarını kurmaya çalışıyoruz. Birçok vilayetlerden, bu kurucu listelerini otobüslerle gönderiyorlardı. Ben gidip alıyordum, genel merkezde dosyalayıp, cumhuriyet savcılığına veriyordum. O günkü şartlarda, il ve ilçe teşkilatlarının kuruluşu da Ankara’da yapılıyordu. 

Adalet Partisi gençlik kolları yaptığım için o dönemdeki siyasileri iyi tanıyorum, il başkanlarımızın, milletvekillerimizin hepsi yasaklı. Yeni isimler bulmak durumundayız. Bütün illerde eski milletvekillerimizle, il başkanlarımızla konuşuyoruz, onlara danışıyoruz. Onlar bize yeni listeler yapıp gönderiyorlar, onları hazırlayıp gerekli mercilere veriyorduk…

PARTİ KURMA ÇALIŞMALARINI 16 AYRI ADRESTE YÜRÜTÜYORDUK

İsmet Sezgin, Necmettin Cevheri, Esat Kıratlıoğlu, Turgut Toker ve Selahattin Kılıç’tan oluşan beş kişilik bir heyet genel merkeze yardım ediyor. Devamlı irtibat halindeydik. İrtibatımızın da ortaya çıkmaması için “yer altı faaliyeti”  yürütüyoruz! Onlar beni arıyorlar, diyorlar ki, “Hamdi biz 32’li telefondayız”; ben anlıyorum ki Selanik Caddesi’nde bir büromuz var, oradalar. Veyahut da “Hamdi biz 16 numaradayız”; anlıyorum ki Sümer Sokak’taki 16 numaradalar. Tam 16 tane yazıhane değiştirmek suretiyle teşkilatları kurduk. 

Nitekim bu tâkibi tescil eden bir hadiseyle karşılaştım. Hiç unutmuyorum, Osman isminde, istihbaratta çalışan bir polis memuru arkadaş var. O zaman Cinnah Caddesi başındaki parti genel merkezinden aşağı inip gideceğim yere taksiyle gidip bu beş kişilik siyasi yasaklı ekiple buluşuyordum. Bir gün yine bir taksiye bindim. Kafasında şapka olan bir şoför. “Abi nasılsın?” dedi. “Sağol kardeşim, sen nasılsın” dedim. “Tanımadın değil mi ağabey” dedi. “Hayır tanıyamadım” dedim. Şapkasını çıkardı, “Ağabey dedi, ben Osman…” “Hayrola Osman, taksiciliğe mi başladın?” diye sorunca “Ağabey, biz sizi takip ediyoruz bilginiz olsun” dedi. Bu benim yaşadığım hadiselerden biriydi. 

Ondan sonra gittiğim yerlerde ya 50 metre,100 metre kala inip, taksi gittikten sonra esas adrese giriyordum. Hatta bazen şaşırtma yaparak başka binalara girip çıkar, sonra gideceğim adrese giderdim.

İşte Doğru Yol Partisi’nin kuruluşu bu şartlarda yapıldı. Bunların hepsi unutuldu tabii. Bunlar gerçek olan hadiselerdir. Bunların şu an hayattaki şâhitleri de sayın Cevheri, Kıratlıoğlu ve Sezgin’dir. Ben o zaman saydım, tam 

16 tane yazıhane değiştirmişiz. Öğleye kadar bir yazıhanede, öğleden sonra ayrı bir yazıhanede çalışırdık…. 

SİYASETTE YALAN SÖYLEMEMEYİ, HARAM YEMEMEYİ ÖĞRENDİK 

1995-96 yılları arasında bakanlık yaptınız. Bugün siyasetin içine girdiği çürümüşlüğe ve kirlenmeye karşı Demirel’in başında bulunduğu misyonun siyasî terbiyesini anlatır mısınız? Demirel, krizlere nasıl çözüm bulurdu?

1970’li yıllarda Adalet Partisi gençlik teşkilatlarında görev yapmış arkadaşlarla birlikte biz bir okuldan mezun olduk. Orası bir siyaset okuluydu. Diğer partiler de öyleydi. Yani o zamanki gençlik teşkilâtları bir okul, bir eğitim yeriydi. 

Biz o dönemlerde siyaset yapan ağabeylerimizden çok şey öğrendik. Bir kere ülke sevgisini öğrendik, özveriyi öğrendik; ‘ben’ değil, ‘biz’i öğrendik. 1980 öncesi siyaset yapanların Allah aşkına varlıklarına, yaşantılarına bir bakın. Basın mensuplarına bunları söylüyorum. Onların hayatı idame ediş şekillerine bir bakın. Bir de onlardan sonra bu makam ve mevkilere gelmiş olanlara bakın. Adalet Partisi zamanında bakanlık yapmış insanlar kiralık evlerde vefât ettiler. O zamanki genç bakanlardan birisi, ekmek parası bulamıyordu. Rahmetli Aydın Menderes, onu bir arkadaşının yazıhanesinde barındırmak suretiyle, evine ekmek götürecek geliri temin etmişti. Bunları yaşadık biz. 

Bizim aldığımız siyasi terbiyede ‘ben yok, biz var’dı. Peygamber Efendimiz’in (asm) dediği gibi, “komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir” hadisinin hakikatine vakıftık çok şükür.

Dört çocuk sahibiyim. Allah şâhittir; 1972 senesinden 2000 yılına kadar en az 50 bin kişiyi iş sahibi yaptım. Biz o tavassutta bulunurken Ahmet’i - Mehmet’i kayırarak değil, ihtiyaç sahiplerini yerleştirdik. Ben hiçbir çocuğuma devlet dairesinde iş temin etmedim. Kendileri gidip imtihana girdiler. İkisi devlet dairesinde, ikisi özel sektörde çalışıyor. 

Biz Demirel’in başında bulunduğu misyonda, siyasette yalan söylememeye, haram yememeye çalıştık. Allah’ıma şükürler olsun. Bunu ağabeylerimizden, büyüklerimizden öğrendik. Siyasette bu terbiyeyi aldık… 

RÖPORTAJ: CEVHER İLHAN  -  MEHMET KARA  -  MELİH TEKİN

Okunma Sayısı: 3248
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı