"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mantık ‘Din’i

Elif NİSA
03 Eylül 2015, Perşembe
İnsan inanıyorsa, Allah’ın dinini yaşamalı, kendi dinini değil. Cahilce, kendi mantık örgülerine göre bir din yaşamayı düşünenler, kendi çıkarlarını gözettikleri bir ‘mantık dini’nin mensubudurlar.

İnsanların çoğunluğu, küçük yaşlardan itibaren dürüstlüğün kayıp getireceği gibi gerçek dışı bir telkinle yetiştirilir. Birçok anne baba çocuklarına vicdanlı, dürüst, samimi olmayı değil, çıkarlarını korumayı yani kendilerince ‘mantıklı’ davranmayı öğüt verirler. Çıkan sonuca göre; vicdanlı davranmak mantıklı değildir, mantıklı olmak da bencil olmayı gerektirir. Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıdır. 

Dürüst davranmak isteyen birçok insan, “Herkesin akıllısı sen misin?” gibi sözler işitir. Burada tavsiye edilen; kişinin ahlâka, dürüstlüğe, samimiyete uymayan bir yolu tercih etmesidir. Şeytanî bir telkindir bu. Ve şeytan bu ‘mantık kılıfı’nı çok güzel kullanır, yaygınlaştırır. 

Cahiliye insanlarının oluşturduğu ‘mantık dini’nin en önemli özelliği, Kur’an ahlâkının gereklerinin, yalnızca kişisel çıkarlarla uyumlu olduğu durumlarda yaşanmasıdır. Bu sapkın inanışa göre, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak, sabır göstermek, tevekküllü olmak, hoşgörülü davranmak, ihtiyaç içinde olanları korumak ancak bencil çıkarlarla çatışmıyorsa uygulanabilir. Eğer toplum içinde takdir görülecekse, ibadet etmek ve güzel ahlâk özellikleri sergilemekte kendilerince bir sakınca görmeyen bu kimseler, şayet toplumdan tepki alacaklarını düşünürlerse, bu dinî sorumluluklardan hiç haberleri yokmuş gibi davranmakta sakınca görmezler. 

Dünyevî değerlere çok önem veren kişiler, sadece belli dönemlerde ihtiyaç içinde olanları korumayı, fakirlere sadaka vermeyi, yardım etmeyi yeterli görürler. Bunlar, güzel ve teşvik edilmesi gereken davranışlardır. Ancak bu kişilerin yardımlarındaki asıl maksat, genellikle toplumda ‘hayırsever’ sıfatı kazanabilmek ve böylece saygın bir yer elde edebilmektir. 

İnsan, mantık kullanarak kazançlı çıkacağını zanneder, ama kaybeder. Bencillik yerine Kur’ân ahlâkının getirdiği özveriyi yaşadığında insan kayıpta gibi bile görünse, kazanır. Allah, yapılan iyiliğin karşılığı olarak maddî-manevî kat kat fazlasını nasip eder. Güzel ahlâk zordur, pahalıya mal olur. Pahalıdır, ama nadirdir, paha biçilemez bir ‘şey’dir.

Bencil çıkarlar mantıklı olmayı getirir, vicdan ise akıllı olmayı. Mü’min her durumda aklı ve vicdanıyla hareket eden insandır. Maddî yönden zorluğa, sıkıntıya girer belki, ama doğru olanı yapmış olur.

Aklı kullanmak çok güzeldir, akılcı insanda derinlik ve ihtişam olur. Bu, insan ruhunu derinden etkiler. İnsanların beğenisini kazanmak için akıl dışı bir şekilde samimiyetsizliğin, sahteliğin, duygusallığın, yapmacıklıkların yaşandığı ortamlar adetâ film seti gibidir. 

Birçok insan doğru olanı bilir ancak ‘mantığını’ kullanır. Mantık insana çok şey kazandıracak gibi gelir, ama bazen de süründürür. Acı içinde, eziyet içinde, bir hayat mücadelesi ve boğuşma içinde yaşatabilir.

Vicdanlı olmak, samimî olmak insanı rahatlatırken, mantık kullanmak insanı müthiş kasabilir. Yapacağı ufak bir hatayla menfaatinin zedeleneceğini düşünen insan kasılır, ıztırap içinde yaşar. Uyanık davrandığı için rahat yaşayacağını zannederken, acının tam içine düşer. 

Kur’ân, mü’minlerin bütün hayatlarının Rabbimizin hoşnutluğuna uygun olduğunu bildirir. Samimî mü’minlerin hayatında, ‘biraz Allah rızası için, biraz nefsi için’ gibi bir ayrım yoktur. Yaptıkları her işte yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu kazanma çabası vardır. 

Samimî inanan insan, yapacağı davranışları ve sözlerini, kendi nefsî ve indî ‘mantık süzgecinden’ değil, tam bir mü’min hareketi ve mü’min ahlâkına uygun olup olmadığı konusunda süzgeçten geçirir. Her adımında “Cennette böyle bir tavır içinde olabilir miyim?” diye düşünerek, Kur’ân ahlâkına uygun tavırlar sergiler. 

İnsan samimiyeti aramalı, samimiyeti bulmaya çalışmalı. Menfaatleriyle çatışsa, zorluklara girse bile, nefsî mantığı ile değil vicdanı ile hareket etmeli. Bunun için emek vermeli, çaba harcamalı.

Okunma Sayısı: 2658
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mehmet çaloğlu

    3.9.2015 16:29:00

    Elif Nisa hanimin diger yazilarini okumamisim herhalde , bu yaziyi okuyunca bu kardesimiz bir pikolog gibi İslamin guzlliklerini islemis yazilarini muhakkak paylasmasi gerekir diye mesa jimi yazmayi düşünürken diger yazi listesini gorunce hayiflandim dogrusu .Simdi digerlerinide okuyacagm. Tebriklerimi iletmeyi bir borc biliyorum .Selam ve dua ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı