"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devletin bekası ancak adaletiyle mümkündür

08 Aralık 2018, Cumartesi
“Devletin devam ve bekası böyle gerektiriyor” diyerek yapılan haksızlıklar ve zulümler devletin ömrünü uzatmıyor, aksine kısaltıyor. Devletin devam ve bekası ancak adaletiyle mümkündür.

Adalet ve Liyakat Seminer Notları-1

***

Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi’nde iki haftada bir düzenlenen akademik seminerler kapsamında bir program daha icra edildi. Enstitünün bu seferki misafiri Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin dekanı ve Hukuk Tarihi hocası Prof. Dr. Ahmet Bilgin idi.

Program Enstitü Şube Sekreteri Hayati Binler’in, özgeçmişini okuyarak misafiri takdim etmesi ile başladı. Moderatörün sorularına cevaplar biçiminde icra edilen “Adalet ve Liyakat” temalı programda güncel meseleler ilmî bir yaklaşımla ele alındı.

Önemi sebebiyle sohbet metninin tamamını yayınlıyoruz

Moderatör: Muhterem Hocam hoş geldiniz. Enstitümüzün akademik faaliyetlerinde sizi de aramızda görmekten mutluyuz. Risale-i Nur ile ilişkinizin ne zaman başladığı hakkında bilgi verir misiniz?

A. Bilgin: Rahmetli babam manzum ve mensur eserler telif etmiş kuvvetli bir fıkıh âlimi idi. Aynı zamanda, evli iken Nur medreselerinde vakıflık yapacak kadar iyi bir Risale-i Nur Talebesi idi. İlk derslerimizi ondan aldık. Risale-i Nur’u da öncelikle ondan öğrendik. Vefatından sonra kendi eserleri ve bütün kütüphanesi bana intikal etti. Elyazması “Avam Reçetesi” dahil çok sayıda kitabı elimdedir.

Risale-i Nur için rahmetli babam şöyle söylerdi: “Ben tefsir, fıkıh ve akaid kitaplarının hemen hemen tümünü okudum. Ama Risale-i Nuru okuyuncaya kadar benim beynimde iman tam olarak kök salmamıştı. Risale-i Nuru okuyunca rahatladım. Risaleler imanî konular bakımından en önemli reçetedir. Okumak şarttır. 

Okuduklarımızı anlamak için başka eselerden de gerektikçe istifade etmemiz gerektiğini unutmayalım. Risaleler evvelîdir ve zatîdir. Sanevî ve arazî değildir. Önem sırasına göre birincildir. Diğerlerini anlamaya da yardımcı olur. Ama asıl diğerleri de onu anlamaya yardımcı olur.”

Moderatör: Adalet anlayışımız nasıl olmalı? Devlet için fert feda edilir mi?

A. Bilgin: Kur’ân’ın adalet anlayışı mahza adalettir. Masumun hakkını korumaya öncelik veren bir adalettir. Âyet açıktır. Bir masumu öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir.

Osmanlı Devleti’nde ve başka İslâm beldelerinde tatbikatta bunun aksinin yapılmış olması İslâm’dan değil, İslâm’a rağmendir. Meselâ kardeş katli konusunda fetva vermiş bir şeyhülislâm olmamıştır. Bu iş açıkça zulümdür. Ve Osmanlı tarihinin ve Osmanlı devletinin yumuşak karnıdır. Keşke olmasaydı denilecek bir durumdur. Çünkü başka birçok yönden adaletle hükmetmiş bir devletin bu hususta adaletten şaşması bir kambur gibi sırtına yapışmıştır.

Unutmayalım ki Osmanlı devleti her yönden İslâm devleti değildi. Uygulamaları ancak yüzde altmış yetmiş oranında İslâmî idi. Dolayısıyla Osmanlı’dan almamız gereken en önemli derslerden biri o zamanda onların yaptıkları hataları tekrar etmemektir.

Moderatör: Bediüzzaman Hazretleri bir müdafaasında devletin devam ve bekası adına masumu feda etme meselesi ile ilgili bir örnek aktarıyor. Müsaade ederseniz ben metni okuyayım ve siz de hikâyenin kalanını tamamlayıp açıklayın. 

Metin şöyle: “Bir zaman, bir padişahın müptelâ olduğu bir hastalığın ilâcı, bir çocuğun kanı imiş. O çocuğun pederi, çocuğu, hâkimin fetvasıyla bir para mukabilinde padişaha vermiş. Çocuk, mecliste ağlamak ve şekva yerine gülmüş.

“Sormuşlar:

“Neden istimdat etmiyorsun, şikâyet etmiyorsun, gülüyorsun?

“Demiş ki:

“İnsan, musîbete giriftar olduğu vakit, evvel pederine, sonra hâkime, sonra padişaha şekva eder. Benim pederim, beni kesilmek için satıyor, işte hâkim de ölmekliğime karar veriyor, işte padişah benim kanımı istiyor. Bu antika ve pek garip ve şekli çok çirkin ve hiç görülmemiş bu hale karşı ancak gülmek ile mukabele edilir.”

A. Bilgin:  Evet bu hikâyenin ayrıntısı Şirâzî’nin Gülistanındadır.

Hikâyeye göre çocuk ayrıca kafasını yukarı kaldırıp “Allah’ım, bu hali benim başıma getiren Sensin, beni bundan kurtaracak olan da yine Sensin” diyerek Allah’a yalvarıyor.

Çocuğun bu gülmesi ve duâsı padişahın dikkatini çekiyor ve adeta uykudan uyanmasını sağlıyor. “Bu çocuğu öldürüp kalbini alacağız ve kanını tedavide kullanacağız. Şifa bulup bulmayacağım da belli değil. Kaldı ki şifa bulsam bile ben yaşımı başımı almışım, şimdi ölmesem de birkaç yıl sonra ölümüm mukadder. Ama bu çocuk daha hayatının baharında, buna nasıl kıyarım. Ne hakkım var” diye düşünüyor. Ardından adamlarına “çocuğu serbest bırakın” diye emir veriyor. Ana babaya verilen altınları geri alıyor. Kadıyı azlediyor. Çocuğu da ödüllendirip köyüne gönderiyor. Ama sonra ilginç bir şey oluyor. Bir hafta sonra padişah da hastalığından şifa buluyor.

Müellif Şirâzî hikâyenin sonunda diyor ki: “Demek padişahın derdinin devası adaletle hükmetmesi imiş”. Yani bu güne getirirsek, “Devletin devam ve bekası böyle gerektiriyor” diyerek yapılan haksızlıklar ve zulümler devletin ömrünü uzatmıyor, aksine kısaltıyor. Devletin devam ve bekası ancak adaletiyle mümkündür.

Ziya Paşa diyor ya:

Rûy-ı hâki zulm ile pâmâl eden zâlimlerin Zîr-i hâkin hâleti gelmez mi yâ Rab yâdına,

Şimdiki âcizlerin dâvâsını seyreyleyen, geçmişin rahmet okur Firavnına ve Şeddadına…

Yani “Yeryüzünü zulümle yıkıp yakan zalimin aklına, yerin altına gireceği gelmez mi Ya Rab. 

Şimdiki acizlerin uğradığı haksızlıkları gören, geçmişteki Firavuna ve Şeddada rahmet okur.”

Demek güçlüyü zulümden caydıracak şey ahiret inancı ve Allah korkusudur.

Etiketler: Risale-i Nur, devlet, adalet
Okunma Sayısı: 3447
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı