DİZİ-2 SEBAHATTİN YAŞAR

***

HAK VE HAKİKATE HİZMET EDECEK

Müzik bölümü öğrencisi İbrahim Özkartal ise, kendi alanında tam da ortamın renklendiricisi. Müziğin gücünün farkında ve “Bu enstrümanlar hak ve hakikate hizmet edecek” diyor. 

Farklı branşlarda okuyan gençler Risale-i Nurlar’ı kendileri için büyük bir materyal ve ufuk zenginliği diye tanımlıyorlar. 

Profesyonel anlamda futbol oynayan Bulut’un ideali ise çok daha farklı, ‘Ben de namaz kılan, dindar bir futbolcu olmak istiyorum.’ diyor. 

Yaşlı bakımı bölümünde okuyan Safa isimli gencimiz, “Buradaki fakültelerde muhteşem bir fikir zenginliği var. Düşünmek serbest olunca, kabiliyetler doğmaya başlıyor. 

Yasaklar önce kabiliyetleri yok ediyor. Bizim de projemiz, yaşlı insanları akşamlara kadar oralarda gün sayan kişiler değil, hayata her birinin değişik özellikleriyle katkı sağlayan bir pozisyon içerisinde olmalarını temin etmektir.” diyor. 

Bu gençleri tanıyınca nasıl ümitvar olmayalım?

Tabiî işin güzel taraflarından birisi de, Antalya’da değişik fakültelerde eğitim gören bu kardeşlerimizin branşlarında eğitimleri sürerken onların bir taraftan da kendi branşlarını Risale-i Nur’la ilgili düşünerek neler yapabileceklerini gündemlerine almış bulunmalarıdır.

Bediüzzaman’ın kendisine gelen ve muallimlerimiz bize Allah’tan bahsetmiyor, biz ne suretle ahiretimizi kurtaracağız?’ diyen liseli gençlere, “Sizler muallimleri değil, okuduğunuz fenleri dinleyiniz. 

O fenlerden her biri sizi Allah’ın kâinata koyduğu kanunlara götürecektir.” mealindeki bakış açısı şimdilerde bu üniversiteli gençlerde gün yüzüne çıkmış bulunuyor. 

Bu oldukça sevindirici bir gelişme idi. Artık öğrenci sadece öğretmeni dinlemiyor. Öğretmen de eğitici, öğretici faktörlerden sadece birisi. Çok yönlü beslenmeler yaşanıyor.

Nitekim yukarıda bahsettiğimiz yaşlı bakım bölümünü okuyan üniversiteli kardeşimiz, Risale-i Nur eserlerindeki İhtiyarlar Risalesi’ni kendi alanında önemli düzeyde, psikolojik yardım unsuru anlamında önemli bir kaynak olarak değerlendirmeyi düşündüğünü ifade etmesi ve henüz bu eser bu yönüyle ilgili alan uzmanları tarafından keşfedilmediğini ifade etmesi dikkat çekici.  

Yine fotoğrafçılık bölümünü okuyan kardeşimiz de, Risale-i Nur eserlerindeki sonbahar, ilkbahar, yaz ve kış tasvirlerinin resimlenmeye ihtiyaç duyduğunu, Risale-i Nurlar’da kendi branşı ile ilgili oldukça zengin bir kaynak bulunduğunu ve renkli bir bakış açısı albümü ortaya koyduğunu belirtiyor.

Konservatuar bölümü öğrencilerinden olan Özavşar kardeşimiz ise, Risale-i Nurlar’la tanıştıktan sonra müziğe bakışının çok değiştiğini, helâl ve haram müzik ayrımının kendisini büyük oranda rahatlattığını ifade ediyor ve şöyle diyor; 

“Kâinatın da bir musika-i İlâhî olduğunu Risale-i Nur’da okuyunca kendi mesleğimin Nurlar’la alâkası beni ciddî etkilemişti. 

Şimdilerde zaman zaman genç arkadaşlarımla güzel ilâhiler, ezgiler ve helâl daire içinde farklı müzikler icra ediyoruz.”

Müzisyen kardeşimiz, “Ben de ileride branşımla ilgili güzel çalışmalar yapmayı tasarlıyorum. 

Sesimin güzel olduğunu ifade ediyorlar, ben de bu nimeti Verenin yolunda kullanmak istiyorum.” diyor.

HelÂl dairesi keyfe kÂfi, harama girmeye lüzum yok

Üniversiteli gençler, Cumartesi günleri önce Nur Medresesi’nde bir araya geliyorlar, o haftaki Nur sohbetlerini dinliyorlar ve sonra da yakınlarında bulunan halı sahada maça gidiyorlar.

Ortama bakıldığında gerçekten o saatlerde oldukça dikkat çekici bir canlılık görülüyor. 

İlgili ağabeyleri onların programlarıyla birebir ilgileniyorlar. Sahaya birlikte gidiyorlar, birlikte maç yapıyorlar, gençlerle onlar takım arkadaşı oluyorlar. Bu birliktelik bile başlı başına önem arz ediyor.

Antalya’nın renkli tabiat dokusu ve coğrafî konumunu da iyi değerlendiren gençler, şehirdeki bir takım faaliyetlerde yer alarak, bisiklet turlarına ve diğer bazı spor aktivitelerine etkin şekilde katılıyorlar.

Yine kaldıkları müstakil mekânın zemin katında masa tenisi gençlerin hizmetinde. Kontrollü bir şekilde burada ter atıyorlar. Heyecanlarını gideriyorlar. Yine değişik spor ve oyun araç gereçleriyle farklı heveslerini hem kafayı, hem de bedenî kullanarak gideriyorlar.

Hasılı, Antalya Yeni Asya okuyucusu olan bu gençler, farklı farklı fakültelerde okuyor olmanın renkliliğini birbirlerini zenginleştirerek gösteriyorlar. Her mesleğin bir boşluğu doldurduğunu fiilen yaşıyorlar. 

Güzel olan da hem din ilimlerinde hem de fen ilimlerinde mahir insanların böyle ortamlarda yetişiyor olmasıdır. 

Antalya’yı izlemeye devam edeceğiz. 

Gidişat güzel gelişmelerden haber veriyor. 

Program yürütücülerini, ortamı hazırlayanları, emeği geçenleri tebrik ediyoruz.

SON