"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demirel’in selâmını götürdüm diye askerî mahkemede yargılandım

10 Eylül 2015, Perşembe
1977’de AP milletvekili olan Recep Özel anlatıyor (4)

NAZMİYE HANIM: “HOCAEFENDİ BİZE KÜÇÜK PARALAR VERİRDİ…” 

Nazmiye Hanım İslâmköy’de Bediüzzaman’la olan hâtıralarını anlatırdı. Nazmiye Hanım’ın babası halı tüccarıydı. Ben milletvekiliyken İslâmköy’e gittiğimde gördüğüm rahmetli Demirel’in annesi de annem gibi şalvarlı, yaşmaklı bir Anadolu kadınıydı. Demirel Zincirbozan’dayken Nazmiye Hanım eşime anlatmış. O zaman fazla araba yok; Üstad, Nazmiye Hanım’ın babasının arabasıyla gezermiş. Nazmiye Hanım, “Biz küçükken Hocaefendi Eğirdir Gölü kenarında gezerdi ve bize el sallardı. Bize küçük paralar verirdi…” diye hep anlatırdı. 

Bu hâtırayı Süleyman Bey de teyid ederdi. “Hem babam hem kayınpederim Bediüzzaman Hazretlerini Barla’da defalarca ziyaretlerine giderlerdi...” diye. 

ZİNCİRBOZAN’DA “İKİ İLÇEDE PARTİ NEDEN TEŞKİLÂT KURAMADI?” 

Demirel, 1983’ün 2 Haziran’dan 1 Ekim’ine kadar 4 ay Zincirbozan’da kaldı. Bu zaman içerisinde Nazmiye Hanım Ramazan Bayramına kadar ziyarete gitmedi. Demirel, Zincirbozan’da olduğu müddetçe, Doğru Yol Partisi’nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Ben Balıkesir’in ve kazalarının müfettişiydim. Size çok enteresan bir şey anlatayım. Demirel Zincirbozan’dayken Balıkesir’in sadece iki ilçesinde teşkilât kuramadık. Demirel bana Zincirbozan’dan mektup yazdı: “Recep, Balıkesir’de müfettişsin, neden iki ilçede teşkilât kurulmadı?” diye. Düşünebiliyor musunuz; o şartlar altında, bütün Türkiye’yi, parti çalışmalarını tâkip ediyor; Balıkesir’deki insanların dahi bilmediği DYP’nin iki ilçesinde teşkilâtını kuramamasını ikaz ediyordu. Cevap yazdım, “Efendim hizip var, arkadaşların arasını bulalım, kuracağız” diye. “Özrünüz kabul edilmiştir” diye cevabi mektup geldi…

Zincirbozan’da Demirel’le irtibatımız telefonla gerçekleşirdi. Ne zaman arasam ulaşabiliyordum. Demirel beş altı kişinin ismini vermiş, birisi de ben olduğum için telefonla ulaşabiliyordum. Ancak soyadımız tutmadığı için bizzat ziyareti gerçekleştiremiyordum. 

Demirel, sürekli “Şurada şu yatırım vardı ne oldu, şurada şu fabrika ne oldu?” diye soruyordu. Bir gün sabah kalkıyorsunuz “Zincirbozan’dakileri kurşuna dizecekler” haberi uçuruluyordu. Ertesi gün, “Pakistan’a gönderecekler” ya da  “Zincirbozan’da dar ağaçları kurulmuş, idam edilecekler” şâyiası yaydırılıyordu... 

BİR KÜTÜPHANEYİ, YÜZLERCE KİTABI ZİNCİRBOZAN’A TAŞIDIK…

Bu günün siyasetçileri o günün zorluğunu bilmedikleri için ezbere konuşuyorlar. Meselâ bir Ramazan Bayramında Balıkesir’deydim. Gitmeden Nazmiye Hanım’la konuştuk, “Bayramda Demirel’i ziyaret edeceğim” dedi. “İzin verirseniz biz de refakat etmek isteriz” dedim. “Tabi” dedi. Balıkesir’den Arefe günü aradık. Telefonda konuşamıyordu, ağlıyordu Nazmiye Hanım. “Yarın inşaallah yola çıkacağız, Gönen tesislerinde öğleden sonra Zincirbozan’a devam edeceğiz” dedi, Hüseyin Gökçen’i aradım, “Sen parti kurucususun, beraber Sayın Demirel’i Zincirbozan’da görmeye gidelim” dedim. 

Zincirbozan’a geldiğimizde bizi bir yüzbaşı karşıladı. Nizamiye kapısı kapalıydı. Soyadım tutmayacağından, “Nüfus cüzdanım arkadaki arabadaki arkadaşta” dedim. İçeriye girdik, soyadı tutmayanlar giremedi. Bir kırmızı çizgi çizmişler, çizgiyi geçmek yasak. O çizgiye kadar geldik. Nazmiye Hanım’la Süleyman Bey görüştüler. Demirel, bana “Dışarı çıkarsan sakın milletvekili olduğunu askerlere söyleme” dedi. 

Okuyacağı kitapların listesini verdi. Biz Süleyman Bey’e Zincirbozan’a âdeta bir kütüphane taşıdık. İstanbul’da Sahaflar Çarşısı’nda hiç ismini duymadığımız kitapları arıyoruz. Yüzlerce kitap taşıdık...

Bu arada yüzbaşı dedi ki, “Sizin nüfus cüzdanınız hâlâ yok. Sen kimsin, nasıl girdin, nasıl geldin buraya?” dedi. “Ben inşaat mühendisiyim, Demirel’i seven birisiyim, su getirmeciler olarak Demirel’i çok severiz, ‘girin’ dediniz ben de girdim” dedim. Bunun üzerine, “Buradan öyle çekip gitmek yok, hem MİT, hem de askerî yetkililer ifadenizi alacaklar” dedi. Onlar sordular ben cevap verdim… 

Yüzbaşı, “Kardeşim sen bizim başımızı belâya sokacaksın, rütbemizi söktüreceksin” diyordu. Çok telâşlıydı, belli ki çok kesin emirler vermişler. Dışarıda rahmetli Hüseyin Gökçen duruyor. Kâmil Özsarıyıldız eski Adalet Partisi milletvekili bağırıyor, “Komutan üç gündür bizi burada yatırıyorsun, elin oğlu geldi konuştu!” diye. İşâret yapıyorum ‘sus’ diye. 

Dışarı çıktık, bir benzin istasyonuna uğradık. Oradakilerin soruları üzerine Demirel’i ziyâretten geldiğimizi söyleyince, istasyon sahibi, “Yahu Allah râzı olsun Demirel’den, buraya geldi, ben hayatımda böyle bereket görmedim. Buraya uğramayan adam buradan benzin alıyor” diye memnuniyetini bildirmişti…

DEMİREL YARBAY’A: “BU EMRİ KİM VERDİ SANA!” DİYE ÇIKIŞTI

Bir de Demirel’in Zincirbozan’dan çıkışı var. 1 Ekim 1983’te tahliye olacak. Bir gece önce öğrendik. Nazmiye Hanım’a dedim ki, “İzniniz olursa Beyefendinin arabasıyla gideyim, refakat edeyim.” “Tabiî Recep” dedi. Beyefendinin şoförüyle Zincirbozan’a hareket ettik. Zincirbozan’da Demirel ve arkadaşlarının kaldığı binaya ulaştık. Demirel’in kaldığı 145 nolu odanın önünde kayınbiraderi Ali Şener birlikte bir fotoğrafımızı çekti. 

Ankara’ya gelirken yol boyu yine polis ve jandarma. Edincik’i geçtikten sonra yaşlı bir kadın polisle münâkaşa ediyor. 70 yaşlarındaki kadın bir koyun getirmiş, yolun kenarında “Demirel’e kurban edeceğim” diyor. Eskişehir’i geçince Karayolları dinlenme parkına geldiğimizde, Danışma Meclisi üyesi üç arkadaş Demirel’e sarıldılar. Bunu gören askerî araçtaki bir yarbay bir manga askere “Süngü tak!” emrini verdi. Demirel baktı ve Yarbay’a “Bu emri kim verdi sana?” diye çıkıştı. Demirel’in bu sert çıkışı üzerine yarbay kayboldu...

“ÇANKAYA, SULBÜNDEN GELEN İKİ TURGUT’TAN BİRİNİ REDDEDECEK!”

12 Eylül’den sonra emekli general Turgut Sunalp Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni, Necdet Calp Halkçı Parti’yi, Turgut Özal da Anavatan Partisi’ni kurmuştu. Daha doğrusu bu partiler İhtilâl Konseyi’nce muvazaa olarak kurdurulmuştu. Buna mukabil Büyük Türkiye Partisi kapatıldı. Doğru Yol Partisi seçime sokulmadı.

Seçimden zannedersem iki gün önce Kenan Paşa bir konuşma yaptı. Bu konuşmada, “Sunalp’in partisine oy verin” imâları vardı. (Bugün meydanlardaki Cumhurbaşkanı bunu açık açık yapıyor, bunu da parantez içerisinde söylemiş olalım. Kenan Evren darbe lideri olduğu halde açık açık söylemez, imâ ederdi.)

Sayın Demirel’in evinde 1983 seçimlerinden birkaç gün önce oturuyoruz. Bütün koltuklar dolu. Salondakilerden biri, “Bu konuşmanın üzerine Turgut Sunalp iktidar olur” dedi. Demirel, “Hayır, Çankaya, kendi sulbünden gelen iki Turgut’tan birini reddedecektir” deyince birisi sordu, “Özal mıdır reddedilen?” diye. Demirel, “Hayır, reddedilen Turgut Sunalp’tir. Turgut Özal tek başına iktidara gelecektir ve diğer Turgut seçimi kaybedecektir” diye konuştu. 

Demirel’in seçim öncesinde söylediği aynen çıktı. “Çankaya, kendi sulbünden gelen iki Turgut”tan birini kabul edip diğerini reddetti…

KENAN EVREN: DEMİREL’İN DİLİNDEN KURTULAMAYIZ, KİM YAPTI BUNU?

Darbelere karşı bugüne ışık tutacak demokrasi mücadelesini ve merhum Demirel’in demokratik direncini gösteren muhakkak birçok hâdiseye şâhid oldunuz. Bunlardan bazılarını aktarır mısınız?

Demokrasiyi tahrip eden darbe ve ara dönemlerinde Demirel’in verdiği asil ve çetin demokrasi mücadelesine dair elbette birçok ibret verici hâdise yaşadık ve şâhit olduk.  

1985’te Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcısı sayın Nazif Kocayusufpaşaoğlu’yla Sayın Demirel’e yasaklı dönemde evinde bir ziyarette bulunduk. “Efendim biz Konya’ya gidiyoruz, oradaki arkadaşlar bir sohbet toplantısı düzenlemişler, biz de o sohbet toplantısında bulunacağız, bir mesajınız var mı?” diye sorduk. Demirel, “Arkadaşlara selâm söyleyin” dedi.

Sonra Konya’da Kocayusufpaşaoğlu konuşmasını yaptıktan sonra, arkadaşlar “Ankara’dan geldiniz, Sayın Demirel nasıl?” diye sordular. Ben de “Gelirken uğradık, sizlere selâmları var” dedim. Ardından bir gün Ankara’da evde iken kapım çalındı, bir polis elinde bir kâğıt, “Sıkıyönetim Savcılığı tarafından çağrılıyorsunuz” dedi ve bana bir adres verdi. “Mesele nedir?” diye sorunca bilmediğini, kendisine sadece Adalet Partisi İstanbul Milletvekili Recep Özel’e bu tebligatın yapılması tâlimatını verdiklerini söyledi.

Telefonla savcıyı aradım, “Valizimi alarak mı geleyim?” diye sordum. “Siz önce gelin, ifâdenizi alacağız” dedi. Mamak’ta sıkıyönetim askerî savcısına çıktığımda, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından Ankara’ya “Recep Özel’in ifâdesinin alınması” için yazılmış bir tâlimat okundu. “Konu nedir?” diye sorduğumda, “Silâhlı Kuvvetlere hakaret ve Konsey kararlarına karşı gelmek” olduğu söylendi. “Ne hakareti Savcı Bey?” diye sorunca, -Konya’daki konuşmaya işâretle “Siz yasaklı lideri övmüşsünüz” dedi. “Allah’ın selâmını söyledim ben” deyince, Savcı, 2969 Sayılı Kanuna göre Konsey kararlarına karşı gelmek ve Silâhlı Kuvvetlere hakaretten 6 ay ila 3 yıl arasında hapis cezâsıyla yargılanacağıma dair bir iddianâme okudu. “İsterseniz ‘orada yoktum’ deyin” diye bir de “akıl” verdi! Bunun üzerine bunun asla mümkün olmadığını, aksi halde kendime güvenimi kaybedeceğimi, sadece Allah’ın selâmını söylediğimi aktardım. Savcılıktan sonra Sayın Demirel’i ziyaret ettim. Konuyu anlattım, “Hayırlısı” dedi. 

Demirel, daha sonra Kenan Paşa’yla bir karşılaşmasında, “Bu memlekette Allah’ın selâmı yasak. Allah’ın selâmını söyleyen, ileten 6 ayla 3 yıl arasında yargılanıyor. Böyle şey olur mu!” diye çıkışınca, Evren, “Demirel’in dilinden kurtulamayız” diyerek bunu kimin yaptığını soruyor. Bunun üzerine altı ay sonra mahkeme kendiliğinden beraat kararı verdi.

Bu hâdise, tek başına darbe ve ara dönemlerde Demirel’in ve Adalet Partisi – Doğru Yol Partisi kadrolarının verdiği demokrasi mücadelesini ve direncini gösteren yüzlerce ibretli hâdiseden biridir…

RÖPORTAJ: CEVHER İLHAN  -  MEHMET KARA  -  MELİH TEKİN

Okunma Sayısı: 5109
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı