Gazeteci yazar Çiğdem Toker, Gelibolu ile Lapseki arasında inşa edilecek olan 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili bilinmeyenleri, RS FM'den Zafer Arapkirli ile Seyr-ü Sabah’a anlattı.
Bütün büyük köprü ve mega proje diye tarif edilen ulaştırma projelerinin tamamının Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırıldığını söyleyen Çiğdem Toker, "Yap-İşlet-Devret modelinde bunu taahhüt eden firma ya da firmalar üstleniyorlar. Yatırım onların cebinden çıkıyor. Buraya kadar doğru. Ama milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor diye söylüyorlar. Bugünün de değil 90'lı yıllardan beri sunulan bir politik, pragmatik yaygın bir yalan olarak tarif ediyorum ben bunu. Milletin cebinden beş kuruş çıkmadığı doğru değil. Buna çok yüksek sesle itiraz ediyorum her seferinde.
Bu mesela köprü projesiyse hazine günde şu kadar bin araç geçecek diye garanti veriliyor müteahhit firmaya. Çanakkale Köprüsü için vaad edilen 45 bin araç, bunu ben açıkladım. Bu duyurulmuyor, kamuoyu ile paylaşılmıyor. Çünkü kamuoyu ile paylaşmanın bir getirisi yok.
Bu şu demek: Örneğin 44 bin 999 araç geçerse, ki bunun çok daha altında olacağını söyleyenler var araç trafiği açısından, bunun bedeli hazineden müteahhit şirkete aktarılacak. Burayı kullanan yurttaşlar, araç başına 15 Euro artı KDV ödeyecek. Normalde KDV yüzde 18 ama hükümet bir şey çıkardı. Bu projelerde KDV'yi ben yüzde 8 uygulayacağım, diyor. Bu bugünün kuruyla 64 lira gibi bir para yapıyor. Bugün otomobilimizle bitmiş köprüden geçsek kendi cebimizden bunu ödeyeceğiz. Ve hazine, ben sana günde 45 bin araç garanti ediyorum, diyor" köprünün vatandaşa maliyetini anlattı.
‘3. KÖPRÜDE DE, OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ'NDE DE BİR İZDİHAM YOK'
"Devlet müteahhit firmayla oturuyor, çok kapsamlı uluslararası nitelikte bir sözleşme yapıyor. Buna Yap-İşlet-Devret uygulama sözleşmesi deniyor. Bu projenin yatırım bedeli 10 küsür milyar, müteahhitin cebinden çıkacak onlar yapacak ama müteahhit bunu nakit vermiyor. Müteahhit gidiyor bunun için yurtdışında uluslararası finans kuruluşlarından kredi arıyor. Uluslararası finans kuruluşları da para vermek için bir şekilde adı değiştirilse bile hazinenin buna kefil olacağı bir sistem, bir garanti arıyor. Bu garantiler bunun için veriliyor. Müteahhit o krediyi bulabilsin diye.
Mesela Osmangazi Köprüsü'ne bakabiliriz. Orada 40 bin araç garantisi var. 35 dolar artı KDV. Çanakkale'den çok daha yüksek. Sanırım şu an 15 bin ortalamada araç geçiyor. 15 bin nerede 40 bin nerede? 3 yıl sonra geçecek 5 yıl sonra geçecek o kadar araç, diyorlar. Dolayısıyla biz ödemeye başladık o farkı. Bu sebeple tercih etmiyor vatandaş. 3. Köprüde de, Osmangazi Köprüsü'nde de bir izdiham yok. Onun için hükümet geçiş ücretini düşürdü. 140 liraydı, onu 65 liraya düşürdü vatandaş tercih etsin diye. O 65 liraya da indirim yapmış gözüküyor ama o aradaki 70 liralık fark yine hazineden çıkıyor. İnsanlar bunu bilmiyorlar daha doğrusu ülkeyi yöneten kadrolar tarafından anlatılmıyor."