"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gönül kardeşliği

18 Şubat 2016, Perşembe
“Otobüsten indik. Ensar bir anda etrafımızı sardı. İsmi okunan aileyi Ensar alıp gidiyordu. İnanılmazdı. Ya Rabbim! Görmeniz gerekirdi.”

Mayıs başında Yunanistan İskeçe’de Hatim törenine gidiyoruz. İçim kıpır kıpır...

Kendimin de bir göçmen ailesinden olmam hasebi ile proje aklıma ilk geldiğinde çok heyecanlanmıştım. İskeçe doğumlu olan dostlarımla projeyi paylaşmak aklıma geldi. Ramazan Çakır, İsmail Şen, Necat Şen ağabeyler ile paylaştım. Hepsinin içi güldü ve gözleri doldu. Kısa bir sessizlikten sonra yüzlerdeki ifadeler gülümsemeye dönüştü.

Hemen gidecekler listesini hazırlamaya başladık. Hemen orada 12 kişi ve 4 aile oluverdik. Düşünsenize bir kere ensar ve muhacir kardeşliğini yeniden tesis edecektik. Şahin Köy’deki hatim merasimine katılacak ve oranın aileleri ile buluşacaktık. 

Proje; İstanbul’dan yaklaşık 16 aile ile oradaki aileleri kaynaştırmak ve kardeşliğimizi yeniden-yıllarca pekiştirmek olacaktı. Buradan giden muhacirler oradaki ensar tarafından misafir edilecekti.

Fakat bunu nasıl yapabilirdik. Ramazan Çakır Ağabey Batı Trakya Derneği eski yöneticilerinden bir kardeşimizi aramamı söyledi. Biz de sevinerek ‘’Bismillah her hayrın başıdır, biz de onunla başlarız’’ dedik. Organizasyon için meşveretin de manevî gücünü arkamıza alarak bu işe gönül koymuştuk. 

İlk iş, Şahin Köy’de bir muhatap bulmak olmalıydı. Sinan Türkmen kardeşimle bu konuyu konuştuk. “İşin o kısmını bana bırak ağabey, ben hallederim’’ sözü işin yüzde ellisini bitirmiş oldu. İkinci olarak otobüs ayarlamamız gerekiyordu. Onu da Metro Turizm ile çözdük. Sıra ilk mesajları atmaya gelmişti. Öncelikle göçmen olup oradan kopup gelen kardeşlerimizle başladık. Çünkü ben de anavatanımıza Üsküp’ten kopup gelen ailemin bir ferdi olarak muhacirdim.

KISMETİ OLANLAR

Mesajlarımız sonrası katılanlar yavaş yavaş belirlenmeye başladı. Hedefimiz 16 aile ve 53 kişilik bir ekipti. ‘’Risale-i Nur Enstitüsü’’ adına bu organizasyona başladık. Son ana kadar gelmek isteyip te gelemeyenler çok şey kaybettiler. Ama Rabbim kısmetinde olanları o otobüste topladı. Aileler belli olmaya başlarken, gençler de gelmek istiyordu. Edirne’den, Urfa’dan, Antalya’dan, Fransa’dan, İzmir’den, Silivri’den, İstanbul’dan katılan aileler...

Yolcuğumuza duâ ile başladık. İlk durağımız Tekirdağ. Yola koyulduktan sonra yaka kartlarını dağıttık. Çünkü biz bir temsil ile oraya gidiyorduk; Risale-i Nur Enstitüsü… Tekirdağ’daki kıymetli ağabeyimiz Kasım Özadalı bizi karşıladı. Yatsı namazı, çay kahve ikramı, Malkara tatlısı ikramı derken bir mola vermiş olduk. Ayrıca pasaportları toplayıp orada liste haline getirme işi ise bana kalmıştı. Kısacası gümrük öncesi hazırlıkların son hali ile beraber kaynaşmalar da başladı. Tekirdağ’dan ayrıldıktan sonra İpsala’ya kadar Risale-i Nur okuyarak gümrüğe doğru hareketlendik.

YANIMIZDA NELER VAR?     

Bu arada yanımızda neler götürdük? Kur’ân, Cevşen, Risale ve çeşitli hediyeler. Zira Peygamberimiz (asm) hediyeleşin, demişti.  İpsala’dayız. Gümrüğe girdik. Kaptanımız Kani Bey bize yabancı değil. Şekercihan’dan çok defa bizden kardeşleri geziye götürmüş. Buradan da bir yakınlık hissettik. Gümrük işlerini bildiği için, hemen pasaportları toplayıp verdik. Otobüsümüz X ray’e girdi. Her şey yolunda olunca hareket ettik. Artık Yunanistan tarafındayız. 

İskeçe’ye 50 km kala aniden fenalaşarak yere yığılan bir misafirimiz. İlâç almış, gümrükte beklerken. Allah şafi ismini üzerinde gösterdi de rahatladık. Apar topar İskeçe Devlet Hastanesine gittik. Gördük ki, sağlıkta sorunlar sadece bizde değil, yanı başımızda komşumuzda da var. Hastamız şifa buluncaya kadar hastanede kaldık. Hastamız iyileşince İskeçe Çınar Camii’nde sabah namazı kılan ekibe katıldık. Oradan direkt Kavala’ya doğru yola çıktık. İlk durağımız sahilde bir otelde sabah kahvaltısı yapmak oldu. Kafile biraz kendine geldi. İhtiyaçlar giderildi ve şehir turu için hazırdık artık. Kavala’yı yürüyerek gezmeye başladık. Bu arada mihmandarımız İskeçe Müftülüğünde görevli Bülent Haci kardeşimizde aramızda.

NIKOLAI KİLİSESİ

Camiden kiliseye çevrilmiş. Şehir merkezinde, ana cadde üzerinde. Öyle bir yerde konumlanmış ki, gelen her turist mutlaka orayı ziyaret ediyor. Ayrıca Yunan halkı için kutsal bir mekân olması hasebi ile daha da kıymet almış. İlk defa camiden kiliseye çevrilmiş bir yapıyı da görmüş oldum. O yüzden Yunan halkı tarafından önem kazanmış. Oradan şehre hakim pozisyonda Kavala Kalesine geçtik. Gerçekten şehri kuşbakışı görmek istiyorsanız mutlaka kaleye çıkın. Kaleye çıkıp da orada Risale dersi yapmamak olur mu? Artık yavaş yavaş İskeçe’ye doğru yola çıkma zamanı. 

İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİ

İskeçe’deyiz. Önemli olan bir buluşma burada gerçekleşti. İskeçe Türk Birliğini ziyaret ettik. Risale-i Nur Enstitüsü olarak ziyaretimizi gerçekleştirdik. En önemlisi onların yanında olduğumuzu ve haklı dâvâlarının takipçisi olduğumuzu ifade ettik. Anavatandan gelen bu heyetin onları saran ve kardeşlik köprüsünün, gönül kardeşliğinin tavan yaptığı görüşmemizde Başkan Ahmet Kurt’un resmî misafirlerinin gelmesi ve onları karşılamaya gitmiş olması hasebi ile bizleri Denetim Kurulu Başkanı İsmet Tüccar başkanlığında bir heyet; Feyza Mete, Belma Meço, Özlem Niyazoğlu ve birçok üye bizi karşıladı. Tabelâdaki isimlerinde “Türk’’ kelimesi, Türk ibaresi geçtiği için Yunan hükümeti tarafından kapatılmalarını, bu durumdan kaynaklanan sıkıntılarını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınmış ve kazanılmış (27 Mart 2008) olan dâvâlarını bizzat onlardan dinleme fırsatımız oldu. 

CAMİLER 24 SAAT AÇIK

Şahin; İskeçe ilinin Mustafçova (Myki) ilçesine bağlı Türk köyü. Bölge halkı 1877-78, 1913-19, 1941-45 yılları arasındaki savaşlar döneminde yoğun Hıristiyanlaştırma kampanyalarına maruz kalmış, ancak hiç Hıristiyan olan olmamış. Halkın geçim kaynağı tütün ve hayvancılık. Bölgenin halkı sık sık Türkiye’ye gelip gitmekte. Köyde polis ve askerler dışında hiç Rum bulunmamakta. Köyün hemen yanından Narlıköy Deresi (Kuruçay) geçmektedir. Nahiyede 3 adet cami mevcut. Nahiyenin eski kalıntıları ile bugünkü görünüm ve konumu göz önüne alınırsa, bina, medrese, hamam, cami ve yolların yapı, biçim ve mimarisine bakılacak olursa 4-5 asırlık bir geçmişinin bulunduğu, tipik Türk- Pomak yerleşimi olduğu görülür. İskeçe’de 5 bin nüfuslu Şahin Köyü, Osmanlı’dan kalan geleneklere sıkı sıkıya bağlı... Köydeki üç cami 24 saat açık. İskeçe’nin seçilmiş müftüsü Ahmet Mete’nin “Batı Trakya Müslüman dâvâsında ön saflarda durmayı başaran köy” diye iftihar ettiği Şahin Köyü, geleneklerini asırlardır koruyor.

Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma emanetlere de sıkı sıkı bağlı kalan Şahin Köyü’nün en mühim yapısı Sultan Abdülhamid’in yaptırdığı Hamidiye Köprüsü. Köprünün ay yıldız ve Hicrî 1318 tarihli kabartmalarının üzeri her ne kadar boya ile kapatılmak istenmişse de varlığını sürdürüyor. Köy kahvesinde uzayıp giden sohbetler ise Şahin Köyü halkının misafirperverliğinin göstergesi. Küçük bir Anadolu kasabasını andıran köyde, Türkiye’nin dışında başka bir ülkede olduğunuzu unutuyorsunuz. Köyün en önemli ziyaret merkezi Karaca Ahmet Camii... Aynı zamanda köyün hemen karşı tepesinde bulunan Karaca Ayşe Türbesi de köy halkının önem verdiği yerler arasında. Karaca Ayşe’nin Şahin Köyü’nün manevî koruyucusu olduğuna inanılıyor. Burada dikkatinizi bir şeye çekmek istiyorum. Camideki Türk Bayrağına dikkat! Onlar için çok önemli..    

GÖRMENİZ GEREKİRDİ                                                   

Yağmurlu bir havada köye ulaştık. Ensar aileler bizleri bekliyorlar. Bütün katılanlar bir heyecan ve endişe ile karşı karşıya. Çünkü kime misafir olacaklar belli değil, ama en azından kardeş aileler olduklarında farkındalar. Hepimiz otobüsten indik. Bir anda ensar etrafımızı sardı. Metin hocayla başbaşa verip 4’lü, 3’lü ve 2’li aileleri belirleyerek ismi okunan aileyi Ensar alıp gidiyor ve inanılmaz bir manzara ortaya çıkıyor. Ya Rabbim! Görmeniz gerekirdi.

Hiç tanımadıkları anavatandan gelen kardeşlerine göğüslerine basmışlar, kalplerini açmışlardı. Hemen sarılıp, tanışıp evlerine alıp götürdüler. Akşam-yatsı namazında Karaca Ahmet Camii’nde buluşmak dileği ile herkes ayrıldı. Metin Hocam öyle güzel dağıtım yaptı ki, herkes alacağı eve Ensar’ın bizzat kendisi tarafından alınıp götürüldü. Düşünün bir kere hiç tanımadan kardeş edindiğiniz biri sizi alıp evine götürüp misafir ediyor... 

Kimse bu güne kadar böyle bir hadise yaşamamış. Daha çok sabah hatim törenine gelip törene katılıp gitmişler. Dolayısıyla kaynaşma tam olmamış. Ensar ve muhacir birbirine doyamamış. Bütün katılan ailelerin ortak tek sesi misafirperverliği burada yeniden tattık. İnanılmaz duygular içindelerdi.

ŞAHİN KÖY NASIL BİR KÖY?

Biz de Hüseyin Yazıcı ailesine misafir olduk. Giazitzi Chousein. Hüseyin Yazıcı’nın Yunanca yazılışı. Türkçe olarak isimlerini kullanamıyor olduklarını sonradan öğrendim. Eve gittik, inanılmaz bir karşılama. Allah razı olsun. Hüseyin Ağabey ile artık dost olduk. Döndükten sonra İstanbul’da bize misafir oldular. Rabbim muhteşem bir dost kazandırdı bizlere. Yeni yeni kapılar açtı. Onunla yaptığım sohbette köyle ilgili bazı bilgiler şöyle:

1- Pomakça’yı ana dil olarak kullanıyorlar. Bulgar ve Slav ırka sınır komşulukları var. O yüzden bu dil daha etkili. Türkçe ise anadille eşdeğer. Herkes biliyor. 

2- Genç erkekler köyü çalışmak adına terk etmişler. Büyük bir kısmı Almanya’da çalışıyorlar. 

3- Geride kalan çoluk, çocuk ve eşler, kayınvalide ve kayınpederleri ile ya da kendi annelerinde kalıyorlarmış. 

4- Bütün gıda malzemeleri, market malzemeleri İskeçe ya da Kavala’dan geliyormuş. 

5- 45 mahalle ve 27 köy var. Bunlardan en büyükleri Şahin Köy, Ketenlik ve Mustafçova. Her mahallede ve köyde merkezde bir cami var. 

6- Eşler ve çocuklar babalarından uzak bir büyüme serüveni yaşadıklarından depresyona yönelik belirtilerin arttığı söylense de, manevî alanda çok güçlü duygulara sahip bu köyün, bu tarzının ubudiyetle azaldığı tespit edilebilir. 

7- Hatim töreni onlar için vazgeçilmez bir dinî motif ve ritüel. Kendilerini Müslüman Türk kimliğine bu şekilde daha çok sahip çıkmanın yollarından biri.

8- Anavatandan gelip de törenlerine iştirak edenleri de unutmuyorlar. Bu güne kadar bir çok siyasetçi bu köyde hatim törenine katılmış. Bizler Yani Risale-i Nur Enstitüsü de katılanlar kervanına dahil olduk.

9- En büyük sorunlardan bir tanesi eğitim ve öğretim. Çocuklar din dersini Arapça, Yunan Dili ve Edebiyatını Yunanca, Türk Dili ve Edebiyatını da Türkçe, evde de Pomakça’yı konuşunca bir dil karmaşası yaşadıklarını ifade ediyor. 

10- Köyde evlenme yaşı 15-16 yaşa inmiş. Dışarıdan kız alma verme olmadığı için ırmak boyunca 3’lü ve 5’li gruplar halinde sohbet eden köyün kızlarını gören genç delikanlılar annesini beğendiği kızı istemeye gönderiyormuş. 

11- Köyde içki hiçbir yerde satılmıyor. Bu arada sarhoş olarak da köye giriş yok. 

Sonuç olarak hayli sıkıntılı işler, ama bazı gerçekler de var. İnşallah güçlü devletimiz zamanla bu kardeşlerimizin sorunlarını çözecektir, inşallah.

Op. Dr. AYTEKİN ÇOŞKUN

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 8415
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı