"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gençken tanıdığım Risale-i Nurlar dirilişime sebep oldu

24 Şubat 2018, Cumartesi 00:02
“Ebedî bir gençliğiniz var gelecek.” Bediüzzaman Said Nursî

İttihad yıllarından bu yana gençlere numune-i imtisal olan Mümine Güneş ablamız ile İttihad, Yeni Asya ve Risale-i Nur ile tanışma hikâyelerini konuştuk. Gençlere tavsiyeler verdi..

Risale-i Nur’la nasıl tanıştınız?       

Zamanın eğitimi bizlerin kafasını öylesine karıştırmıştı ki, kendi başımıza bu işin içinden nasıl çıkacağımızı bilemiyorduk. İnsan gibi şerefli bir mahlûkun maymundan geldiği iddialarını ortaya atıyorlardı. Biyoloji dersinde öğretmenimiz bu meseleyi tartışmaya açınca arkadaşlardan birisi; ‘’Maymun tekâmül ederek insan haline geldiyse, neden diğer maymun cinsleri hâlâ maymun kalmaya devam ediyorlar? “ deyince sınıf kahkahaya boğuldu. Öğretmen verecek cevap bulamadı. Bir daha da bu mevzuyu açmadı.

Maymun meselesinden böylece kurtulduk, ama insan denilen kitap çözülmeden, uzun süre bizim için muamma olarak kalacaktı. İnsan kitabını okuyup çözemediğimiz için de gaye ve hedeflerimizi tesbit etmek, istikamet üzere bir hayat yaşayabilmek, liseyi bitirdikten sonraki yıllar içinde mümkün olabildi.

On yedi yaşımda yazdığım bir kâğıt parçasını bulduğumda bayağı heyecanlanmıştım. Şöy- le; ‘’ Hayatın sırrı tohumda gizli. Onda ebedî bir hayat çizgisi var. Adem(as) zamanındaki bir tepecikte açan bir papatya tohum ata ata bu günlere gelmiş şimdi benim bir tepeciğimde açıyor. Benim de bir tohumum var elbet,  hakikatimi saklayan. Ölsek de dirileceğiz. Peki ölümden ötesi?’’

İşte buna cevap veremiyorduk.? Ölümden ötesinin bizim için meçhul olması hayatımızı karartıyordu. Bir çıkış yolu da  bulamıyorduk.

Herkes diyordu’’ Boş ver ölümden sonrasını, sen yaşamana bak. Gününü gün et fazla düşünme!’’ Düşünmeyeceğim de, insanın en mühim özelliği düşünmek... ’Aklını iptal et!’’ diyorlar. Mümkün mü bu?

Liseyi bitirdikten sonra çalışmaya başladım. Şefim dindar bir insandı. Bana dini hikâyeler kıssalar anlatırdı. Ben de ilgi ile dinlerdim. İki yıl evvelinden daha liseye giderken yazdığım bir yazımı getirip gösterdim. ‘’Bu çok güzel bir yazı. Ben bunu öyle bir yere göndereceğim ki gör bak nasıl ses getirecek.’’ dedi. Bir ay geçti hiç ses yok. Şefimin anlattıkları sebebi ile örtündüğüm gündü ki, Mehmet Emin Birinci Ağabey İTTİHAD da çıkan yazım ve o yazıya gönderilen tebriklerle çıkageldi. Akabinde Mustafa Polat Ağabeylerin evine gittik. Ağabeyim benimle özel olarak ilgilenip sohbet etti ve tam bir Risale-i Nur serisini kütüphanesinden elleriyle çıkartarak bana verdi ve ‘’İşte aradığın bütün hakikatler bunların içindedir. Okudukça dirilecek ve kendini bileceksin. Hayırlı olsun.’’ dedi. İşte Risale-i Nur’la tanışmam böyle oldu.

Yazmaya ne zaman başladınız? 

 Risale-i  Nur’u böylece tanıdıktan sonra İTTİHAD da yazmam için teşvik ettiler. Yazılarımı gazeteye götürürdüm. Mustafa Polat Ağabey pek çok çalışırdı. Alnında hep ter damlaları vardı.’ ’Bunlar ne mübarek ter damlaları!’’ diyerek, onu seyrettiğim olurdu. YENİ ASYA nın çıkarılması aşaması idi o sıralar. YENİ ASYA yayın hayatına başlayınca ben de günlük yazmaya başladım. Her gün yazılarımı elden götürüyordum gazeteye. Her gün görürdüm ağabeyleri. Benimle ufak tefek sohbetleri  de olurdu.  Buradaki faaliyeti seyretmek ve benim de onların içinde olduğumu bilmek beni çok mutlu ederdi.

İTTİHAD yıllarınız gençliğinize denk geliyor. Gençlik ve İTTİHAD desek?

İTTİHAD gerçekten bir fidanlık bahçe olmuş, bağrına düşenleri hidayetin sinesinde sünbüllendirmiştir. Arayış içindeki gençlere gerçeği buldurmuş, hedef çizmiş ve kurtuluşlarına vesile olmuştur. O günlerin arayış içindeki gençlerini bir ana kucağı gibi sarmalamış, dalâlete düşmelerini engellemiştir. Risale-i Nur’daki hakikatleri kalplere yerleştirmiş,  dirilişin menbaı olmuştur. Biz de o fidanlıkta yetişmiş kimseleriz.

Hizmet etmek isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Bir dâvâ insanı olduklarını asla unutmamaları gerek . Onları örnek almak durumunda olan kişileri hiç bir zaman göz- ardı  etmeyerek, mümkün olduğunca kusurlarını düzeltmeye çalışıp, iyi bir örnek teşkil etmeliller. İslâmiyete gelecek en ufak bir itirazı bile düşünerek, ‘’Müslümanlar da işte şöyle veya böyle ‘’dedirtmemek için her an davranışlarını gözden geçirip, Rabbin razılığı doğrultusunda iyi bir kul olabilmeye çalışmak hedefleri olmalı..

Röportaj: Zehra Örnek Beşiroğlu

 

Etiketler: yeni asya, gençlik
Okunma Sayısı: 3804
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı