"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cuma hutbesi üzerine

23 Nisan 2017, Pazar
Cuma hutbesi ‘’Zulme en ufak bir meyil göstermeyin, yoksa Cehennem ateşi size de dokunur’’ Âyetiyle başlamıştı.

Dinleyen herkesin istifade edebileceği, gayet olumlu mesajlar ihtiva ediyordu. Suriye’de yaşanan saldırı sonrası böylesi bir duyarlılıkla insanların duâya, ibadete, teşvik edilmesi gayet takdir edici. Dayanışma, birlik ve beraberlik içinde olmak, acılarmızı sevinçlerimizi paylaşmak fıtratımızda olan bir şey zaten. İnsan olarak -bir Müslüman olarak- Suriye’deki zulme karşı sesimizi haykırmak şayet vicdanımız sükût etmemişse bu noktada büyük bir önem arz ediyor. Takdir etmekle beraber sormadan da edemiyorum. Suriye’deki mazlûmlara göstermiş olduğumuz bu duyarlılık kendi insanlarımıza gelince neden sükût ediyor? Neredeyse 9. Ayını dolduracak 15 Temmuz  Darbe girişiminden başlayan, sonrasında cadı avına dönüşen, suçlu suçsuz demeden, türlü ithamlara maruz bırakılıp yargılaması dahi yapılmadan, küçük bir şikâyet mektubu, ihbar vs. Bir takım insanların sözüne itimat edilerek yüzlerce, binlerce insan ihraç edilmesine, tutuklanmalarına sebep olan aynı duyarlılığı niçin göster miyorsunuz?  

Yukarıdaki âyetin sizin için ifade ettiği mânâ bu kadar sınırlı mı gerçekten? Hâlâ mahkemeye dahi çıkarılmamış akademisyenler, polisler, hâkimler, savcılar aylardır içerideyken siz bu süre zarfında kaç defa çıkıp da ‘zulme taraftar olmayın’ nidalarıyla insanları duyarlılığa dâvet ettiniz? 

Üstadın dediği gibi ‘Küfre rıza küfür olduğu gibi zulme rıza dahi zulümdür.’ Göz önünde bunca mazlûm feryadı varken ses çıkarmamanızı anlayamıyoruz doğrusu? Camiler siyasî propaganda yerine dönmüş, insanlar düşüncelerini özgür bir şekilde dile getiremez olmuş. Lütfen oturup bu ülke için de bu vatanın insanları için bir muhasebe yapınız. Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Zulmedenlere karşı vazifemiz hidayet temennisinden ibarettir. Biz bunları zaten kabul ediyoruz. Fakat ‘’Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’’ kaidesinin de düsturumuz olduğunu ifade etmek gerekir. Hasılı kelâm ‘Küfür devam eder, zulüm devam etmez.’ Her kışın bir baharı vardır elbet. ‘’Ne yapayım acele ettim kışta geldim, sizler cennetasa baharda geleceksiniz.’’ müjdesini de veriyor Üstad. Biz âyetin de ihtarı üzerine üstümüze düşeni yapmaya bakalım. Mahkeme-i kübraya olan inancımız bizi dik tutmaya yeter. ‘’zaman gösterdi ki Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değil.’’ Ve yine Üstadın idamı beklenen mahkemeden ‘’Zalimler için yaşasın Cehennem.’’ nidalarıyla çıkması zalime ve zulme asla boyun eğmediğini ve eğmeyeceğinin de ve bizim de eğmememiz gerektiğinin bir göstergesidir. Bizler zulmü alkışlamayız, zalimi asla sevmeyiz. Hem ne demişler ‘’Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur’’ Vesselâm.

Zübeyir Seyda Okay

Okunma Sayısı: 1856
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı