İzmir Yeni Asya Hanım okuyucuları tarafından her ay düzenlenen seminerde Ekim ayında ele alınan konu “Kanun-u Tekâmül” oldu. Turgutlu, Ödemiş, Tire, Torbalı, Menemen, Manisa, Aydın çevre il ve ilçelerinde katılımıyla gerçekleşen programa öğrenciler tarafından düzenlenen çocuk tiyatrosu, gıda kermesi ve neşriyat köşesiyle program renklendi. Sunuculuğunu Beyza Nur Sertbakan’nın yaptığı program, Nurbanu Şen’in “Tekâmül nedir?” sorusu ve anlatımıyla devam etti. 

İnsanın kâinattaki yolculuğu

“Nereden geldin? Nereye gidiyorsun? Bu dünyada işiniz nedir? Reisiniz kimdir?” suallerinin her gün herkesin kendine sorması gerektiğini ve ‘tekâmül’ün doğru adresi olduğunu vurgulayan Şen, “Bu dünyadaki işimiz nedir?” sualine ise şu şekilde cevap verdi: “Saadet-i ebediye yollarını temin etmekle re’sül-malımız olan istidatlarımızı nemalandırmaktır.” Şen, tekâmül yolculuğunda ise sultanımızın, rehberimizin Peygamber Efendimizin (asm) en güzel örnek olduğunun altını çizdi.

İnsanın yüksek ruhunu inbisat ettiren ibadettir

‘TekÂmül etmek için gerekli prensipler’ konusunu ele alan Merve Çayırlı ise konuşmasında, “İnsanın kâmil vasfına ulaşmak için ilk olarak tahkiki imanı elde etmesi gerekir. İnsanın yüksek ruhunu imbisat ettiren ibadettir. İstidatlarını inkişaf ettiren ibadettir” ifadelerini kullandı. Çayırlı, mahiyetimizin, duygularımızın tekemmülünün ilimden geçtiğini ifade etti. Çayırlı, ‘İlimden Marifettulah’ı nasıl bulacağız?’ sorusunu ise şu şekilde cevapladı: “Bütün ulumu hakaikinin esası, madeni, nuru ve ruhu Marifetullah’tır. Her bir ilim ve fen kendi lisan-ı mahsusasıyla Cenâb-ı Hakk’ı bize tanıttırıyor. Kanun-u tekâmüle vesile olan basamakları ise gayret, azim, sabır, tevekkül, tefekkür, zikir, ihlâs, uhuvvettir. Bu basamaklar ise Risale-i Nur’da mevcuttur.” .

Âlemde tekâmül kanuna dahildir

Şen, kâinatta tekâmül kanunu içinde bir nemelanma kanunu olduğunu söyleyerek, her birimizin ömr-ü fıtri içinde ecel-i fıtriye kavuşurken çekirdeklerimizin ağaç olması, mahiyetimizin sümbüllenmesi, varlık sırrının tahakkuk etmesi gerektiğini vurguladı. “Heyet-i içtimaiyenin terakkisine en birinci basmak uhuvvet ve muhabbettir” diyen Şen, bu kavramların önemine  değindi. Şen son olarak, “Beşerin eğitsel kanunu terakki için yeterli olmadığını, mutlaka İlâhî bir mürebbi gerekli olduğunu” söylerek sözü Eslem Süeda Tola’ya bıraktı.

İnsan ilimle tekâmül etmek için gönderildi

Eslem Süeda Tola ise “Enfüsi ve afaki tekâmül engelleri nelerdir?’’ konusunu ele aldı. İnsanın ahir ömrüne kadar öğrenmeye muhtaç olduğunu ifade eden Tola, şöyle devam etti: “İnsan ilimle tekemmül etmek için gönderilmiştir bu ilimlerinde en önemlisi iman ilmidir. Fakat insan bunları kendi kabiliyetleri ile öğrenemediğinden Cenâb-ı Hak yardımcı olarak enbiyalar ve müceddidler göndermiştir. Asrımızın müceddididi olan Bediüzzaman Risale-i Nur’la sünnet yoluyla tekemmül etmemiz için metotlar sunmuştur.” 

Ene tekâmülün anahtarı

Tola sözlerine şöyle devam etti; “Ancak buna rağmen insanın tekâmülüne engel olan dahili ve harici sebepler vardır Risale-i Nur’un geneli incelendiğinde dahili sebepler şöyle söylene bilir; Ünsiyet, ülfet, yeknesaklık, tembellik, tenperverlik, gıybet, suizan, cehalet, faziletfürüşluk. Harici sebepler ise; şeytan, dünyanın köy haline gelmesi, zalimlerin santraç oyunları, siyaset, felsefe ve eğlence.” Tola, tekemmül için en önemli anahtar olan enenin yanlış kullanılması tekâmülün önündeki en birinci engel olduğunu vurguladı.

Haber: Hesna Nur Erdoğdu - Şüheda Kale