İzmir Yeni Asya Hanım okuyucuları tarafından düzenlenen seminerlerin bu ayki konuğu eğitimci yazar Doç Dr. Yasemin Yaşar oldu. Çevre il ve ilçelerin de katılımıyla gerçekleşen program geçen Cumartesi “Bediüzzaman ve Demokrasi Serüveni” semineriyle başladı. Sunuculuğunu Beyza Nur Sertbakan’ın yaptığı öğleden sonraki bölüm ise Leyla Şimsek’in Kur’ân tilâvetiyle devam etti. Doç. Dr. Yasemin Yaşar, “Manevî Hastalıklarımız ve Çareleri” konusunu ele aldı. Ayrıca üniversite talebelerinin hazırlamış olduğu çocuk tiyatrosu, neşriyat köşesi ve gıda kermesi gerçekleştirildi. Akşam “Günah Psikolojisi” ve Pazar günü ise “İhlâs ve “Şevk” adlı seminerler sunuldu.

Hastalıklar bir ihlal veya ihmalin neticesidir

Maddi hastalıklarımızın dünyevî hayatımızı, manevî hastalıklarımızın ise hem dünya hem ahiretimizi tehdit ettiğinin altını çizen Yasemin Yaşar, bu hastalıklara çarenin Kur’ân tezgâhından süzülen Risale-i Nur hakikatleri olduğunu ifade etti. Yaşar, ‘’Her bir maddî-manevî hastalık ya bir ihlâl ya da bir ihmalin neticesidir’’ diyerek manevî hastalıkların sebeplerini üç başlık altında topladı: “Birincisi, insanın yaratılış hikmetine zıt hareket etmesidir; ikincisi, insana imtihan için verilen kuvvelerin ifratta ve tefritte kullanması; üçüncüsü, insana verilen zahiri ve bâtınî kuvveleri ebedî hayatı düşünmeksizin kullanmasıdır.’’

Aklı takviye, kalbi tasfiye, nefsi terbiye etmek gerek

Konuşmasının devamında Yaşar, ‘’Manevî hastalıkların neticesi ahlâkî bozulmanın neticesidir. İnsandaki manevî bozulma süreci akıl nefis ve kalp üçlüsünün aralarındaki uyumun bozulmasıyla ortaya çıkar. Üç ayağı sağlamlaştırmanın yolu da aklı bilgiyle takviye, kalbi ibadetle tasfiye, nefsi de terbiye ederek mümkün olacaktır’’ dedi. Manevî hastalıklara karşı tahkiki iman ilâcının önemine vurgu yapan Yaşar, taklidi imanın bu yaraları iyileştirmediğini belirterek, insanın acizliği ve fakirliğine karşı ise bir nokta-i istinat ve nokta-i istimdat olarak Allah’ı bulduğu takdirde iman etmiş olabileceğini ifade etti.

Çözüm teklifi; Kur’ân şifası

İkinci bölümde ise Yaşar, hastalıkların tezahürleri, neticeleri ve tedavi tekliflerini ele aldı. İnsanları manevî hastalığa sürükleyen sefih medeniyetin esaslarının, bu manevî hastalıkları tedavi edici olamadığını ifade etti. Çözüm olarak ise, “Kur’ân tilâveti, hem aklı nurlandıran, hem kalbi gıdalandıran ve ruha şifa olan, nefsi de terbiye eden başlı başına bir tedavidir’’ diye konuştu. Bu asrın insanın en büyük hastalıklarından birinin bakış açısının bozuk olduğunu söyleyen Yaşar, bunun ise enenin mahiyetinin bilinerek çözülebileceğini vurguladı ve ‘’Bakış açısının en önemli etkeni Sünnet-i Seniyye çerçevesidir. Buna uymayan ahlâklar ise her zaman azap içinde kıvranmaya mahkûmdur’’ dedi. Nefsi zayıflatıp, kalbi güçlü kılan bazı esaslar olarak da, ‘’Ya Baki entel Baki ile kalbi masivadan tecrit, duâ ve zikirler, sıdk, takvayı esas yapmak ve doktorlara tedavi olmak’’ şeklinde sıraladı. İnsan için en önemli meselenin de, inancı gereği ebedî hayatı yaşayacağı ahiret hayatının kazanılması için yapılması gerekenleri yerine getirmek ve hem dünyada hem de ahirette, yani iki dünya saadetini netice verecek bir hayat hali içerisinde bulunmak olduğunu da söyledi.

HABER - FOTOĞRAF: ŞÜHEDA KALE - HESNA NUR ERDOĞDU