"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ne olur köyümüze su getir

24 Ekim 2013, Perşembe
‘Kurban’ için gittiğimiz Sudan’ın başşehri Hartum’a en yakın köy 1 km, en uzak köy ise 30 km mesafede. Hiçbir köyde içme suyu yok. Sadece bazı köylerde elektrik var. Elektrik hattı köylerinden geçiyor, ama trafo ve diğer masraflar olduğu için köylerin büyük bir kısmı karanlığa mahkÛm. Orada kaldığım bir gün boyunca kadınlar önüme geçip “Ne olur köyümüze su getir” diye yalvardılar.
‘Ne olur köyümüze su getir’
 
Kurban Bayramı ve kurban kesimi hazırlıkları çoktan başlamıştı Avustralya Nur Vakfı Merkezinde. Bizler bir senelik bir aradan sonra, hizmet arkadaşım Veli ile yine vekil kurban kesimi için Afrika’ya doğru yola koyulduk. Melbourn havaalanından ailemin ve kardeşlerin hayır duâlarıyla uğurlandık. Sevgili kardeşimiz ve dostumuz, Victoria eyaleti üst meclis üyesi Tayfun Eren de bizi uğurlayanlar arasındaydı.
Kurban organizasyonundaki ön çalışmaları yapmak üzere gönderdiğimiz ekip saha çalışmalarına çoktan başlamıştı.
Dubai’de verilen moladan sonra sağsalim Addis Ababa’ya ulaştık. Programımıza göre Veli kardeş Etiyopya’da kalacak, ben ise Etiyopya havayollarıyla Sudan’a geçecektim. Burası Afrika. Her an sürprizlere hazırlıklı olmak gerekiyor. Uçağımız gece geç saatlere tehir edilince, biz de ertesi günkü sabah uçağına yer ayırttık.
Etiyopya’da Nur Vakfı gönüllü çalışanlarından Etiyopya asıllı Hadra Hanım ablamız ve Sultan Süleyman kardeşimiz bizi karşıladılar. On bir kardeşi olan Sultan, biz geleceğiz diye bütün ailesini toplamıştı. Kalabalık bir aile ortamında yemeğimizi yedik. Yemeğin üzerine, merasimle ocakta kavrularak pişirilen kahvelerimizi de içince yorgunluğumuzdan hiçbir eser kalmamıştı.
Addis Ababa’ya varışımızdan bir gün sonra, Cumartesi sabah, Sudan’a uçmak üzere Etiyopya havayollarına ait pervaneli  uçağımızda yerimizi aldık. Yaklaşık iki saatlik bir uçuştan sonra başşehir Hartum’daydık.
 
ELEKTRİK VE SU BÜYÜK PROBLEM
 

Şehir merkezine en yakın köy 1 km, en uzak köy ise 30 km mesafede. Hiçbir köyde içme suyu yok. Sadece bazı köylerde elektrik var. Elektrik hattı köylerinden geçiyor, ama trafo ve diğer masraflar olduğu için köylerin büyük bir kısmı karanlığa mahkûm. Arıtılmış içme suyu şehir merkezinde olduğu için, onlar nehrin bulanık suyunu içiyorlar. Orada kaldığım bir gün boyunca kadınlar önüme geçip ‘ne olur köyümüze su getir’ diye yalvardılar. İçme suyunun şehir merkezinden kırk beş köye borularla taşınması projesi üç yüz bin Amerikan dolarına mal oluyormuş. Eğer bu paranın yüz elli bin dolarını kendileri tedarik edebilirlerse geri kalanını devlet karşılayacakmış. Düşünebiliyor musunuz, tam kırk beş köy halkı, binlerce insan, sadece yüzelli bin dolar için yıllardır pis ve bulanık bir suyu içiyorlar. İçmeseler ne yapacaklar. Hani diyorum; yüz elli bin doları kırk beşe bölsek üç bin küsur dolar yapar. Birkaç kişi birleşsek veya himmet sahibi, hayırsever, insanlarımızın bir el atmasıyla, herkes bir köyün suyuna sponsor olsa bunun sevabını, o insanların hayır duâsını ve sevincini tahayyül edemiyorum. Kalabalığı yararak, “Biz su istiyoruz. Ne olur köyümüze su getirin!” diye haykıran yaşlı nine gözümün önünden gitmiyor. Var mısınız bu hayırlı hizmete? Ben varım ve kampanyayı başlattım bile, diyorum. Sizlerden biz de varız demenizi bekliyorum. Bu hayırlı hizmet projemiz gerçekleşirse, inşallah açılışa katılıp, o insanların mutluluğunu beraber izleriz.
 
NİL, SUDAN’DA BEYAZ VE MAVİ OLUR
Bir Avustralya seyahati sırasında tanıştığımız Sudan’lı üst düzey bir yetkili tarafından uçağın merdivenlerinde karşılandırılıp, özel arabayla VIP salonuna götürüldük. Sudanlı yetkili dostumuz, yurt dışında yaşayan Sudanlılar Genel Sekreteryası sayın Dr. Karar El Tohami, bizi Nil’in iki kolu Mavi Nil ve Beyaz Nil’in Hartum’da birleştiği ve şehre ayrı bir güzellik kattığı, Kaddafi’nin inşa ettirdiği Burc El-Fatih, şimdiki adı Corinthia Otel’de akşam yemeği verdi. Meşhur Nil Nehrini görmeyi hep arzu etmişimdir. Kısmet bu güneymiş. 6640 km. uzunluğundaki dünyanın en uzun nehri Nil... Hartum, beyaz ve mavi Nil’in ilk kez buluştuğu yer. Nil Nehri denince akla ilk her nedense hep Mısır gelir, oysa Nil nehrinin en uzun ve en çok yer tuttuğu yer, Sudan’dır.
 
İLK ZİYARET YERİMİZ
Sudan’da bulunuş gayemiz, Avustralya Nur Vakfı ve Yeni Asya Vakfı’nın ortaklaşa gerçekleştirdiği Afrika Kurban Organizasyonuydu. Avustralya Nur Vakfı olarak, buradaki Müslüman halka kurbandan başka yardımlarda sunmak istiyorduk. İlk ziyaretimiz ‘Maazin International Woman Organization’a oldu. Bu kuruluş, Sudan’daki yetim çocuklara ve kimsesiz kadınlara destek vermek amacıyla kurulmuş. Vakıf sorumluları tarafından bizlere bir brifing verildi. Vakfımız adına derneğe yardımda bulunduk ve başka bir yardım kuruluşunu ziyaret etmek üzere ayrıldık.
SABAH NAMAZI SONRASI HOPARLÖRLERLE TEŞRİK TEKBİRLERİ BAŞLADI
Bayram sabahı... Gurbetteyiz... Sabah erken kalkıp, Sudan’da bayram yapacağız. Geçen sene Etiyopya’da, bu sene de Sudan’da bayram yapmak varmış nasipte.
Afrika’da, Arap Yarımadası’nda bayram namazı açık alanda, o mahallin en geniş meydanında kılınıyor. Biz de olmasa da diğer İslâm memleketlerinde yaygın bir uygulama. Sabah namazından itibaren, hoparlörlerle teşrik tekbirlerine başlanıldı. Yüzlerce insan; erkekler, kadınlar ve çocuklar herkes bayram namazındaydı. Bize de ön safta, 45 köyden sorumlu olan muhtarın yanında yer ayrılmıştı. Tabi bütün gözler benim üzerimde. Yüzlerce siyah tenli insanın arasında bir beyaz insan.
 
İMAM NE DEDİ?
Bayram namazını eda ettikten sonra imam, “Aramızda Avustralya’dan bir kardeşimiz var. Buralara kadar sizler için gelmiş” deyince yüzlerce insan benimle tokalaşmak ve hoşgeldin demek için etrafımı sardı. Aman Ya Rabbi! Bu ne sevgi seli, bu ne muhabbet. Hayatımda ilk kez bu kadar insanla tokalaşmıştım. Tokalaşmaktan elim yoruldu desem mübalâğa etmiş olmam. Dahası, herkesin önünde bir de şilt vermezler mi bana. Kocaman, pembe bir şilt. Bir taneyle de kalmadılar tabi. Kurban dağıttığımız her köy için ayrı bir şilt. O kadar alçak gönullü, o kadar masum, o kadar fakir ki  bu insanlar, gözyaşlarımı tutmak mümkün değildi.
 
ÇAMURDAN EVLER
Ziyaret ettiğimiz bu ikinci kuruluş da, Hartum’un dış mahallelerinde yaşayan insanların, birkaç ay önce yaşanan sel felâketinde evlerini kaybettiklerini ve çaresiz durumda olduklarını öğrendik. Bu durumu bizzat görmemizi istediler. Ve gittiğimizde gördük ki, durum gerçekten içler acısı. Fakir halk, imkânları olmadığı için evlerini çamurdan inşa etmişler ve tabiki bu çamur evler, şiddetli yağmurlara dayanamayıp yıkılmış. Kendilerine nasıl bir yardımda bulunabiliriz, diye sorunca kalıp blok biriket yapan bir makinaya ihtiyaçları olduğunu söylediler. Bu makineye sahip olurlarsa insanlar kendilerine yağmura dayanıklı evler yapabileceklerdi. Biz de Avustralya Nur Vakfı olarak bu taleplerini kabul ettik. Sel felâketi yaşayan iki köye bu makinalardan hediye ettik.
 
BİR DE SAĞLIK PROJESİ
Geçen yıl YUHİB toplantısında, Dr. Aytekin Coşkun tarafından Afrika’da seyyar sağlık hizmeti verilmesi konusu gündeme getirilmişti. Sudanlı yetkililerle yaptığımız ikili görüşmelerde böyle bir projenin çok önemli olduğunu, Sudan hükümeti olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirttiler. Projemizin amacı Sudan ve Etiyopya’da kırsal kesimde yaşayan ve sağlık imkânlarının kısıtlı olduğu bölgede fakir halka sağlık hizmeti sunmak. Türkiye’den gönüllü olarak katılacak sağlık ekibinin sponsorluğunu Avustralya Nur Vakfi üstlenecek. Bu hayırlı hizmet teşebbüsü bizleri şimdiden heyecanlandırıyordu.
 
BURUK SEVİNÇ
Kurban sevinci için gittiğim Sudan’dan buruk duygularla ayrıldım. Onların o hali beni derin düşüncelere sevk etti. İnsanî hayat endeksine göre dünyanın en yaşanabilir memleketinden en alt sıralardaki başka bir memlekete gittiğinizde görebiliyorsunuz dünyanın başka köşesindeki insanların en temel ihtiyaçlarını hâlâ karşılayamadığını.
Kesilen kurbanın başında hisse için münakaşa eden o insanları görünce, bizim BBQ partilerinde biraz daha ye, biraz da şu etten ye, tartışmalarımız geldi aklıma ve kendimden utandım. Kurban eti alamayan köylerin ahalisinin sitemini “seneye inşallah sizin köyünüze de göndereceğiz kurban eti” diyerek teselli edebildik.
 
DEVAM EDECEK
 
Sudan’dan Geliyorum
FATİH YARGI
[email protected]
 
Okunma Sayısı: 1983
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aysegul Koyu

    24.10.2013 00:00:00

          Bizde variz insAllah,elimizden geldigi kadar yardimci olmaya haziriz.Bu bizim insanlik vazifemiz
           Rabbim bizden hesab soracak.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı