"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Azcık daha okusaydın ya

18 Mart 2018, Pazar
Tavşanlı Karcık’da öğretmenliğimin ilk günleriydi. Okulu açtık. Beş sınıf bir arada, 69 öğrenci eder.

Müdür, memur ve de hizmetliyim. Yumurta akı ve sobada kurum tutmuş isten boya yapmak, kara tahtamızı boyamak da vazifelerim arasında. Köyde henüz kimseyi tanımıyordum ve utandığımdan da kimseye bir şey diyemiyordum. Köylülerin hemen hepsi köy dışındaki çeşmelerde yıl boyu yiyecekleri ekmek için un yaptırmak üzere yıkadıkları ve kurutmaya çalıştıkları buğdaylarının yanında geceliyorlardı. Köy adeta terk edilmiş gibiydi. Köye gelirken getirdiğim ekmek, makarna, pirinç, bulgurum bitmiş açlık başlamıştı. Üç gün su içerek akşama kadar okulda çocuklara bir şeyler anlatmaya çalışıyordum. Alış veriş için Tavşanlı’ya gitsem bir günümü alacaktı. Bir gün bile olsa çocukları bırakıp gidemiyordum. Cumartesi öğleye kadar mesai vardı. 

Cuma günü artık dayanacak halim kalmamıştı. Ceket, gömlek ve şapkasıyla okula gelme hakkı verdiğim 16 yaşlarında Ahmet Kartal’ı o gün yerime bırakıp Tavşanlı’ya gitmek üzere 45 dakika yürüyüp Güzelyurt istasyonuna ulaştım. İyice gücüm tükenmişti. Tren iki saat tehirli denilince oradaki bir bankın üzerine uzanıverdim. Tavşanlı’ya vardığımızda öğlen olmak üzere idi. İstasyondan şehir merkezine bir kilometre kadar yürümek gerekiyordu. Nihayet heykelin önüne gelmiştim. Başım dönüyor, midem gurulduyor, gözlerim hayalet misali bakışlarla aşçı arıyordu. Aşçı Halil tabelâsını görünce gözlerim açılıverdi. Son bir hamleyle kapıdan girip ilk masaya yanaşıp sandalyeye külçe gibi düşüverdim.

Masaya servis açmaya çalışan Aşçı Halil gözüme bakıp,

“Ne istersiniz?” diyerek mönüyü saymaya başladı.

“Neyin varsa sıradan getir, bana sorma. Ekmekle kaşığı ver, gerisini sonra da tamamlarsın.”

Aşçı ne varsa, koşar adımlarla her çeşitten bir porsiyon getirmiş, başımı kaldırmadan hepsini yemişim. Son tabağı da temizledim. Ama yeni yemek gelmeyince başımı kaldırdığımda Aşçı Halil kocaman bir kaba yığarak doldurduğu birkaç porsiyon tulumba tatlısı ile karşımda duruyordu.

“Maşallah, amma mide varmış sende. Bu da benim ikramım olsun.”

“Üç gündür birşey yememiştim. Sağolun.”

Geriye yaslanarak tulumba tatlılarını da bitirince yan masada oturan iki kişi masama oturdular.

“Kahveler de bizden olsun.”

Kahveleri içerken merakla sormaya başladılar.

“Anlaşılan muallimsin, hangi köydesin?”

“Karcık!”

“Sana hiç bakmamışlar anlaşılan.”

Hiçbir cevap vermeden ayrıldım. Hızlıca bir çuval ekmek, çokça makarna, bulgur vs. alıp Almanyalı Hakkı’nın traktörüne zor yetiştim.

Cumartesi günü derste iken biri gelip köy odasından çağrıldığımı söyledi. Giderken köylülerden iki kişi ellerinde birer at, çekerek gezdiriyorlardı. Köy odası kalabalık. Herkeste bir telâş, ortaya kurulan bir yer sofrasında oturan iki adam, herkes ayakta hizmete hazır. Biz de dâvetli olarak sofraya oturduk. Ormancı iki kişiyi tanımaya çalışıyordum. Meğer dün bana kahve ısmarlayanlarmış. Orman muhafaza memurları atla ormanları gezerler. İlkokul mezunu olanlar bu göreve gelebilirdi. Yemek sonrası çay içerken köylülere sordum.

“Biz köyde öğretmeniz kimseyi bulamıyoruz. Bunlar şehirden geliyor, herkes burda.”

Köylülerin adeta koro halinde,

“Hocam! Siz de accık daha okuyup ormancı olamadınız mı?”

D. Ali İnci

Okunma Sayısı: 665
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı