TÜSİAD Başkan Erol Bilecik, “Biz kutuplaşmak-ayrışmak değil, birlikte çalışmak, birlikte yaşamak istiyoruz. Yenilenerek, güçlenerek, rekabet gücümüzü arttırarak büyümek istiyoruz” dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), yılın son Yüksek İstişare Konseyi’ni (YİK) topladı. Başbakan Binali Yıldırım’ın onur konu olduğu toplantıda bir konuşma yapan Bilecik, ABD’de Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla’nın sanık, Rıza Sarraf’ın tanık olduğu davayla ilgili mesajlar verdi. Hürriyet’tin haberine göre, Sarraf’ın açıklamalarının Türkiye’yi sarstığını vurgulayan Bilecik, İran devleti adına çalıştığı anlaşılan bu kişinin yargılanmasının elde fırsat varken Türk yargısı tarafından gerçekleştirilemediğini kaydetti. Bilecik, “Bizim açımızdan hayıflanılması gereken en önemli nokta budur. Bu yaşananlar, kamuoyuna bir şeyi kesin olarak göstermiştir. O da, her zaman ısrarla vurguladığımız hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığının önemidir” dedi.
OHAL sonlandırılmalı
Türkiye’nin dış politikada son zamanlarda yalnız ve çatışmacı bir görüntü sergilendiğini vurgulayan Bilecik, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile sık sık karşı karşıya geldiği olağanüstü halin (OHAL) sonlandırılması gerektiğini belirtti. Bilecik şunları söyledi: “İçeride hukuk sistemi ve yargı mekanizmamızda kaygı ve şüphe yaratan bir tablo var. OHAL döneminde maalesef aleyhimizde kuvvetlendi. 21.yüzyıl Türkiye’si, tutuklu gazeteci, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum temsilcileri ile anılan bir ülke olmamalı. Terörle mücadelede hiçbir taviz vermeden, OHAL uygulamasının gözden geçirilerek, Türkiye’nin hızla normale dönmesi gerektiğine inandığımı paylaşmak isterim. Fransa’da OHAL’in kalkması sürecinde uygulanan yapıya bakmamız gerekir.”
Adalet kuvvetli olmalı
Geleceğe böyle girmek istemediklerini vurgulayan Bilecik, “Biz kutuplaşmak-ayrışmak değil, birlikte çalışmak, birlikte yaşamak istiyoruz. Yenilenerek, güçlenerek, rekabet gücümüzü arttırarak büyümek istiyoruz. Yapılan en küçük haksızlık, toplumun tümüne yapılmış sayılır. Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir. Bugün tartışmamız gereken ‘faizin seviyesi, doların ateşi’ değil, geleceğimizdir” dedi.
Bu tür büyüme geçicidir
Türkiye ekonomisinde 2002-2007 döneminden farklı olarak, 2010-2017 döneminde büyüme politikasının, ucuz ve bol sıcak paraya dayalı, tüketim ve kamu harcamaları ağırlıklı olduğunu ve bunun da kırılganlıkları artırdığını vurgulayan Bilecik şunları söyledi: “Bize benzer gelişmekte olan ülkeler, yüzde 3-4 civarında bir enflasyona sahipken, Türkiye’de enflasyonun yüzde 13’e, hatta gıda ve enerji hariç enflasyonun bile yüzde 12’ye varmış olması kabul edilir gibi değil. Enflasyon ile mücadelenin temeli, mali disiplin ve sıkı para politikasıdır. Merkez Bankaları, refah ve büyüme yaratma kurumları değildir. Anayasada da belirtildiği üzere, Merkez Bankası’nın temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Ekonomi literatüründe maalesef ‘yüksek enflasyon ve yüksek büyüme’ diye bir ikili yoktur. Bu tür büyüme sürdürülebilir değil, hemen her zaman geçicidir.”