Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) üyesi Van Milletvekili Burhan Kayatürk, Rusya Parlamentosu Duma’nın Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı ve AKPM Rusya Grubu Başkanı Aleksey Puşkov'la görüştü.
DİZİ YAZISI: RUSYA'DA RİSALE-İ NUR DAVALARI - 11
CEVHER İLHAN - cevher@yeniasya.com.tr
***
DİYANET, “NUR RİSALELERİ, KUR’ÂN-I KERîM’İN HAKİKATLERİNİ İZÂHTAN İBÂRETTİR”
Konuyla ilgili yapılan hukukî çalışmaların başında, Rusya’daki dâvâları yakından tâkip eden Ankara Barosu avukatlarından Av. Murat İpek’in, Diyanet İşleri Başkanlığı ile İçişleri ve Adalet Bakanlıkları’na yaptığı müracaatlarda aldığı cevaplar geliyordu.
Av. İpek’in, 17 Temmuz 2013 tarihli dilekçesine, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Ağustos 2013 tarihli ve 69942030-105 746 sayılı “Başkan adına Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük” imzalı cevabında şu ibâreler yer almaktaydı:
“Risale-i Nur Külliyatı’, İslâm itikadı ve İslâm ahlâkı ile ilgili temel konulara dair, belli âyetlerin ve bunlara bağlı olarak ilgili hadislerin tefsiri niteliğindeki eserlerden oluşmaktadır.
“Bu eserler, İslâm itikat ve ahlâkını öğretmeyi amaç edinmekte, içeriklerinde İslâm dininin esaslarına ve uygulamalarına aykırı ifâdeler yer almamaktadır.
“Anılan Külliyat, geçmiş yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından incelenmiş ve eserlerle ilgili olarak 31.07.1959 tarih ve 416 sayılı; yine 09.06.1960 tarih ve 203 sayılı kararları almıştır.
“Kararlarda özetle; ‘sözkonusu eserlerin, Kur’ân-ı Kerîm’in hakikatlerini izâhtan ibâret olduğu; okunmalarının dinî ve hukukî açılardan bir sakınca taşımadıkları’ ifâde edilmiştir. Bilgilerinizi rica ederim.”
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI, “ULUSLAR ARASI NURCULUK CEMİYETİ’NE KAYITLARIMIZDA RASTLANMAMIŞTIR”
Yine Av. Murat İpek’in 31.07.2013 tarihli dilekçesi üzerine, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın 27.08.2013 tarihli ve 68303338-622.03-3021 sayılı cevabında, “Uluslararası Nurculuk Cemiyeti’ adıyla faaliyet gösteren bir derneğe kayıtlarımızın tetkikinde rastlanmamıştır” sonucu açıklanıp, “Nur Talebelerinin teşkilât ve dernek olmadıkları” resmen tescil edildi.
ADALET BAKANLIĞI, “RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NIN YASAK OLDUĞUNA DAİR HERHANGİ BİR BİLGİ VE BELGE YOK”
Ayrıca, Doç. Dr. Meracov İlkhom’un vekili olarak Av. Murat İpek’in, 31.07.2013 tarihli dilekçesine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 09.09.2013 tarihli ve 19120602-659-0555-2013/1298/56154 sayılı “Bakan adına Genel Müdür Vekili Hâkim Metin Kıratlı” imzalı cevabî yazısında, “Risale-i Nur Külliyatı hakkında; Türkiye’de derdest bir dâvâ veya soruşturma dosyası bulunup bulunmadığı, Yargıtay tarafından onanmış veya temyiz edilmeksizin kesinleşmiş beraate yönelik mahkeme kararı bulunup bulunmadığı, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 25’inci maddesi gereğince verilmiş yasak kararı bulunup bulunmadığı hususlarında herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı” bildirildi.
RUSYA PARLAMENTOSU DIŞ İLİŞKİLER KOMİSYONU BAŞKANI İLE GÖRÜŞME
“Nur Risaleleri’nin “aşırıcılık”la hiçbir alâkası yoktur”
Bu arada (2012’de) Ankara’da Yeni Asya bünyesinde hukukçulardan ve süreci yakından tâkip edenlerden oluşan bir heyetin hazırladığı “Rusya’da dâvâlarda tamamen haksız olarak yasaklanan Nur Risaleleri ile mağduriyete uğrayan Nur Talebelerinin bu ülkedeki hizmetleri”ne dair kapsamlı bir mektup yine Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) üyesi Van milletvekili Burhan Kayatürk’ün imzasıyla Rusya Parlamentosu Duma’nın Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı ve AKPM Rusya Grubu Başkanı Aleksey Puşkov’a gönderildi.
İngilizce ve Rusça olarak kaleme alınan mektupta, özellikle Bediüzzaman’ın eserlerinde, mahkemelerdeki müdafaalarında her halûkârda barış ve insanlığa vurgu yaptığı, insanların ve halkların kardeşliğini, insan haklarını, demokratik hürriyeti, hukuku şiâr edindiği, Nur Talebelerinin ilmî çalışmalarında hiçbir zaman “aşırıcılık yanlısı” olmadıkları, daima olumlu davrandıkları; hizmetlerinin teröre bulaşan “aşırı akımlar”la ve bilimsel çalışmalarının “aşırı aktivite” ile karıştırmasının hiçbir mesnedinin olmadığı hülâsa edildi.
Temel İslâmî ilimlerin yanı sıra fen - müsbet ve sosyal ilimleri de tahsil eden Bediüzzaman’ın, bölge ülkelerinin barış ve birlik içinde ortak maddî ve mânevî kalkınmalarına zemin teşkil edecek ve Asya’daki halkların kültürel, ekonomik yardımlaşmayla işbirliklerini geliştirecek zemini oluşturma perspektifi nazara verildi.
Peşinden o sırada Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türkiye Grubu Başkanı olan Mevlüt Çavuşoğlu’nun devreye girip durumu bildirmesiyle bizzat Puşkov’la Avrupa Asamblesi’ndeki odasında görüşen Kayatürk, Rusya’da soruşturmalara ve tâkibata uğrayan Nur Risaleleri’ni bilen bir parlamenter olarak Nur Risaleleri’nde asla şiddet ve radikalizm olmadığını, sulhla imanî, İslâmî ve ahlâkî tebliği esas aldığını, Nur Risaleleri’ni okuyanların çalışmalarının tamamen ilmî, fikrî, ahlâkî ve mânevî olduğunu açıkladı.
Avrupa’da özellikle insan hakları ve hürriyetleri konusundaki perspektifi ve çalışmalarıyla saygı duyulup itibar edilen, doğrudan Rusya Devlet Başkanı ve Başbakanıyla görüşüp Avrupa Birliği, İslâm dünyası ile Rusya arasında barış ve işbirliğini tesiste önemli rol oynayan bir diplomat -parlamenter olarak tanınan Aleksey Puştov'dan Nur Risaleleri’nin yasaklanması emrivakisinin âcilen kaldırılmasını; ve topluma, gençliğe imanî telkinatta bulunan, hiçbir suretle devletle, siyasî - dünyevî iş ve organizasyonlarla alâkası olmayan Nur Talebelerinin tâkibata uğratılmalarının sona erdirilmesini talep etti.
Puşkov ise düşünce ve ifâde hürriyeti konusunda kendisiyle aynı kanaatte olduğunu, konuyla yakından ilgileneceğini, bunun için söz konusu yargılamaların hangi şehir ve bölge mahkemelerinde görüldüğüne dair bilgileri ve dâvâlarla ilgili dokümanları ve belgelerin kendisine gönderilmesini istedi.
Bunun üzerine Burhan Kayatürk, -sözkonusu mektuptan sonra- öncelikle Rusya’da açılan ve devam eden dâvâları tek tek sayılıp sürecin özetlendiği rapor, belge ve dokümanları bizzat kendisine bizzat verdi.
Görüşmede, iman ve ahlâk ilminden ibâret olan Nur Risaleleri’nin, güzel hasletleri ve yüksek seciyeleri ders verdiğini; emniyeti, asâyişi ihlâl eden, toplumlarda kargaşa ve anarşiye sebebiyet veren serseriliği reddettiğini; Nur Talebelerinin idâre ve emniyetin tesisine çalıştıklarını, anarşi ve terörden sakındırdıklarını, itham edildikleri şiddetle ve terörle hiçbir ilgilerinin olmadığını belirtti.
-DEVAM EDECEK-