Muhabbet şu kâinatın bir sebeb-i vücududur” buyuruyor.
“Biz muhabbet fedaileriyiz, husûmete vaktimiz yok” diyerek muhabbete yani sevgiye değer veren, sevgiyi önemseyen Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri. Muhabbet öyle basit bir şey olsaydı şu kâinatın var olmasının sebebi olur muydu? Evet, bu kâinatın var olmasının nedeni “Levlake levlake lemâ halaktü’l-eflâk” yani ‘Sen olmasaydın (Ey Habîbim) şu kâinatı yaratmazdım’ diyen Mahbub-u Bâki’nin Habibine, Resulüne olan muhabbeti değil mi? Evet, ta kendisi. Böyle ulvî bir muhabbet olmaz mı bizim için en değerli kıymet? Olur elbet. Çünkü bu muhabbetle var olacak sahil-i selâmet. Bu vesile ile Dârüsselâma edileceğiz dâvet. Bütün Allah aşkıyla yanan sâlih kullar bu dâvetin iştiyakıyla bekler ölümü güler yüzle elbet. Bu dâvetten kim uzak durmak isterse bilsin ki kalbinde yoktur muhabbet. Evet, Allah’ın Habibine duyduğu muhabbetle var oldu Hayat-ı ebed. Bizi de onun sayesinde halk etti Ezel ve Ebed...
Allah’a ve Habibine muhabbet beslediğimiz gibi birbirimize de muhabbet beslemeliyiz. Birbirimize besleyeceğimiz bu muhabbet Allah nâmına olmalı, Allah rızası için olmalı. “Neden Allah nâmına olmalı, öyle bir şart mı var?” diye sorduğumuzda bu soruya farklı cevaplar alabiliriz. Öyle bir şart yok tabi her insan istediği gibi sevebilir. Ama biz Müslümanlar özellikle de muhabbet fedaisi olan Nur Talebeleri sevdiği insanı Allah nâmına sevmeli, sevmeli ki değerli olsun kıymetlensin, ahirette bâki bir sevgi olsun o muhabbet. Allah nâmına olmazsa eğer ne olur? Mecazî olur, bu fani dünyaya münhasır kalıp geçici bir muhabbetten ibaret kalır. Eğer ki gayr-ı meşrû ise merhametsiz bir azaba inkılâb eder. Zarara kendi rızamızla girdiğimiz için de, merhamete layık olmayız
Allah kalbimize sonsuz sevebilme kabiliyeti vermiş. Sevdiğimiz zaman sonsuz sevebiliriz. Ama biz insanlar fâniyiz, yazık olmaz mı bu kabiliyeti fâni bir mahbup için kullanalım? Allah bize, kendisini sonsuz sevelim diye bir yeteneği vermiş. Çünkü o Allah ki, Mahbub-u Bâkîdir, ezelî ve ebedîdir. Mâsiva fânidir. Mâsivayı sevmeyecek miyiz, seveceğiz ama Allah nâmına. Sevdiğimiz her şeyi, eşimizi, ailemizi Allah nâmına seveceğiz. Meselâ eşimize “seni seviyorum” değil de, “seni Allah nâmına seviyorum” diyeceğiz. Böyle dediğimiz zaman hem eşimiz memnun olur hem de Allah râzı olur inşâallah. Hem Böyle dediğimizde ne mi olur, kıymetli olur, bâkîleşir. Sevgi, muhabbet hiç bitmez giderek de artar. Böyle bir fırsatımız varken mecâzi muhabbet beslemek akıl kârı değildir.
Rabbim bizleri Mahbub-u Baki’yi sonsuz sevgi, hakikî aşka ulaşan, mecâzi aşktan uzak duran ve sevdiğini Allah nâmına seven, “seni seviyorum” değil seni Allah namına seviyorum diyebilen kullarından eylesin (Âmin)
Said Yüksekdağ / [email protected]
Twitter: @SaidYuksekdag