"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Okullarımız

23 Mart 2017, Perşembe
Okullarımız öğretim yuvası olduğu kadar, birer eğitim yuvasıdır. Yani bilgiyi teorik olarak öğrenir, ama fiilî, tatbiki olarak da uygulayacaktır. Bu, şu demektir: Öğrenci öğrendiklerini fiilen gösterecek ve hayatına tatbik edecektir.

Yunus Emre’nin dediği gibi, “Öğrenmenin manası kişi Hakkı bilmektir / Sen ki Hakkı bilmezsin bu nice okumaktır?”

Merhum Hulusi Yahyagil de “Talebelerde uhuvvet ruhu gelişmezse marifet sırrı da gelişmiyor. Okuyor, malûmatı artıyor; fakat marifeti, istikameti ve ihlâsı artmıyor.” diyerek bu konuya işaret ediyor. 

Bunu misallerle izah edelim: Meselâ; sınavlarda hep teorik bilgiler yer alır. Hiçbir zaman davranış biçimi notla değerlendirilmez. Hal ve gidişat gibi not değeri olmayan ve herkesin tam not ile değerlendirildiği bir not verilir. Bunun da etkileyici bir yönü bulunmamaktadır.

Laboratuvarlarda yapılan deneyler, yine teorik ağırlıklı olmaktadır. Öğrenci hiçbir deneyi yapma cesareti gösteremez. Yine, meselâ; “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” dersini ele alırsak, öğrenci teorik bilginin yanında, onun tatbikatında da gözlemlenerek değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. O zaman  bu bilgilerin hayata geçirilip, bir yaşayış tarzı olduğu düşüncesiyle hareket eder. Böyle olunca güzellikler ortaya çıkar. 

Tarih derslerinden ne kadar ders alıyoruz? Mazisine ve ecdadına ne kadar sahip çıktığı da göz önüne alınmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti okullarında okuyacak, Tarih dersi ile doldurulacak, ama tarihine ve ecdadına düşman yetişecektir. Olacak şey değil...

“Vatan sevgisi imandandır” diye öğrenecek, ama devlet ve millet düşmanı olarak yetişecek. Bu çarpık bir eğitimin ortaya koyduğu çarpık bir süreçtir.

Yine İSRAF’ın haram olduğunu, memlekete büyük zararı olduğunu öğreteceksin; ama gereksiz yanan lambayı söndürme erdemini göstermeyi bir türlü alışkanlık haline getiremeyeceksin. 

Okul müdürlüğüm zamanlarında öğrenci ve öğretmenleri her zaman uyarmışımdır. Hizmetlilere, öğrenci dağılır dağılmaz ilk işiniz boşa yanan lambaları söndürmek olsun, diye tembih ederdim. Kış günleri dış kapılara otomatik kapatıcı korken, iç kapıların da kapalı tutulmasını sağlardım. Okullarımız maalesef muhkem ve sağlam yapılmıyor. Teknolojinin geliştiği günümüzde bile okulun soğuk olduğundan bahseden öğretmen ve veliye rastlamak mümkündür. Bu da yakıt israfı demektir. Emekli olmadan son üç yılımı öğretmen olarak geçirdim. Dışarı çıktığımda pencerelere bakar, yanan lamba varsa geri döner, söndürür ve evime öyle giderdim.

Yemekhanelerimizde tonlarca ekmek ve yemek artıkları çöpe gidiyor. Her öğrenci yiyebileceği kadar yemek ve ekmek almasını alışkanlık haline getirmek gerekmektedir. 

Öğrencilik yıllarımızda bir öğretmenimiz şu misali verirdi: “Bu gün Türkiye’de yaşayan  80 milyon insan vardır. Bu insanlar günde bir PİRİNÇ  tanesini çöpe atarsa (ki bir Kg pirinç takriben 20-25 bin adet ediyor) 80 milyon kişi en az 4-5 ton pirinci çöpe gönderiyor demektir. Demek  oluyor ki, günde bir kamyon pirinç çöpe gidiyor. Yemeği sünnet üzere yemenin ehemmiyeti de böylece daha iyi anlaşılmaktadır.

En önemli  ve değerli şeylerden biri de ZAMAN’dır. Zamanlar “yakutlarla satın alınmazlar” diye ders  vereceksin; ama ömrünü kahve köşelerinde, ya da  lüzumsuz, boş  lâkırdılarla geçirecek ve heba edeceksin. Merhum Abdulkadir Karahan Hoca bir sohbetinde biz gençlere, “Gençler ben bu yaşta on saat çalışıyorum. Sizler on sekiz saat çalışmalısınız, yoksa vaktinizi değerlendirdiğinizden  bahsedemezsiniz” demişti. 

Asrın imamı olan Bediüzzaman’ın dediği gibi, “Eyvah  aldandık, şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik, o zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik” dememek için bulunduğumuz zamanın kıymetini iyi bilmek gerekiyor. Çünkü, “Şu güzeran-ı hayat bir uykudur. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar gider.” “Evet hayat apartmanı yıkılıyor, ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor. Zaman da sel dolaplarını sür’atle çalıştırıyor.” Bu rüzgârın ardından yetişebilmek için çok hızlı koşmak lâzımdır.

Yine zamanını iyi değerlendirilmesi açısından, okullarımızda şu husus da göz önünde bulundurulmalıdır. Çok zeki çocuklarımız vardır ki, sınıf sisteminde diğerlerini beklemek zorunda kalıyorlar. Bunların bekleyerek zaman öldürmesini önlemek amacıyla DERS GEÇME sistemine geçilmelidir. 

Bu şu demektir: Dersinden başarılı olan diğerlerini beklemeden ilerlemelidir. Bu gün üstün zekâlılar için okullar açmaya çabalıyoruz. Bu tip öğrencilerin önünün açılması lâzımdır.

Bir zamanlar “Ders Geçme ve Kredili Sistem” diye bir uygulama denendi. Bu sistemde zeki öğrenciler 3 yıllık okulları 2 yılda, 4 yıllık okulları da 3 yılda bitirip mezun oldular. Bu zaman açısından çok büyük bir kazanç demekti. Ama ne hikmetse çok çabuk vazgeçildi. Bilinen bir menfilik de görülmemişti. Bazılarının işine gelmemiş olmalı ki vazgeçildi. Ben Hatay Bölgesinde görev yaparken bir yerde Millî Eğitim Bakanı’nı bekliyorduk. Bir kenarda 3-4 kişi sohbet ediyorlardı. Bakanlık üst düzey görevli olduklarını bildiğim için bende aralarına katıldım. Biraz sonra söz eğitim ve öğretimden açıldı ve konu bu merkeze geldi. Ben de çok güzel bir sistem olan bu sistemden ki, yeni kaldırılmıştı, neden vaz geçildi acaba, diye sordum. Halbuki öğrencinin önü açık idi, isteyen istediği zamanı kullanma şansına sahip idi, dediğimde içlerinden birisi atılarak “O Sistem sade İMAM-HATİP’lilere yaradı” dedi. Bu güzel sistemden kim istifade ederse etsin önemli olan bu fırsatın devlet tarafından verilmesi ve değerlendirilmesidir.

Eğer her şeye ideolojik açıdan bakar ve değerlendirmemizi ona göre yaparsak, maalesef bir arpa boyu yol alamayız. Bu günkü halimiz bunun en açık delilidir.

Ebubekir Ölç

Okunma Sayısı: 1295
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı