"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya bayrağı Avustralya’da da dalgalanıyor

18 Aralık 2018, Salı 01:18
Okuyucularımız yaklaşık 50 senedir Yeni Asya bayrağının Avusturalya’da dalgalanması için fadakârane uğraşmışlar ve bu dâvâyı gelecek nesillere teslim edebilmek için çabalamaya devam ediyorlar.

“Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz ahirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz. Kâinatın kuvveti toplansa bizi yüksek Üstâd Said Nursî’den ve Risale-i Nur’dan ve bizi bizden ayıramazlar. Zira biz Kur’ân’a hizmet ediyoruz ve edeceğiz. Ahiret hakikatine inandığımız için, mânevî olan bu bu sevgi ve tesanüdümüzü elbette hiçbir kuvvet sökemeyecektir. Çünkü bütün Müslümanlar saadet-i ebedîye makarrında toplanacaklardır” sözleriyle başlamak istiyorum. 

Avusturalya’ya geldiğim ilk günden itibaren hissettiğim Nur kardeşliğini nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Dünyanın diğer ucunda dahi olsa Nur kardeşiliğinin sıcaklığını hissetmek çok büyük bir nimet olsa gerek diye düşünüyorum.

Avusturalya hikâyem üniversiteden mezun olduktan sonra başladı. Dünyevi meşgale nev’inden olan hedeflerlerime daha rahat gidebilmek için dil öğrenmek hem de eş zamanlı hizmetlerde olabilmek istiyordum. Dil öğrenirken hizmetlerle hemhal olabileceğim ülke araştırmalarına girdikten sonra Avusturalya’ya Melbourn’e gitmeye karar verdim. İlk gün benim için biraz farklı olacağını hatta kültür şoku yaşayabileceğimi bu neden endişelenmemem gerektiğini tekrar tekrar söyleyen eğitim danışmanımın sözleri kulaklarımda çınlıyordu. Fakat daha uçaktan iner inmez hizmete ömürlerini adamış Fatih Yargı abi ve eşi Ayten Abla’nın samimi karşılamalarının ardından kendimi bir anda Türkiye’ye gelmiş gibi hissettim. “Galiba daha kültür şoku için erken belki gün geçtikçe hissederim” diye düşündüm.

Fakat Allah razı olsun onlardan ki desteklerini gün geçtikçe daha da hissetiriyorlardı. Avustralya’da dershaneye girdiğimde, İzmir’den ayrılırken beni en çok etkileyen ve ayrılması en zor olan dershaneme, kardeşlerime ve ablalarıma kavuşmuşmuş gibi hissettim. Bir çok şefkat kahramanı ablalarımızın sıcaklığıyla huzur, yaptıkları leziz anne yemekleriyle samimiyet buldum. Allah razı olsun onlardan ki ilk deneyimlerimi yaşarken bir çok fedakâr ablamız sayesinde belki de kültür şoku yaşamadım. Adeta dershanelerimiz ve cemaatimiz biz nerede olursak olalım küreleri birbirine bağlayan uhuvvet sırrını yani Risale-i Nur kardeşliğini bize hakkalyakin hissettirdiğini tekrardan idrak ettim.

 Avusturalya’da ilk olarak Pazartesi dersine katılma fırsatı buldum. Derse gelen ablalarla tanışmamızın ardından derse başlandı. Tabii ders başladı başlamasına ama ben sadece bir kaç kelimeyi anca anlayabildim. Pazartesi günleri bir çok milletten gelen kardeşlerimizin istifadesine açık olabilmesi için İngilizce Risale-i Nur dersi yapıyorlarmış. Yapılan müzakereli dersin ardından bir kardeşin hayret dolu sözleri beni oldukça etkiledi. ”İman hakikatleri ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Ben hayatım boyunca böyle güzel misaller duymadım. Bu kitap yazılmamış, yazdırılmış adeta” diye hayretler içinde Risale-i Nurlara hayranlığını dile getiriyordu.

Başka bir ablamız ise ders yapıldığı esnada heyecana gelip “Sübhanallah, sübhanallah” sözleriyle derse katılıyordu. Avusturalya’da ilk günüm bitmişti bile. Hızla akan zamanımı iyi değerlendirmeli, plan yapmalı,  bu hakikatleri daha çok okumalı ve daha iyi neşretmeliydim. Derse gelen ablalarımız çeviri Risale-i Nurları okuduklarını fakat Risale-i Nurları aslından okuyup anlamak istediklerini söylemeleri üzerine Risale-i Nurları aslından okumak gibi bir nimete sahip olduğum için tekrar şükrettim. Ablaların azimlerini gördükçe “Şimdi ekilen nur tohumları zemininizde çicek açacaktır” sözleri bu zamanda müşahhas örnekler olmuş diye beni düşündürüyordu.  

Dünyanın dört bir yanında Nurlar okunuyor ve neşrediliyordu. Günler hızla geçiyordu. Geleli üç buçuk ay olduğunu bugün takvime bakınca hissettim. Cemaatimiz Yeni Asya bilincini ve şuurunu Avusturalya’da yaşatmaya çalımaları beni oldukça etkiledi. Bu nedenle yazı yazma kabiliyetim olmasa da ‘yazmalıyım’ dedim. Yazmaya koyuldum. Avusturalya’ya geldiğim ilk haftalarda İzmir’de dershanede kalan kardeşlerimden mesaj geldi. Yaptıkları programlarda çekildikleri fotoğrafları gördüm. “Keşke ben de orda olsaydım. Ben de oradaki programa katılabilseydim” diye içindem geçirdim. Sonra okumaya geçtim. Takip ettiğim Barla Lahikası’nı açtım ve mektup şu şekildeydi: ”Mezhebimizde (mesleğimizde) firak yok. Sen nerede bulunsan, şu kardeşinle ellerinizdeki Sözler vasıtasıyla sohbet edebilirsin. Ben de istediğim zaman, seni yanımda dergâh-ı İlâhîye beraber el açıp niyaz etmek suretinde görebilirim. Eğer kader sizi başka bir yere gönderse,  ‘Allah’ın kullarını sevk ettiği ve onlar için her şeyde hayır vardır’ hükmünce, kemâl-i rızayla teslim ol.” 

Bu mektubu Üstadım sanki benim için yazmıştı. O anda çok değişik hissettim kendimi. Demek ki sen layıkıyla hizmete sarılamamışsın ki böyle emellere sahip oluyorsun diye kendime kızdım. Nerde olursam olayım oradaki imkânlar dahilinde hizmet için çabalamalıydım. Ama elhamdulillah ki Risale-i Nurlar sayesinde hizmete karşı olan bakış açımı nasıl yönlendirmem gerektiğini daha rahat anlama fırsatına sahiptim. 

Haftanın neredeyse her günü hizmetlerle geçen Avusturalya’daki derslerimizden bahsetmek istiyorum biraz da. Pazartesi İngilizce Risale-i Nur dersleriyle başlayan müzakereli dersimiz ile haftamıza güzel bir başlangıç yapıyoruz. Salı günleri Türkçe Risale-i Nur dersimiz ve uhuvvet dolu çay aralarımız oluyor. Sımsıcak çaylarımızı yudumlarken ablalar ile kaliteli vakitler geçirmeye çalışıyoruz.

Avusturalya’daki Şefkat Kahramanı ablalarımızdan bahsetmeden geçmek istemiyorum. Samimi, fedakâr ve gayretli ablalarımız sayesinde ”En yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş...” hakikatlerini Melbourne’de yaşama fırsatına sahip oldum. Allah onlardan ebeden razı olsun. 

Bir gün ders arasında muhabbet ederken ablalarımızdan biri “Biz ilk Melbourne geldiğimizde çok sıkıntılar çektik. Bir an önce ülkemize dönmek istiyorduk. Fakat bir zaman sonra eşlerimiz vasıtasıyla Risale-i Nur derslerini hanımlar olarak başlattık. Şimdi hep şükrediyoruz. Her zahmette bir rahmet varmış. Rabbim bize en güzel nimeti Risale-i Nur’ları tanıma şerefini bizlere ihsan etti. Şimdi de anlamak ve yaşamak için çabalıyoruz“ dedi. 

Ablaların sözlerinden adeta “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır“ düsturlarıyla mezcolmuş hayat tecrübeleri ve bakış açıları Nurlarla hayat bulmuş sözcüklere dökülüyordu. Bir ablamız da tebessümvari bir hal ile “Ben de birşey itiraf edeyim. Bizler ilk Risale-i Nur derslerini başlattığımızda birşey bilmiyorduk. Hatta gün oluyor ki birşey anlamadan evimize dönüyorduk. Bu günlerimize, cemaatimize ve dershanelerimizin varlığına ne kadar şükretsek az” diye duygularını dile getirdi. 

Umumi derslerimizin aralarında lezzetli çaylarımız ablalarımızla güzel zaman geçirmemize sebep oluyordu adeta. Cemaatimiz yaklaşık 50 senedir Yeni Asya bayrağının  Avusturalya’da dalgalanması için fadakârane uğraşmışlar ve bu dâvâyı gelecek nesillere teslim edebilmek için çabalamaya devam ediyorlardı. İstikamet dairesinde hayatını hizmette geçiren, duruşları ile bizlere numune-i imtisal olan bir çok isimsiz kahraman abi ve ablalarımızdan Allah ebediyen razı olsun.

Çarşamba gününe gelicek olursak ablalarımız bugünlerini de müzakereli derslerle nurlandırıyorlarmış. Her hafta aksatmadan gelmeye çalışan ablalarımız dersleri Tarihçe-i Hayat’tan yapıyorlar. Çarşamba günlerini çok sevdiklerini hakikatlerin müzakere edilmesiyle çok istifade ettiklerini söylüyorlar. Perşembe günü de çocuk ve genç kardeşlerimiz için program yapılıyor. Bir çok feadakârlık yaparak gelen ablalarımız çocukların küçük yaşta Risale-i Nur eğitimi almaları için çabalıyorlar. Bir çok masum küçük kardeşlerimiz de daha ders başlama saati gelmeden dershaneye koşarak giriyorlar. Onların masum fıtratlarının Risale-i Nurlar’a karşı olan iştiyaklarına imreniyoruz. Çocuklarla ve gençlerle ayrı grublar olmak üzere Risale-i Nur derslerimizi yapıyoruz ve ardından beraber bazen meyvelerimizi, bazen de aburcurlarımızı yiyip oyunlar oynuyoruz. Bu şekilde genç kardeşlerimizle de kaliteli zaman geçirme fırsatına sahip oluyoruz. Cazibedar fitnelerin çok yoğun olduğu bu zamanda kardeşlerimizin sebatla derslere devam etmesi ”En bahtiyar genç odur ki ihtiyar gibi ölümünü düşünüp ahiretine çalışarak gençlik hevesatına esir olmayıp gaflette boğulmayandır” Hadis-i Şerifini bizlere hatırlattırıyor.

Haftaiçi’nin son günü Cuma günlerini de Risale-i Nurlar’la geçiren ablalarımız Avusturalya’nın iman ateşinin muhafazasını sağlamak için uğraşıyorlar. Üstadımızın ”Gün gelecek tüm dünya bu hakikatleri okuyacak“ müjdesine masadak olmak için hizmetler Melbourne’de ciddiyetle devam edegeliyor. Hafta sonları da Pazar umumi derslerimiz bir imani bahis ve bir de içtimai konu şeklinde oluyor. Böylece Avusturalya’da bir haftamız Nurlarla sonlanıyor. Rabbim daim istikamet üzere olup Yeni Asya bayrağını hakkıyla taşıyıp, bu iman Kur’an hizmetinde omuz omuza bir ömür geçirebilmeyi bizlere de nasip etsin inşallah.

Gezi: Şeyma Nur Nart

Etiketler: avustralya, yeni asya
Okunma Sayısı: 2440
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı