"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Etiyopya′da Kurban Bayramı bir başka

14 Kasım 2012, Çarşamba
ETİYOPYA DİLİNDE YENİ ÇİÇEK ANLAMINA GELEN ADDİS ABABA′NIN NÜFUSU YAKLAŞIK ÜÇ MİLYON CİVARINDA. CAMİLERİN, KİLİSELERİN BOL OLDUĞU BAŞŞEHİR, İMPARATOR II. MENELİK DÖNEMİNDE, 1880′LERDE KURULMUŞ.
ETİYOPYA’DA KURBAN BAYRAMI
 
Avustralya Nur Vakfı olarak bu memlekette 30 yıldır kurban organizasyonu yapmaktayız. Hatta cemiyet olarak ilk kurban organizasyonu yapan sivil toplum kuruluşuyuz. Bu sene vakfımıza bağış olarak sipariş verilen kurbanları Afrika’da kesme  kararı aldık. Bu da bizim için bir ilkti. Başlarda oldukça tedirgin ve heyecanlıydık. Afrika’da bizleri bekleyen binlerce fakir insan çoluk çocuk vardı. Yola çıkacağımız günün sabahında, heyecanın yerini endişe ve tedirginlik almıştı. Sabah kalktık, kahvaltımızı yaptık. Yolculuk için hazırlanırken telefonum çaldı. Arayan Melbourne’de yaşayan arkadaşımız Etiyopya’lı Muhammed’di. Muhammed’in abisi Etiyopya’da yaşıyor. Muhammed’i arayıp Etiyopya’da siyasî çalkantıların olduğunu, iki hafta önce Türkiye’den gelen bir hayır kurumunun izni olmadığı için izinsiz hareket ettikleri gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine konulduklarını söylemiş. Bizim gideceğimizden haberdar olduğu için, bize de “aman gelmesinler, programlarını iptal etsinler” demiş. Bunun üzerine bizde de ister istemez bir korku ve endişe oluştu. Uçağın kalkmasına iki saat var. İçimizdeki endişeye rağmen “Tevekkeltü Alellah“ dedik. Üzerimizde onca insanın vekâlet kurbanı vardı. Vazgeçemezdik. Ben hemen Adis Ababa’daki Türk ve Avustralya büyükelçiliklerine e-mail attım. Durumu izah ettim ve gayemizi anlattım. Bize yardım etmelerini istedim.
21 Ekim Pazar günü yolculuğumuz başladı. Yol arkadaşım Veli’yle birlikte 13.30’da Bürüney Havayollarına ait bir uçakla Melbourne’den hareket ettik. 7 saatlik bir uçuştan sonra Bürüney’in  başşehri Bandar Seri Begavan’a indik. Uçağımız burada 3 saatlik bir mola verdi. Ardından sekiz saatlik bir uçuştan sonra gece saat bir sularında Dubai’ye vardık. Dubai’de hava limanına yakın bir otelde istirahat edip sabah kahvaltısından sonra Dubai’den Addis Ababa uçağına bindik.
Addis Ababa uçağımız perondan piste hareket etmek üzereyken cep telefonuma Avustralya’dan mesaj geldi. Mesajda “Baba T. C. Addis Ababa Büyükelçiliğinden mesaj geldi okudun mu?” yazıyordu. Kendisine “hayır okumadım. O mesajı bana acele gönder“ dedim. Uçak havalanmak üzereydi. Bir mesaj daha geldi. Elçilik 3. Kâtibinin gönderdiği mesajda “Kurban Kesimiyle ilgili mahallî hükümetlerden izniniz yoksa gelmeyiniz. Önce izin alınız. İzniniz yoksa birtakım güçlüklerle karşılaşabilirsiniz. Daha önce Türkiye’den gelen bir hayır kurumu izinleri olmadığı gerekçesiyle tutuklandı. Tutukluluk süresi çok zor geçiyor” yazıyordu. Mesajı okuma faslı bitti. Bizim uçağımız da Dubai semalarına yükselmişti bile. Artık bu işin geri dönüşü yoktu. Tabiki izin alınması gerektiğini bilseydik önce gerekli yasal iznimizi alır öyle hareket ederdik. Kaçak iş yapmış pozisyonuna düşmek istemezdik. Ama bu prosedürü bilmiyorduk.
Veli kardeşimle uçakta planlar yapmaya başladık. Bir takım tedbirler aldık. El çantalarımızdaki vakfımıza ait tanıtım amaçlı materyalleri, kurban listelerini, kurban parası dekontlarını yok ettik. Daha sonra Melbourne’deki arkadaşlarımıza mesaj atıp listeyi bize elektronik posta olarak göndermelerini söyleyecektik. Para dekontu seri numaralarını telefonumuza telefon numarası gibi kaydettik. Ama geriye sadece 3 dilde yazılmış, 3 metre uzunluğunda kurban posteri kalmıştı. O da uçağa verdiğimiz valizdeydi. Bir onu yok edememiştik. Neyse onu da duâlarla Allah’a havale ettik. Kaçakçılık yapmıyorduk, hırsızlık yapmıyorduk, bir tek amacımız vardı. O da Etiyopya’daki fakir halka kurban eti ulaştırmak, onlara bir nebze olsun faydalı olabilmekti. Allah bizim niyetimizi de, amelimizi de en iyi bilendi. Uçağımız Addis Ababa’ya indi. Pasaport  kontrolü için sıraya girdik. İki ayrı kulübede pasaport görevlileri vardı. Birinde bay, diğerinde bayan görevli vardı. Hanımlar daha şefkatli olur düşüncesiyle hanım polisin oraya yöneldik. Herhangi bir soru veya sorunla karşılaşmadan pasaport kontrolünden çıktık. Sıra gümrük kontrolüne gelmişti. Valizlerimizi aldık. Valizler ekran kontrolünden geçti. Görevlinin biri yanımıza yaklaşıp valizlerden birini göstererek açmamızı istedi. Allah’tan poster o valizde değildi. Derin bir nefes aldık. Bizim için önemli olan Etiyopya’ya sorunsuz bir şekilde girmekti. Ondan sonrası kolaydı. Gerekli izni alabileceğimizi biliyorduk. Nihayet Etiyopya’nın başşehri Addis Ababa’daydık artık. Etiyopya dilinde yeni çiçek anlamına gelen Addis Ababa’nın nüfusu yaklaşık üç milyon civarında. Camilerin, kiliselerin bol olduğu başşehir, imparator II. Menelik döneminde, 1880’lerde kurulmuş. 2006 yılında Ankara’yla kardeş şehir olan Addis Ababa’da 80 farklı dilin konuşulduğu söylenir. Türk iş adamlarının da ilgi gösterdiği Addis Ababa’da Türk Okulları da faaliyet göstermekte.
 
DEVAM EDECEK
 
FATİH YARGI
Okunma Sayısı: 1574
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı