"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın yaklaşımı yol göstericidir

10 Şubat 2017, Cuma
Bediüzzaman Said Nursî’nin fenleri lüzumsuz, faydasız malûmat yığınlarından kurtaran yaklaşımı materyalist yaklaşımların pençesinde kıvranan gençliğimiz ve eğitim programları için yol gösterici niteliktedir.

Risale-i Nur Enstitüsü Akademik Kurulu’nun eğitim uzmanları tarafından hazırlanan raporuna dünden devam...

6. Şahısa kazandırılacak nitelikler

a. Kazanımlar

Taslak öğretim programında yer alan kazanımlar ifade, ihtiva ettiği yeterlik ve kazandırılacak diğer niteliklerle ilişki kurulabilmesi açısından düzenlemeye ihtiyaç duymaktadır. Bazı ders kazanımlarında, kişi ve şahısların kazanım içinde doğrudan verilmesi, kişi ve şahıs eksenli anlayışları desteklediği için “öğrenmeyi öğrenme” anlayışına terstir. Bilginin değil, onu elde etmenin, transfer etmenin, yeniden ifade etme ve üretmenin esas olduğu günümüz eğitim anlayışında bunlara yer verilmesi doğru değildir.

b. Beceriler

Programda becerilere yer verilmesi olumlu bir durumdur. Bu durum güncel eğitim yaklaşımlarıyla uyumludur. Bazı derslerin öğretim programlarında temel becerilerin ne olduğu açıklanırken bazılarında açıklanmamıştır. Zaten çok iyi bilinmeyen beceri eğitimi açısından bu bir eksikliktir. Bununla birlikte 2004’ten bu yana ‘temel beceriler’ programlarda yer aldığı halde, uluslar arası sınavlardaki soru yapılarının bu becerilerin kullanımı ile ilişkili olduğu halde bizim başarımızda bir artış görülememiştir. Bu durum, ayrıca programda yazılanların da uygulanmadığını göstermektedir. Becerilerin zenginleştirilme gerekçesi, öğrenmenin önemi hakkında yeterli bilgi olmaması uygulanma şansını da ortadan kaldıracaktır.

Ayrıca, kişilerin, ideolojilerin, olmazsa olmazların değiştirilemez maddelerin yer aldığı bir programda değerlerin ve becerilerin kazandırılması oldukça zordur. Bu noktada demokratik yaklaşımlara uygun tedbirlerin alınması yerinde olacaktır.

c. Değerler

Programda değerler eğitimine yer verildiği görülmektedir; ancak bu değerlerin kazandırılmasıyla ilgili olarak da gerekli yönlendirme ve ilişkilendirmelerde eksiklikler olduğu görülmektedir. Bazı programlarda kazanımlar değerlerle ilişkilendirilmiş, bazılarında ise ilişkilendirilmemiştir. Bu durum, programın öğretmen tarafından anlaşılmasını ve uygulanmasını zorlaştırmaktadır.

Öğretim programlarının genelinde değerler eğitimine yer verilmiş olması olumlu bir durumdur. Daha önceki öğretim programlarında da değerlere yer verildiği halde değerlerle ilgili yapılan araştırmalarda öğrencilere değerleri kazandırma hususunda başarılı olunamadığı görülmüştür.

d. Disiplinler arası ilişki

Günümüz eğitim anlayışında bilgilerin parçalara ayrılması ve şahıslara öyle kazandırılma çabası, varlık, anlam ve hayat bütünlüğü açılarından olumsuz sonuçları olduğundan disiplinler arası yaklaşımlar önem kazanmıştır. Taslak öğretim programlarında buna yeterince yer verilmemesi ciddî bir eksikliktir.

7. Programın uygulanmasına yönelik açıklamalar

Her ne kadar yapılan araştırmalar öğretim programlarında meydana gelen değişikliklere öğretmenlerin çok dikkat etmediği/edemediği, hâlâ eski alışkanlıkların devam ettiği/etmek zorunda kalındığı bilinse de, bir programın nasıl uygulanacağı konusunda ilgililerin bilgilendirilmesi gereklidir.

a. Programın getirdiği farklılık

Taslak öğretim programlarında, yapılan değişikliklerin ne olduğu, ne anlama geldiği, farklılıkların neler olduğu konusunda açıklamalara yeterince yer verilmemiştir. Bu uygulanma şansını azaltan önemli bir problemdir. Neden ihtiyaç duyulduğu, hangi beklentileri karşılayacağının umulduğu gibi bilgilerin farkındalık açısından önemi büyüktür.

b. Öğretmenin rolü

Öğretmenin yapılan değişiklikleri, nasıl anlayıp uygulayacağına dair açıklamalar konulmalıdır. Öğretmenin bunu nasıl kullanılır hale getireceği net belirtilmemektedir. Çoğu öğretmen çeşitli sebeplerle öğretim programlarına ulaşamazken, bir kısmı da anlayamadığı için uygulama şansı bulamamaktadır. Bu faaliyetleri uygulayacak öğretmenlere ilişkin bir çalışma yapılması gerekmektedir.

Programın en önemli noksanlarından biri programı uygulayacak olan öğretmenin nitelikleri ile ilgili bir öngörüye sahip olmamasıdır. Programı uygulayacak ve ileriye taşıyacak öğretmen tipine dair yeni yaklaşımların sunulması programın uygulanma şansı için önemli adımlardan biridir.

Bir öğretim programında rehberlik anlayışına yer verilmesi olumludur. Program öğretmene bir tavsiyede bulunarak öğrencilere rehberlik yapmasını ön görmektedir; ancak öğretmenin bu konuda yeterliliği, azmi, çalışma şartları vs. teori ile uygulama arasındaki boşluğu derinleştirmektedir. İlgili başlıklar altında sunulan bilgiler öğretmenin rehberlik yapabilmesine yetecek düzeyde değildir.

c. Öğrenciden beklenen

Öğretim programları, geleceği teslim edeceğimiz bu günün öğrencileri içindir. Taslak programda, bu programın öğrenciye nasıl bir rol yüklemektedir. Öğrenci merkezli denildiğinden, öğretmenler, uygulayıcılar bundan ne anlayacaklar ve öğrenciler için neler değişecek olduğunun yer alması uygun olurdu.

d. Ölçme değerlendirme ve merkezi sınavlar

Programda ölçme ve değerlendirme amaçlarının verilmiş olması olumlu ve farklı değerlendirme türlerine yönelik tavsiyelerde bulunulması önemli bir yaklaşımdır; ancak geçmişte olduğu gibi bunların uygulamaya dönüştürülememesi riski bulunmaktadır. Çünkü eğitim kurumlarında bir üst kuruma geçiş, hâlâ sınav odaklı bir anlayışla yapılmaktadır. Sınav merkezli anlayış da, piyasada oluşan, eğitimsel anlayıştan uzak, zahire hitap eden ekonomik temelli düzenlemelere göre şekillendiği için, yapılan öğretim programı değişiklikleri alana inmeden, bu yapı içinde yok olup gitmektedir.

Taslak öğretim programında, verilen ölçme ve değerlendirme bilgilerinde, merkezi sınavlara öğrencilerin hazırlanmasında programın olumlu katkıları, aksi uygulamaların ne gibi olumsuz eğitimsel sonuçlar doğurduğuna yönelik açıklamalara yer verilmesi gerekir.

C. Taslak Öğretim programının başarılı olmasına yönelik tavsiyeler

1. Deneme uygulaması ve değerlendirme

Bu programın ön uygulamasının yapılmadan ülke genelinde uygulanması sakıncalıdır. Bu programlar Türkiye’de genel uygulamaya konulmadan önce pilot bölgelerde ön uygulamalar yapılmalı, sonuçlar değerlendirilerek ülke geneline uygulanmalıdır. Bu işlem ciddî, gerçekçi bir şekilde yapılmalıdır. Programın hemen uygulamaya konulması gibi bir acelecilik doğru değildir.

2. Öğretim materyalleri, ders kitabı

a. Okul ortamında hazırlanabilecek materyaller

Öğretim programlarında değişiklikler olması kendi içinde farklılıkların varlığını gerektirir. Bu farklılıkların uygulayıcılara iyi ulaştırılması gereklidir. Öğrenci merkezli anlayışlar öğretim materyallerinin zenginleştirilmesini ve aktif olarak kullanılmasını gerekli kılar. Yapılan değişikliklerde öğretmenler, genel olarak “imkânsızlık ve bölgesel farklılıklardan dolayı” programın her yerde uygulama şansının olmadığı (her yer için buna gerekçe de bulunur) gibi bir problemin varlığına sığınırlar. Bu sebeple, programın getirdiği yeniliklerin okullar bazında nasıl yapılabileceğine, bu bağlamda hangi materyallerin nasıl ve nereden elde edileceğine yönelik tekliflere yer verilmesi önemlidir. Taslak programlarda böyle bir bilgiye yer verilmemiştir.

b. Ders kitapları ve bağlı araçlar

Ders kitapları Bakanlığın belirlemiş olduğu Yönetmelikler çerçevesinde hazırlanır ve öğrenciye ulaştırılır. Bu süreç emek isteyen bir süreçtir. Okullarda en çok kullanılan ders araçları ders kitaplarıdır. Bu sınav düzeyinde olan öğrenciler için ise yardımcı kaynak ve test kitaplarıdır. Ders kitaplarının öğretim programını yansıtacak düzeyde olması gerekir. Bunun için hazırlama ve inceleme komisyonları çok önemlidir. Gerçekten program ve tasarım konusunda uzmanlardan oluşmalıdır.

Programa uygun ders araç gereç ve materyalleri hazırlanırken seküler anlayıştan uzak şekilde hazırlanması yerinde olacaktır. Fen ve din ilimlerinin muhtevalarının faaliyetlerde yer alması mutlaka sağlanmalıdır. Bilgi çağında yetişen yeni nesillerin kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak malûmat yığınlarından kurtularak kendilerine yararlı olacak ve mutlu edecek bilgilere ulaşmasının yolları aranmalıdır.

Özellikle son program değişikliklerinde ortaya çıkan faaliyetler, değerler, beceriler öğretim programında yer aldığı düzeyde olup olmadığına dikkat edilmelidir. Değerler ile ilgili verilen faaliyetler seküler anlayıştan kurtarılmalı, dinî bilgiler ile bilimsel bilgilerin ortak noktaları ortaya konulmalıdır. Değerlere yaklaşımımız bize ait olmalı kendi kültür ve inançlarımızı yansıtmalı, gelenekten beslenmelidir. Bu bağlamda yeni bir medeniyet paradigmasının sunulabilmesi açısından İslâm medeniyetinin temel yaklaşımlarından biri olan Marifetullah anlayışı öne çıkarılmalıdır.

Marifetullah eğitiminin verilebilmesi için Bediüzzaman Said Nursî’nin kavramlaştırdığı mana-i harfi yaklaşımı önem kazanmaktadır.

3. Öğretmen eğitimi ve motivasyonu

Programın uygulayıcısı konumundaki öğretmenlerin mevcut programı uygulamaya kalktığında daha çok çalışmak zorunda kalacakları aşikârdır. Öğretim programlarındaki anlayış ve değişiklikler konusunda öğretmenler bilgilendirilmeli ve hizmet-içi eğitime alınmalıdır. Öğretim programlarında programın uygulanmasıyla ilgili yeterli açıklamalar verilmesi yetmez; ayrıca, yapılan değişikliğe inanan ve mantığını kavramış eğitimciler tarafından her ilde öğretmen eğitimleri yapılmalıdır.

Uygulama ile ilgili tekliflerin gerçekleştirilmesinde idarî güçlükler ve kanunî engellerle karşılaşılmaktadır. Bu engelleri aşacak alt yapı oluşturulmalı ve idarî tedbirler alınmalıdır. Bu konuda il, ilçe ve okul düzeyinde idareciler de gerekli eğitimi almalıdırlar. Bu bağlamda öğretmenin idealizmine yakışan maddî ve manevî motivasyon unsurlarıyla ilgili tedbirlerin alınması zorunludur.

4. Zorunlu ve seçmeli dersler

Eğitim sistemimizin en büyük eksikliklerinden biri ihtiyaç merkezli eğitimin olmayışıdır. Sadece dünyevî maksatlara yönelik bir eğitim tasarlandığı için, maddî hedeflere odaklı bir eğitim sisteminin gençliği mutlu etmediği görülmektedir. Temel bilgi, beceri ve tutumları kazandıracak zorunlar dersler dışında öğrencilerin ve toplumun ilgi, ihtiyaç ve beklentilerine yönelik seçmeli derslere yer verilmelidir.

Gençliğin manevî ihtiyaç hissini tatmin edecek, onları manevî anlamda da doyuma ulaştıracak bir sistemin tasarlanması zarurîdir. Seçmeli derslerle gençlerin manevî ihtiyaçları giderilebileceği öngörülmektedir. Bu da ciddî bir ihtiyaç analiziyle ortaya çıkarılabilir.

D. GELECEĞE TAVSİYE

1. Nasıl bir insan?

Gençliğimizin her alanda yok eden uyuşturucu, alkol, hazcılık gibi problemlerin aşılabilmesi için tasarlanan programların okul dışında ne yapabiliriz sorusuna da cevap verir nitelikte olması beklenmektedir. Bunlarla ilgili bilgi ve yöntemlerin de öğretim programlarına dahil edilmesi gerekir. Salt okul eğitiminin geleceğimizi kurtarmaya yetmediği aşikârdır. Var olan paradigmanın güncellenerek okul ortamını şahsın sosyal ve manevî hayatı ile birleştirecek yeni yöntemlerin uygulanması gerekmektedir.

Eğitim sistemimizde mevcut olan problemlerin ortadan kaldırılmasının yolu ‘iman merkezli eğitim’ anlayışının benimsenmesi olacaktır. İman dersinin verilmesi eğitim sistemimizin önceliği olmalıdır. Bu noktada hem dünyada hem ahirette imanda bir lezzet olduğunu göstermek metodu uygulanabilir. Bu manada okulda disiplin problemleri için de bir çözüm yolu olarak görülebilir.

Şahsa verilen bilgi beceri ve tutumlar sadece seküler bir anlayışla değil imanî bir perspektifi de ihtiva edecek bir şekilde ders kitaplarında alternatifler şeklinde konulmalıdır.

2. Ne öğretelim?

Yapılandırmacı eğitimde bilgi mutlak değildir. Bu anlayışta hangi bilgiyi verdiğimiz değil verilen bilginin neye hizmet ettiği önem kazanmaktadır. Verilen bilgilerin yarınları bize nasıl yaşatacağı, nasıl daha güzel hale getireceği yapılandırmacılığın temel esaslarından biridir. Mutlak olmayan bir bilgiyi mutlak bilgi gibi vermeye çalışmak uygulama açısından bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır. Bilgiyi vermek üzerinden kurgulanan öğretim programları geçerliliğini yitirmektedir. Çağdaş ülkelerin sürekli program değişikliğine gitmesi bu nedenledir. Bu “gerçek bilgi Allah katındadır” anlayışı ekseninde ele alınabilir.

Yine bu bağlamda bir toplumun idaresi için hürmet, emniyet, haramdan çekinmek, merhamet, serseriliği bırakıp itaat etmek olguları değerler eğitimi kapsamında düşünülmelidir. Bu beş değer, eğitim sisteminin olmazsa olmazı olarak ele alınmalı ve öğretim programlarının içine dahil edilmelidir.

Bediüzzaman Said Nursî’nin otuz yıllık tahsilinin neticesi olarak ifade ettiği “mana-i harfi, mana-i ismi, niyet ve nazar” vurgusu eğitimin kazanımları noktasında ufuk açıcı bir hedef olarak algılanmalıdır. Kendisine “muallimlerimiz bize Allah’tan bahsetmiyorlar” diyen lise talebelerine “Okuduğunuz fenleri dinleyin” diye cevap veren Bediüzzaman Said Nursî’nin fenleri lüzumsuz, faydasız malûmat yığınlarından kurtaran yaklaşımı materyalist yaklaşımların pençesinde kıvranan gençliğimiz ve eğitim programları için yol gösterici niteliktedir.

Eğitim öğretim programlarında disiplinler arası bir yaklaşımla fen ve din alanındaki bilgiler birlikte sunulmalı, bütün dersler marifetullah ilminin başlangıcı olarak ele alınmalıdır. Bunların birlikte zikredilmesi bütünlüğü sağlayacaktır.

İnsan olmak, hak özgürlük ve sorumluluk gibi ünite başlıklandırmaları bilimsel yaklaşımların sunduğu birlikte yaşama kültürü anlayışına uygundur. Kanun hâkimiyeti, meşveret vb. kavramlar, ortak değerler olarak bütün programların içinde olmalı ve özümsenmelidir. Demokratik kültürün oluşması bu yolla mümkün olabilecektir.

Mevcudata mana-i harfi ile ya da mana-i ismi ile bakmak arasındaki farktan yola çıkarak hayat ve iman ilişkisini dikkate alan yaklaşım kâmil bir gençliğin yetişmesinin önünü açacaktır. Fertlerin sorgulayıcı olması açısından niçini sorgulayan şahıslar oluşturmak bizi bilgi çöplüklerinden kurtaracaktır.

Öğretim programlarında ırkçılığı esas alan kelime ve kavramlardan kaçılmalı, bunun yerine insan kardeşliği ve insaniyet, fedakârlık gibi kavramlara yer verilmelidir. Ana dil eğitiminde temel beceriler kazandırılırken kültürel zenginliğimizi kazandıran kelime zenginliğini karşılayacak metinler ele alınmalı, ideolojik metinlerden ve ideolojiye ait dilden uzaklaşılmalıdır. Kültürel dile yönelmeli, seçmeli dil dersleri arttırılmalıdır.

Seküler yaklaşımla hazırlanan eğitim programlarında hazcı ve egosit bir yaklaşımla kendine bakan fertler pragmatik bir yaklaşımla kendi menfaatine yaramayan bilgiyi boş malûmatlar olarak algılamaktadır. Bu bağlamda malûmat yığınlarının marifete geçişini sağlayacak düzenlemeler yapılmalı, öğrencilerin manevî gelişimine katkı sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Zira materyalist yaklaşımlar insanın kemalata ermesinde yetersiz kalmakta, iç huzuru bulamayan, mutsuz genç tipinin yetişmesine sebep olmaktadır.

Disiplinler arası yaklaşım esas alınmalıdır. Öğretim programları bir birine yakınlaştıran disiplinler birlikte değerlendirilmeli, bunların birbirinden yararlanmaları sağlanmalıdır. Hayatı anlamlı hale getirmek için, hayatın manası nedir? gibi konuların öğretim programlarında tartışılıyor olması gerekir. Hayat bilgisinde hayatın amacı nedir? gibi konuların işlenmesinde fayda olacaktır.

Kavramlara doğru anlamı yükleme ve uygun yerlerde kullanmaya ilişkin beceriler öğretim programlarımızda eksik kalmaktadır. Kavramları anlama, doğru kullanma becerilerinin öğrencilere kazandırılması önemsenmelidir.

Eğitim sistemimizin öğretme öğrenme süreçleri boyutunda de bir eksiklik olarak göze çarpan temsil, örnekleme ve ilişkilendirme metotlarının yaygınlaştırılması gerekir. Bireyi zorlamayla bir şeylerin kazandırılması yerine, şahsın ikna edilmesi yolu tercih edilmelidir.

Programda farklı derslerde ‘değerler’ başlığı altında değerlerin listelendiği görülmektedir. Bu değerler listesi dersler arasında ortaklaştırılarak ortak bir zeminin yakalanması gerekmektedir. Meselâ fen ilimleri din ilimlerinin değerler noktasında yakınlaştırılması gençlerin bütüncül olarak kâinatı ve hayatı okumalarının önünü açacaktır.

3. Nasıl bir sistem?

Eğitim sisteminde yapılacak köklü değişiklikler siyasî bir erkin istediği doğrultusunda değil, ortak toplumsal bir zeminde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bütün paydaşların ortak katkısı, çabası ve bilinciyle eğitimde başarılı değişiklikler yapılabilir. Bu bağlamda ortak toplumsal zemini oluşturacak ve eğitim faaliyetlerini devlet politikası haline getirecek daha sağlam adımlar atılmalıdır.

Başarılı, üretken bir eğitim sisteminin demokratik ortamlarda şekillendiği bilinmektedir. Demokratik kültürün yerleşmesi, çoğulcu anlayışın benimsenmesi, ihtiyarı elden almayan, akla kapı açan bir anlayışın benimsenmesi gerekmektedir.

4. Nasıl öğretmen?

Genel olarak bu tür programlarda öğretmen boyutunun her zaman eksik kaldığı gözlemlenmektedir. Öğretmen yetiştirmeye yönelik çalışmaların yapılmaması ya da yapılan çalışmaların yetersiz olması, altyapı, bilgilendirme vb. noktalardaki eksiklikler programların başarısızlığına sebep olmaktadır. Bu tür programların başarısı için öğretmen eğitimi ve motivasyonu göz ardı edilmemelidir.

Öğretmen, öğrenciyle “ders arkadaşı, öğrenme arkadaşı” anlayışına uygun, öğrenci merkezli öğrenmeyi esas alan bilgi, beceri ve donanımlarla mesleğe dahil edilmeli, halen meslekte olanlar da çok hızlı bir şekilde bu anlayışa uygun hizmet içi eğitim yoluyla yetiştirilmelidir.

E. SONUÇ

Eğitim araştırmalarına göre, idareci ve program gibi eğitimin temel unsurlarda yapılan değişikliklerle başarının artmadığı aksine geriye gidişin olduğu belirlenmiştir. Önemli olan değişiklik yapmak değil, değişikliklerin ihtiyaca göre demokratik bir bakış açısıyla yapılması, yapılan değişikliklerin uygulamaya yönelik olması ve takip edilmesidir.

Okunma Sayısı: 1818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı