DESAM’ın gerçekleştirdiği ‘Türk Eğitim Sistemi Anarşisi ve Kaybolan Yıllar’ temalı toplantı sonrasında, Türkiye’nin haksızlık karşısında susmayan, bilinçli, ahlaklı, çalışkan, demokrat öğrenciler yetiştirmede başarısız kaldığına dikkat çekilerek, mevcut sistemin öğrencilere düşünme fırsatı dahi vermediği vurgulandı.
Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) tarafından “Türk Eğitim Sistemi Anarşisi ve Kaybolan Yıllar” temalı toplantı sonrasında yapılan açıklamada, Türk eğitim sistemine yönelik ciddi eleştiriler yer aldı. Türkiye’nin küresel sorunlarda sözü dinlenen, hatırı sayılır, bölgesel bir güç olabilmesi için yeni siyasetçilerine, yeni iş adamlarına, yeni akademisyenlerine, yeni sanatçılarına ve yeni yetişen nesillerine ve özgüven veren devlet aklına ihtiyaç olduğu vurgulandı. Türkiye’de genel olarak eğitimin halinin içler acısı olduğu ve ehliyetsiz kişilerce reform adına yapılanların da ülkeyi daha da geriye götürdüğü ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Sistem özgürlük alanı tanımıyor
Eğitimle alakalı alınan kararlarda eğitimin öznesi olan öğrencilere ve eğitim bileşenlerine hiç kimse fikrini dahi sormuyor. Öğretmenlere, velilere dahası bu işten anlayanlara sırf kendilerinden değil diye danışan yok. Eğitim sistemimiz öğrencilere özgürlük alanı tanımıyor. Her geçen gün demokratik olmaktan uzaklaşan eğitim sistemimiz öğrencilere düşünme imkân ve fırsatı vermiyor.
Genetiğiyle oynanmış din eğitimi
Çarpık eğitim sistemimiz nedeniyle ne Osmanlı’yı ne de Cumhuriyet’i öğrenebildik. Yalan rüzgârlarıyla ömür tükettik. Dünya üzerinde kökleri ve genetiği ile oynanmış en güzel örnek bizim eğitim sistemimizdir. 16 devlet kurmuş millet bu eğitim sistemi yüzünden oyuncak oldu. Kasıtlı olarak cahil bırakılmış bir milletiz. Özellikle son iktidarlar döneminde yabancılaşma, başkalaşma tavan yaptı. Topluma bütün kanallardan pompalanmaya devam edilen genetiğiyle oynanmış din eğitimi bizi emperyalist ülkelere kul, köle ve maraba yapmaya yarıyor ancak. Onların çıkarlarına hizmet eden bir din eğitimi. Denklem buydu.
Siyasetçiler gerçeği kapatmak için var
Başta eğitim sistemimiz olmak üzere, siyasetçiler, gazete, televizyon, dergi ve filmler gerçeğin üstünü kapatmak için varlar. Eğitim sistemide dâhil bu ülkenin karabulutları onlar. Omurgalı ve istikrarlı bir milli eğitim politikamız yok. Hükümetlere dahası bakanlara bile bağlı olarak değişen bir eğitim sistemimiz var. Eğitim yazboz tahtası oldu. Özellikle Ak Parti hükümeti döneminde eğitim sistemi her sene değişti ve tam bir kangrene dönüştü.
Demokrat öğrenciler yetiştiremedik
Türkiye’nin eğitim sistemiyle amaçladığı; her şeye ideolojik bakan, her olumsuzluğa makûs kader diyen, reaktif, pasif, düşünmeyen ve fikrini söylemekten korkan bir nesil yetiştirmekse çok başarılıyız. Haksızlık karşısında susmayan, bilinçli, ahlaklı, çalışkan, demokrat öğrenciler yetiştirmekse amacımız çok başarısızız.
‘Tek doğru’lar zehirledi
Bizler bu hormonlu eğitim sistemi yüzünden gerçekleri tam olarak öğrenme şansını yakalayamadık. Ne Osmanlı’nın nasıl yıkıldığını öğrenebildik, ne de Cumhuriyet’in hangi şartlarda kurulduğunu. Biz hep rüya gördük. Ne zaaflarımızla ne gerçeklerimizle yüz yüze gelebildik. Hiç kafa yormadık. Bu eğitim sistemi yüzünden ‘Neden?’ sorusundan hep uzaklaştırıldık. Sonuçları analiz etmeyi düşünemedik. Kolay olanı, basit ve sığ olanı yaptık, düşündük! Önümüze ‘tek doğru’ diye sunulan her bilgiyi alıp beyin hücrelerimizin zehirlenmesine izin verdik.