"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Teslimiyet ehli

Elif Ekşi ZORER
28 Ağustos 2016, Pazar
Her kalp; bir gökyüzünü taşıyıp da üzerinde, rengini alır bulutlarının. Her renk; her bir hisle dokunup da, var eder kendini yürekte. Gecesi olur, gündüzü olur, hatta doğumu ve ölümü olur kalplerin.

Lisanını bildiğin kalbin, tabiatına değersin muhakkak; yoksa virgülü bol, mutlu cümleler nasıl pembeler sürer ki yüreğe… Sen hiç, beyazların ünlemler biriktirdiğini gördün mü, aydınlık sabahlara; yıldızların kuyruklarına saklı soru işaretlerinin geceleri görünür olması da başka bir muamma. Ya güneşini bekleyen, kırık tebessümler; neye tutunur ki böyle ayakta dururken. Hangi rengin, hangi tonunu resmeder; güçlü olmak. Yüreğimi bir elif miktarı konuşturan; hangi sesin yankısı… Bazı gecelere “günaydın” demek gelmez mi senin de içinden? Güneş batmayan umutların, ışıldamaz mı göz bebeklerine kadar? Duâlarından huzuru biriktirdiğin mavilerin, karalar bağlamazken; geceleri kim saklar rüyalara bilir misin?

Teslimiyet… Kaldırıp da ellerini yukarıya, parmaklarının ucundan döker dertlerini, diline “eyvallah” kelimesini süren bir şifa. Başımıza gelen bütün talihsizliklerin talihi... İmkânsızlıkların, kutu içine alıp da altı çizili “imkân” kelimesi… Derdi sevmenin, derdi verenin hatırından bilip de; dertlenmeyi bir ödül kabul etmesi yüreğin.

İnsan kalbini hüzünlerinden besleyip de; karakterinin karnını doyururmuş, pişermiş acısıyla, bestesini yazarmış sükûnetinin ve kalbine mühür bildiği sevdasına hürmetle; teslimiyeti lütuf bilirmiş kendine.

Acı dediğin; anonim bir çeşnisi yüreğin. Üzerine şekerler serpip de, lisanından şerbetler pişirme herkesin kendi kimliği olmuş bir vaziyette. Bu sebeple herkes kendi yüreğinin reçetesini yazabilme kudretinde. Teselli dolu cümlelerin, hikâyesini okumasını bilmeli.

Teslimiyet hissinin o hiç sorgusuz, hiç şartsız şeffaf haline bürünebilmek; bir ödül olur bedene. Sanki o kemikleşmiş bedenlerin, kemikleşmiş hislerle imtihanı bir yük misali... Omuzlar üzerinde taşınan dertlerin ezilmişliğini resmediyor; yürek sızıları. Oysa “teslimiyet”; bedenle ruhun, yıkılmamak adına birlikte imzaladığı bir sözleşme…

Sevdası kalbinden taşanlar için; ömre yazılmış bir şiirin, nakaratı adeta. Her halükârda; ellerimi kaldırdım; mutlulukta acıda, iyi günde kötü günde, varlıkta ve yoklukta sana teslimim dercesine; musîbetle rızanın, İbrahimî bir aşkla birbirine nikâhıdır “teslimiyet”. Yüreğin bakım kremi, hislerin cilası… Sevgiliye boyun bükerken, yükselmenin sebebindedir hikmeti.

İnsanın nasiplendiği için, en çok şükür hissiyle yoğurup da, sabrından kapladığı, en kıymetli lütuf bize… Cam kırıkları nasıl yüreğe batmadan durabilirdi ki yerinde; teslim olmasaydı eğer benlikler. Olmasaydı eğer; böyle kanaatkâr olabilmeyi nerden bilecekti ki dil... Gözlerimizin rengi olsun teselli kokulu cümleler ve var edene teslim olmuş bütün hisler; yüreğimizin “cv” si olsun…

Okunma Sayısı: 2579
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı