"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Elif Şiir Sayfası

16 Kasım 2014, Pazar
Sizden gelen şiirler. Editör: Abdil Yıldırım - [email protected]

Sarı ve Kırmızı...

Sonbahar sayfası
Yarısı sarı
Yarısı kırmızı…

Yeşile elveda
Hayata yeni sayfa
Sarı… kırmızı…

El ele vermiş iki renk 
Bahçelerde oynuyor
Bir elinden sarı tutmuş yaprağın 
Diğerinden kırmızı.

Battaniyesi değişti yeryüzünün
Örtüsü değişti
Şimdi içimizi ısıtan
Sarı ve kırmızı…

Tüm renklere elveda
İşte son bahar
Düşerken yapraklar
Yer sarı, gök kırmızı

Yeşil bayrak düştü yere,
Yeni bayrak çıktı göğe.
Renklerin imparatorluğu bu.
Prensesi sarı
Prensi kırmızı…

Ölümün bile bir neşesi var dedi sonbahar
Ateşin rengini içinde kavurdu.
Ayrılığın neşesini ilk o gösterdi bize.
Giderken bile tebessümle
Düşerken bile neşeyle
Yeniden doğmak için bir hayata
Tatlı bir hüzünle ayrılışın tebessümünü gösterdi.
İçindeki ateşi yakarak kutladı
Ebedî nevruz bayramını.

İmanın nurunu 
Cehennemin narıyla bir arada 
Yanyana
Gösterdi sonbahar.
Kızıllık kimilerine yol gösteren bir meşale oldu.
Kimilerine ise bir akıbetten haber verdi.
Mutluluklarımızın bir sonbahar sabahı gibi duru ve taze olması için
Düşen ömür yapraklarımızın 
Ebedî bir cennet tohumunu içinde saklaması için
Ateşten kaçıp, Nura yaklaşma zamanı.

İşte geldi sonbahar
Avucundaki kızıllıkla 
İmanla bakanları müjdeliyor
İmanla bakmayan nazarlara büyük bir günden haber veriyor.
Ömrümüzün sonbahar tazeliğinde olması duâsıyla
Nurla kalın…

Cihan CAMBAZ

***

Dünden bugüne

Yıl Bin dokuzyüz altmış sekiz 
Aylardan bir Kasım ayıydı
Arkadaşım İsmail Öztürk
Oku diye kitap getirdi

     Aldım okudum orada onu
     Zar zor getirdim sonunu
     Verdim geri tekrar kitabı
     Pek anlamadım 
     o gün okuduğumu;

Anlamasam da okuyunca,
Fazlaca etkisinde kaldım.
Bazen düşünceye kapıldım,
Bazen de hayallere daldım.

     Sordum kitap hakkında bilgi,
     Dedi ki: “Gel gidelim derse.
     İstersen orda sor sohbette.”
     O gün; İlk defa gittim medreseye

Hafta sonları aldık izin,
Zaman zaman gittik sohbete.
Katıldık Bursa’da derslere,
O güzel tatlı sohbetlere.

     Kitaplar getirdik Mescide,
     Başladık biz de okumaya.
     Dönem sonunda çıktık yola,
     Düştü yolumuz İstanbul’a.

Gezdik tek tek dersaneleri,
Tanıştık ağabeyler ile.
Katıldık Nurtaşı’nda derse,
Ulaştık, Kirazlı Mescid’e.

     Lise yıllarında giderdik,
     Zeki, Kâmil, İsmail derslere.
     Baktım bu gün geçen yıllara,
     Geçmiş aradan çok seneler.

Rabbim, binlerce şükür Sana,
Nasip ettin nurları bana,
Okudum yazdım nice sözler,
Şükür Rabbim şükürler sana...

İsa YAKAN

***

Ben Filistinim

Bombalar altında yaşarım Rabbim
Kurşunlar yağar üzerime 
Her kurşunda düşer, sonra tekrar kalkarım, 
Yaralayamaz beni bu bombalar, 
Suskunluğun yaraladığı kadar...
Mi’raca çıkarken bendeydi Resulullah!
Ümmetim diyordu her zamanki gibi
Ben şahidim, ben şahidim...
Ama o ümmet şimdi zavallı, âciz, biçare...
Beni görüyor, ama görmezden geliyor.
Azıcık vicdanı kalmışsa ah vah diyor...
Sonra susup geri dönüyor
Umursamam! ben dimdik duruyorum. 
Ama bebeklerim var,
Daha kundaktayken şehitliğe erişen bebeklerim...
Sanmayın susuyorum!
Çığlıklarım herşeyden büyük.
Lakin sizin yürekleriniz bunu duymayacak kadar küçük...
Ben FİLİSTİNİM...
Bağrımdan nice yiğitler koparıldı 
Bu ümmet buna da sessiz kaldı...

Kübra YÖRÜK

***

Çiçek bahçe ister

Çiçek ister, gül ister, bahçe ister,
Doymak bilmez şu insanda hisler,
Ümit hayatı canlandırır besler,
Hak Teâlâ âlemi ne güzel süsler,

     Her biri ayrı tonda, ayrı bir renk,
     Aralarında gayet intizam ve ahenk,
     Tamamlar, biri birine düşer denk,
     Uyan, kafanda çaksın bir şimşek

Hiçbirinde yok kusur, noksanlık,
Şu çınar belki olmuş doksanlık,
Bu âlemi tesadüfe versen bir anlık,
Acaba denilir mi akıllılık, insanlık,

     Diyenlerin dedesi olsun maymun,
     Bu zihniyet olamaz dahi koyun,
     Sadece küfrü inadden bir oyun,
     Ey insanlar bu safsatayı duyun,
 
Ahmaklık, eblehlik bu kadar olur,
Kabak ağaçta olsa acaba n’olur?
Kafaya düşerse belâsın bulur,
Belki ahmaklar bundan ders alır.

Hasan YEŞİLKAYA

***

Lâl orucu

Birbirine kırdırılmış vicdanlar misali,  
Bağrımıza vurulan gafletâne mızrak.  
Terk-i sadakatin en aşikâr timsali;  
O’nu değil kardeşim, gayrısını bırak! 

Ferş ferş yükselen cihâdımız,  
Sine sine geçirilen bu buhran   
Körseler de arşa bağlanır âhımız,  
Gülşenlere inkılâb edecektir bu hazan… 

Betül Hilâl YAŞAR

Okunma Sayısı: 1206
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı