"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Arakanlılara elimizi uzattık

27 Ekim 2017, Cuma 08:28
Avustralya Nur Vakfı, Bangladeş’teki Arakan kampına gitti.

Gezi: Fatih Yargı

Budist fanatiklerin ve Myanmar ordusunun evlerini yakıp yıktığı, insanları diri diri toprağa gömdüğü Arakan’lı Rohingya Müslümanlarının acılı ve ıztıraplı haberlerini gazetelerde okuyor, haberlerde üzülerek izliyorduk. Avustralya Nur Vakfı olarak bizler, bu mazlûm Müslüman halk için mutlaka bir şeyler yapmalıydık. Hemen kolları sıvadık ve vakfımıza ait olan üç adet cami ve şubelerimizde ve sosyal medyada yardım kampanyası başlattık. Kampanyamıza gerek Türk toplumu gerekse diğer Müslüman topluluklar büyük ilgi gösterdiler. Allah hayırlarını kabul buyursun inşallah. Toplanan yardımları yerine ulaştırmak için, şahsım, vakfımızdan Süleyman kardeşimiz, Pakistan asıllı Şahid ve değerli eşi Rubina Ablamızla birlikte yola koyulduk.

Biraz da yol arkadaşlarımdan bahsedeyim. Süleyman; cemaatimizin müdavimlerinden, çok hayırsever bir kardeşimiz. Bu projemizi duyunca katılmak istediğini iletti. Şahid ve Rubina Ablamız da maşallah Darülaceze çalışanı gibiler. Nerede bir hayır işi var bu muhtereme ablamız orada. Kendisiyle tanışmamız daha doğrusu onun bizi bulması, Mayıs ayında Somali’deki kuraklık felâketi için gerçekleştirdiğimiz yardım kampanyası dolayısıyla olmuştu.

Kendisi Melburn’da bir çok yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışmış ve geniş çevresiyle o kuruluşlar adına yardım kampanyaları yönetmiş bir ablamız. Somali için yardım kampanyamızı duyan Rubina, beni arayıp Somali’deki açlık felâketi için çok üzüldüğünü; bizim başlattığımız kampanyayı duyunca çok sevindiğini, kendisinin de bu kampanyada görev almak istediğini hatta kendi eliyle pişireceği yemeklerle bir yardım gecesi düzenleyebileceğini heyecanla anlattı. Kendisine bundan mutluluk duyacağımızı ve böyle bir gece için mekân temini vs. her konuda yardımcı olmaya hazır olduğumuzu söyledik. Rubina Ablamız o gece Somali için yaklaşık yüzbin TL bağış topladı.

Ablamıza; “Sen bizi tanımıyorsun. Daha önceden birlikte çalıştığın hayır kurumları üstelik bir sürü de Pakistan asıllı kurum varken niye bizimle çalışmayı tercih ettin? Bu güven nasıl oluştu?” diye sorduğumuzda, “Ben sizin hizmetlerinizi takip ediyordum. Sizinle tanıştıktan sonra da ‘İşte şimdi aradığım insanları buldum’ dedim ve sizinle çalışmaya karar verdim” dedi. İşte bu ablamız bu kez de Rohingya Müslümanları için koyuldu yollara. Kapı kapı gezip bu mazlûm halk için yardım topladı. Topladığı yardımları da bize teslim etti. Bize, “Ben ve eşim sizinle Bangladeş’e gelmek istiyoruz, ama biz de sizin gibi kendi masraflarımızı kendimiz karşılamak kaydıyla” dedi. Rubina Ablamız, bu kampanya için beş bin dolar değerinde bir gerdanlık getirdi ve bu gerdanlığın bir hayırsever tarafından Rohingya Müslümanlarına bağışlandığını söyledi. Sonradan öğrendik ki o gerdanlık, kendisine yıllar önce hac hediyesi olarak eşi tarafından verilmiş. O kadar mütevazi o kadar cömert bir ablamız.

AirAsia Havayolları ile sekiz saatlik bir uçuştan sonra Malezya’nın başşehri Kuala Lumpur’a vardık. Beş saatlik bir beklemeden sonra aktarmalı olarak yaklaşık olarak dört saat uçtuktan sonra gece yarısı Bangladeş’in başşehri Dakka’ya vardık. “Havalimanları bir ülkenin aynasıdır” diye bir söz vardır. Bir ülke hakkındaki müsbet veya menfi ilk intiba orada oluşmaya başlıyor.

Dakka Havalimanı’nda vize işlemleri ve otel transferi derken saat sabah iki buçuğa geliyor ve biz ancak istirahate çekilebiliyoruz. Sabah namazını kılıp kahvaltımızı yaptıktan sonra kaldığımız otelin önünde gece yarısından itibaren kurulmaya başlayan sebze ve meyve pazarını geziyoruz. Pazar yeri yerlere atılmış poşetler ve sebze-meyve artıklarıyla pislik içerisinde… O güzelim meyve ve sebzelerin yanında bu çirkin görüntüler… İnsanın aklına hemen “temizlik imandandandır” hadisi geliyor. 

Tekrar otelimize dönüp eşyalarımızı toplayıp mülteci kamplarının olduğu bölgeye gitmek için havalimanına yöneliyoruz. Dakka için, gördüğüm şehirler içinde trafiği en kötü olanı diyebilirim. Ne İstanbul trafiği, ne Tahran trafiği, ne de Bangkok trafiği… Dakka trafiği yanında onların esamesi bile okunmaz. Yoldaki trafiğin dörtte üçünü Rikşalar oluşturuyor. Rikşa: Üç tekerlekli, motorsuz, küçük fayton tarzı bir ulaşım aracı. 

Novo Havayolları’nın pırpırlı uçağıyla Cox Pazar’a hareket ediyoruz. Cox’s Pazar: Uçakla elli dakika uçuş mesafesinde. 

Havalimanı’ndan bindiğimiz tuk tuk ile otelimize gidiyoruz. Cox’s Pazar sahiliyle meşhur, turistik bir kasaba. Yüz yirmi kilometre kesintisiz kumsal sahiliyle dünyanın en uzun denizine sahip. Akşam namazı ve yemeğin ardından bize buralarda rehberlik edecek ve projeleri birlikte gerçekleştireceğimiz arkadaşlarla buluşuyoruz.

Bangladeşli bu kardeşlerle Rohingya mültecileri için ne tür yardım yapabileceğimizin görüşmesini yapıp istirahata çekiliyoruz.

Cox’s Pazar şehir merkezinde, başıboş gezen inekler ve buzağılar dikkatimizi çekiyor. Şehirde Hindu nüfus çok mu? Yollarda, çarşıda pazarda başıboş gezen bir sürü inekler var, diyorum. Mihmandarımız “Hindu nüfusu çok az. ama bizde şöyle bir batıl inanç yerleşmiş: ‘Kim sahipsiz ineğin etini yerse o kişi hemen ölür’. Yoksa insanlarımız normalde inek eti yiyorlar ve evlerinde inek besliyorlar.” Ben de: Tamam öyleyse sen bize kamyon ayarla, biz de bu hayvanları toplayıp Rohingya mültecilerinin kampına götürüp orada hayvanları kesip etini dağıtalım diyorum. “Olmaz  arkadaş. Hapse mi girmek istiyorsunuz?” diyor, mihmandarımız. Niye? biz kendimizi işte gönüllü olarak feda ediyoruz, ölürsek biz öleceğiz deyince de “Olmaz, çünkü güvenlik kuvvetlerimizde de bu batıl inanç var” diyor. Bu asırda böyle batıl inanç… Pes doğrusu. Millet aç, hayvanlar başıboş. 

Cumartesi sabah namazımızı kılıp Rohingya Müslüman mültecilerinin yaşadığı kampa doğru hareket ediyoruz. Kamp yerleri Cox’s Pazar’dan iki saat uzaklıkta. Kahvaltı molası verdiğimiz yerde ‘Sınır Tanımayan Doktorlar’ gurubuyla karşılaşıyoruz. Dünyanın farklı ülkelerinden, burada yaşanan insanlık dramı için gelmişler. 

Okunma Sayısı: 1918
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı