"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Büyük temizlik

23 Kasım 2014, Pazar
Gecenin bir vakti, göz kapaklarının arasından sızan ve gözüne giren ışık ile uyanmıştı. Yatarken ışıkları söndürmüş, perdeleri da kapatmıştı.

Bu şiddetli ışık da neyin nesiydi böyle? Uykudan zorla kalkan gözkapakları açılınca bir de şiddetli gürüldü duydu. Perdeyi hafifçe aralayıp dışarı baktı. Gece temizliğinin ışığı ve gürültüsüydü bu. Gündüz güneşi gri bir perde ile kapatan bulutları gece vakti gözlerinden şimşekler çıkartarak ve yağmur musluklarını açarak tabiatı temizliğe girişmişlerdi. O kadar gayretli ve ahenkli bir temizlik yapıyorlardı ki, uzun süre alnımı cama yapıştırıp baka kalmıştım.
Yağmur, gündüz gökyüzünde dolaşan bulutlar, şimdi yeryüzünü  temizliyordu. Uykusu açılmıştı toprağın. Mis gibi bir toprak kokusu yayılmıştı havaya. Camda su damlaları birikirken, bahçede gölcükler meydana gelmişti. 
Yağmur ne kadar güzel yağıyordu. Bulutlardan sağılan en saf su damlacıkları, tatlı şıpıltılarla yere iniyor, dokunduğu yeri tertemiz ediyordu. Yağmur damlaları sadece tabiatı değil, onun ruhunu da temizliyor, kalbine tatlı huzur damlaları bırakıyordu. Hiç kimse yoktu dışarıda. Her canlı kendine sığınacak yer bulmuştu. Sonra karşıda yaptığı kedi barınağından birkaç küçük kafa gördü. Anne kedi yavrularını içeriye toplamış yağmura bakıyordu. Sudan en fazla korkan hayvanlar sanki tedbir alınca zarar verilmeyeceğini biliyorlarmış gibi sakince seyrediyorlardı.
Karşısındaki sitenin sakinleri uyuyordu. Lambaları kapalıydı. Duymamazlıktan gelerek uyumaya devam ediyorlardı, ama şu anda büyük bir güzelliği kaçırıyorlardı. Camı açtı, elini dışarıya doğru uzattı. Yumuşacık su damlaları avucuna düşüyordu. Çok yüksekten düştükleri halde, hiç elini acıtmıyorlardı. Sanki görünmez el, o damlaları itina ile taşıyor, avucuna bırakıyordu. Toprağın yumuşak yüzünü, otların çiçeklerin nazenin yapraklarını da aynı şefkatle yıkıyor, temizliyordu. 
Geçenlerde bir kırmızı kaplı kitapta okumuştu; “bir adam bir ay yıkanmaz yahut küçük odasını temizlemezse…” diye devam eden yer aklına geldi. Herkes kendi alanından sorumluydu. Ama Kâinatın Sahibi, mülkünü her an temizliyor, rüzgâra ve bulutlara emir vererek onları temizlik işinde çalıştırıyordu. 
Sonra karşıda görünen caminin ışıkları yandı. Yağmur biraz yavaşladı. Mikrofon açıldı ve ezan okunmaya başladı. Yağmur hafiften yağmaya devam ediyordu, küçücük damlalar ezan sesine eşlik ediyor, ayrı bir ahenk veriyordu, ama şimşek ve gök gürlemesi kesilmişti. Sanki, gökyüzü ezan sesine hürmet ederek, kendi sesini kesmişti. Hafiften şimşekler çakıyor, tatlı bir ışıkla, ezan sesinin ulaştığı tepeleri aydınlatıyordu. Ezan bittikten sonra şimşekler yeniden parlamaya, gök yüzü yeniden gürlemeye başladı. 
“Rabbim bu karanlık gecenin içinde ne kadar nurlar ve sırlar var.” diye içinden geçirdi. Ezan sesleri kesilmiş, tek tük evlerden ışıklar yanmaya başlamıştı. Belli ki, Rabbinin rahmetinden haberdar olanlar, ezan dâvetine uyarak namaza kalkıyorlardı. O da kalktı, abdestini aldı, seccadesini pencerenin önüne sererek namaza durdu. Ruhu huzurla dolarken pencereden gelen toprak kokuları da genzine doluyordu. Namazdan sonra tekrak uyumak üzere yatağına girdi....
Sabah uyandığında, bu defa göz kapaklarını güneş ışıkları aralıyordu. Sadece birkaç saat önce olanlardan hiçbir şey kalmamıştı. Karşı tepeler, güneş ışıkları ile parlarken, gecenin temizliği saçlarından belli oluyordu. Pencereyi açınca temizliğin kokusunu duydu. Toprak kokusu… 
Kediler annelerinin arkasında dolanırken, kuşlar da uçuyordu. Her şey ne kadar düzen ve nizam içinde işliyordu. Hayatın işleyişi kusursuzdu. Bütün bu işler, sonsuz bir kudret eli ile idare ediliyordu. O zaman Allah, nasıl bu düzen de bizi de neden başıboş olarak yaratsındı. Allah, hepimizi kâinatın büyük tablosunda bir parça olarak yaratmış, belli bir vazife vermişti. Nasıl rüzgâr ve bulutlar temizlik işçisi gibi vazife yapıyorsa, insanın da daha büyük ve daha önemli vazifeleri olmalıydı. İnsan da kendi kalp hanesini temizlemeliydi. Öyleyse, kalplerin temizlik zamanıydı. Bu temizliği de intizamla biz yapacaktık. 
Besmele çekerek günlük işlerine dönerken, yağmurla yıkanmış toprağın kokusu, helâl genzinde hissediyordu. 

Merve İRİYARI / [email protected]

Okunma Sayısı: 922
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı