"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En mühim mesele

19 Şubat 2016, Cuma
“Hatim töreni neden çok önemli, ruhu ve amacı ne diyebilirsiniz. Buna verilecek cevap; Kur’âna sarılmak, Kur’ânla hayata bakmak, İslâm’ı yaşamak, gelenek ve göreneklere bağlı kalmak, nesillere bu ritüeli aktarmak köy halkı için en mühim mesele.”

Tereddütle gittiğimiz hatim töreni hayatımızın kırılma noktalarından biri oldu adeta. Akşam yemeği ve namaz sonrası hasbihal ve tanışma anları çok duygusaldı. Yatsı namazı için Karaca Ahmet Camii’nde buluştuk, bütün ekip ve bütün köy halkı. Herkesin gözlerinin içi parlıyor. Herkes mutlu ve umut dolu. Herkes nerede olduğunu unutmuş, sanki başka bir âlem de. Yatsı namazı sonrası camide tanışma faslı yaptık. Ayrıca yaptığımız konuşmada ihlâstan, uhuvvetten, kardeşlikten ve birbirimize nasıl yardımcı oluruzdan bahsettik. Sizin bir yeriniz ağrısa bizim de ağrıyor, sizin bir yeriniz kesildiğinde bizim de yüreğimiz kanıyor, dedik. Sonra Bediüzzaman’ın dediği gibi, biz sizinle yanyana durmak için geldik. Arkanızda ya da önünüzde durmak için değil. Çünkü üç tane bir rakamını alt alta koyarak toplarsanız üç eder. Ama yan yana koyarsanız 111 eder, dedik. Kalbimizi, yüreğimizi açtığımızı, sizlerin burada bizlerin temsilcisi olduklarını ifade ettik. Çok memnun kaldılar. Onlarla beraber olduğumuzu hem aynelyakin hem de hakkalyakin göstermiş olduk. Kucaklaştık, sarıldık ve gönüldaş olduk.

Namaz sonrası etin piştiği, kazanların kaynadığı yere doğru beraberce yürüdük. Hava temiz, oksijen bol. Gece ay ışığı ile aydınlanmış. Bir telâş. Herkes bir oraya bir buraya koşuyor. Yarın yapılacak tören için bütün hazırlıklar hummalı şekilde sürüyor. En iyi şekilde olmalı ve herkes tarafından beğenilmeli. Kusursuz iş çıkmalı.

Dinlenmeye alınmış etler... İnanılmaz. Ayrıca 90 adet kocaman kazan... Etle beraber aşk yaşayacak pilav kazanları ise 200 adet. Düşünün toplam 290 adet kazan. Gece boyunca sabaha kadar etler pişerken ızgaralar da yanıyor. İsteyen gelip yiyebiliyor. Ayrıca sabah namazı sonrası ise akıllı bazıları direkt etlerin piştiği yere yöneliyor ve orada ilk tadanlardan oluyorlar. Biz bu tadanlar kısmını geç öğrendik. 

VAR OLMANIN ADI

“Bunları nerede saklıyorsunuz?” diye sordum. Diğer köyler bu kazanları isterlerse veriyorlarmış. Zira bölge olarak Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında bütün köylerde hatim törenleri oluyor. Hatim töreni neden çok önemli diye, akla sorular gelebilir, ruhu ve amacı ne, diyebilirsiniz. Kur’ân’a sarılmak, Kur’ânla hayata bakmak, İslâm’ı yaşamak, gelenek ve göreneklere bağlı kalmak, nesillere bu ritüeli aktarmak köy halkı için en mühim mesele. Var olmak aslında bu hatim törenleri ile pekişmiş ve yüzyıldır bu gelenek birbirlerine kenetlenmeleri için bir yapıtaşı olmuş. Gelenek bile olsa çok güzel. İlkokulu bitiren herkes bu ritüeli yaşıyor. Aynı zamanda Kur’ân’ı da hatmediyor ve bu hatim sonrası bütün köy halkının huzurunda Allah’a söz veriyorlar. Dinlerine bağlılık yeminini yeniden tazeliyorlar. 

TAKDİRE ŞAYAN GAYRETLER

Şahin Köy Kur’ân Kursu Müdürü Hamdi Köse, hocalarımız; Mehmet Emin Aguş, Hamdi Bekir, Mehmet Emin Velibaşa, İlter Meço ve Hüseyin Velibaşa’nın büyük emekleri sonrası bu genç kardeşlerimiz buradaki törene katılıyorlar. Bu hocalarımızın emeklerinin yansımalarını görüyor, işitiyor ve dinliyoruz. Onlardan Allah (cc) razı olsun, bu gayretleri takdire şayan. Hem de çok büyük oranda. Ayrıca Metin Kara Hocamıza da ayrıca çok teşekkür ediyorum, inanılmaz katkılarından, kardeşliğinden, muhabbetinden dolayı. 

Hepsinden Nur, hepsinden kardeşlik ve sevgi akıyor. Hocalar işi o kadar sahiplenmişler ki, onlar için tören değil sanki bir hayat şekli. Hatim töreni olmaz ise, onlar kendilerini çok kötü hissedecek. Babadan oğula, anneden kızına kadar herkes bu tedrisattan geçmiş. Geleneksel olarak bütün bayanlar yörenin kıyafetlerini giyip, tören alanına geliyorlar. O gün, bir bayram havası içinde kutlanıyor. Her köyün kendine has bir giyim şekli var. Ve siz o gün hemen hemen bütün kadınları aynı elbise ile görüyorsunuz; muhteşem bir gelenek ve görenek. 

Camide sabah saat 11’de tören başladı. Biz de erkenden camide ön saflarda yerimizi aldık. Çünkü geç kalmak demek camiye girememek demek. Önce salâvatlar getirildi. Hoşamedi yapıldı. ‘Törenimize hoş geldiniz’ nidaları caminin kubbesinde yankılandı. İlkokulu bitirmiş minik yavrularımızın salâvat, Kur’ân ve Peygamberimizi (asm) anlatan söylemleri ile tören zevki zirveye çıktı. Sevinçle beraber karışık bir iftihar tablosu yaşıyorduk. 

Her yöreden gelen misafir ve katılımcılar hayretle töreni izliyor ve ellerindeki telefonları ile ölümsüz kareler yakalamayı çalışıyorlardı. Bu sene biraz daha farklıydı ve kalabalık vardı. Cumhurbaşkanımızın oğlu da törene katılmıştı.

Gümülcine Başkonsoloslumuz Ali Rıza Akıncı, güzel bir konuşma yaptı. Anavatanın ağabeyliğini ve dayanışmayı en üst perdeden seslendirdi. 

KADINLAR İÇİN AYRI SOFRA

Artık günlerden beri yapılan hazırlıklar zirve noktasına çıkmıştı. Geleneklere göre, camideki cemaat dışarı çıkmadan hemen karşılıklı olarak oturma pozisyonu alıp, önlerine uzunlamasına sofralar seriliyordu; etli pilav, ayran, ekmek ve yörenin tatlısı, haydi Bismillah. İsteyene ikincisi veriliyordu. Maşallah bolluk ganiydi. Dışarıda da müthiş bir atmosfer var. Sıcak havaya rağmen herkes saf düzeni tutarak karnını doyurmaya, etli pilavın tadını çıkarmaya başlamıştı. Kadınlar için de yer ayrılmış, ayrı sofralar kurulmuştu. Sofralar Şahin Köy girişindeki yeşillik alana da kurularak bütün halk ve gelen bütün misafirler ağırlanıyordu. 

BALKON KONUŞMASI

Herkes yemeğini yedikten sonra sofra duâsını müteakip, geleneksel olan balkon konuşmasına geçildi. Camiden balkon konuşması yapılacak yere kadar gidiş tam bir bayram havası içindeydi. Muhteşem bir kalabalık, iğne atsan yere düşmeyecek cinsten. Yöre halkı, misafirler ve bütün çevreden gelen dostlar. Herkes balkon konuşmasının yapılacağı yerde konuşlandı. Biz de ekibimizin bir kısmı ile balkon konuşması yapılacak yere doğru gittik. Ama inanın çok kalabalık. Müftü Ahmet Mete ve diğer büyükler de birer konuşma yaptılar. 

Konuşmalardan sonra ise, yörenin insanı ile kahve içmek, temas etmek ve birebir dertlerini dinlemek için alt kattaki kahvehaneye geçildi. Artık tören bitmişti. En önemlisi ülkemizin, devletimizin büyük olduğunu bir kez daha bütün iliklerimize kadar hissettik. 

SENEYE TEKRAR BEKLERİZ

Yolcu yolunda gerekti... Otobüsümüzü çağırdık. Bütün muhacir ve ensar otobüsün başında idi. Buruk ayrılık başlıyordu. Sanki senelerdir tanışan insanlar gibi bir birlerinden ayrılmak zor gelmişti. Kucaklaştılar ve birbirlerine sarıldılar. “Seneye tekrar bekleriz” nidaları ile ister istemez ayrıldık. El sallayarak ve arkamızdan su dökerek bizi uğurladılar. İnanın arkamızda birçok kardeşimizi ve akrabamızı bıraktık. 

GÜMÜLCİNE TURU

Yolumuzun ilk durağı Gümülcine oldu. İkindi namazını eda ettikten sonra Müftü Beyi ziyaret ettik. Orada yaşayan Türk azınlığının bütün problemleri ile ilgilendiklerini ifade ettiler. Allah onlardan razı olsun. 

Fehim Ahmet Bey bizi ağırladı. Batı Trakya ile ilgili olarak bilmemiz gereken bütün bilgileri bizlere anlattı. Daha sonra Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanlığını ve lokalini ziyaret ettik. Onlarla ve Başkan Adnan Selim ile görüştük. Daha çok sportif faaliyetlerle kendisini ve sesini duyuruyor. Ve her daim yanlarında olduğumuzu ifade ettik. Vedalaştık ve yola devam...

Yola koyulduğumuzda önce biraz sessizlik oldu. Kimse konuşmadı, konuşamadı. Bu kadar misafirperverlik karşısında adeta suskunluklarını bozacak bir cümle kuramadılar. İlk sessizliği bozan ben oldum. Evet, dönüş zamanı başladı ve herkese hayırlı yolculuklar dileyerek yerime oturdum. Bu arada konuşmak isteyenleri mikrofona dâvet ettim. Herkesin ortak kelimesi “Bu nasıl bir muhteşem misafirperverlikti” dediler. İnanılmaz duygu yüklü konuşmalar oldu. Herkes aynı duygu ve düşünce içinde olması güzeldi. Çünkü hepimiz memnun kalmış ve yeni bir kardeş aile edinmiştik.. “Seneye inşaallah” duâları ile herkes son sözünü bitiriyordu.

RİSALE-İ NURLAR DAĞITILDI

Hatim merasimine Türkiye’den katılan gençler yanlarında getirdikleri küçük eserleri, köyün merkezindeki kahveleri gezerek dağıttılar. Her bir kahveye gidip oradaki gençlerle tanışmışlar ve onlara Risale-i Nur eserlerinden vermişler. İskeçe’deki hayat şartları çok ağır değil. İskeçe’de yaşananların İslâm’dan başka bir şey olmadığını gençler bizzat görüp tesbit edenlerden oldular. Yapılan Risale-i Nur derslerine de katılım gösterdiler. Birçok evde Risale-i Nur dersi yapılırken, bölge halkına Risale-i Nur eserlerinden dağıtıldı. 

DR. SADIK AHMET 

Dr. Sadık Ahmet (1947-1995) 7 Ocak 1947 yılında, Gümülcine vilayetinin küçük Sirkeli Köyü’nde dünyaya gelir, zamanla Batı Trakya Türklerinin lideri olur. Batı Trakya’ya gelişi ile birlikte,  cerrahi ihtisasını yaparken toplumun sorunları ile de yakından ilgilenmeye başlar. Dr. Sadık Ahmet, 1985 yılında Batı Trakya çapında bir imza kampanyası başlatır. Amacı, Batı Trakya Türklerinin sorunlarını dünya kamuoyuna duyurmaktır. Yaklaşık 15.000 imza toplar, fakat 8 Ağustos 1986 tarihinde tutuklanır. Yunan hükümeti buna izin vermez. Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türkleri’nin ilk siyasî partisi olan Dostluk, Eşitlik ve Barış (DEB) Partisini kurar (Eylül 1991). 1993 genel seçimlerinde Yunanistan’ın partilere uygulanan seçim barajının bağımsız adaylara da uygulanması sonucunda parlamentoya giremez. Dr. Sadık Ahmet; Batı Trakya Türk azınlığının haklarının imza altına alındığı Lozan Barış Antlaşması’nın yıl dönümü olan 24 Temmuz 1995 günü şüpheli bir trafik kazasında hayata veda eder. Binlerce Batı Trakya Türk’ünün katıldığı büyük bir cenaze töreniyle Gümülci’ne Kahveci Mezarlığı’nda toprağa verilir. Siyasî birikimi, bilgisi ve liderlik vasıfları güçlü olan Dr. Sadık Ahmet, bugün Batı Trakya Türk toplumunda, uluslar arası arenada ve Türk Dünyası’nda mücadelesiyle düşünceleriyle yerini almış ve yaşatılmaya devam etmektedir. Sadık Ahmet’ten bahsetmemek bu gezimizin eksik yanı olurdu. Bu yüzden onu rahmetle anıyor ve duâlarımıza katıyoruz. Allah rahmet eylesin. 

DESTEK BEKLİYORLAR

Programı ve bölgedeki hayatı değerlendiren Türkiye’den gelenler, Kur’ân’a karşı çok güçlü bir hürmetlerinin olduğunu kaydettiler. Türkiyeli misafirlere Şahin Köylülerinin kendilerine, “Siz bir kişi bile gelseniz biz sizi bir Türkiye olarak görüyoruz. Bizi unutmayın. Bize destek verin. Biz burada Müslüman Türk kimliğinin muhafızı olmak için yaşıyoruz” dediklerini ifade ettiler. Programa katılanların, “Bu tür Kur’ân merasimlerinin hassasiyetle sürdürülmesi, siyasî bir kimliğin ön plana çıkarılmamasının doğru olacağını bizlere ifade ettiler. “Din umumun mukaddes malıdır, herkes, her düşünce Kur’ân’a sahip çıkmalıdır.” Bu minvalde de hepimiz ortak karar içindeydik. Çok şükür.

Op. Dr. Aytekin COŞKUN

Okunma Sayısı: 6381
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı