Yeni Şafak yazarı Akif Emre, Türkiye'yi idare edenleri, Rusya lideri Putin'in blöfüne alet olmaması noktasında uyardı.
Türkiye-Rusya ilişkisinin tarihi geçmişine de dikkat çeken Akif Emre'nin bugünkü yazısının bir bölümü şöyle:
Türk-Rus ilişkileri herhangi iki devlet ilişkisine benzemez. Avrasya’nın iki önemli devletinin ilişkisini belirleyen devlet reflekslerini, jeopolitiğini Osmanlı'dan beri günümüze tarihsel süreç içinde ele almadan değerlendirmek eksik, yanıltıcı olur. Bu durum Sovyetler dönemi için de geçerlidir, Sovyetler tüm iddiasının aksine Rus imparatorluğunun ideolojik manto giydirilmiş modern versiyonu idi.
Putin’in Türkiye ziyaretinde gündeme gelen ve Avrupa Birliği’ne karşı bir koza dönüşen yeni boru hattı meselesi Türkiye açısından stratejik bir hamle görüntüsü veriyor. Hatta özellikle stratejik avantaj olarak görmek isteyenler hayli fazla. Rus medyasında iptal edilen Güney Akım Projesi yerine “Türk Akımı” kodlaması kullanıma girmiş bile.
(...)
Putin’in Batı ile kapışması, kendisinin de açıkladığı üzere Sovyet dönemindekinin aksine siyasi ve ideolojik değil. Rusya imparatorluk rüyasını diriltmek için stratejik önceliklerini sert askeri yöntemlerle gerçekleştirme yönünde bazı adımlar attı. Ve bunu devam ettireceğinin işaretlerini de verdi. Buna karşılık Batı’nın askeri operasyon zaafı olarak ortaya çıkan açığı aslında daha farklı bir yöntemle Rusya’yı dizginlemeyi hedefliyor. Küresel kapitalizme eklemlenmiş bir Rusya’nın sadece Avrupa’yı enerji hatları ile rehin alabileceği hesabı yaparken sistemin işleyişini yeterince hesaplamadığı ortaya çıktı. En güçlü olduğu alanda enerjideki üretim artışı ve fiyat düşüyle beraber bir gecede ekonomi alt üst oldu. Putin sanki Sovyetleri çökerten rekabetin bir benzerine istemeden çekilmiş görünüyor. Hatırlayalım, Sovyetler Amerika ile silah rekabetine girip küresel ekonomik yarışı kaybetmiş ve dağılmak zorunda kalmıştı. Rusya da askeri gücünü gösterirken Batı onu hazır olmadığı bir alanda yarışa çekti.
Tam bu durumda hiç alışık olmadığımız türden Türkiye kartını Batı’ya karşı oynarcasına, “enerji istiyorsanız Türkiye’ye başvurun” demesi bu büyük oyuna bizi de taraf olarak sokma girişimi şeklinde okunabilir. Bu durum bazılarının gururunu okşayabilir. Ancak Türkiye böylesi bir rekabette taraf olmaya hazır mı? Ayrıca Ruslar adına bu tür savaşta taraf olmak zorunda mı? Bir başka soru, Putin’in, elimize tutuşturmak istediği borunun vanasını bize vermek istediğinden emin miyiz?
Evet, Türkiye Batı ile ilişkilerinde tek yanlı, alternatifsiz bir strateji üzerine oturmamalı. Bu hem tarihi hem de jeopolitik gerekliliktir. Ancak Putin’in blöfüne de alet olmamalı.
*
Haber Merkezi