"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lisân ve ırk hassâsiyeti

Ekrem KILIÇ
18 Ocak 2014, Cumartesi
Şâir ve edîb Yavuz Bülend Bâkiler’in sitemizde yer alan bir konuşmasını okudum. Gerçekten, mühim mevzûlara temâs etmiş... Lisân konusundaki hassâsiyeti ırkî bir gayretle karıştırmamak lâzım…
Lisân, çeşitli ırkların inanç, kültür, mefkûre ve vatan birliği ile meydana getirdiği bir topluluğun ortak dilidir. O cem’iyet içindeki ırkların ayrı ayrı dilleri, lehçeleri, şîvelerinin bir halîtasıdır. Müşterek inanç ve kültürlerden, vatan toprakları üzerinde yaşayanların ve önceki kavimlerin dillerinden seçilmiş, süzülmüş, yerleşmiş kelime ve mefhûmları ihtivâ eden, tefrîki gayr-i kàbil bir izâbedir.
Cumhûriyet’i, ne yazık ki, eskiye âit bütün değerleri yıkmak, tersine çevirmek, devirmek olarak anlayan ve tatbîk eden “devrimci”ler, dîn ve dili en birinci hedef olarak seçmişlerdir. Mâzînin harf harf, kelime kelime, satır satır inşâında kullanılan bin yıllık yazımız değiştirilmekle kalınmamış; kelimeler, mefhûmlar ve bütün bir lisân hallaç pamuğu gibi atılarak, aslı – faslı ayırd edilemez hâle getirilmiştir.
Devlet imkânlarının seferber edildiği bu tahrîbâta, edebiyâtçısından şâirine, mütefekkirinden âlimine pek çok insan, zorla veyâ isteyerek âlet edilmiştir. “Eski yazı” ile kaleme aldığı makàlesini, “eski kelimeleri” lügate bakarak “arı – duru sözcüklere” tercüme etmek sûretiyle neşreden nice “e-dib”, edebiyât târîhimizin utanç müzesindeki yerini almıştır. Bunlara bir misâl diye, ismiyle müsemmâ olmayan, Nûrullâh Ataç’ı zikredebiliriz.
Bir yandan Devlet Kitapları adı altında çoğu Batı’nın, husûsen Yunan ve Roma edebiyâtının klâsikleri neşredilmiştir. Bu meyânda, Şark edebiyâtından seçilen eserlerin tercümeleri de günün anlayışına uygun sûretde yorumlanarak halka ulaştırılmıştır. Böylelikle, millî şuûr ve düşüncenin yeniden inşâına gayret edilmiştir.
Dilimizin Arab ve Fars lisânından aldığı kelimeler, rejim aleyhdârlarına yapıldığı gibi, sürgüne yollanmış; yerlerine, târîh öncesi Türkçe’sinde bulunan, fakat zamanla ölü-dil hâline gelmiş kelimeler ikàme edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca, “linguistique” kàidelerine uyup uymadığına bakılmaksızın uydurulan “tilcik”lerle takviye edilen lisânımıza, Batı dünyâsından bol miktarda kelime ve kullanış tarzı “transfer” edilmiş, içinde pek çok yabancı oyuncu bulunan şimdiki millî futbol takımları gibi, “modern Türkiye dili” meydana getirilmiştir.
Seçkin zümrenin, Cumhûriyet’in asîl evlâdı olmak hasebiyle, özene bezene kullandığı bu dil bile o hâliyle bırakılmamıştır. Devlet’in kurduğu Dil Kurumu ve sâir eğitim müesseseleri eliyle, her on yılda bir tekrâr alt üst edilerek çözülemez bir kördüğüm şekline konulmuştur. Buna da bir misâl olması bakımından, Türk Dil Kurumu’nun neşrettiği “Sözlük”lere bakınız. Her baskı, bir öncekinden daha değişik, daha “gelişik” bir vaz’iyyettedir. Son zamanlarda uydurulan bir kelimeyi, birkaç yıl önce neşredilende bulamazsınız!
Tamamen bağımsız düşünceyi temsîl ve öğretmek vazîfesini der-uhde etmesi gereken Üniversitelerin de lisân diye bir endîşeleri bulunmamaktadır. Öğretim elemanları, kendilerine emredilenleri harfiyyen îfâ ile muvazzaf erat gibi hareket etmektedirler. Yazarlar, çizerler hâkezâ…
Bereket, Yavuz Bülend Bâkiler gibi, bir elin parmakları ile sayılabilecek zevât çıkıp da mahallenin nâmûsunu kurtarmaya gayret etmişlerdir. Bâkiler’in gazete yazılarında, kitaplarında, konferanslarında, zaman zaman radyo – televizyon konuşmalarında korkmadan, çekinmeden parmak bastığı husûsları, keşke imkân olsa da, bütün okullarımızda, sınıfların duvarlarına yazabilsek, asabilsek…
Şu sıralarda radyo ve televizyonlarda “Kamu Spotu” diye garip bir adla yayımlanan, “Resmî Reklâm” kılıklı programlarda Bülend Bey ve emsâli birkaç edîbin bütün millete hitâbını sağlamak, Devlet içinde bulunan “Millî Kültür ve Eğitim” konularında görevli kuruluşların en birinci işi olmalıdır.
Bu mevzûa devâm etmek niyetiyle…
(Risaletalimhaber.com sitesinden alınmıştır.)
Okunma Sayısı: 2018
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bilâl Tunç

    18.1.2014 09:39:00

    Dil hassâsiyeti bulunan herkesin muhakkak okuması gereken bir yazı..
    Ekrem Kılıç’a tebrik ve teşekkürler sunuyorum..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı