"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dost ve arkadaş nasıl olmalı?

01 Şubat 2015, Pazar
Dostluk ve arkadaşlık iki yürek arasında akan bir nehir gibidir. Gittiği yeri de temizler geldiği yeri de.

Bir çok şeyi seçmeden dünyaya geliriz. Seçtiğimiz ve hayatımızdaki en önemli şeylerden biridir arkadaş ve dostlarımız. Kültürel farklılıklar  olsa bile insanlar arasında çok güzel arkadaşlılıklar oluşabiliyor. Fakat ne üzücüdür ki bazen en büyük darbeyi dost’tan ve arkadaştan yeriz. Fındık kabuğunu doldurmayacak önemsiz şeyler için birbirimizi kırar da, kırarız. İşte o zaman olan olur ve asıl samimiyet yaşadığımız ilişkilerimiz o zaman ortaya çıkar.

Evet söyleyen ne güzel söylemiş; “dostluk ve arkadaşlıkların oluşması için bir şeylerin maya tutması lâzım.” Maya tutmayan dostluklar ve arkadaşlıklar geçici olduğunu unutmayalım. Üzülerek yazıyorum artık mütedeyyin insanlar arasında da bunlar yaşanıyor. Bu da toplumda İslâmî yaşantının ihmal edilmesinden ve insanların ben merkezli yaşamasından ileri geliyor. Oysa ki Üstadımızın ifadesiyle, “fâni mecazi dünyevî dostluklar sahipleri firakı düşünsün bize ne.” (Barla Lâhikası) 

Sevdiğimiz insanları üzdükten sonra kalplerde öyle yaralar açılır ki, bu yaralar bir ömür boyu kapanmayabilir. Öyleyse bizler de o insanları üzmemeye gayret edelim. Ve bu veciz sözdeki gibi hareket edelim. “Arkadaş ve dostların ziyafetlerine yavaş gidiniz, felâketlerine koşa koşa  gidini.z” (Khilon)

“Kusursuz dost arayan dostsuz kalır” diyen Mevlânâ, hakikî dostluğu ve arkadaşlığı, Zünnun-i Mısri’ye ait şu küçük hikâye vasıtasıyla şöyle anlatır: “Zünnun-i Mısri’nin başına garip bir hâl geldi. Bu halini anlamayanlar onu delirdi diyerek tımarhaneye yatırdılar. Bunu duyan dostları ve arkadaşları onu ziyarete gittiler. Zünnun-i gelenlere kim olduklarını sordu? Onlar da “biz seni sevenleriz, buraya halini, hatırını sormak için geldik” dediler. Bunun üzerine Zünnun-i onlara taşlarla saldırdı.  Ziyarete gelenlerin her biri korkusundan bir yana kaçtı. Bu hale gülen Zünnun-i: “ Ey! arkadaşlık ve dostluk iddiasında bulunanlar geri dönün! Hakikî dostlar, ve arkadaşlar dostun, arkadaşın cefa taşından sakınmazlar dedi.” Ve insanlara gerçek dostların ve arkadaşların nasıl olduğunu bu yaşanmış meselle göstermiş oldu. 

İyi günde düşman da insanın yanında olur. Seven o kimsedir ki  sevdiğinden ne kadar düşmanlık görse, yine de arkadaşlığını ve dostluğunu bozmaz. Sevdiğinden başına binlerce  taş gelse, onlarla ancak dostluk ve arkadaşlığını sağlamlaştırır. Sevdiklerimizi sormakta, yardımcı olmakta bencil olmamalıyız.

Ünlü Fransız düşünür Balzac, dostluk üzerine şöyle der: 

“Bencillik, dostluğun ve arkadaşlığın zehiridir.”

Sema CEYHAN / [email protected]

Okunma Sayısı: 15085
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı