"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cennetten dünyaya akan nehirler

05 Mart 2017, Pazar

“Öyle taşlar vardır ki, bağrından nehirler akar” (Bakara Sûresi, âyet 74)

“Şu üç nehrin membaları Cennetdendir. (Hadis-i Şerif, Müslim, Cennet 26, Müsned 2289)

Dağlardan nebeân eden Nil-i mübârek, Dicle ve Fırat gibi ırmakları hatırlatmakla, taşların evâmir-i tekviniyeye karşı ne kadar hârikanümâ ve mu'cizevârî bir sûrette mazhar ve musahhar olduğunu ifham eder.

Yeryüzünü kan damarları gibi nehir ve ırmaklarla ören Cenâb-ı  Allah sonsuz şükür ve hamde lâyıktır. (20. Söz)

SU DEVR-İ DAİMİ

Yerkürenin yüzde yetmişi sudur. Karalar ancak yüzde otuzudur. Denizler ve okyanuslar tuzlu su kaynakları olarak yeryüzünün yüzde 97‘sini meydana getirirler. Yağışların tamamı yarım milyon kilometreküp tahmin ediliyor. Bunun beşte biri karalara, kalanı okyanuslara yağar. Yağışların çoğu yağmurdur. Kar daha azdır.

Dünyadaki suyun yüzde üçü tatlı sulardır. Bu tatlı sularında yüzde altmış dokuzu buzul ve buz dağı halinde, yüzde otuzu yeraltı suyu ve çok az bir kısmı, (binde üçü) nehirler, göller ve bataklıklarda yer alıyor. Yüzey sularının bir kısmı ve yeraltı sularının bir kısmı göllere ulaşır. Tatlı su kaynaklarıdır. Cenâb-ı Allah yerküreyi bir arabanın su devri daimini yapan radyatör sistemi gibi yaratmıştır. Yerkürede bir su döngüsü vardır. Nasıl ki arabalarda ısınan su radyatörün önündeki pervane vasıtasıyla  soğutulur. Ve devamlı bu soğuyan su pompalanır. Yerküre aynı zamanda bir elektrik motoru gibidir.  Mağmanın, çekirdeğe göre dönüşü bir manyetik alana sebep olur.

Bazı yağışlar kar ve dolu şeklindedir. Kar ve buz yığınları ve buzullar halinde yığılır. Binlerce yıl  bu su korunur. Depolanır. Atmosferdeki suyun çoğu okyanuslara ve karalara yağmur şeklinde rahmetin tecellisi ile iner. Bu sular yüzey suları şeklinde akar. Yüzey sularının bir kısmı nehirlere ulaşır. Yüzey sularının çok az bir kısmı nehirlere ulaşır. Çoğu yeraltına sızar. 

YAĞAN YAĞMURLARIN ÇOK AZ KISMI YERALTI SULARINI BESLER. BU YERALTI SU DEPOLARI NEREDEN GELİYOR?

Yeraltına süzülen suların bir kısmı toprak tarafından emilir. Çok az bir kısmı yeraltı sularını besler. 3  

Bu Üstadın ancak bir metreye kadar nufüz edebilen yağmur sularının yeraltı sularına katkısının çok az olduğunu belirtmesinin bilimsel dayanağıdır. Kararlı izotop çalışmalarıyla ortaya konan gerçek bunu desteklemektedir. Yeraltına süzülen sular yeraltında akiferleri besler. Yeraltı suları bazan kaynaklar şeklinde, hayata hayat verirken, yer altında çok yavaş hareket eder. Bu çok önemli bir planın, dizaynın neticesidir. Böylece kurak mevsim ve yıllarda insanların su ihtiyacı karşılanmış olur. 

GİZLİ SU HAZNELERİ

Akiferlerin altında bir geçirimsiz kil tabakası  vardır ve gizli bir akifer haznesi bulunur. İhtiyat suyudur bu. Akiferler tatlı suyu uzun zaman yeraltında depo eder yeraltına süzülen suların bir kısmı tekrar yüzeye çıkar, çünkü yüzeye yakındır. Bunlar nehirlerle okyanuslara ulaşır. Bazı yer altı suları Allah’ın izniyle yol bularak yüzeye çıkar ve buz gibi tatlı su kaynaklarını oluşturur. Nehir vadilerinde ve sel alanlarında yüzey suyu ile yeraltı suyu alış verişleri olur. Nehirler ve yeraltı suyu akiferleri arasındaki alış veriş hidrolojinin önemli bir konusudur. Bazen yeraltı suyu fazladır. Bazen yer üstündeki nehir fazladır. Bu zaman ve zemine göre değişir. Yağan yağmur ve buharlaşma arasındaki oran da önemlidir. Buharlaşma, su yüzeyinden olduğu gibi, ağaç ve otlar vasıtasıyla da olur. Yüzey sularının kaynağı yağışlardır. Gelir olarak atmosferik yağışlar görülüyor. Yüzey suları nehirler, göller ve bataklıklardır. Yüzey sularının bir kısmı, yeraltına sızar ve süzülür. Yeraltı suyunu besler. Önemli miktarda suyu yeraltında depolayan ve gerektiğinde ileten haznelere akifer denir. Akiferleri bu sızan sular besler.

AKİFERLERİN YERALTI SUYU BİLÂNÇOSU  

1. Gelirler (Varidat)  

•          Yağıştan sızma

•    Akıştan sızma

•    Kar erimesi-sızma

•    Buzul erimesi-sızma

•    Göl tabanlanlarından sızma

•    Sun’î beslenme

2. Giderler (Mesarif) 

•    Buharlaşma (evaporasyon)

•    Terleme (transpirasyon)

•    Kaynaklar ile boşalma

•    Su çekme ile boşalma

•    Akarsu tabanlarına olan kaçaklar

•    Göl tabanlarına olan kaçaklar

 Bir kısmı buharlaşır veya ağaçların ve otların terlemesiyle atmosfere ulaşır. Bir kısmı da nehirlerle okyanuslara taşınır.

NEHİRLERİN ALTINDA GÖRÜNMEYEN DENİZ

Nehirlerin görünen serbest suyu yanında, akış yönünde ona destek olan görünmeyen nehirin altında bir bölge vardır. Çok nehirlerde, görünen suyun dışında daha çok miktarda suyu taşıyan bir bölge vardır. Bu bölge yüzey suyu ile yeraltı suyu akiferleri arasında, gelir gider dengesini kuran ara bölgedir. (hyporheic zone) çoğu nehirlerde, gördüğümüz suyun daha fazlası, yeraltındadır. Allahın (cc) gayb hazinesinden akıyorlar. Karstik arazilerde, mağaraların ağzının dolusu sular buralardan akar.

Burada müthiş bir düzen ve programdan bahsetmek lâzımdır. Çamur karışmaz, tatlı sular, tuzlu sulara ve acı sulara karışmaz. Peki nasıl oluyor? Bir düzenleyici olmadan bu temiz suları nasıl içebiliyoruz? Rastgele bir şey yok.  Yağmur başlı başına bir rahmet. Üstad “damlaları kadar hikmetler ve faideleri var” diyor. Ve öyle değil mi? Kurak mevsimlerde damlasına hasret olmuyor muyuz ?

Büyük Sahra’nın bazı yerlerine bazan on yıl yağmur düşmez. Yağan yağmur ancak birkaç metre nüfuz edebilir. Yıllık 0rtalama sıcaklık 40 dereceye yaklaşır. Kum ise daha sıcaktır. Gündüz Sudan’da 80 derece kum sıcaklığı ölçülmüştür. Bu sıcaklıklarda su ve nehir kalır mı? Elbette buharlaşır.  Buharlaşmıyorsa (ki tamamen buharlaşmıyor) Allah (cc) gayb hazinesinden besliyor.

CENNETTEN AKAN IRMAK: NİL NEHRİ

Nil Nehri, Cehennem gibi çöl kumlarını aşıp Akdeniz’e ulaşıyor. Nil Nehri onbir ülkeye Allah’ın izniyle hayat veriyor. Bunlar Tanzanya, Uganda, Ruanda, Brundi, Kongo, Kenya, Habeşistan, Eritre, Sudan, Güney Sudan ve Mısır. Bu kadar suyun geliri nereden? 

Nil Nehri’nin iki kolu vardır. Beyaz Nil ve Mavi Nil. Beyaz Nil biraz daha uzunluk bakımından esas kaynak addedilir. Ancak su miktarı bakımından Mavi Nil, daha fazla su taşıdığı için   esas kaynak olarak bilinebilir. Üstad da su taşıma bakımından kaynağın, Cebel-i Kamer olduğunu söylüyor. Bu dağ, Habeşistan sınırında, iki hilâl şeklinde buzulu olduğu için kamer dağı adını almış.  Dağ belki de Hicret eden Müslümanların simgesini asırlar boyu taşıyor. Belki Hazret-i Rasulullah’a (asm) selâm ediyor. Ekvatorda buzul ne gezer? diye bir sual akla gelebilir. Var işte. Allah isterse, tabiat onun san’atıdır. İsterse Güneş’te bile soğuk bölgeler yaratır. Ve öyledir. Güneş lekeleri soğuk bölgelermiş. O sıcağa karşı, kamer dağlarından sular fışkırıyor. Cehennem sıcağına karşı, iman gibi. Gürleyek, kızgın çölleri aşıyor.

Beyaz Nil, Büyük Göl’den çıktığı kabul edilir. Çıkış yeri Ruanda ve Brundi arasında bilinmiyen bir yerdedir. Sonra Tanzanya, Viktoriya Gölü ve Uganda ve Güney Sudan boyunca akar,

Mavi Nil, Habeşistan’dan, Kamer Dağı’ndan çıkar. Görünen sebepleri yaratan Allah, bu nehirleri dizayn eden, planlayan, yer kürenin hiçbir tarafını susuz bırakmamıştır. İnsandaki, hücrelere kan taşıyan damarlar gibi, en ince kılcal damarlar gibi, ağ gibi örmüş. İnsanların havadan sonra ikinci  en  elzem ihtiyacını rahmetiyle ve kudretiyle sağlamıştır. Sonsuz şükürler olsun. hamd ve övgü, âlemlerin Rabbine mahsustur.

BÜYÜK NEHİRLER

Ölçümler şaşılacak bir şekilde üç büyük nehrin uzunluklarının birbirine çok yakın olduğunu gösteriyor. Belki Missisipi, Amazon ve Nil Nehirleri aynı uzunluklara sahip. Ancak, Amazon Nehri’nin su taşıma kapasitesi onları arkada bırakıyor. Saniyede 209.000 metreküp su akıtıyor. Beş saniyede İstanbul’un bir günlük suyunu akıtıyor.

Missisipi Nehri, Minnesota eyaletinin İasca Gölü’nden doğar. Doğudaki kolları, Wisconsin, illinois, Kaskaski ve Ohio’dır. Nehrin batı kısmında, Minnesota, Missouri, Beyaz Nehir, Arkansas ve Kırmızı (Red) Nehirleridir. 

3730 kilometre yol gittikten sonra, Amerika’nın büyük bir sahasını suladıktan ve kan damarları gibi ördükten ve hayat verdikten sonra Meksika Körfezi’ne dökülür. Saniyede 4500 metreküpten 86 bin metreküp’e kadar suyu taşır. Minneapolis, Sen Paul, La crosse, Quad şehrini, Sen Louis, Memphis ve New Orleans gibi her biri bir eyaletin başşehri hükmünde şehirleri sular ve temizler ve artıkları Meksika Körfezi’ne döker. Bu bir plandır. Buralarda yerleşim olacağını ezeli ilminde bilen birinin planı değil de nedir? İnsanlar bakmışlar buralar sulak ve ziraat ve içmek için su var ve nehir var. Şehirler buraların yakınına kurulmuş. Bu nehirde önemli miktarda yük taşıma da mevcuttur. Missisipi üzerinde 27 tane baraj mevcuttur.

OKYANUSLARIN KALSİYUMU NASIL AYNI KALIYOR?

Büyük nehirler, okyanusların kalsiyumunun üçte birini sağlarlar. Fakat, okyanusların kalsiyumunun sabit olduğu Ca 44/42 izotop ölçmelerinden tesbit edilmiştir. Bu büyük bir ihtimamla okyanuslara bakıldığını ve kontrol edildiğini gösteriyor. Çünkü, kalsiyum atmosferdeki karbondioksitle birleşir ve  karbonatları oluşturur. Karbon dioksit oranı ise, iklimle ve iklim değişiklikleriyle direkt ilgilidir.1

ATMOSFERDEKİ KARBON DİOKSİT BEKLENEN KADAR AŞIRI DEĞİL, NEDEN?

Yapılan araştırmalar, ormanların ve okyanusların insanoğlunun ürettiği milyarlarca ton karbondioksitin yarısını emerek yok ettiğini göstermektedir. Bilim insanları, dünyadaki kıt’aların büyük kısmını barındıran dolayısıyla daha fazla insanın yaşadığı Kuzey Yarımküre’de karbondioksit gazının daha çok biriktiği konusuna odaklanmıştı. Fakat yapılan ölçümler, Kuzey ve Güney Yarımküre arasındaki farkın çok düşük değerde olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü Kuzey Yarımküre’deki ormanlık ve yeşil alanlar karbonu alarak fotosentez işleminde kullanıyor, bitkiler beslenip büyürken fotosentez işlemi sırasında açığa çıkan oksijen ile bu bitkisel emici sistemler atmosferi temizliyorlar. Karbondioksit özellikle soğuk okyanus sularında kolayca çözünürken deniz bitkileri hızla çözünmüş karbonla beslenerek büyümekte ve bunları yiyen deniz canlılarının ölüp denizin dibinde birikmesi ile karbon deniz altında depolanmaktadır, mercanların iskeletlerinde kalsiyum ve karbondioksit kireçtaşı olarak birikir.

Referans: 1- Calcium isotope ratios in the world’s largest rivers: A constraint on the maximum imbalance of oceanic calcium fluxes, E. t. tipper, ve diğerleri. Global Biogeochemicals Cycle,onlinelibrary wiley .com. 30 september 2010

Mustafa Ertem / [email protected]

Okunma Sayısı: 14931
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ö.Faruk YILDIZ

    5.3.2017 22:39:53

    Ha bu arada üstadın bahsettiğim ispatı 7. Şuanın sonlarında ve 20. sözde değiniliyor.

  • Ö.Faruk YILDIZ

    5.3.2017 22:35:49

    Tebrikler... Güzel bir yazı... Fakat yazınızda üstadın bazı nehirlerin cennetten akmasının ispatını göremedim. Olsaydı daha başarılı olurdu. Selamlar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı