"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sudan’da Lemaat dersi

24 Nisan 2014, Perşembe
Sudan Sağlık Bakan Yardımcısı Hassan Babbiker’in daveti üzerine evine gittik. Yanımızda götürdüğümüz Arapça Lemaat risalesini verdik. Bize sesli olarak ders yaptı. Ve ilk cümlesi, ’’Uzun zamandır böyle birşey okumadım’’ oldu. Risale-i Nur kendini orada da ispat etti.
Böylesini okumamıştım

Sudan Sağlık Bakan Yardımcısı Hassan Babbiker’in daveti üzerine evine gittik. yanımızda götürdüğümüz Arapça Lemaat risalesini verdik. Bize sesli olarak ders yaptı Ve ilk cümlesi, “uzun zamandır böyle bir şey okumadım’’ oldu. Risale-i Nur kendini orada da ispat etti.

AMİN DEMEDEN ÖNCE...
Amin demeden önce elleri birbirine vurup ondan sonra yüzlerine götürüyorlar. Buraya has bir olaymış ve samimiyeti arttırıyormuş. Biz nasıl tesbihat yaparken ‘şer’ kelimesi geçtiğinde ellerimizi ters çevirerek şerlerin yere refüze olmasını dileriz, onlarda âmin derken ellerini birbirine vuruyorlar sonra yüzlerine sürüyorlar.
Sudan halkının büyük bir kısmı Maliki Mezhebine tabi. Cami ziyaretinden sonra kapıda satılan ve Sudan’a has tespihlerden aldık. Tekrardan arabamıza binerek mavi Nil Nehrine doğru yola çıktık.
Phonecia Restaurant’a girdik. Taze sıkılmış mango suyunu ilk defa içme fırsatım oldu. Mango, sarı ve yeşil olmak üzere 105 çeşidi olan, kavun benzeri bir meyve. Bize suyunu sıkarak getirdiler. Nektarını mı içtik suyunu mu içtik anlamadım. Çok yoğundu. Ne kadar içine buz ve su koyduysamda yoğunluğu azalmadı. İşte, “alışmadığımız yoğun lezzet” dedim. Sebep bizim alıştığımız, sulandırılmış meyve suları olduğundan, bana çok yoğun geldiği için içemedim.

CENNETTEN ÇIKAN NEHİR

Sonraki durağımız Nil nehrinin, Uganda ve Etiyopya’dan gelen kollarının birleştiği yerdi.
Bediüzzaman Hazretlerinin cennetten çıkan suyu taşıyan nehir olarak bize anlattığı Nil- i Mübarekten elimize aldığımız suyu iyice içtik. Şifa niyetine, Cennetten çıkmış olması niyetine. Elhamdülillah.
Sonra Sudan’a has, çay bahçesinde tütsüler eşliğinde çayımızı ve kahvemizi içtik. Sudanlı gençlerle tanıştık, onlara Nur hakikatlerinden kitaplar verdik. Bakalım daha neler yaşayacaktık.
Bizim sorumlumuz Sudan Sağlık Bakan Yardımcısı Hassan Babbiker ile de tanışma ve çay bahçesinde oturma fırsatı oldu. Akşam evine dâvet etti. Öğleden sonrada, Sudan halkının İngilizlerle hürriyet ve bağımsızlıkları için savaştıkları yere gittik. Orada İngilizlerin Nil Nehrinden gelerek çıkartma yaptıkları gemi kalıntısı ve topraktan yapılmış siperleri gördük. Hâlâ orijinal şekilde duruyorlar.  Elli İngiliz askerine karşı dokuz bin Sudanlı Müslüman kardeşin şehit edilişini anlattılar. Emperyal güç olan İngilizler yıllarca Sudan’ı sömürmüş.  O günleri genç nesillere anlatabilmek için, o kalıntıları saklıyorlar.
Sizlere ansiklopedik bir bilgi aktarmak istiyorum. Muhammed Ahmed el-Mehdi, etrafına topladığı kuvvete “ensar”, hareketine de “ensar hareketi” adını vermiş. Mehdi’nin hareketi kısa zamanda geniş bir alana yayılmış. Onun hareketini bastırmak için gönderilen ordular yenilgiye uğratılmış. Ensar hareketi gösterdiği başarılarla hâkimiyetine aldığı topraklar üzerinde ayrı bir yönetim kurmuş. Mehdi, 22 Ocak 1885’te ölmüş ve yerine geçen oğlu Abdullah bin Muhammed, Omdurman’da Herbert Kitchner adlı İngiliz generalin komutasındaki Mısır kuvvetlerine yenilmiş. Daha sonra İngiliz güçler, Mısır’daki yönetimin yanlış uygulamalarını düzeltmeyi amaçladıklarını ileri sürerek 1899’da Sudan’a girmişler. İngilizler ilk iş olarak Muhammed Ahmet Mehdi’nin başlattığı hareketi tamamen dağıtmışlar. 1920’lerin başlarındaki isyan hareketleri başta İngiliz yönetimini sarsar gibi olmuşsa da ilerleyen birkaç yılda bastırılmış. Sudan 1 Ocak 1956’da bağımsızlığını elde edinceye kadar İngiliz işgalinde kalmış.

İSRAF VE FAKİRLİK NASIL YANYANA OLUR?
Akşam yemeği için Amwaj Restaurant’a gittik. İlk fark ettiğim, fakirliğin diz boyu olduğu bir ülkede, masalarda yemek sonrası atılanları görünce aklım durdu, şaştım kaldım. “İsraf ve fakirlik yanyana, nasıl olur ya Rabbi” dedim, inanamadım. Meselenin İslâm ahlâkı ile bağlantılı olduğunu açıkça görülüyordu. Eğer yaşantımızda İslâmî prensipler eksikse israf  da orada. Avrupa’da böyle bir durumu görmeniz çok azdır ya da göremezsiniz. Geldiğimiz nokta; İslâm’ı bilerek yaşamak -başta ben olmak üzere- hepimizde eksik oluşunun yan etkileri bunlar. Allah (cc) bize İslâm’ı gerçek olarak yaşamayı nasip etsin. Akşam yemeği sonrası dâvete icabet ettik.
Hassan Babiker in evindeyiz. Evini, yaşantısını, ailesini görmemiz için dâvet ettiğini ifade etti. Biz de nazik dâvetini kırmamıştık, çok güzel ağırladı. Allah razı olsun. Biz de yanımızda götürdüğümüz Arapça Lemaat Risalesini verdik. Bize sesli olarak ders yaptı. Ve ilk cümlesi, ’’uzun zamandır böyle bir şey okumadım’’ oldu. Risale-i Nur kendini orada da ispat etti.
Çok memnun kaldı. Yakın dostu ve doktoru kardiyoloji uzmanı arkadaşı da kitaplara çok ilgi gösterdi. İngiltere’de eğitim almış Sudanlı doktor. Kısacası o günümüzü yoğun geçirdik, hayırlısı inşallah.

KİMSE EVİNİN ÖNÜNÜ TEMİZLEMİYOR
Otelimizden ayrılarak yola koyulduk. Hedefimiz El-Düveym ilçesine giderek bizi bekleyen hastalarımıza kavuşmak. İlk etapta yedi Âyetel Kürsi, üç İhlâs, bir Nas ve Felak Sûresi okuyarak yola çıktık. Tabiî önce yeleklerimizle topluca Kanon Otel önünde fotoğraf çektirdik.
Gerçekten yol boyunca karışık ve düzensiz bir trafik akışı, küçük pırpırlı motorlar, beyaz giyimli trafik polisleri, kumlu ve eski model arabalar, toz, karmaşa, eşek arabaları -ki, çok vardı- motor ve bisikletler.  Yol boyunca mango, meşrubat satıcıları, kısacası fakirlik. Kanalizasyon sistemleri yok, o yüzden evlerin önlerinden kanalizasyon akıyor. Fakat işin garibi kimse evinin önünü temizlemek adına  bir şey yapmıyor, manzara çok kötüydü.
Şehirden uzaklaştıkça tek katlı kerpiçten yapılmış evlerle karşılaşıyoruz. Bu evlerin merkezinde, her yerleşim yerinde aynı tip ve renkte cami var.  Daha sonra çorak topraklar ve  kuraklık. Sık sık ötelere baktığınızda serap görmeniz çok tabiî.
Sık sık polis kontrolü yaşadık. Sudanlı mihmandarımız Ahmed Salah  sayesinde ilerleyebiliyoruz. İlçeler arası geçişte dahi kontrol noktaları var. İsimlerimizi ve pasaport numaralarımızı aldılar.
Yol boyunca Türklerin biriket ve tuğla atölyeleri var. Biriket yapımı tamamen Türklerin uhdesinde. Ayrıca evler yavaş yavaş kerpiçten birikete dönmeye başlamış.
Yol boyunca  zayıf, cılız, deve, inek ve keçiler gördük. Su var, ama suyun dağıtımı yok. O yüzden suyun dağıtımı çok önemli gibi gözüküyordu.

EĞİTİMİN ÜLKEYİ DEĞİŞTİRECEĞİ ÇOK AÇIK

Yine yol boyunca susuzluktan ölmüş hayvanların kurumuş leşleri ve kemikleri vardı. Çok sayıda olması dikkat çekiciydi. Susuzluktan mı, yoksa trafik kazasında dolayı mı ayırt etmek zordu, anlayamadık.
Yol boyunca bir adet (şeker kamışı) şeker fabrikası vardı, tek rastladığımız fabrika da buydu.
Nil Nehri aslında bu coğrafyaya hayat vermesi gerekirken boşa akıyor gibi. Su rejimi ve tarım yapılması elzem. Asıl problem birilerinin bu insanlara bunları öğretmesi gerek, bilmiyorlar. Eğitim bu ülkenin kaderini çok hızlı değiştirebilir.
Nil Nehri o kadar büyük ki, bazı yerlerde adeta göl olmuş ve üzerinden uzun bir köprüden geçiyorsunuz. Durduk, elimizi yüzümüzü Nil’in suyu ile yıkadık. Dışarıda yüzünüzü yakacak tarzda sıcak hava var zira.
Artık neredeyse bekleyen hastalarımıza ulaşmak üzereyiz. Khartoum’un ikinci büyük ilçesi El-Düveym’e vardık sonunda. Belediye başkanı ve yetkililer bizi karşıladı. Hoş sohbet sonrası, hemen mango suyumuzu içerek misafirhaneye gittik. Üniversite hocalarının kaldığı bir yer burası. Beş gün bizimdi. Dört odasına yerleştik. Malzemelerimizi hazırladık. Elektrik ve su sorunumuz yoktu. Namazlarımızı cemaatle kılıyoruz. Kısacası El-Düveymliler ile yarın sabah karşılaşacağız inşallah. Hastaneye giderek yarının hazırlığını yapmak üzere çalışmaya başlıyoruz.

“Sudan’a Sağlık Hizmeti Projesi” Avustralya Nur Vakfı’nın sorumluluğunda Türkiye’den bizim de içinde bulunduğumuz Gönüllü Hekimler Birliği’nin müşterek organize ettiği bir çalışma oldu. Bu açıdan başta Avustralya Nur Vakfı Genel Koordinatörü Fatih Yargı Bey olmak üzere çalışma ekibini böylesi güzel bir hizmeti organize ettikleri ve hayra vesile oldukları için tebrik ediyor, yeni çalışmalarda yine birlikte olmayı arzu ediyoruz.
FATİH YARGI [email protected]

Devam edecek


SUDAN NOTLARI
AYTEKİN COŞKUN
[email protected]





Okunma Sayısı: 4132
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı