"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çare tasarruf ve küçülme

11 Ağustos 2018, Cumartesi 00:12
Türk Lirası’ndaki düşüş, en çok dolar ve euro cinsinden borcu bulunan özel sektörü etkiliyor. Uzmanlar ise tasarruf ve küçülmeyle krize karşı önlem alınabileceği görüşünde.

Türk Lirası’nda uzun zamandır devam eden değer kaybı, ABD’nin İzmir’de ev hapsinde tutulan Pastör Andrew Brunson’ın serbest bırakılmaması sebebiyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım uygulama kararıyla hızlandı. TL, 2018’de Amerikan Doları karşısında yaklaşık yüzde 40 değer kaybetti. Türk Lirası’ndaki düşüş, en çok dolar ve euro cinsinden borcu bulunan özel sektörü etkiliyor. Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre banka dışı firmaların net döviz açık pozisyonu Mayıs ayında 217,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam, 2009’daki seviyenin neredeyse üç katı.

İlk etapta ödenmesi gereken borç 69,5 milyar dolar

Özel sektörün, kurdaki yükselişe paralel olarak TL cinsinden sürekli artan dış borcunu ödeyip ödeyemeyeceği soruların başında geliyor. Uluslararası finans kuruluşu HSBC, Türk şirketlerinin Eylül’de 6 milyar dolar, Ekim’de 9 milyar dolar dış borç geri ödemesi olduğunu aktarıyor. HSBC’nin aynı raporuna göre gelecek yıl sonuna kadar ödenmesi gereken borcun tutarı ise 69,5 milyar dolar. Bu borcun 51 milyar doları bankalara, 18,5 milyar doları ise reel sektöre ait.

‘Borç daha maliyetli çevriliyor’

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Gizem Öztok Altınsaç, kurdaki her 10 kuruşluk artışın özel sektör üzerinde 20 milyar TL yük oluşturduğunu açıklıyor. Altınsaç’a göre TL’de yaşanan değer kaybı ülke primini yükseltiyor, bu da özel sektörün borcununun daha maliyetli bir hale gelmesine sebep oluyor: “Belli bir dönem sonra, bu dış borcu bu denli maliyetle çevirmek istemeyen reel sektör, küçülme yoluna gidecek ve belki özkaynaklarından da yemek zorunda kalacak.

Bu da iktisadi olarak önemli bir yavaşlama anlamına gelir. “Öte yandan reel kesimin dış ve iç borcu çevirmede yaşadığı sıkıntı banka rasyolarına ve karlılıklarına olumlu yansımaz. Özetle düşündüğümüzden de öte bir yavaşlama riski ile karşı karşıya kalırsınız.”

Bankalara olumsuz yansıyacak 

“2019 yılında gerçekleşme ihtimali hatırı sayılır düzeyde olan bir global krizin yaşanması halinde Türkiye ekonomisi açısından senaryo biraz daha olumsuz bir hal alabilir.” Ortaya çıkan bu tablodan en çok etkilenecek sektörlerin başında ise bankacılık geliyor. Reel sektörün iç ya da dış borcu çevirmekte yaşayacağı herhangi bir sıkıntı, bankalara olumsuz yansıyacak. Bunu özellikle çok sayıda şirketin borcunu yeniden yapılandırma sürecine gitmesinden görebiliyoruz. Bloomberg Intelligence’dan bankacılık analisti Tomasz Noetzel, bankaların önümüzdeki 12 ay içinde vadesi gelecek 100 milyar dolar civarındaki borcunu çevirmesinin daha maliyetli ve zor olacağını söylüyor.

Kredi krizi endişesi artıyor 

Türkiye’de Dolar ve Euro kuru, ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizinin ardından haftanın ilk işlem günü olan pazartesi günü rekor seviyeleri gördü. Türk Lirası’ndaki durdurulamayan değer kaybı gerek bankacılık sektöründe gerekse özel sektör tarafında yaşanabilecek bir “kredi krizi” endişesini artırıyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, Dolar’ın ateşini düşürecek tek seçenek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yürüteceği ekonomi politikalarının piyasalara güven verecek şekilde yeniden düzenlenmesi. Kurlardaki sert yükselişte Türkiye-ABD ilişkilerinde Rahip Brunson krizi ile ortaya çıkan “yaptırım tehlikesi” ve ABD’nin başlattığı İran ambargosu önemli rol oynadı. 

100 günlük program endişeleri arttırdı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 100 günlük programının içeriğinin de piyasalar açısından endişeleri artırdığına işaret eden Prof. Gürsel, ‘’Açıklanan programın Türkiye’nin bugün yaşamakta olduğu sorunlarla hiçbir ilgisi yok. Zaten yapısal olarak dış açığı olan bir ülke, bu kadar proje için parayı nereden bulacak diye ekonomik aktörler daha da endişeleniyor’’ değerlendirmesinde bulunuyor. Bu süreçte dış politikada yaşanan en ufak bir sarsıntının kurlar ve enflasyon üzerinde çok ağır tahribatlar oluşturduğuna işaret eden Gürsel, şöyle konuşuyor: ‘’İşim temelinde iktidarın mali politikalarının hala netleşmemesi ve Merkez Bankası’na olan güvenin tamamen kaybolmuş olması var. Artık Ağustos sonunda ya da Eylül başında açıklanacak Orta Vadeli Program beklenemez. Bu ortamda Berat Albayrak’ın değil, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün yarın çıkıp nasıl bir ekonomi politikası izleyeceğini herkese anlatması lazım.’’

Bankaların korkusu, dışardan borç para bulamamak

Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir bankacı, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, dünden beri kurlarda yaşanan tarihi zirvelere ilişkin olarak, ‘’Artık kurdaki yükselişin ucunu bucağını göremiyoruz. Böyle giderse 7 de olur, 8 de olur’’ diye konuşuyor. Merkez Bankası’nın son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında sembolik de olsa bir faiz artırımı yapmamasının finans piyasalarında “büyük bir hata” olarak değerlendirildiğini dile getiren bankacı, ‘’Bundan sonra bankacılık sektörünün en büyük korkusu, dışardan borç para bulamamak. Bu artık kurlardan da faizlerden de çok daha önemli. Eğer borçlanmaya çıktığımızda yabancılardan beklediğimiz kadar kredi alamazsak, işte o zaman kriz başlamış olur’’ diyor. Dolar karşısında yüzde 50’ye yakın değer kaybeden Türk Lirası’ndaki erime, nasıl engellenecek? Doların ateşini söndürmek mümkün mü?

‘’Merkez’in kredibilitesi çok zayıfladı’’

Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ekonomist Murat Sağman da son aylardaki kur artışları karşısında yanlış hamleler yapan Merkez Bankası’nın kredibilitesini büyük ölçüde kaybettiğine dikkat çekiyor.

Mayıs ayından beri kurlarda yaşanan aşırı yükseliş karşısında Merkez Bankası’nın piyasa beklentilerini karşılamaktan uzak adımlar attığını, kademeli olarak gerçekleştirilen 500 baz puanlık faiz artışının da doğru zamanda yapılmadığı için kurlara etki etmediğini dile getiren Sağman, şunları söylüyor; ‘’Gelinen bu noktada artık yalnızca para politikası yani Merkez Bankası ile ateşi düşürmek mümkün değil. Mali politikaların yani ekonominin nasıl yönetileceğinin ortaya açık bir şekilde konması gerekiyor. Aksi takdirde kurlarda ve enflasyonda yukarı yönlü çıkış sürecek.”

Kurun yükselişiyle bu hesapların zora girdi

Amerikan Merkez Bankası Fed’in eski araştırma direktörü olan Erkin Şahinöz de kurdaki yükselişin ekonomik aktivitede yavaşlamaya yol açacağını vurguluyor. Şahinöz, kurda görülen yüksek oynaklığın fiyatlama kararlarını olumsuz etkilediğini, bunun da ekonomik aktiviteyi sekteye uğrattığını açıklıyor. BBC’nin haberine göre Ekonomist Şahinöz, şirketlerin net döviz borcunu TL cinsinden yılın başında daha düşük bir kurdan hesapladığını, ancak bugün kurun yükselişiyle bu hesapların zora girdiğini anlatıyor: “TL konsolide bilançolara Şubat ayında 3,70 dolar kurundan yansıtılan bu net yükümlülük Ağustos sonunda (mevcut kur düzeyinin Ağustos sonu için de geçerli olacağını varsayarsak) 5,30 dolar kurundan kaydedilecek. Reel sektör hem kur şokundan gelen kambiyo zararını hem de faiz şokundan gelen ek faiz maliyetini ne kadar sindirebilir?”

2-3 çeyrek sürebilecek bir ekonomik daralma 

Şahinöz, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2017 yılında açıkladığı Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketinin faiz, amortisman ve vergi öncesi kârının (FAVÖK) 2017 yılında 94,7 milyar TL olduğunu aktarıyor. Şahinöz’e göre bu şirketlerin kur şokunun neden olduğu 347,5 milyar TL kambiyo zararını finansal açıdan taşıması çok zor olacak: “Tüm veriler doğrultusunda ekonomik aktivitede yaşanan yavaşlamanın önümüzdeki aylarda daha da hızlanması ve yaygınlaşması beklenebilir. Hatta 2-3 çeyrek sürebilecek bir ekonomik daralma söz konusu olabilir.

 

Haber Merkezi

Etiketler: Türkiye, ekonomi, tasarruf, ABD, dolar, TL
Okunma Sayısı: 3437
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı