Türkiye’nin tüm taleplerine rağmen Paris'te ne karar metnine, ne de antlaşma metnine Türkiye’nin özel durumunun yazılmasına müsaade edilmediğinden yakınan Hisarcıklıoğlu, "Bu noktada ülkemiz için bir sıkıntı söz konusu. Yeni anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye’ye karbondioksit emisyonlarında azaltım yükümlülüğü getirilecek. Yani gelişmiş sanayi ülkeleri gibi mali yükümlülük altına gireceğiz." dedi. 

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde kurulacak Çevre ve Enerji Verimliliği Merkezi’nin Fizibilite Çalışması Projesi açılış toplantısı yapıldı. Toplantıya Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ve İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore da katıldı. TOBB ve İngiltere Büyükelçiliği'nin finansal desteği ile kurulacak merkez, özel sektörün enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve çevre stratejilerini güçlendirmesine yardımcı olacak. 

TOBB İkiz Kuleler’deki toplantının açılış konuşmasını yapan TOBB Başkanı Hisracıklıoğlu, 2020 sonrası küresel iklim rejimini belirleyecek ‘Paris Anlaşması’nın hazırlandığını hatırlatarak, Paris’te Türkiye’nin tüm taleplerine rağmen, ne karar metnine, ne de antlaşma metnine, Türkiye’nin özel durumunun yazılmasına müsaade edilmediğinden yakındı. Bu noktada kurulması öngörülen 'Çevre Fonu'ndan yararlanan ülke değil, 'donör' ülke konumunda bulunması ihtimalinin doğacağına işaret eden Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti:

“Böylece iklim değişikliği ile mücadelede yeni bir evreye geçmiş olduk. Aslında ilk defa 195 ülkenin tamamını kapsayan, evrensel bir iklim değişikliği ile mücadele anlaşması söz konusu. Paris Anlaşması, taraf olacak tüm ülkelere bağlayıcı hükümler getiriyor. Dolayısıyla taraf ülkelerin, çevre, enerji, yatırım, kalkınma gibi politikalarında orta ve uzun vadede değişikliğe gitmesi gerekiyor. Bu noktada ülkemiz için bir sıkıntı söz konusu. Türkiye en baştan itibaren, bu müzakerelere 1. grup ülkeler arasında kabul edilerek dahil oldu. Ne yazık ki Paris’te Türkiye’nin tüm taleplerine rağmen, ne karar metnine, ne de antlaşma metnine, Türkiye’nin özel durumunun yazılmasına müsaade edilmedi. Umarız önümüzdeki yıl Fas’ta yapılacak konferansta bu husus bir çözüme kavuşur. Aksi halde yeni anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye’ye karbondioksit emisyonlarında azaltım yükümlülüğü getirilecek. Bunun sonucunda da, kurulması öngörülen 'Çevre Fonu'nda, yararlanan ülke değil, 'donör' ülke konumunda bulunması ihtimalini doğacak. Yani gelişmiş sanayi ülkeleri gibi mali yükümlülük altına gireceğiz. Oysa gelişmiş sanayi ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği konusunda tarihsel sorumlulukları farklıdır. Ülkemiz bu global mücadele alanında elbette sorumluluğunu yerine getirecektir. Ama hakkaniyet beklemek de hakkımızdır.” 

"TÜRK ÖZEL SEKTÖRÜNE DESTEK VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ" 

Daha sonra kürsüye gelen İngiltere Büyükelçisi Moore ise açılacak çevre ve enerji verimliliği merkezinin Türkiye’deki özel sektörün çevre ile ilgili yapabileceklerini destekleyecek önemli bir merkez olacağı kanısında olduklarını belirtti. Moore, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki özel sektörün ve KOBİ’lerinin desteği olmadan bu sorunların çözülmesini mümkün görmediklerini ifade etti. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de özel sektörün düşük karbon ekonomisine geçişini kolaylaştıracak büyük projeleri destekleyeceklerini de belirtti. 

"KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE İÇİN 2030 YOL HARİTASINI BELİRLEDİK" 

Bakan Sarı da Küresel İklim Değişikliği ile mücadele için 2030 yol haritasını belirlediklerini ifade etti. Sarı, “Hızla gelişen bir ekonomi olarak Sera Gazı emisyonlarının 2030 yılında yüzde 21’e kadar artıştan azaltmaya hedeflediğimizi Paris İklim Konferansında belirttik. Bu hedefimizi kaliteli altyapı projelerini hayata geçirerek yeni ve temiz teknolojilerden yararlanıp yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla istifade ederek ve enerji verimliliğini sağlayarak gerçekleştirmeyi planlıyoruz.” diye konuştu.