"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

MADAGASKAR NOTLARI : KÜÇÜK MEDİNE

21 Ağustos 2014, Perşembe
Madagaskar küçük Medine demekmiş. Buraya ilk önce Hz. Osman’ın çocukları gelip bu adı koyuyorlar. Ülkede yerel dilde merhaba/selam demek olan ‘selama’ sözü halen kullanılıyor.
 MADAGASKAR NOTLARI : KÜÇÜK MEDİNE
2014 Temmuz sonu gittiğim bu ülkenin kış mevsiminde olacağını hiç düşünmemiştim. Tiril-tiril yazlık elbiselerle gittiğim Madagaskar’a vardığımda bu kez tir-tir titredim. Allah’tan bir kazak ve bir şapka vardı da ısınabildim. Çok sağ olsunlar beni orada Nil Mobilya mağazasına sahip Tarık Agay ağabeyim karşıladı. O kadar ki beni teslim alıp geri gönderene kadar gezdirdi, randevularımı ayarladı ve evinde misafir etti. Bu konukseverliğinden dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum.
Bana nefis yemekler pişirdiği için Bayram İnce ağabeye ve bana rehberlik-tercümanlık yapan Bilal Beye teşekkür ediyorum (Liseyi Türkiye’de okumuş).
Bu satırları okuyan ziyaretçilerimiz de bilsinler ki; saydığım bu insanlar harikulade insanlar olup, Türkiye’den Madagaskar’a yatırım veya başkaca amaçlar için giden herkese kucak açacak kalitededirler.
Bu ülkeden oraya gitmek isteyen (ki kesinlikle tavsiye ediyorum çünkü ticaret adına yapılacak çok iş var!) insanlar bana e-mail gönderirlerse, o dostlara ulaşmalarını sağlayabilirim.

İLK ÖNCE HZ. OSMAN’IN (RA) ÇOCUKLARI GELMİŞ
Önce güzellikle başlamalıyım; Madagaskar ülkesinin adı küçük Medine demekmiş.
Buraya ilk önce Halife Hz. Osman’ın çocukları geliyor ve bu adı koyuyorlar.
Hatta bunu destekleyecek bir tez; ülkede yerel dilde merhaba/selam demek olan “Selama” sözü halen daha kullanılıyor.
Bu cennet ada Hz. Âdem’in indiği yer olduğuna inanılıyor. Yine öğrendiğime göre de bu ülkede yırtıcı (aslan-kaplan) ve zehirleyici (zehirli yılan-akrep) hayvan yokmuş. Elbette yılan vs var ama zehirli cinsleri değilmiş.
Oysa onlarca türde yabani hayvan var ama zararsızlar, bu da bu adanın mübarekliğini gösterir. Dünyanın dört büyük adasından dördüncüsü olan Madagaskar ilginç bir ülkeydi. Harika bir iklimi vardı.
Daha doğrusu başkent Antananarivo bin 100 m. yüksekliğe sahipti, hava kuru ve ılıktı. Burada yazın klima kışın ise soba ihtiyacı olmazmış (ki ben şahidim).
Mis gibi hava sizi kaçta yatarsanız yatın, erkenden uyandırıyor. Her ne kadar kışsa da, gündüz hava güzel ve ılımandı. Sadece akşamları ve sabah erken saatleri üşüyorsunuz.

BİTKİ OLARAK YOK YOK!
Dünyanın en kaliteli vanilyasını üreten bu ülkede bitki adına yok yoktu. Pirinçten tutun da, ananas gibi tropikal meyvelerin envai çeşitleri vardı. Bu arada unutmadan ilave etmeliyim; bütün sebze ve meyveler orijinal ve lezzetliydi. Asılları hiç bozulmamış. Örneğin Mandalina halen daha çekirdekli ve domates dolapta olmadığı halde bir haftadan fazla dayanıyor. Bizimkilerin buzdolabında bile iki günde çürüdüğünü anımsatayım!
Orkide çiçeğinin en zengin çeşidi yine bu ülkedeymiş. Geceleri genelde yağmurlu ve gündüzleri de genelde hep güneşli.
Kendine has onlarca çeşit yabani hayvana sahip bu ülkenin en önemli sembolü ise Lemür adında bir maymun cinsiydi. Çok sevimli olan bu hayvanların başka bir canlıya hiçbir zararı dokunmuyormuş.
587 bin 40 Km² lik adanın nüfusu 20 milyon civarında.

FRANSIZLAR SÖMÜRMÜŞ

Bu nüfus, Malaylardan, Endonezya kökenlilerden, Afrikalılardan ve çok az sayıda Çinli, Arap, Hintli ve Pakistanlılardan oluşmuş. Ülkenin anadili Malgaş. En çok konuşulan ikinci dil ise Fransızca. Bunu da sömürmeye geldiklerinde zorla Fransızlar öğretmişler.
Şehirde modernlik-yeni yapılaşma-iyi binalar adına hiçbir şey bulamadım. En fazla üç adet büyük bina var başkaca da yok. Kalanların hepsi metruk yapılardan oluşuyor. İnsanların büyük bir kısmı fakir ve en büyük evleri ise 40 metrekare.Üstelik burada en az 8-10 nüfus yaşıyorlar.
Başkent aynı zamanda ülke nüfusunun dörtte birini barındırıyor (yaklaşık 5 milyon).
Tabi bu da alt-üst yapı, beslenme, barınma, yoksulluk gibi olumsuz etkenleri de beraberinde getiriyor.
Öyle ki koskoca başkentin bırakın iç yollarını, dış bağlantı yolları bile bizim en ücra köy yollarından daha kötüydü.

FRANSIZLAR GELENE KADAR ADANIN YARISI MÜSLÜMANMIŞ
Şehir içinde trafik lambası yok. (Ki buna ihtiyaçta yok zaten. Lamba koymanız için düzgün bir yolunuzun olması lazım) Sabah ve akşam trafiğinde 3 kilometrelik bir mesafeyi en az 1 saatte geçebilirsiniz. Çok ilginçtir, bu kadar yoğunluğa rağmen insanlar çok rahattı. En küçük bir el işareti ile birbirlerine yol veriyorlar ve yayalara öncelik tanıyorlardı.
Başkent 12 tepe üzerine kurulmuş. Tabii Fransızlar geldiğinde her tepeye bir kilise oturtmuş. Aslında bu ülkenin en önemli unsurları suni yapılarından çok coğrafyası ve tabiatıdır.
Dinleri sırasıyla 1-Hıristiyanlık, 2-Müslümanlık ve 3-Putperestlikten oluşuyor.
Fransızlar gelene kadar Müslüman nüfus oranı %50 iken bu oran şimdilerde %10’lara kadar düşmüş durumda.

ARSIZ FRANSIZLAR
Biraz Fransızlardan yazalım; sömürücülüğün de bir adabı bir şerefi vardır.
Örneğin Rusya Türkiye’de Kars’ı işgal edip bir müddet elinde tuttuğunda geriye geniş caddeler ve az katlı yapılaşma bırakmışlar.
Yine örneğin İngiltere sömürmeye gittiği ülkelerde hiç olmazsa alt yapı adına düzgün bir plan bırakmışlar (Örneğin geri dönüşte Kenya’da kaldım, geniş caddeler vardı ve orası da bir İngiliz sömürgesiydi!).
Ama gel gör ki Fransa sırf soygun yapmaya, çalmaya, öldürmeye, tahrip ederek çekilmek üzere gelmişler. Bunun berbat bir örneğini de Cezayir’de görmüştüm. Zorla dillerini, dinlerini değiştirdikleri gibi, insanlarını hiç acımadan öldürmüş (yüz binlerce) ve ülkeyi de yağmalamışlar.
Fransızlar o kadar arsız ki, halen daha ülkede 30 bin civarında vatandaşı var ve seçkin sitelerde yaşıyorlar. Yine o kadar hırsız ki, gerek gümrük anlaşmaları ve gerekse imtiyazlı ticareti ile Madagaskar’ı sömürmeye devam ediyorlar. Yine o kadar haramiler ki, kendi ülkelerindeki müzelerinde bulamayacağınız eskilikte otomobilleri, bu fakir insanlara satmışlar.

DEVAM EDECEK

Erol Okutucu


Okunma Sayısı: 4225
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı