"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devrimden darbeye darbeden nereye

25 Ocak 2018, Perşembe
25 Ocak 2011 Arap Baharı’nın 7. Yıl dönümünde: MISIR

Arap Baharı Devriminin bugün 7. yıl dönümü. Tunus’ta Bin Ali’nin diktatörlüğüne karşı başlayan halk ayaklanması devamında Libya, Mısır, Suriye, Yemen, Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt vd. bölge ülkelerine yayıldı. Dr. Muhammet Örtlek’in konu hakkında hazırladığı kapsamlı raporu, yazı dizisi olarak sizlerle paylaşıyoruz…

Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da 2011 yılında başlayan Arap Baharı/Arap Uyanışı süreci halen bölge ülkelerini etkileyeme devam etmektedir. Tunus’ta Bin Ali’nin diktatörlüğüne karşı başlayan halk ayaklanması devamında Libya, Mısır, Suriye, Yemen, Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt vd. bölge ülkelerine yayılmıştır. Tunus’ta eski yönetimin devrilip yerine seçimlerle yeni hükümetin kurulmasıyla Arap Baharı’nın en iyi sonuçlarından birinin bu ülkede alındığı söylenebilir. Ancak Libya’da Muammer Kaddafi’nin iktidardan uzaklaştırılması sonrasında ülkeye halen gerçek anlamda istikrar gelmediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Suriye’de Arap Baharı ile başlayan Esad karşıtı ayaklanmalar bugün gelinen noktada amacının çok dışına saptığını göstermektedir. Yemen’de mezhepsel, etnik ya da kabilesel anlamda çatışmalar yer yer devam ederken, Bahreyn’de ağırlıkta Caferi Şiîliğine mensup nüfus çoğunluğunun mezhepsel kimliğiyle birlikte, azınlık Sünnî Kraliyet yönetimine karışı mücadelesi izlenmiştir. Kuveyt’te de El Sabah Emirliği muhalifleri ülkeyi bir sene içerisinde iki kere seçimlere gidilmesini sağlamıştır. Her ne kadar 2014 yılı içerisinde yapılan seçimlerin birincisinde muhaliflerin ağırlığı hissedilse de, ikinci seçimlerde ise yönetim taraftarlarının Meclis’te çoğunluğu elde ettiklerine hep birlikte gözlemlenmiştir. Yine Kuveyt’te gerçekleştirilen 2016 yılı seçimleri sonrasında da siyasal ve toplumsal unsurlar birbirlerinin hareketlerini dikkatle takip etmektedir. Suudi Arabistan’ın Şiî nüfusunun çoğunlukta olduğu yerleşim yerlerinde hak talepleri yükselmiştir. Diğer bölge ülkelerinde de zaman zaman halk hareketlilikleri yaşansa da bu girişimler herhangi bir yönetim değişikliğine yol açmamıştır. Mısır, Arap Baharı hareketliliğinin yaşandığı en önemli coğrafyalardan biridir.

Devrimden Darbeye

Mısır’da 25 Ocak 2011 ile 11 Şubat 2011 tarihleri arasında yaşanan halk ayaklanmaları sonucunda, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in iktidardan uzaklaştırılması 25 Ocak devrimi olarak adlandırılmıştır. Halkın “hürriyet, ekmek, sosyal adalet ve onur” talepleri üzerine gerçekleşen 25 Ocak devrimi, Mısır’ın Arap Baharı/Uyanışı’nın başlangıcı kabul edilmektedir.

Arap Baharı ile başlayan süreçte, Mübarek sonrası ülkeyi Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavi başkanlığındaki yaklaşık 1 yıllık Yüksek Askerî Konsey’in Geçici Yönetimi’nin ardından seçimlere gidilmiştir.  2011 yılının Aralık ayında başlayan Parlamento ve Şûrâ Meclisi seçimlerinde, Müslüman Kardeşler’in siyasî kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi’nin liderliğinin yaptığı Demokratik İttifak ile Selefi Al Nur Partisi’nin öncülüğündeki İslâmcı İttifak çoğunluğu elde etmişlerdi. Yine aynı süreçte yapılan 2012 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de, Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi kazanmıştır. Ancak işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımı adaletsizliği, yoksunluk, etnik, ideolojik, dinî/mezhepsel olmak üzere sosyo-ekonomik sorunların çözülememesi iktidardaki Hürriyet ve Adalet Partisi’ni zor durumda bırakmıştır. Bununla birlikte 30 yıllık Mübarek diktatörlüğünden sonra, seçimle işbaşına gelmiş 1 yıllık Müslüman Kardeşler yönetimindeki hükümetten bir “sihirli değnekle” her sorunun bir anda çözümünü beklemek elbette rasyonel bir davranış olmayacaktır. Diğer taraftan 1928’de kurulan Müslüman Kardeşler’in tarihinde ilk kez iktidara gelmesi ile Hürriyet ve Adalet Partisi hükümetinde bir takım kararların hızlı alınıp uygulanmasına sebep olmuştur. Daily News Egypt ve Egypt Independent gibi gazetelerin öne sürdükleri toplumsal dengelerin gözetilmeden eyaletlere İslâmcı valilerin atanması, siyasal ve toplumsal unsurların görüşlerine danışılmadan bir günde (19 saatte) hazırlanıp Parlamento’dan geçirilen Yeni Anayasa vb. sebeplerle ülkede İhvan ve Mursi karşıtı oluşan dalgayla halk tekrar sokak ve meydanları doldurdu.

Mısır’da yükselen İhvan ve Mursi karşıtlığı ülkede 3 Temmuz 2013 asker-sivil destekli darbesine yol açmıştı. Dönemin Genel Kurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Abdel Fattah Al Sisi’nin mimarlığında sol, seküler ve liberal kesimler tarafından gerçekleştirilen darbe sonucunda Mursi iktidardan uzaklaştırılmıştır. Darbe sonrasında rejim, Müslüman Kardeşler ile Hürriyet ve Adalet Partisi 23 Eylül 2013’te yasaklamış ve İhvan 16 Aralık 2013’te de terör örgütü ilân edilmiştir.

Darbe Sonrası: Geçici Yönetim, Yeni Anayasa Referandumu ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

Darbe sonrasında aslen Hıristiyan bir yargıç olan Adly Mansour’un Geçici Cumhurbaşkanlığına getirildiği Mısır’da,  Geçici Hükümetin Başbakanlığına da Mısır Sosyal Demokrasi Partisi’nden eski Ekonomi Bakanı Hazem Al Beblawi atandı. Darbe yönetiminin “Yol Haritası”nı uyguladığı süreçte en önemli gelişme 14-15 Ocak 2014 referandumunda kabul edilen Yeni Anayasa oldu. Müslüman Kardeşler’in ve destekteçilerinin oluşturduğu Meşrûiyete Destek ve Ulusal İttifak/Darbe Karşıtı İttifak’ın referandumu boykot etmesine rağmen Yeni Anayasa’nın referandumda kabul edilmesi ise, darbeciler açısından da meşrûiyetlerinin dayanağı olmuştur. Ülkede Yeni Anayasa’nın kabul edilmesinden sonra yeni hükümet kurularak Başbakanlığa eski Konut Bakanı İbrahim Mahleb atanmıştır.

Mahleb’in Başbakanlık görevini devralmasıyla birlikte, ülkede artan ekonomik sorunlara çözüm beklentisi içerisinde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilen dönem olarak adlandırılabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 26-28 Mayıs 2014’te gerçekleştirildiği Mısır’da, Sisi oyların yüzde 97’sini alarak ülkenin yeni Cumhurbaşkanı seçildi. Böylelikle Sisi, Mısır kamuoyunun karşısına seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak çıkmıştır. Sisi artık, darbeci general değil, seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak uluslar arası siyasette de bazı çevrelerce de kabul görmeye başladı. Diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 6 hafta sonra yapılması gerekirken, ancak yapıl(a)mayan Parlamento seçimleri ve daha öncesinde Mübarek’in tahliyesine yönelik mahkeme kararlarının açıklanması da yönetimden hoşnut olmayan kesimlerin huzursuzluğunu daha da arttırmıştır. Mısır’da Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2015’te iki kademeli şekilde gerçekleştirilen Parlamento Seçimlerinde, darbe rejiminin desteklediği iş adamı Naquin Sawiris’in Özgür Mısırlılar Partisi ve yine rejim destekli birçok partiden meydana gelen “Mısır Aşkına” koalisyonunun galibiyeti gerçekleşmiştir. Ancak adil ve hür ortamda yapılmadığı iddia edilen seçimlerin sonucu toplumsal kesimleri memnun etmediği, seçimler sonrası süreçte siyasal, toplumsal ve ekonomik istikrarın sağlanamamasından anlaşılmaktadır.

Müslüman Kardeşler’in Darbe Rejimine Muhalefeti

25 Ocak devriminin yıl dönümlerinde Müslüman Kardeşler, halka “darbeci katil rejimle uzlaşmaya hayır ve 25 Ocak yıl dönümünde Mısır meydan ve sokaklarında hürriyetlere dönüş” çağrılarında bulundu. Bir de Müslüman Kardeşler, “25 Ocak devriminin yıl dönümünde insan hakları, özgürlükler, demokrasi, sosyal adalet ve insan onuru” için Mısır sokaklarında olacaklarını duyurdu. Mısır’da İhvan’ın çağrısına çok sayıda sivil toplum kuruluşları desteklediklerini belirttiler.

Mısır’da Müslüman Kardeşler’i Destekleyen Muhalif Unsurlar:

  1. Devrimci Meslekî Hareketler Koalisyonu (Hirak)

  2. Kahire Beyanatı

  3. Darbe Karşıtı Gençlik

  4. Vesayet Devrimi Heyeti

  5. Mısır Gazeteciler ve Medya Koordinasyonu

  6. Mısır Kadını İçin Devrimci Koalisyon

  7. Bağımsız Yargıya Destek Hareketi

  8. Darbe Karşıtı Avukatlar

  9. Darbe Karşıtı Mühendisler

10. Devrimci 18 Hareketi

11. Sivil Devrimci Akım

12. Devrimci Savunma Cephesi

13. Darbe Karşıtı Eczacılar

14. Sisi Mısır’ı Yıktı Hareketi

15. Gazeteciler İçin Reform

16. Darbe Karşıtı Kadınlar

17. Darbe Karşıtı Uygulamalı Sanat Tasarımcıları

18. Devrimci Sanatçılar Derneği

19. Bağımsız Üniversite Hareketi

20. Darbenin Mağdurları Birliği

21. Darbe Karşıtı Ezherciler

22. Hürriyet İsteyen Öğrenciler

İstibdat Karşıtı Nasırcı milliyetçiler

Rejime yönelik tepkiler üzerine Müslüman Kardeşler’in yeni “devrim dalgası” girişimi Sisi yönetimi tarafından yasaklandı. Ancak Darbe Karşıtı İttifak üyeleri Al Haram, Mohandessin, Imbaba, 6 October City, Materia, Helwan, Faisal, Maadi, Sharqiya, Fayoum, Menufiya şehirlerinde rejim karşıtı gösterilerde bulundular. Fakat güvenlik güçlerinin meydan ve sokaklarda aldıkları sıkı güvenlik tedbirleri neticesinde Rabia işareti yapmak, afiş taşımak, poster asmak vb. uygulamalar yasaklanmıştır. Dolayısıyla sokaklardaki ve meydanlardaki rejimi protesto gösterileri ve 25 Ocak devriminin değerlerine dönüş çağrıları yeterli yankıyı yapması engellenmiştir.

25 Ocak devriminin en önemli araçlarından olan İnternet üzerinden yazılanlar, devrimin halen canlı tutulması gerektiği kanaatlerini doğurmaktadır. Bu konuda Nobel ödüllü eski BM Atom Enerjisi Kurumu Başkanı ve Al Dostour (Anayasa) Partisi kurucusu Muhammed Al Baradei’in ifadeleri dikkate değerdir. Baradei ifadesinde “emin olun devrim muzaffer olacaktır, özgürlük ve insan onuru için yapılan fedakârlıklar hususunda Mısır sizlerle gurur duymaktadır” diyerek, Sisi yönetiminin insan hakları sicilinin bozuk olduğu şeklinde eleştirilerde bulundu. Baradei, 3 Temmuz darbesi sonrasında getirildiği Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevinden kısa süre sonra istifa etmiştir.

Güçlü Mısır Partisi Başkanı ve eski Müslüman Kardeşler üyesi Abdel Moneim Aboul Fotouh ise, Tweeter hesabından “25 Ocak devriminin Mısırlıların büyük başarısı olduğu ve özgürlük, bağımsızlık, sosyal adalet devriminin şehitlerine Allah rahmet etsin. Despotizm ve yolsuzluk yapanlar iktidardan düşene kadar mücadelemiz devam edecek” vb. yazarak 25 Ocak devrimine olan bağlılığını bir kez daha göstermiş oldu.

Carnegie Endowment for International Peace Araştırmacılarından ve Mısırlı aktivist Amr Hamzawy de “adaletsizliğin bütün kurbanlarına ve bütün şehitlerine selâmlar. Bir gün demokrasi için barışçıl talepler verimli olacaktır” Tweet’i ile hürriyetler yolundaki umutların halen devam ettiğini belirtmiştir. Bununla birlikte aktivistlerden Mustafa Hegazy ise, “25 Ocak devriminin sadece rejimi değiştirmek olmadığı, aynı zamanda insanlığın restorasyonu olduğunu” vurguladı.

Devrimin en önemli örgütü ve 3 Temmuz 2013 darbesinin en büyük mağduru Müslüman Kardeşler de, 25 Ocak devriminin her sene-i devriyesinde barışçıl gösterilere devam edileceğini üyelerine duyurmuştur.

5. Siyasal Tarafların Pozisyonları

Mısır’da 25 Ocak devrimin 5. yıl dönümünde, Mübarek döneminin Mısır Dışişleri Bakanı ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Moussa’nın kurucusu olduğu Konferans Partisi’nin Genel Sekreteri Amin Rady “Mısırlılar ülkelerini korumak için vatanlarının aleyhine olan protestolara izin vermez” şeklindeki açıklamasıyla mevcut rejime desteğini teyit etmiştir.

3 Temmuz 2013 darbesinin destekçilerinden siyasal İslamcı Al Nur Partisi’nin Başkanı Younes Makhyoun da “25 Ocak devrimini destekleme amaçlı gösteriler için yapılan çağrıların dikkate alınmaması” gerektiğini bildirdi. Makhyoun’un açıklamaları mevcut rejime verdikleri desteğin devam ettiğine yorumlanmaktadır.

Mısır Sosyal Demokratik Partisi’nden aktarılan bilgilere göre, Mısır’da halen “kamusal alanda kısıtlamalar devam etmekte ve sivil toplum örgütlerine karşı saldırılarda bulunulmaktadır. Güvenlik güçlerinin sert müdahalelerinin nedenleri mevzuat ve Anayasa’daki eksikliklerdir. Devrimin üzerinden yıllar geçmesine rağmen insanlar halen suçları kesinleşmeden hapse atılarak ve yargılanmadan tutuklanmaktadırlar. Mısır’daki özgürlüklerin durumu 25 Ocak devrimi öncesinden daha kötüye gitmektedir.” Parti, bu çeşit olumsuz uygulamaların kaldırılması çağrısında bulundu.

Mısır’da siyasetin sol kulvarında faaliyette bulunan Halkın İttifakı Partisi Başkanı Abdel Ghaffar Shokr açıklamasında “25 Ocak devriminin başlıca sloganları ekmek, özgürlük ve onur kavramlarının hayata geçirilemediği” eleştirisinde bulunarak “eski rejimin bu kavramları gerçekleştirmek için mevcut Sisi rejiminden daha fazla gayretli oldukları” yorumlarında bulundu.

Devrim ve darbeden sonra siyasal unsurların rejime karşı arayış içerisinde oldukları bilinmektedir. Partiler arasındaki son girişim yeni bir ittifak bloğu kurmak olmuştur. Pro-25 Ocak Demokratik Akım adındaki yeni blok aralarında liberal-solcuların bulunduğu Al Dostour (Anayasa) Partisi, Nasırist Halk Akımı, eski Cumhurbaşkanı adayı Hamdeen Sabbahi’nin kurucusu olduğu Karama Partisi, Sosyalist Halk İttifakı Partisi ve Sosyalist Parti’den meydana gelmektedir.

6 Nisan Gençlik Hareketi ise, 25 Ocak 2011 devriminde Mübarek karşısında yer alırken, İhvan’a karşı yapılan 3 Temmuz 2013 darbesinde Sisi tarafında bulunmuştur. Ancak bir müddet sonra Hareket’in Başkanı Ahmed Maher’in Sisi ile yollarını ayırması ile sonuçlanan hapis cezası sonrasında Hareket Ocak 2014’ten beri rejim karşıtıdır.

Sonuçta halkın farklı kesimlerinin protesto gösterileri ve toplantıları düzenlediği Mısır’da, Tahrir Meydanı’nı güvenlik güçleri doldururken, halkın önceki gösterilere kıyasla daha parçalı bir yapıda hareket ettiği gözlemlenmektedir. Şöyle ki, 25 Ocak 2011 devrimi ile tüm halk kesimleri Mübarek karşıtı bir duruş sergilerken, Müslüman Kardeşler iktidarına karşı yapılan asker ve sivil destekli 3 Temmuz 2013 darbesi sonrasında toplumun darbe karşıtları ve darbe taraftarları olarak ikiye bölündüğünü tüm dünya kamuoyu izledi. Diğer taraftan darbe sonrasında 14-15 Ocak 2014’te gerçekleştirilen Yeni Anayasa referandumu öncesinde toplumun anayasaya evet - anayasaya hayır – anayasayı/referandumu boykot cepheleri olarak üçe bölündüğüne hep birlikte şahit olundu. Aynı siyasal bölünmüşlüğü 26-28 Mayıs 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de görmek mümkündür. Bir de Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2015’te gerçekleştirilen Parlamento Seçimleri’nde de rejimin dışladığı partilerin seçimlere katılamadığına ve Parlamento’ya temsilci gönderemediğini gözlemledik. Bununla birlikte 25 Ocak devriminin 2014’teki sene-i devriyesi gösterilerinde darbe yönetimi taraftarları, darbe karşıtı İhvan taraftarları ve hem İhvan hem de darbe yönetimi karşıtları olarak farklı isimler altında yeni bölünmeler görülmektedir. Bunlara ek olarak Müslüman Kardeşler’in liderliğini yaptığı Meşruiyete Destek ve Ulusal İttifak/Darbe Karşıtı İttifak’tan ayrılan siyasal unsurlar, İhvan’ın ittifakının dağıldığı şeklinde yorumlara yol açmıştır. Hem 3 Temmuz 2013 darbesini gerçekleştiren 30 Haziran İttifakı içerisinde darbe sonrasında meydan gelen ihtilaflar, hem de Müslüman Kardeşler’in Meşruiyete Destek ve Ulusal İttifak/Darbe Karşıtı İttifak’ının beş unsurunun geçtiğimiz yıl İttifak’tan ayrılması her iki toplumsal grubun heterojen yapısını ortaya koymaktadır. Böylelikle 25 Ocak devrimi yıl dönümünde meydanlarda sokaklarda ve siyasette karışık bir durum söz konusudur. 

Siyasal ve Toplumsal Unsurların Pozisyonları  

A. Başlıca Darbe Taraftarları

1. Darbe yönetimi adına Abdul Fattah Sisi taraftarları,

2. Özgür Mısırlılar Partisi

3. Al Wafd Partisi

4. Tamarod

5. Şeyh Ahmed al-Tayyeb (El Ezher Üniversitesi Başkanı, Mısır Büyük Müftüsü, Nisan 2010’a Kadar Ulusal Demokratik Parti üyesi)

6. Kıpti Ortodoks Hıristiyanların Lideri Papa II. Tawadros

7. Selefi Al Nur Partisi

B. Darbe Karşıtları

1. Müslüman Kardeşler

2. Pro-Demokrasi İttifakı

3. Meşruiyete Destek ve Ulusal İttifak/Darbe Karşıtı İttifak

4. Güçlü Mısır Partisi

5. Askeri Denemelere Hayır Grubu

6. Devrimci Sosyalistler

7. 6 Nisan Demokratik Cephesi

8. Ahmed Mahar’in 6 Nisan Gençlik Hareketi

9. Darbe Karşıtı Öğrenciler

10. Yusuf Al-Karadawi

C. Meşruiyete Destek Ulusal İttifak/Darbe Karşıtı İttifak

1. Hürriyet ve Adalet Partisi (Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadı).

2. Sina, Yukarı Mısır ve Marsa Matrouh vb. vilayetlerdeki aşiret koalisyonları.

3. Profesyonel Sendikalar Birliği Federasyonu (24 adet işçi sendikasından oluşuyor).

4. Al Wasat Partisi.

5. Al Watan Partisi.

6. Al Jamaa Al Islamiye.

7. İnşaa ve Kalkınma Partisi.

8. Yeni Çalışma/İşçi Partisi.

9. Islah Partisi.

10. Al Tawheed Al Araby Partisi.

11. İslamcı Parti.

12. Al Asala Partisi.

13. Al Shaab Partisi.

14. Mısır Arap Kabileleri Birliği Koalisyonu.

15. Mısır Çiftçileri Genel Sendikası.

16. Al Azhar Üniversitesi Öğrencileri Birliği.

17. Sokak Satıcıları Birliği.

18. Selefi Cephe.

19. İstiklal Partisi

20. Ensar Al Seriat vd. gibi başlıca Selefi siyasal hareketlerden meydan gelmektedir. 

Meşruiyete Destek Ulusal İttifak, Müslüman Kardeşler’e karşı gerçekleştirilen 3 Temmuz 2013 darbesinden sonra, adını 14 Ağustos 2013’te Darbe Karşıtı İttifak olarak değiştirdi.

D. Meşruiyete Destek ve Ulusal İttifak/Darbe Karşıtı İttifak’tan Ayrılan Siyasal Unsurlar

1. Al Wasat Partisi

2. Al Watan Partisi

3. Güçlü Mısır Partisi

4. Selefi Cephe

5. İstiklal Partisi

E. Darbe ve Müslüman Kardeşler Karşıtları

1. Basın Sendikası

2. Devrim Yolu Cephesi (Alaa Abdel Fattah, roman yazarı Ahdaf Soueif, siyasi aktivist Khaled Sayyed, Güçlü Mısır Partisi, Devrimci Sosyalistler, Adalet ve Özgürlük Genç Aktivistler Grubu ve bağımsız siyasi figürler).

Hatırlanacak olursa, Mübarek’in devrilmesiyle sonuçlanan 25 Ocak devrimi, halkın “özgürlük, ekmek, sosyal adalet ve onur” talepleri üzerine gerçekleştirilmişti. Ancak çok parçalı Mısır halkı için devrimin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen taraflar barışçıl çözümden çok uzakta görülüyor.

6. Sonuç

Müslüman Kardeşler taraftarları 3 Temmuz darbesinden bu yana barışçıl gösterilerde başı çektiler. Mursi yanlıları oturma eylemi ve protesto gösterileri yaptılar. Ülkede Kahire başta olmak üzere, diğer vilayetlerde de toplumun farklı kesimlerinin gösterileri gerçekleşmiştir. Aslında gözden kaçırılmaması gereken nokta, Mısır toplumu farklı isimlendirmeler altında bölündükçe ortak paydadan ve ülkenin ortak çıkarına olan aksiyondan uzaklaşması kaçınılmazdır. Yine parçalı siyasi yapıyı toparlayıp Mısır’ın geleceğini kuracak ve istikrara kavuşturacak en eski tarihe sahip ve güçlü İslami-siyasi-toplumsal karşılığı olan yapı Müslüman Kardeşler’dir.

Mısır’da Arap Baharı’nda beri Mübarek’in iktidardan uzaklaştırılması, 25 Ocak 2011 devrimi, 2011 yılı Parlamento seçimi, 2012 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimi, 3 Temmuz 2013 darbesi, 2012 ve 2014’te iki adet Yeni Anayasa’nın halk oylamasında kabul edilmesi, 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2015 yılı Parlamento seçimleri vb. gelişmeler ülkeye beklenen siyasi ve ekonomik istikrarı getirmediği gibi toplumsal barışı da sağlamamıştır. 

Diğer taraftan dindar veya İslamcı olduğu iddia edilen Sisi’nin Mısır’daki İslamcıları böldüğü aşikardır. Selefi Al Nur Partisi’nin 2011-2012 yıllarında İhvan’ın Hürriyet ve Adalet Partisi’ni desteklediği bilinmektedir. Ancak 3 Temmuz 2013 darbesinde Al Nur Partisi, Sisi’yi ve darbeyi desteklemiştir. Sisi, Al Nur Partisi üzerinden bir takım İslamcıların nazarında darbeyi meşrulaştırma yoluna gitmiştir. Bu süreçte Al Nur Partisi’nin liderlerinden Younus Makhyoun, Nader Bakkar’ın maddi anlamda aşırı zenginleştiği Mısır gazetelerinde yer almıştır. Ancak Sisi, 2015 yılı Parlamento seçimlerinde Al Nur Partisi’ne önceki dönemdeki kadar destek vermemiştir. Al Nur Partisi’nin oyları büyük oranda düşerken, Sisi ise Hıristiyan asıllı işadamı Naquib Sawiris’in Özgür Mısırlılar Partisi ile ortak hareket etmiştir. Aynı zamanda, rejimin İhvan ve taraftarı yapıları siyasal sistemden dışlaması sonucunda, yukarıda isimleri kaydedilen partilerin Meşruiyete Destek Ulusal İttifak/Darbe Karşıtı İttifak’tan ayrılmışlardır. Ancak rejim bu partilerin İhvan çizgisi üzerinden siyaset yapmalarına engel olamamıştır. Dolayısıyla rejimin gadrine uğramayan hiçbir İslamcı parti, hareket, cemaat, sivil toplum kuruluşu vb. kalmamış denilebilir. 

Sisi’nin önderliğinde gerçekleşen 3 Temmuz 2013 darbesine, demokrasi savunucusu batının sessiz kalması da batının demokrasiyi araçsallaştırdığının bir kanıtıdır. Aynı zamanda demokrasiyi hangi açıdan değerlendirdiğinin de göstergesidir.

Müslüman Kardeşler’in rejim tarafından hem yasaklanıp hem de terör örgütü ilan edilmesi, İhvan’ın şiddete başvurmasını zorlamaya yöneliktir. Ancak İhvan’ın üst düzey kadrolarının 3 Temmuz 2013 darbesinden bugüne kadar devamlı barışçıl gösterilerden yana olduklarını açıklaması, Mısır’daki iç karışıklıkların daha da derinleşmesini engellediği kuvvetle ihtimaldir.

Müslüman Kardeşler taraftarı İslamcı unsurlar rejimin gadrine uğramaya devam ederken, rejim yanlısı İslamcılarla da arasında görüş ayrılığı derinleşmektedir. Devlet, İhvan’ı hem yasaklamış hem de terör örgütü ilan etmişti. Ancak devlete hakim darbeyi destekleyen sol-seküler- liberal kadrolar bütün çabalarına rağmen İhvan’ı tam anlamıyla siyasetin dışına çıkartamadılar. İhvan üzerindeki baskı, devletin/rejimin halen İhvan’dan çekindiğine yönelik değerlendirilebilir. Mısır’da başta devlet ile Müslüman Kardeşler’in ve Müslüman Kardeşler ile diğer bazı İslamcı grupların aralarındaki siyasi problemler çözülmedikçe, Mısır denklemi içinden çıkılması zor bir noktaya gitmeye devam edecektir.

Sisi’nin “İslam’ı olumsuz etkileyen radikal ve ektremist İslamcılarla mücadele edilmesi için dini reformların yapılması” çağrısında bulunması dikkat çekicidir. Sisi yapmış olduğu bu açıklamayla Müslüman Kardeşler taraftarlarını daha fazla radikalize etmeye çalışarak, batıya “ben radikal İslam’la mücadele ediyorum, dolayısıyla batının bana ihtiyacı var” imajı sergileme amacındadır. Ancak Cemalettin Afgani, Muhammed Abduh, Reşid Rıza ve Hasan Al Benna gibi tarihi ve köklü bir çizgiden gelen İhvan, Sisi’nin radikalleştirme manevrası karşısında olgun duruşunu sergilemekte ve korumaktadır.

3 Temmuz 2013 darbesinden sonra her ne kadar Müslüman Kardeşler silahlı mücadeleye girmeyeceklerini açıklamışlarsa da; Mısır güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği katliamlar, darbe yönetiminin tutuklama ve yasaklama/kapatma vb. uygulamalarla İhvan’ı militarize etmeye çalışması, ilerleyen dönemde Müslüman Kardeşleri’n farklı stratejiler arayışına yönlendirebilir. Rejimin mevcut olumsuz politikaları en son ihtimal (İhvan dışındaki) radikalleri silah kullanmaya zorlayabilir. Böylece ülkede kazananı belli olmayan bir iç savaşın çıkması olası bir durumdur.

Yine son olarak yapılan Parlamento seçimlerinin de ülkedeki ekonomik, yoksulluk, işsizlik, yoksunluk, gelir dağılımı adaletsizliği, sosyal, siyasal, ideolojik, dini/mezhepsel gerilimi azaltması veya sorunlara çözüm üretmediği görülmüştür. Mart 2018’de yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, Mısır demokrasisinin geleceği açısından fırsat olup olmayacağını hep birlikte gözlemleyeceğiz. Hal-i hazırdaki yönetimin ve Müslüman Kardeşler’in birbirlerine karşıt mevcut politikaları devam ettikçe Mısır’a istikrar gelmeyeceği kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla Mısır’ın geleceği için darbe rejiminin Müslüman Kardeşler’le uzlaşma yollarına başvurması kaçınılmazdır.

Dr. Muhammet Örtlek

Etiketler: mısır, darbe
Okunma Sayısı: 3516
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı