“Böylesine evrensel anlamda, manen teşekkül eden bir fıtri eğitim kurumunun, bütün insanlara karşı kucaklayıcı oluşunun, önemli hususiyetler arasında yer almasıda bir realitedir. Çünkü, bu proje mahiyet itibariyle doğru İslâmdır.”
-EĞİTİMDE BEDİÜZZAMAN MODELİ-
DİZİ - 5: MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ
RİSALE-İ NUR KİTAPLARI, MEDRESETÜ’ZEHRA’NIN DERS KİTAPLARIDIR
Bediüzzaman Hazretleri, Medresetüzzehra üniversitesi projesiyle, Kur’ân ve sünnete dayalı, İslâm medeniyetini bütün yönleriyle içine alan bir menba mazhariyeti içinde olmasını hedeflemiştir.
Bediüzzaman’ın, bu niyet, arzu ve gayreti, mana âleminin tasdik ve teşvikine mazhar olduğundan, Medresetüzzehra’nın, fiilî bir yapı teşekkülünden ziyade, mana yönüyle, Risale-i Nur şaheserleri meydane gelerek, beşeriyete ve âlem-i İslâma bir mence ve melce halini almıştır.
Bediüzzaman’ın, kurmak istediği Medresetüzzehra’nın, en önemli özelliği, okutulacak ders kitaplarının, Risale-i Nur şaheserleri olması hakikatıdır.
Medresetüzzehra projesinde öne çıkan en önemli husûsiyet, bu nokta olmuştur. Onun için Bediüzzaman Hazretleri, hayatı boyunca ve hatta hayatını feda ettiği Kur’ân’a dayalı Risale-i Nur eserlerinin, te’lifi, yazılması, okunması ve yayılması yönünde çok büyük gayretler içinde oluşmuştur.
BEDİÜZZAMAN’IN ÇIRPINIŞI
Medresetüzzehra’nın, ders kitapları olarak okutulan ve okutulacak olan Risale-i Nur eserlerinin, mezkûr üniversitede okutulmasının sonucu, İslâm âleminin yanı sıra, bütün insanlığında, doğru İslâm güneşinde ısınıp kurtuluşuna vesile olması hakikati, Bediüzzaman’ın çırpınışları arasında yer almaktadır.
Bu sebeplerden dolayı, Bediüzzaman Hazretleri, tabir-i caizse, gece gündüz durmayarak, ince bir hassasiyetle, Risale-i Nur şaheserlerinin meydana gelmesi yönünde gayret ve faaliyetlerini sürdürmüş ve bunda da muvaffak olmuştur.
Cenâb-ı Hakk’ın inayetine mazhariyeti içinde, Bediüzzaman talebeleriyle birlikte, tesisine çalıştığı Medresetüzzehra oluşumunun ders kitapları olan Risale-i Nurlar’ın mahiyeti ve Bediüzzaman’ın bu muhteşem mana hareketi içindeki konumu ve eğitim projesi olan Medresetüzzehra hakkında, yapılan bir değerlendirme şöyledir:
“Bediüzzaman Said Nursî, 1878’de Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesi Nurs Köyü’nde dünyaya geldi. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim gördü. Kendisinde görülen harikulâde zekâ ve hafıza sebebiyle önceleri “Molla Said-i Meşhur” diye tanındı. Daha sonra “Zamanın Harikası” anlamında “Bediüzzaman” ünvanıyla şöhret buldu.
Talebelik yıllarında temel İslâmî ilimlerle ilgili doksan kitabı ezberledi. Her gece bunlardan birini tekrar ediyordu. Bu tekrarlar onu, Kur’ân âyetlerini derinlemesine anlamasına birer basamak oldu ve her bir Kur’ân âyetinin bütün kâinatı ihata ettiğini gördü.
1900’lü yılların başında doğuda “Medresetü’z-Zehra” adında, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir İslâm üniversitesi kurmak fikriyle hilâfet merkezi olan İstanbul’a geldi ve hayatı boyunca bu fikrini gerçekleştirmek için gayret gösterdi. Doğrudan istediği şekilde bir üniversite kuramamakla birlikte, memleketin her tarafında şubeleri bulunan yaygın bir medrese sistemi tesis etti.” (Köprü Dergisi, Risale-i Nur Enstitüsü, Bahar 2000 sayısı)
Mahiyet itibariyle “Risale-i Nur bir tefsirdir? Tefsir iki kısımdır.
Birisi: Malûm tefsirlerdir ki, Kur’ân’ın ibaresini ve kelime ve cümlelerinin mânalarını açıklar, izah ve isbat ederler.
İkinci kısım tefsir ise: Kur’ân’ın imanî hakikatlerini kuvvetli hüccetlerle açıklar, isbat ve izah ederler. Bu kısmın çok ehemmiyeti var. Birinci kısım tefsirler, bu ikinci kısmı bazan özet bir tarzda ele alıyorlar. Fakat Risale-i Nur, doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, benzersiz bir şekilde inatçı filozofları susturan bir mânevî tefsirdir.
Risale-i Nur, her asırda milyonlarca insanın rehberi olan mukaddes kitabımız Kur’ân’ın hakikatlerini, subjektif nazariye ve mütalâalardan uzak olarak, rasyonel ve objektif bir şekilde izah edip insaniyetin istifadesine arz edilen bir külliyattır.” (Barla Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, 129)
Bediüzzaman'ın ders kitapları
Bediüzzaman hazretleri, te’lif ettiği şaheserleriyle çağımızda, hayatın her safhasında, tecdit hareketinin öncülüğünü yapmıştır. Doğru islam adına te’lif ettiği, Kur’an ve sünnet yolundaki Nur’lu eserlerle faaliyetleri, evrensel anlamda, Kur’an'ın vaz dört temel esas olarak bilinen, iman, nübüvet, haşir ve adalet kavramlarını öne çıkartarak, insanlığa İslamın doğru mesajını iletmiştir.
Bediüzzaman Hazretlerinin te’lifine muvaffak olduğu ve Kur’anî eserlerden, ”Eski Said Dönemi Eserleri de, mahiyet itibariyle ”Hayatını Eski Said, Yeni Said ve Üçüncü Said olarak üç devreye ayıran Bediüzzaman Said Nursi, Eski Said Dönemi eserlerinde, Risale-i Nur’un özellikle içtimai-siyasi hayata bakan ve din-devlet-toplum ilişkilerini sağlıklı bir zemine oturtan Kur’ani ölçülerini nazara veriyor. Bu görüşlerini kamuoyuyla paylaşmak için dönemin gazetelerinde yayınlanan bazı makalelerin de bulunduğu eserde, Nutuk, Divan-i Harbi Örfi, Münâzarât, Hutbe-i Şamiye, Hutuvat-ı Sitte, Sünûhat, Tuluat, Rumuz, Lemaat gibi ilk dönem eserleri yer alıyor.” (Yeni Asya Neşriyat, yeni tanzim).
Ülkemiz ve dünya meselelerinden olan, hürriyet, demokrasi ve yönetimlere doğru istikamette yön verme istidadında olan, ilk dönem eserlerinde dile getirdiği meseleler, onun Kur’ân istikametinde, sünnet bağlamındaki fikir ve metodlara havidirler.
-Devam Edecek-