"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demirel’den Evren’e: Siz parçaladınız, ben bütünleştirmeye çalışıyorum

13 Eylül 2015, Pazar
1977’de AP milletvekili olan Recep Özel anlatıyor (7)

DEMİREL: “Büyük Türkiye Partisi’ni niye kapattınız?” 

EVREN: “Herkes o tarafa aktı. İktidar olur, intikam alırsınız diye kapattık.” 

DEMİREL: “Doğru Yol Partisi’ni niye seçime sokmadınız?” 

EVREN: “Koalisyon olurdu.”

DOĞRU YOL PARTİSİ GENEL BAŞKANI SÜLEYMAN DEMİREL’İN 13 MAYIS 1988 CUMA GÜNÜ SAAT 4.30’DA CUMHURBAŞKANI KENAN EVREN İLE YAPTIĞI GÖRÜŞMENİN PROSEVERBALİ

 

SD: “Kaldırsak görevi kim yapacaktı? 

“Devletin 2. bir ordusu yok ki... 

“Mes’ele görevin yapılması ve sıkıyönetimin başarıya ulaşması idi. 

“Bizim görevi devraldığımız zaman, Türkiye yanıyordu. Sıkıyönetimin ilânının üzerinden 12 ay geçmişti. 

“Uyarı mektubu’ verdiğiniz zaman, bizim hükümetimiz 15 günlük hükümetti.

“Sıkıyönetim yokken anarşi daha azdı. Sıkıyönetim ile beraber anarşi arttı ve yayıldı. Buna başarı denebilir mi? 

“Sıkıyönetim başarılı oldu da kan niye dökülmeye devam etti? 

“İkide bir ‘kanun çıkmadı’, ‘yetki yoktu” diyorsunuz. 

“Sıkıyönetim 26 Aralık 1978 tarihinde ilân edilmişti. Sizin yetki talebiniz, kanun talebiniz, bunu ısrar ile talebiniz, 12 ay sonra, biz hükûmet kurduktan sonradır. 

“Sıkıyönetim ilân edilirken, bu yetki taleplerinde niye bulunmadınız? O zaman şartlarınızı niye söylemediniz de, 12 ay sonra, biz hükûmet olunca taleplerle ortaya çıktınız? 

“Kaldı ki, ben sizin bütün taleplerinizi yerine getirdim. İstediğiniz kanunların hepsini Şubat 1980’de Meclis’ten geçirttim.”

KE: “Hayır. bizim istediğimiz kanunlar çıkmadı. Hattâ sizin mektubunuz bile var.

SD: “O, Nisan sonunda, Mayıs’ta talep ettiğiniz 2. grup kanunlar içindir. 

“O kanunları çıkartmak için de bütün partilere mektup yazdım. Onları bir araya getirmeye çalıştım. 

“Esasen, mevcut yetkileri kullanmadığınızdan şikâyet vardı. ‘Yeni yetkilere ne lüzum var?’ itirazları vardı. 

“İşlenen cinâyetti. Cinâyet işleyenin yakasına yapışmak niye yeni yetki gerektiriyordu? 

“Kaldı ki, biz size ‘Şu adamları vurun!’ diye kararnâme bile verdik. 

“Hem siz, 12 Eylül’den sonra mevcut kanun ve yetkilere ne ekleyerek anarşiyi durdurdunuz?”

 KE: “Çok kanun çıkardık.”

 SD: “Karakollarda tutuklama süresi ile 3 yıla kadar olan cezaların Yargıtay’a gitmeyeceği dışında önemsenecek bir şey yoktur. Bunları da sonra değiştirdiniz. 

“Hem anarşi konusunda ne yaptınız ki? 

“6.000 kişi öldürülmüştür. Bu 6.000 kişinin katillerine, geçen 8 sene zarfında ne yapılmıştır?”

KE: “Biz astık.”

SD: “Astığınız 26 kişidir. Her halde 6.000 kişiyi 26 kişi öldürmedi. 

“Hâlâ DİSK dâvâsı, hâlâ MHP dâvâsı, hâlâ dâvâlar devam ediyor, 8 senedir. Ortada ibret-i müessire yok. 

“Size “herkesi asın” diyen yok. 

“Zaten şimdi kimseye bir şey yapamazsınız. Anarşinin nesini önlediniz?

“Meclislerde 200 idam dosyası duruyor. 

“Nihat Erim’in katillerine ne yaptınız? 

“Savarona’yı yakanlara ne yaptınız? 

“Adliye işlemiyor, polis işlemiyor’ diye şikâyet ediyordunuz. Biz de o sebeple sıkıyönetime gittik. ‘Buyrun işletin!’ dedik. 

“Önemli olan olay, 12 Eylül öncesinin bugün korku, istismar ve kötüleme vasıtası yapılması değil, bundan ders almaktır. 

“Bu tedbirler yine yok ortada. 

“Siz Trabzon tartışması yapacağınıza, bu tedbirleri isteyin.”

KE: “Zaten yine bir takım kıpırdanmalar var.”

DS: “Üniversite fevkalâde sıkıntıdadır.”

KE: “YÖK’ten mi şikâyet ediyorsunuz?”

SD: “Hayır. Ben bu günkü durumda üniversitenin içindeki gerilimden haber veriyorum. Üniversite, üniversite olma vasfını yitirmiştir. Tayinle gelmiş üniversite mensupları dışındakilerle konuşunuz. Size problemleri anlatacaklardır. Esasen üniversitelere verilen paralarla 29 üniversite kurulamaz. Bu paralarla üniversite olmaz. 

“Sorun yalnızca para mes’elesi değildir. 

“Üniversite güvensizdir ve hür değildir. Öyle hissediyorlar.”

 KE: “Şikâyet Doğramacı’dan mı?”

 SD: “Bizim Doğramacı’dan bir şikâyetimiz yoktur. Doğramacı müstesna bir kimsedir. Ama topyekûn üniversite olayı, üzerinde durmaya değer bir olaydır. Devleti meşgûl edecektir. 

“Anarşiyi önlemek için 12 Eylül’ü yaptık’ dediniz, anarşistleri bir kenara bıraktınız, siyaset ve siyasetçilerin üzerine geldiniz. 12 Eylül beyannamenizde ‘partileri kapatmayacağız’ dediniz, 13 ay sonra partileri kapattınız. 

“Niye kapattınız Adalet Partisi’ni? 

“Türkiye’nin çimentosu idi. 

“Anarşi önlemekle ne alâkası vardı? 

“Anarşiden sorumlu tuttuğunuz partileri mahkemeye verdiniz. Kadrolarına da iktidar verdiniz. 

“Konya mitinginden sorumlu olan kişi bugün iktidarın 1 numaralı adamıdır.

“Neticede ‘anarşi önleme’ bir kenarda kaldı. 

“İktidarı bizim elimizden aldınız, başkalarına verdiniz. 

“Şimdi ben kırık toplamakla meşgulüm. Sizin parçaladığınızı ben bütünleştirmeye çalışıyorum. 

“Vatan’ diyen ‘millet’ diyen, ‘birlik’ diyen ‘huzur’ diyen, ‘hak’, ‘hukuk’ diyen benim partim ve benim partilimdi. *Bu, cezalandırıldı. 

“Şimdi ben, yeniden bu insanlara ‘Böyle demeye devam edin’ deyince, onlar bana ‘Diyelim ama, neticesi ceza oluyor. Niye diyelim?’ derlerse, ne yapayım? Görüyor musunuz bizim durumumuzu?... 

“Bize haksızlık yapılmıştır. 

“Bunu izah etmek durumundayız. 

“Maksadımız geçmişi kurcalamak değildir. Bunu izah etmezsek, kendimizi anlatamayız.”

KE: “Danışma Meclisi kurulduğu zaman oraya çengeller vâki oldu. 

“Ben istemiyordum. Toplantı yaptık. Böyle karar çıktı.”

SD: “Büyük Türkiye Partisi’ni niye kapattınız?” 

KE: “Herkes o tarafa aktı. İktidar olur, intikam alırsınız diye kapattık.”

SD: ”Biz barışçıyız. Kimseden intikam almadık. 

“Anlaşılan, sizi tahrik etmişler. 

“Ama olan memlekete olmuştur. 

“Doğru Yol Partisi’ni niye seçime sokmadınız?

KE: “Koalisyon olurdu.”

SD: Ne olurdu belli olmaz, ama işte ülkeyi de bugünkü hükûmete teslim ettiniz. 

“Memlekette milletin içine çıkamayan bir hükûmet meydana geldi. 

“Millet perişandır. 

“Bu icraatlarınızın neticesi budur. 

“Hem bize haksızlık yaptınız, hem de millete haksızlık yaptınız. 

“Bunları konuşursak niye maziyi karıştırmış oluruz? Konuşmazsak, millet gerçeği nasıl bilecek?”

 KE: “Öyle ise, siz konuşun, ben konuşayım. Ben konuşayım, siz konuşun.”

 SD: “Benim maksadım o değil! 

“Benim maksadım, 12 Eylül’e takılıp kalmak da değil. Sizin yaptığınız gibi, 12 Eylül’ü Demokles’in kılıcı hâline de getirmek değil. 

“Benim maksadım işleyen devleti bulmaktır. 

“Siz bana haber gönderdiğinizi ifade etmişsiniz. Kimse bana 12 Eylül öncesinde sizden haber getirmedi. Öyle olsa idi, sizin dediğinizi değil, başka şeyi yapardım. Çünkü o sizin işiniz değildi. 

“Sizin günleriniz sayılıdır. Halâ, işleyen devlet ve işleyen rejim için yapabileceğiniz şeyler vardır. 

“Niye Fransız Anayasası’nın 16. maddesi gibi bir maddeyi bu Anayasa’ya koymadınız?

 KE: “Düşündük, ama Meclis’in feshedilmesi partili Cumhurbaşkanları tarafından su-î-istimâl edilir diye koymadık.”

 SD: “Millî Müdafaa Caddesi’nin bir tarafında Meclis, öbür tarafında Genelkurmay... 

“Meclis ‘Acaba askerler ne zaman gelip bizi buradan çıkaracaklar?’ korkusu içinde... 

“Genelkurmay ‘Ne zaman şu Meclis’i kapatsak?’ düşüncesi ve plânı içinde... 

“Bu senaryo ortadan kalkmadıkça, devlet de işlemez rejim de işlemez. 

“Ordu, her ne sebeple olursa olsun, siyasete girince veya sokulunca, yıpranıyor. Bu, milletin aleyhinedir. 

“Orduyu tümü ile siyasetin dışında, milletin emrinde tutmanın, milleti müdahale beklentisinden çıkarmanın şart olduğuna inanıyorum. O zaman rejim işler. 

“Hükûmetin yaptığı gibi, 12 Eylül istismar edilirse; sizin yaptığınız gibi ‘12 Eylül’ü savunuyoruz’ derken, darbe savunması yapılırsa, rejim işlemez. 

“Benim hassasiyetimin sebebi budur. 

“Umarım, sizi üzmedim.”

KE: “Yok, yok!”

SD: “Bu konuları benimle görüşme ihtiyacı duyarsanız, ben hazırım.”

RÖPORTAJ: CEVHER İLHAN  -  MEHMET KARA  -  MELİH TEKİN

Okunma Sayısı: 3399
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    13.9.2015 11:04:53

    SİYASET BİLİMİ ve DEMOKRASİ derslerinde mutlak surette okutulması gereken bir konu ve önemli meselelerdir bunlar.Öyle akşam dediğini sabah ben demedim deyip,istediğime veririm diyen,sistem değişmiştir deyip aklına göre takılanlarla bu ülke bir yere varamaz.DEMİREL i biz kez daha rahmetle anıyor,mekanı cennet olsun diyorum. AKP,RTE 28 ŞUBAT mağdurları üzerinden NEMALANMIŞ,MÜKAFATI SAHİPLENMİŞ VE HOVARDA MİRASYEDİ iktidarıdır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı